> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi  (Okunma Sayısı 1766 defa)
03 Mart 2010, 15:52:33
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 03 Mart 2010, 15:52:33 »



Bir kimsenin, karısına: "Sen şiddetli veya geniş bir talâkla boşsun" veya "sen, dağ gibi boşsun" demesi durumunda, bu sözlerin doğuracağı sonuçlar hakkında mezheblerin ayrıntılı açıklamaları aşağıya alınmıştır*26*.

(26) HANEFÎLER dediler ki: Bu konu, bazı hususları kapsar:

1- Talâkın, yukarıda anılan örneklerdeki gibi bir sıfatla nitelendirilmesi. Bu durumda bir bâin talâk vâki olur. Zîra sıfat, mânânın aslı üzerinde bir fazlalığı hissettirir ki, bu da beynûneti, yani kan - kocanın ayrılmalarını ge­rektirir. Ancak bu durumda kocanın: "Sen, şiddetli bir talâkla boşsun" de­mesi şarttır. Boşama kelimesini anmaksızın, "sen şiddetli boşsun" veya "sen, enli olarak..." ya da "kuvvetle boşsun" yahut "uzunca boşsun" derse, bu durumda bâin değil de ric´î bir talâk vâki olur. Çünkü bu durumda sıfat, ta­lâk için değil, kadın içindir. "Dağ uzunluğunca veya yer genişliğince boşsun" deme durumunda da bir bâin talâk vâki olur.

2- Talâkın ism-i tafdîl ile sıfatlandınlması. Örneğin; "Sen, en fahiş...", "en şerli talâkla", "en habis", "en şiddetli" veya "en yüce bir talâkla boşsun" demek gibi. Bu durumda da tıpkı birincide olduğu gibi, bir bâin talâk vâki olur. Çünkü ism-i tafdîl, farklılığa işaret eder. lsm-i tafdîl ile sıfatlandırılan talâk, diğerlerinden daha kuvvetli olur ki, bu da bâin talâktır.

3- Talâkın büyük bir şeye benzetilmesi. Örneğin, "sen, dağ gibi bir ta­lâkla boşsun" demek gibi. Bu durumda da öncekinde olduğu gibi bir bâin talâk vâki olur. Çünkü benzetme, talâkta fazlalığı gerektirir ki, bu da bâinlik anlamıdır. Bazıları büyüklük lâfzım açıkça söylemedikçe bu durumda bâin talâk vâki olmaz derler. Örneğin: "Sen, dağ büyüklüğü gibi bîr talâkla boşsun" demek gibi. Bu görüşün sahibi Ebû Yûsuf´tur.

4- Büyüklükten söz etmeksizin, talâkın önemsiz bîr şeye benzetilmesi. Örneğin: "Sen iğne ucu gibi bir talâkla boşsun" demek gibi. Bunun hükmü hususunda ihtilâf edilmiştir. Mûtemed görüşe göre, bu durumda bâin bîr ta­lâk vâki olur. Ebû Hanîfe bu görüştedir. Büyüklük lâfzını söylerse, meselâ: "Sen, iğne ucu büyüklüğü gibi bir talâkla boşsun" derse; bazıları bunun, bâin talâkın vâki olması için yeterli olacağını söylemiş, bazılarıysa yeterli ol­mayacağını söylemişlerdir.

Özet olarak, karısına; "Sen, dağ büyüklüğü gibi bir talâkla boşsun" derse, ittifakla bir bâin talâk vakî olur. "Dağ büyüklüğü gibi" demeyip "dağ gibi" derse, Ebû Hanîfe ve Züfer´e göre bir bâin talâk vâki olur. Ebû Yûsuf´a göre bir ric´î talâk gerçekleşir. Ona göre, büyüklük lâfzının söylenmesi şarttır. "Sen, iğne ucu gibi boşsun" derse, sadece Ebû Hanîfe´ye göre bir bâin talâk vâki olur. İğne ucu büyüklüğü gibi derse, Ebû Yûsuf ve Ebû Hanîfe´ye göre bir bâin talâk vâki olur. Çünkü Ebû Yûsuf, büyüklük lâfzının söylenmesinin, bâin talâkın gerçekleşmesi için yeterli olacağı görüşündedir. Talâkın, kendi­sine benzetildiği şey Önemsiz bir şey olsa bile, ona göre bu yeterlidir. İmam Züfer´e gelince o, talâkın kendisine benzetildiği şeyin aslen büyük olmasını şart koşmaktadır. Büyüklük lâfzı söylenmezse, ona göre bâin talâk vâki olmaz. Bir kimse, karısına; "Sen, bin gibi boşsun" derse, böyle demekle de ta­lâkı sayıya benzetmeyi kasdederse üç talâk lâzım gelir. Ama talâkı, büyük­lük bakımından bine benzetmeyi kasdederse, bir bâin talâk lâzım gelir.

