๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 07 Şubat 2010, 16:50:33



Konu Başlığı: Selem´in Rüknü Ve Şartları
Gönderen: Eflaki üzerinde 07 Şubat 2010, 16:50:33
Önce de belirtildiği gibi selem, bey´in kısımlarından birisidir. Bey´­in rükünleri ve şartlan, aynı zamanda selemin de rükünleri ve şartla­rıdır. Ancak, selem için bey´inkine ek bazı şartlar gereklidir. Kısaca bundan maksat, selemdeki iki bedelin -bunlardan biri selem serma­yesidir ki bey´de buna semen denilir. Diğeri de "müslemün fifV´tir ki, buna da bey´de mebî veya müsemmen denilir akdi yapan taraflar ara-sında anlaşmazlık vukûbulmasına ve husûmet meydana gelmesine îebebıyet verecek şekilde meçhul olmamaları gerekir. Zabt altına alı­nabilen ve bilinen şeyler olmalıdırlar. Husûmet ise İslâm dininin razıolmadığı ve kesinlikle kendisinden kaçındığı bir şeydir. Ölçekle, tar­tıyla, sayıyla veya ölçüyle satılan, zabt altına alınabilir şeylerin üze­rine selem akdinin yapılması sahihtir. Çünkü bunlar belirli ölçülerde olup zabt altına alınabilirler.

Bu gibi şeylerde selem akdi yapmak, akid esnasında anılan ba­zı şartlarla sahih olur:

1-  Bu şartlardan biri, üzerine selem akdi yapılan şeyin ve selem sermâyesinin cinslerinin belirtilmesidir. Örneğin "Buğday (veya hur­ma) üzerine sana beşbln lirayı selem olarak verdim" demek gibi.

2-  Bu şartlardan biri de üzerine selem akdi yapılan şeyin türü­nün açıklanmasıdir. Örneğin Zağlul veya Ebu İşe hurması; Pencuma veya Floransa buğdayı gibi.

3-  Üzerine selem akdi yapılan şeyin niteliği açıklanmalıdır. Ör­neğin kaliteli veya kalitesiz demek gibi üzerine selem yapılan şey­lerin; sayılan şeylerdense sayılan, ölçülen şeylerdense ölçüleri açıklanmalıdır.

4-  Üzerine selem akdi yapılan şeyin; Ölçekle ölçülen şeylerden seölceöinin sayıyla sayılan şeylerdense sayısının, tartıyla tartılan şeylerdense tartısının, uzunluk ölçüsüyle ölçülen şeylerdense uzun-luöunun açıklanması gerekir.

5-  Üzerine selem akdi yapılan şey, belli bir süre sonra verilmeli­dir. ki bu sürenin en azı bir aydır. Üzerine selem yapılan şeyin der­hal teslim edilmesi sahih olmaz. Selem sermâyesine gelince -ki o, alınacak mala karşı ödenen bedeldir-´onun, mezheblerce ileri sürü­len tafsilat çerçevesinde peşin verilmesi şarttır.

Selem akdinin sahih olması için, mezheblerce tafsilatlı olarak, anlatılmış olan diğer bazı şartlar daha vardır ki, bunları aşağıda açık­lamış bulunmaktayız.

(2) Şâfiîler dediler ki:  Üzerine selem yapılan şeyin kaliteli veya kalite­siz olduğunun akid esnasında belirtilmesi şart değildir. Akid esnasında bu gibi hususlardan söz edilmediği takdirde akid, örfe göre üzerine selem yapı­lan şeyin en iyi kalitede olanına yönelir ve o şeyin de en az derecesine inilir. Ama akid esnasında kalitelilikten veya kalitesizlikten bahsederek bu gibi şey­lerin şart koşulması da caiz olur. Şart olan sâdece üzerine selem yapılan şe­yin, sıfatlarıyla zabt altına alınabilip belirli hâle gelmesi ve bilinir olmasıdır. Ayrıca bu sıfatların da fazlasıyla mevcûd olmaları gerekir. Eğer nâdir rast­lanan sıfatlardansa o şeyin üzerine selem akdi yapmak sahih olmaz. Çokça sıfatı bulunan şeylere örnek olarak tarım ve hayvancılık beldelerinde ve ile­ride genişçe açıklanacak olan tahıl ve hayvanı gösterebiliriz. Nâdir sıfatları olan şeylere örnek olarak da zînet için kullanılan iri mücevherleri gösterebi­liriz. Bunlar üzerine selem yapmak sahih olmaz. Zîrâ selem; üzerine akid yapılan şeyin hacminin, tartısının, şeklinin ve niteliğinin açıklanmasını ge­rekli kılar. Bu sıfatların bir arada bulunması da enderdir. Şu halde kullanı­lan küçük mücevherlere gelince, sâdece akik müstesna olmak üzere bunlar üzerine selem yapmak sahih olur. Akik taşlan muhtelif oldukları için, akik üzerine selem yapmak sahih olmamaktadır. Şart olan, akdi yapan tarafların selem konusu şeyi kullanma amacım değişik kılan sıfatları özet olarak bil­meleridir. Sözgelimi buğdayın Pencuma veya Floransa buğdayı olduğunu; koyunun karaman veya kıvırcık olduğunu, âmâ kişinin sıfatları işiterek bil­mesi gibi, bilmeleri gerekir. Ancak anlaşmazlık hâlinde kendilerine başvu­rulacak olan ve bu sıfatlan belirleyerek bilen iki kişinin akid esnasında bulundurulmaları ve bu iki kişinin, selem konusu nesnenin sıfatlarım bilme hususunda uzman olmaları gerekir.

