๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 25 Ocak 2010, 10:59:16



Konu Başlığı: Temizleyici Suyun Hükmü
Gönderen: Eflaki üzerinde 25 Ocak 2010, 10:59:16

Temizleyici suyun hükmüne gelince bu iki kısma ayrılır:

1.  Şâri´ tarafından konulan hükmü: Ki bu su ile büyük ve küçük hades hali ortadan kaldırılmış olur. Bu suyla abdest almak, cünüblük ve hayız hâlinden ötürü gusüi yapmak mümkündür. Hissedilen ve hissedil­meyen necaset, bu suyla giderilebilir. Farzlar, mendublar ve sair ibâdet­ler bununla edâ edilebilir. Cuma guslü ile iki bayram guslü ve benzeri Al­lah´a yaklaştırıcı hususlar bu sayede temin edilir. Bunun yanında içmek, yemek pişirmek, hamur yoğurmak, elbise ve beden temizliğiyle tarla su­laması gibi âdet îcatfi jşlerde de kullanılması caizdir.

2.  Kullanılmasının hükmü: Bundan maksat, kullanılmasının farz veya haram olması gibi nitelikleridir. Bu bakımdan da beş hükme tâbidir. Ki bu hükümleri de vâcib, mendub, haram, mübâh ve mekruh şeklinde sırala­yabiliriz. Mendubtan amaç, sünneti kapsayan hüküm demektir. Şundan ki: Mendub ile mesnun bazı İmamlara göre aynı, bâzılarına göre de ayrı şeylerdir. Nitekim abdestin mendublarında da bu hususa değinilecektir.

Suyun kullanılmasının vâcib olduğu hususuna gelince bu, şu durum­larda olur: Namaz gibi, edâ edilmesi büyük ve küçük hades hâlinden te­mizlemeye ihtiyâç duyulan bir farzın edası durumunda bu suyu kullan­mak vâcib otur. Namazın edâ vakti eğer geniş ise, dolayısıyla bu vacibin edasının vakti de geniş olur. Yok, eğer namazın edâ vakti daralmışsa, do­layısıyla bu vacibin edasının vakti de daralmış olur.

Bu suyun kullanılmasının haram olduğu durumuna gelince bu, şu hal­lerde olur:

a.  Bu su başkasının mülkiyetinde bulunup kullanma izninin olma­ması.

b.  Bu suyun sırf içmek için sahibi tarafından sebil edilmiş olması. Sırf içmeye tahsis edilen sebillerdeki mevcut sudan abdest almak haramdır.

c.  Suyun kullanılmasının zarara yol açması. Sözgelimi suyla ab­dest almak veya gusül yapmak, teyemmüm bahsinde de anlatılacağı üzere hastalık veya daha vahim haller doğuracaksa; fazla sıcak veya fazla so­ğuk olması dolayısıyla kullanıldığı takdirde bir zarar meydana gelecekse; su, kullanıldığı takdirde heder edilmesi şer´an caiz olmayan bir hayvan susuz kalacaksa; bütün bu sayılan hallerde abdest için olsun, gusül için olsun suyu kullanmak haramdır. Sırf içmek için yapılan bir sebilin suyun­dan abdest almak, telef edilmesi doğru olmayan bir hayvanın içeceği su ile abdest almak, kişi hasta iken hastalığının daha fazla artacağını bile bile abdest alması haramdır. Ama yine de almış olduğu bu abdest ile na­maz kılması sahîh olur.

Suyun kullanılmasının mendub olduğu hususuna gelince bu, şu du­rumlarda olur:

a.  Abdestli iken yeniden abdest almak.

b.  Cuma günü için gusül yapmak.

Suyun kullanılmasının mübâh olduğu hususlara gelince; bu da içmek, hamur yoğurmak ve benzeri durumlarda olur.

Suyun kullanılmasının mekruh olduğu hususlara gelince bu, şu du­rumlarda olur:

a.  Su, şiddetli derecede sıcak veya soğuk olup ancak bedene za­rar vermez ise kullanılması mekruh olur. Bununla abdest almanın mek­ruh olmasının sebebi şundan ileri gelmektedir: Bu suyla abdest alan kişi, sıcaklık veya soğukluğunun meydana getirdiği acı ile meşgul olduğundan tam bir huşu içinde ibâdetini eda edemez. Abdest alırken de bir an önce, bu suyun meydana getirdiği ızdiraptan kurtulmak için işi aceleye getirir ve istenilen şekilde abdest alamaz.

b.  Su güneşte isıtılırsa. Bu suyun abdest veya gusül için kullanıl­ması iki şartla mekruh olur:

1.  Güneşte ısıtılan su, altın ve gümüş dışındaki bakır, kurşun ve benzeri madenlerden yapılan kap içinde bulunursa kullanılması mekruh olur.

2. Bu işlemin sıcak ülkelerde yapılması halinde sözkonusu suyun kullanılması mekruh olur.

Bu suyun abdest alma, gusletme, elbise yıkamada kullanılması mek­ruhtur. Bu suyla yıkanan elbiseyi ıslak iken bedene değdirmek de mek­ruhtur. Bazıları bu suyu kullanmanın mekrûhluğuna gerekçe olarak, be­dene zarar verici oluşunu ileri sürmüşlerdir. Oysa bu, açıkça görülmeyen bir sebeptir. Çünkü zarar verici oluşu, kesinlikle ortaya çıkarsa kullanıl­ması mekruh değil haram olur. Gerçek şu ki: Böyle bir zarar, ancak su­yun içinde bulunduğu kabın paslı olması ve dahilî işte kullanılması hâlin­de açığa çıkabilir. Diğer bazı bilginler de bu suyun mekruh olduğuna ge­rekçe olarak, bu suda insanı tiksindirici pis bir kokunun bulunuşunu gös­termişlerdir. Başka su bulunmadığı takdirde bu suyu kullanmak mekruh olmaz. Aksi takdirde mekruh olur. Kullanılması mekruh olan diğer sular da, kullanılacak başka su bulunmadığı takdirde mekruh olmaktan çıkar­lar.


Şâfiîler: Güneşte ısıtılan suyun kullanılmasının mekruh olması için ek olarak bir şart daha ileri sürmüşlerdir. Ki buna göre: Suyun üzerinde pis kokulu kir lekelerinin bulunması gerekir. Bu lekelerin bulunmaması halinde sözkonusu suyu kallanmak mekruh olmaz.

Hanbeliler dediler ki: Her ne hâlde olursa olsun, güneşte ısıtılan suyu kullanmak mekruh olmaz.

Bu anlatılanlara ek olarak fakîhler, kullanılması mekruh diğer bazı suların daha bulunduğunu söylemişlerdir.


Mezheblerin buna ilişkin detaylı görüşleri aşağıda anlatılmıştır.


Mâlikîler:  Sulan mekruh kılan sebeplere üç tane daha eklemişler­dir:

1.  İçine necaset karışan suyu kullanmak mekruh olur. Ki bu mekrûhluk için de beş şartın tahakkuku gerekir:

a.  Suya karışan necaset, onun rengini, tadını ve kokusunu değiştir­memiş olmalıdır. Eğer suyun bu üç vasfından biri değişmiş olursa kullanıl­ması mutlak surette me^ûh olur.

b. İçine necaset karışan su, akar olmamalıdır. Eğer bir necaset akar-suya düşerse o su necis olmaz. Ancak kullanılması mekruh olur.

c.  İçine necaset karışan su, kuyu suyu gibi artan bir su olmamalıdır. Bu su her ne kadar akar bir su değilse de, üzerine herhangi bir su eklenmek-sizin kendiliğinden artıp eksilmesi göz önüne alınarak pislenmez. İçine ne­caset düşmekle necis olmaz.

d.  Suya düşen necasetin miktarı, orta irilikteki bir yağmur damlası kadar olursa bu su pislenir. Ama eğer necasetin miktarı bundan az ise zarar vermez. Böyle bir suyu kullanmak mekruh da olmaz.

e.  Bu sayılan durumlarla mekruh olan sudan başka abdest alacak bir su bulunursa bu suyu kullanmak mekruh olur. Aksi takdirde mekruh olmaz.

2.  Temizleyici bir suyla yapılması gereken bir işte kullanılan suyu, ye­niden kullanmak da mekruhtur. Meselâ bir kişi abdest alırken, organların­dan süzülüp damlayan bir suyu bir yerde biriktirİrse bu suyla yeniden ab­dest almak mekruh olur. Kullanılan suyun (mâ-i müsta’mel) yeniden kulla­nılması şu şartlarla mekruh olur:

a.  Suyun az olması: Bir kişi çok miktardaki bir suyla abdest alırsa bu çok su, kullanılmış su hükmüne girmez. Ve bu suyla abdest almak mek­ruh olmaz.

b.  Kullanılmış sudan başka su varsa, kullanılmış olanla abdest alın­ması mekruh olur. Yok, eğer başka su yoksa kullanılması mekruh olmaz.

c.  Bu suyu, farz olan abdest için kullanmak mekruhtur. Sözgelimi uykudan uyandıktan sonra alınan abdest gibi mendub bir abdest için kul­lanmak mekruh değildir. Mâlikîler, kullanılmış suyla abdest almanın mekruhluğunu şu sebebe dayandırmışlardır: Bazı İmamlar, kullanılmış suyla ab­dest almanın sahîh olmadığım söylemişlerdir. Bu ihtilâftan ötürü Mâlikîler bunun mekruh olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Yine onların kesin görüşlerine göre seleften hiç kimse bu suyu ikinci de­fa kullanmamışlardır. Bu da sözkonusu suyun mekrûhluğu hususunda Mâlikîler için bir delildir.

3.  Defalarca olsa bile köpeğin, dilini içine soktuğu ve yaladığı su. Kö­peğin dilini soktuğu bu su az ise kullanması mekruh olur.

İçki içmeyi âdet edinen kişinin içtiğinden artakalan su da bu hükme tâ­bidir. Alkolik birinin içtiğinden artakalan suyla abdest almak şu şartlarla mekruh olur:

a.  Bu su az olursa kullanılması mekruh olur. Yok, eğer çoksa mekruh olmaz. Ki azlıkla çokluğun izahı ileride gelec ktir.

b.  Başka su bulunursa bunu kullanma mekruh olur.

c.  Alkoliğin ağzını veya başka bir organuıı bu su ile yıkarken, ağzının veya yıkadığı organın temiz olup olmadığında tereddüde düşülürse bu suyu kullanmak mekruh olur. Ama eğer pisliği muhakkak olan birşey, ağzında vardı da yıkama esnasında o pislik, suyun vasıflarından birini değiştirdiyse bu suyla abdest alınması sahih olmaz. Çünkü bu su necis olmuş oluyor. Ama vasıflarından biri değişmemiş ise bu suyla abdest alınması sadece mekruh olur.

Kuş, tavuk ve yırtıcılar gibi necâsetli şeyleri yemekten sakınmayan hay­vanların artık suları da bu grupta mütâlâa edilirler. Bunların artıklarını kul­lanmak mekruhtur. Ancak kedi ve fare gibi hayvanların artıklarını, sakınıl­ması zor olduğu gerekçesiyle kullanmak mekruh değildir.

Hanefiler dediler ki: Mekruh sulara şu suları da ilâve etmek gere­kir:

1.  İçki içenin artığı olan su. Örneğin bu kişi şarap içtikten sonra su dolu kupayı veya testiyi ağzına götürüp içerse arta kalan suyla abdest almak mekruh olur. Tabii bunun için şöyle bir şart da gereklidir: Eğer bu kişi içki­nin peşi sıra tükürüğünü yutmak veya dışarıya atmak suretiyle ağzında gö­türüp getirdiği andan sonra suyu içmişse bu su mekruh olur. Ama içkinin geri kalan kısmını da içtikten sonra bir miktarı ağzında kalır, bunu yutmaz veya tükürerek dışarı atmaz da testideki ya da kupadaki suyu bunun üzerine içerse arta kalan su necis olur. Kullanılması da sahîh olmaz.