Şunu da belirtelim ki, yukarıda geçen lâfızlardan herhangi biriyle üç ta­lâka niyet ederse, niyet ettiği sayıda talâk vâki olur. Bilindiği gibi iki talâka edilen niyet sahih olur. Bir kimse, hiçbir şeye niyet etmeksizin karısına: "Sen, bîd´at talâkiyla boşsun" derse, bir bâin talâk vâki olur. Bir bâin talâka niyet etmediği takdirde, bâin talâk vâki olmaz diyenler de olmuştur. Üçe niyet ederse üç talâk vâki olur. Ama niyet etmezse, bu sözle bir ric´î talâk gerçekleşir. Ta­biî kadın eğer hayızli veya nifashysa ya da kocasının kendisiyle cinsel temas­ta bulunmuş olduğu bir temizlik döneminde ise: Ama böyle değilse, hayız görünceye veya temizlik dönemindeyse kocası kendisiyle cinsel temasta bulu­nuncaya dek boşanmaz. Çünkü önce de belirtildiği gibi, bid´at talâkı, kadını hayizlı veya nifashyken veya temasta bulunmuş olduğu bir temizlik dönemin-deyken boşamaktır.

Bir kimse, karısına; "Sen, şeytan talâkiyla boşsun" derse, bir bâin ta­lâkla boşanır. "Sen ev doluşunca boşsun" der ve bununla sayı çokluğunu amaçlarsa, karısı üç talâkla boşanır. Amacı, büyüklüğüyle evi dolduran bir şey gibi büyük bir talâksa, bir bâin talâk lâzım gelir. Karısına "sen boşsun, bâinsin" veya "elbette boşsun" derse, yine bir bâin talâk vâki olur. Boşsun sözüyle bîr talâka, bâin sözüyle de bir başka talâka niyet ederse, iki bâin ta­lâk lâzım gelir. "Boşsun" sözüyle her ne kadar ric´î talâk vâki olursa da, ta­lâkı hainlikle sifatlandırmıştır. Bundan sonra talâkı bâin yapmış olmaktadır. Bu durumda karısına ric´at yapması mümkün değildir. Boş ve bâin kelimele­rini "vav" (ve) ve "sümme" (sonra) harfleriyle birbirlerine atfederek; "Sen boş ve banisin" ya da "sen boşsun, sonra bâinsin" der, bir şeye de niyet et­mezse, ric´î bir talâk lâzım gelir. Birden fazla sayıda talâka niyet ederse, niyet ettiği sayıda talâk vâki olur. Boş ve bâin kelimelerini "fa" (ve de) edatıyla birbirine atfederek: "Sen boşsun ve de bâinsin" derse, bir şeye niyet etmese bile iki talâk lâzım gelir. Aradaki fark şudur: "Fa" harfi, araya zaman koy-maksızın iki şeyin ardı ardına gelmesi anlamım ifade eder. Arada fasıla ol­maksızın talâkın ardı sıra gelen beynûnet talâkı bâinleştirir. Bu durumda ko­ca, "sen boşsun, bâinsin" demiş gibi olur. "Sümme" (sonra) ile yapılan atıf, bunun tersinedir. "Sümme", gecikme anlamını taşır. Talâkın ertelemen´ ola­rak kendisiyle nitelendirildiği beynûnet, geçersizdir. Boş ile bâin kelimeleri­nin "vav" (ve) harfiyle birbirlerine atfedilmeleriyse, iki ihtimal taşır: Birbiri­ne atfedilen iki şeyin hemen arka arkaya biribirlerini izlemeleri ve biribirine atfedilen iki şeyin gecikmeli olarak biribirlerini izlemeleri. Ama burada ikin­ci anlama yorulmaktadır. Bir kimse, karısına "sen, kendi şahsına sahip ola­cağın bir talâkla boşsun" derse, bir bâin talâk lâzım gelir. Çünkü kadın, bâ­in talâkla boşanmadan kendine sahib olamaz. "Sen, talâkın en çoğuyla boşsun" derse, üç talâk lâzım gelir. Böyle demekle, iki talâkı kasdettiğini söy­lerse, iddiası hem yargı, hem de fetva bakımından dinlenmez. Çünkü kuv­vetli görüşe göre, talâkın çoğu ve en çoğu üçtür. "Sen seksenle boşsun" veya "bin talâkla" yahut "binlerce" veya "defalarca boşsun" demesi durumun­da da üç talâk lâzım gelir. "Sen ne az ne de çok boşsun" deme durumunda da üç talâk lâzım gelir. Çünkü "ne az" kelimeleri az olmayanı, çoğu ifâde eder ve bu durumda üç talâk vâki olur. "Ne az" kelimelerinden sonra "ne çok" demenin bir önemi yoktur. Bir başka görüşe göre bu durumda iki talâk lâzım gelir. Çünkü bu görüşe göre talâkın çoğu ikidir. Her iki kavil de tercihe şayandır. Tersi söylenirse, meselâ: "Sen, ne çok ne az boşsun" denirse, bu durumda bir talâk lâzım gelir. Zîra talâkın çoğunu reddetmek, azını gerekti­rir ki, o da birdir. "Ne çok"tan sonra "ne az" demenin bir geçerliliği yok­tur. Çünkü vâki olan talâkı reddetmek imkânsızdır. Bazıları, bu durumda iki talâkın vâki olacağını söylemişlerdir. Zîra talâkın çoğunu da, azını da red­detmiştir. Böylece çokla az arasında bulunan iki talâk lâzım gelir, iki talâka ne çok ve ne de az denemediği için, ortadır.