(3) Şâfiîler dediler ki:  Üzerine selem yapılan şeyin tecilli olması şart de-ğİldİr. Aksine, peşin olması da sahih olur.

(4) Mâlikîler dediler ki: Vâdenin en azı yarım aydan, yani onbeş gün­den azıcık bir fazlalıkla |a olsa, fazla olmasıdır.

(5) Hanefîler dediler ki:  Selem sermâyesinin, yani üzerine selem yapî-lacak şey için ödenen bedelin ayın olsun ya da Mısır cüneyhi veya diğer na-kidlerden biri olsun, akid meclisinde teslim alınması şarttır. Akid meclisinin ilk teşkil edildiği anda teslim alınması şart değildir. Bilâkis oturum uzasa bi­le tarafların birbirlerinden ayrılmalarından önce teslim alınması yeterli olur. Taraflar akîd meclisinden kalkıp yürümeye başlarlar, sonra kendisiyle se­lem yapılan kişi selem sermâyesini, belli bir mesafe yürüdükten sonra teslim alırsa, taraflar birbirlerinden aynlmamışlarsa sahih olur. Ayni şekilde taraflar akidleşirler, sonra selem sahibi (müşteri), parayı evinden getirmek için aya­ğa kalkar ve kendisiyle selem yaptığı kişi (satıcı) nın yanından gaip olmazsa sahih olur. Aksi takdirde sahih olmaz.

Mâlikîler dediler ki:  Selem sermâyesinin (üzerine selem yapılan şey için ödenen bedelin) teslim alınması akid meclisinden sonraya bırakılırsa; bu erteleme ya şartlı, ya da şartsız olur. Şartlı olması şöyledir: Selem yapan (müş­teri) selem sermâyesinin bilâhare ödenmek üzere ertelenmesini şart koşarsa, selem akdi ittifakla bâtıl olur. Bu erteleme cidden çok da olsa, meselâ üzeri­ne selem yapılan şeyin teslimi zamanına kadar ertelense veya bu kadar fazla süreyle ertelenmese de hüküm aynıdır. Ertelemenin şartsız yapılmasına ge­lince, bu hususta iki kavil vardır: Bir kavle göre bu nedenle akid fâsid olur. Erteleme süresi az da olsa, çok da olsa hüküm aynıdır. İkinci kavle göre er­teleme süresi az da olsa, çok da olsa akid fâsid olmaz.

Hanbelîler dediler ki: Selem sermâyesinin, taraflar birbirlerinden ayrılmadan önce akid meclisinde teslim alınması şarttır. Tesellüm mânâsın­da olan şeyler de tesellüm yerine geçerli olurlar. Meselâ kendisiyle selem ya yamnda bir emânet veya gasbedilmiş bir aym bulunursa, selem aniömın bunu, kendi mülkü olduğu için selem sermâyesi yapması sahih olur. bu, tesellüm mânâsındaki bir şeydir.

Şâfiîler dediler ki: Selem sermâyesinin akid meclisinde hakîki bir tesellümle teslim alınması şarttır. Üzerine havale edilen kişiden akid meclisin­de teslim alınsa bile, havalenin buna bir yararı olmaz. Çünkü üzerine havale olunan kişi, selem sahibi teslim alıp da kendisiyle selem yaptığı kimseye tes­lim etmezse, bu bedeli ödemez. Selem sermâyesi bir menfaat olduğunda, me­selâ bir kimse, bir başkasına: "Şu vakitte alacağım yirmi koyun karşılığında, kendisinden yararlanman için evimi sana selem olarak verdim" derse, bu sahih olur. Ancak biribirlerinden ayrılmadan önce evi ona teslim etmesi şarttır. Bu şart olduğu gibi, hakîki bir tesellüm olmasa bile teslim edilmesi onun te­sellümünde mümkün olan bir şeydir. Şu halde bu, hakîki tesellüm yerine ge­çer. Akid meclisinde tesellümün mânâsı, akid meclisinden ayrılmadan önce tesellümün vukûbulması demek değildir. Aksine bunun mânâsı, tarafların bedenen akid meclisinden ayrılmadan, velev ki ayağa kalkıp kısa bir mesafe yürüseler, sonra da ayrılmadan önce tesellüm vukûbulsa, akid sahih olur.

