๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 22:06:53



Konu Başlığı: Taharetin Kısımları
Gönderen: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 22:06:53


Taharetin tanımında mezheblerin ayrıntılı görüşlerini birer birer an­lattık. Bu görüşler bazı bakımlardan her ne kadar birbirlerinden ayrılıyorlarsa da bunlar arasında taharetin anlamı ve tanımına dâir üzerinde ittifa­ka vardıkları bir noktayı herhalde bulabiliriz. Ki o da taharetin, şeriat sahi­bi tarafından takdir edilen itibarî bir nitelik olduğudur. Bu nitelik, namazın sahih olması için bir şarttır. Bu nitelik, kapların kullanılması ve yemeklerin yenebilmesi için bir cevaz şartıdır. Şerîat koyucu, kişinin namazının sahîh olabilmesi için bedeninin taharet niteliğiyle nitelenmesini, bir yerde namaz kılabilmesi için o yerin taharet niteliği ile nitelenmesini (temiz ol­masını), yiyeceği yemeğin dahî helal olması için taharet niteliğiyle nite­lenmesini şart koşmuştur.

Taharetin aslı hakikatte tek şeydir. Ancak hades ve pislik gibi kendi­sine izafe edilen veya kendisinin sıfat olarak takıldığı şeyler dolayısıyla iki kısma ayrılmaktadır. “Necasetten taharet” ve “Hadesten taharet”. Ne­casetten taharet, şerîat koyucu tarafından namaz kılana (ve diğer ibâdet­leri yapana) şart koşulmuştur. Buna göre namaz kılacak kişinin vücûdu ve elbisesi pisliklerden (necasetten) arındırılmış olacaktır. Buna ek ola­rak vücûdu hadesten de taharet içinde, temiz olmalıdır. (İbâdet, yapabil­mesi için) bu iki durumda da temiz bulunmak gerekli olmaktadır. Bu iti­barla taharetin bu birinci kısmı kendi arasında iki şıkka ayrılmaktadır. Ne­casete gelince bu, ileride de açıklanacağı üzere kan, sidik ve benzeri şeyler gibi şer´an pis sayılan cisimlerdir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi neca­set; elbiseye, bedene veya herhangi bir yere isabet etmiş olabilir. Ayrıca taharet, kendisinin sıfat olduğu şeyler grubunda da iki şıkka ayrılmakta­dır:

1- Aslî taharet,

2- Arızî taharet.

Aslî taharet:  

Temiz olan eşyaların yaratılışlarında bulunan taharettir. Toprak, su, demir ve diğer madenler gibi. Bunlar ileride de açıklanacağı gibi aslî ya­ratılışlarında temiz olan cisimlerdir. İlk yaratıldıklarında temizlik niteliğini kazanmışlardır.

Arızî taharet:

Temiz olan eşyalara necaset bulaştıktan sonra o necasetin temizlen­mesine arızî taharet denir. Arızî denmesinin sebebi, ileride necasetin gi­derilmesi bahsinde de görüleceği gibi bu, temizliğin su toprak ve diğer temizleyici unsurlar sayesinde elde edilmesinden ileri gelmektedir.

Hadese gelince, bu da îtibârî bir nitelik olup şerîat sahibi, cünüblük esnasında insan bedeninin tümünü bu sıfatla nitelendirmiştir. Su akıtmak, yellenmek ve abdest bozucu diğer durumlardan birinin vukû bulması es­nasında bedenin (abdestle ilgili) bazı organları da bu sıfatla nitelendiril­miş olur. Bunlardan birincisine “büyük hades hali”, ikincisine de “küçük hades hali” denir. Birincisinden temizlenmek gusül ile mümkün olur. Ay­başı ve nifastan sonra lohusalık hali de bu statüye tâbidir. Sâri bu iki hâli, bedenin tüm organlarıyla ilgili hükmî bir sıfat olarak takdir etmiştir. Bu iki halde cünüplükte olduğu gibi namaz kılınamaz; diğer ibâdetler de yapıla­maz. İkincisinden (küçük hades halinden) temizlenmek de abdest almak­la mümkün olur. Su bulunmadığı veya bulunup da kullanılamadığı zaman bunların yerine teyemmüm yapmak yeterlidir. Bu konuyla ilgili anlatacaklarımızı şu tertibe göre sıralayabiliriz:[13]