Bir kimse karısını boşama sözünü sarfederken "sayısınca" sözüyle, ta­lâkı sayısı olmayan bir şeye benzetirse, ric´î bir talâk lâzım gelir. Örneğin ka­rısına: "Sen toprak sayısınca veya güneş sayısınca veya avucumdaki tüyler sayısınca veya şu havuzdaki balıklar sayısınca boşsun" der ve havuzda da balık bulunmazsa, bütün bunlarla ric´î bir talâk vâki olur. Ama talâkı, sayısı olan bir şeye, meselâ elinin veya bacağının kıllarına benzetirse ve benzetilen bu şeyin sayısı üçten az olmazsa, üç talâk lâzım gelir. "Sen, kum sayısınca boşsun" demesi durumunda da üç talâk lâzım gelir. Kum ile toprak arasın­daki fark şudur: Toprak, tekil olan bir cins ismi olup azı da çoğu da ifâde eder. Su ve bal gibi. Kum ise, çoğul olan bir cins ismi olup, üç taneden az olana kum denmez, kumun tekili ile çoğulu "remi" ve "remlet", "temr" ve "temret" kelimelerinde görüldüğü gibi, sondaki "t" harfiyle birbirlerin­den ayırdedilirler. Talâkın belirsiz bir sayıya izafe edilmesi de böyledir. Bir. kimse, karısına: "Sen, şeytanın tüyü sayısınca boşsun" derse, bununla bir talâk gerekir. Son olarak bir kimse, karışma: "Ben senin kocan değilim" ve­ya "sen benim karım değilsin" derse, bazıları bunun kinaye olduğunu, boşa­ma niyetiyle söylendiği takdirde talâkın vâki olacağını, diğer bazılarıysa, bunun kinaye lâfızlarından olmadığını, dolayısıyla talâkın vâki olmayacağını 3yiemişlerdir. Bu sözle talâkın vâki olacağını söyleyenler, bunun bâin değil, ic´î olarak vâki olacağını söylemişlerdir.

Mâlîkîler dediler ki: Talâk, şiddeti hissettirmeyen bir sıfatla nitelen-irildiğinde, meselâ bir kimse tarafından karısına: "Sen, en hoş veya en gü-;1 veya en hayırlı talâkla boşsun" denildiğinde, bir talâk lâzım gelir. Ancak aha çoğuna niyet ederse, niyet ettiği sayıda talâk meydana gelir. Ama talâkı m-i tafdîl ile sıfatlandırırsa; meselâ karısına: "Sen en şerli", "en şiddetli´ "en kokuşmuş" "en çok" veya "en kabîh talâkla boşsun" derse, ınsıyla gerdeğe girmiş olsun olmasın üç talâk lâzım gelir. "Sen, sünnî olan • talâkla boşsun" derse ve gerdeğe girmişse ittifakla üç talâk lâzım gelir, erdeğe girmemişse bir görüşe göre bir, başka bir kavle göre üç talâk lâzım ki, tercihe şayan olan görüş ikincisidir.

kimse "Sen, bid´î olan üç talâkla" veya "bazısı bid´î, bazısı sünnî üç ta­kla boşsun" derse, karısıyla gerdeğe girmiş olsa da olmasa da üç talâk lâ-n gelir. Ama "Sen bid´î bir talâkla boşsun" veya "Sünn...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:12:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi rüya tabiri,Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi mekke canlı, Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi kabe canlı yayın, Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi Üç boyutlu kuran oku Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi kuran ı kerim, Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi peygamber kıssaları,Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesi ilitam ders soruları, Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benze­tilmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes