Konu Başlığı: Taziye Gönderen: Eflaki üzerinde 30 Ocak 2010, 14:52:24 Musîbetzedelere tâziyette bulunmak mendubtur. Taziyenin zamanı, vefatın vukuundan üç gün sonraya kadardır. Bundan sonra tâziyette bulunmak mekruh olur. Meğer ki tâziyette bulunan veya bulunulandan biri bu zaman zarfında hazır bulunmasın. Bu takdirde taziyenin üç günden sonra yapılması mekruh olmaz. Taziye için kalıplaşmış belli bir söz veya cümle yoktur. Herkes hâline münâsib bir şeyler söyler. Hanefîler dışındaki diğer mezhebler bu hususta görüş birliği etmişlerdir. Hanefîler: ta’ziyette bulunurken musîbetzedeye şöyle demenin müstehab olduğunu söylemişlerdir: “Allah ölünüze mağfiret buyursun. Onun günahlarından vazgeçip rahmetiyle üzerini örtsün. Onun musibetinden ötürü sana sabır nasîb etsin ve onun ölümü nedeniyle sana mükâfat ihsan etsin.” Bu babta söylenecek en güzel söz, Peygamber Efendimizin şu mübarek sözüdür: “Alınan da, verilen de Allah’ındır. Onun yanında her varlığın belli bir eceli vardır.” Bunu, yukarıdaki duaya eklemek daha faziletli olur. Taziyenin definden sonra yapılması daha uygun olur. Ama eğer keder ve üzüntüleri şiddetli ise, definden önce yapılması daha evlâdır. Bu hususta da mezhebler arasında ittifak vardır. Mâlikîlerin buna ilişkin tafsilâtı aşağıda verilmiştir). Malikiler dediler ki: Ölü sâhiblerinin keder ve üzüntüsü ne kadar çok olsa da taziyenin mutlak surette definden sonra yapılması gerekir. Taziyenin, ölünün kadın, erkek, genç, ihtiyar bütün akrabalarına yapılması müstehabtır. Yalnız genç kadınlar bundan istisna edilmiştir. Fitneye yol açmamak için genç kadınlara tâziyette bulunulmaz. Sadece mahremleri kendisine tâziyette bulunurlar. Mümeyyiz olmayan küçük çocuğa da tâziyette bulunulmaz. Ölü sahihlerinin taziyeyi kabul için ev veya ev dışında oturmaları mekruhtur. Şâfiîlerle Hanbelîler bu görüştedirler. Hanefîler, bunun evlâ olan davranışa ters düştüğünü söylemişlerdir. Mâlikîlerse bunun mubah olduğunu söylemişlerdir. Taziye kabulü için yol ortasına sergi sererek oturmak ve buna benzer âdetler, yasaklanmış bid’atlerdendir. Ölü sâhiblerine bir kere tâziyette bulunduktan sonra tekrar tâziyette bulunmak, üç mezhebin ittifakıyla mekruhtur. Mâlikîlerse bunun mekruh olmadığını söylemişlerdir.[161] |