2.  Delice ve karga gibi yırtıcı kuşlarla, hapsedilmemiş tavuk gibi bun­ların hükmünde olan hayvanların artık suları da mekruhtur. Hanefîler, bu suyun mekrûhluğuna gerekçe olarak bu hayvanların gagalarına pislik bulaşması ihtimâlini göstermişlerdir. Yırtıcı hayvanların artıkları olan sular böy­le olmayıp necistir. Çünkü bu hayvanların necis olan salyaları, içtikleri suya karışır. Eti yenmeyen bu hayvanların terlen de artıkları gibi necistir. Meselâ sırtlan ve benzeri bir hayvanın teri bir elbiseye bulaşırsa veya az miktardaki bir suya damlarsa onları necis kılar.

3.  Evcil kedilerin artıkları. Evcil bir kedi az miktardaki bir sudan içerse o suyu kullanmak mekruh olur. Zîrâ, kedi, pisliklerden uzak durmaz. Artı­ğının necis olmayıp mekruh oluşu, etinin yenmemesinden ötürüdür. Ki bu hususta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Şüphesiz kedi, necis değildir. O, etrafınızda dolaşan erkek ve dişi hay­vanlardan biridir.”[39]

Bu hadîsin açık anlamı, bu hususta bir ruhsattır.

Katır ve eşeğin artıklarının temizleyici olması hususu şüphelidir. Temiz oluşunda ise hiçbir ihtilâf yoktur. Katır veya eşek, az miktardaki bir sudan içerlerse bunların artıklarının içme ve yıkama gibi âdet icâbı işlerde kullanılması mekruh olmaksızın caiz olur. Ama temizleyici olması, yani abdest ve gusül için elverişliliği konuşuna gelince bu şüphelidir. Başka su bulunmadığı takdirde bu suyla abdest almak ve gusül yapmak kerâhetsiz olarak sahîhtir. Başka su bulunması halinde de yine aynı şekilde kullanılması sahîhtir. An­cak ihtiyat kabilinden başka suyla abdest almalı veya gusül yapılmalıdır.

Şâfiîler: Şu anlatacaklarımızı da kullanılması mekruh sulara ekle­mişlerdir: Yanında kendisine bitişik bir maddeden ötürü vasfı değişen bir su. Bitişiğinde bulunan bu madde ister yağ gibi katı bir madde olsun, İster gül suyu gibi sıvı bir madde olsun hüküm aynıdır.

Katı yağın yanında bulunan su, yağ dolayısıyla vasfı değişirse kullanıl­ması mekruh olur. Mekruh olmasının şartı, vasfı değişen bu sudan su ismi­nin kaldırılmamış olmasıdır. Ama diyelim ki yanında ve bitişiğinde bulunan yağ dolayısıyla donup akıcılığım kaybederse veya bitişiğinde bulunan gülsu­yu dolayısıyla gül kokusu kendisine galip gelirse ve böylece su olmaktan çı­karsa zâten abdest veya gusül için kullanılması doğru olmaz.

Hanbelîler: Yukarıda sayılan mekruh sulara yedi çeşit suyu daha ilâve etmişlerdir:

1.  Necâsetli olduğu galip zanla bilinen su. Böyle bir suyu kullanmak mekruhtur.

2.  Necis bir yakıtla ısıtılan su. İster ısıtma esnasında alınsın, ister ısıt­tıktan sonra alınsın bu suyu kullanmak da mekruhtur.

3.  Mendub abdest alma gibi vâcib olmayan bir işte kullanılmış olan su. Bununla ikinci defa abdest almak mekruhtur.

4.  Sudan elde edilmiş tuzla vasıflarından biri değişen su.

5.  a. Gasbedilmiş bir toprakta bulunan kuyudaki su.

b. Başkasının mülkünde gasben kazılan kuyudaki su.

c.  Başkasına zorla bedavaya kazdırılan kuyunun suyu. Bu kuyular­daki suları kullanmak mekruhtur. Bunlarla abdest almak ve gusül yapmak sahîh değildir.

6.  Mezarlıklardaki kuyuların suyunu kullanmak mekruhtur.

7. Gasbedilmiş bir yakıtla ısıtılan suyu kullanmak da bu hükme tâbi­dir.[40]