(6) Hanefîler dediler ki:  Selemin şartları iki kısma ayrılır. Bunlardan biri akidle, diğeri bedelle ilgilidir. Akidle ilgili olan, sâdece bir şarttır: Selem akdi, akdi yapan tarafların ikisi veya birisi için muhayyerlik şartım içerme­melidir. Ama selem sermâyesi, başkasının hakkını ilgilendiren bir nesne olup seîem sahibinin mülkiyetinde değilse ve buna rağmen bu sermâyeyi akid mec­lisinde satıcıya ödemiş, sonra da ayrılmış iseler; mal sahibi akdi onaylamak veya feshetmek seçeneğine sahip olur. Onayladığı takdirde selem akdi sahih olur.

Bedelle ilgili şartlara gelince; bunlar onbeş tanedir. Bunlardan beşi ser­mâyeyle, on tanesi de üzerine selem akdi yapılan şeyle ilgilidir. Sermâyeyle ilgili olan beş şartı şöylece sıralayabiliriz:

1-  Selem sermâyesi eğer cüneyh veya diğer para çeşitlerinden altın veya gümüş nakitlerdense, cinsi açıklanmalıdır. Buğday veya arpa gibi ayınlar-dansa yine cinsi açıklanmalıdır.

2-  Türü açıklanmalıdır. Meselâ Türk lirası veya Amerikan doları veya Pencuma buğdayı veya Floransa buğdayı demek gibi.

3-  Niteliği açıklanmalıdır. Örneğin şu iyi kalitedeki buğday veya şu kö­tü kalitedeki buğday, ya da şu orta kalitedeki buğday demek gibi.

4- Miktarı açıklanmalıdır. Örneğin beşbin Türk lirası veya elli Ameri­kan doları veya on ölçek buğday veya yirmi ölçek arpa demek gibi. İşaretin, miktar açıklamasının yerine geçip geçmeyeceğinin cevabı şudur: îşâret, be­delin ölçülen veya biribirinden farklı olup da sayılan şeylerden olması duru­munda, miktar açıklamasının yerine geçer. Bir kimse, bir başkasına: "Şu kumaşı veya şu karpuz yığınını, falan şey için sana selem olarak verdim"derse, kumaşın kaç metre olduğunu, kümedeki karpuzların kaç tane oldu­ğunu bclirtmese bile akid sahih olur. Ama üzerine selem yapılan şey için öde­nen bedel, ölçeklik veya tartilık şeylerden olduğunda işaretin miktar açıklama yerine geçip geçmeyeceği hususunda İhtilâf edilmiştir. Bazıları işaretin ye­terli olacağını söylerken, bazıları da yeterli olmayacağını, aksine miktarın açıklanmasının zorunla olduğunu söylemişlerdir.

5- Sermâye, selem akdinin yapıldığı mecliste teslim alınmalıdır. Bu da­ha önce de anlatılmıştı.

Selem konusu eşya için aranan on şarta gelince, bunun dört tanesi ser­mâyenin şartlarından ilk dört tanesidir ki, onlar da sırasıyla sermâyesinin cinsinin, türünün, nitelik ve miktarının açıklanmasıdir. Bu dört şarta ek altı şartı ise şöylece sıralayabiliriz:

1-  Üzerine selem yapalan şey tecilli olmalıdır. Bunun açıklaması daha önce yapılmıştır.

2- Üzerine selem yapılan eşya sınıfı pazarda mevcûd olmalıdır. Bu hu­sus, ileride açıklanacaktı.

3-  Üzerine selem yapılan eşya, tâyin ile belirlenebilir olmalıdır. Bunun­la ilgili açıklama daha önce yapılmıştır.

4-  Üzerine selem yapılan şey, buğday ve benzerleri gibi nafakalarda ken­dilerine ihtiyaç duyulan şeylerden ise ödenme yeri açıklanmalıdır.

5-  Her iki bedel, ribây-ı fazl illetini kapsamamahdır ki, bunlar da önce­ki sayfalarda anlatıldığı gibi miktar ve cins illetleridir.

6-  Üzerine selem yapılan eşya, ölçeklenen, tartılan, sayılıp da biribirle-rine yakın irilikte olan ve uzunluk ölçüleriyle ölçülen dört cinsten biri ol­malıdır.

Miktarının açıklanmasına gelince, bu şeyin miktarının ölçek veya tartı, ya da sayı veya metreyle bilinir olması zorunludur.

Ölçeklenen şeylere gelince; bunlar tahıl olsunlar, bal, süt, yağ veya hur­ma olsunlar, selem akdine konu olmaları sahih olur. Bunlar üzerine tartıyla selem yapmanın sahih olup olmayacağı konusunda ihtilâf edilmiştir. Mûte-njed kavle göre sahih olur. Çünkü önemli olan, bu eşyaların miktarının zabt j4tına alınabilir olmasıdır. Ayrıca ölçeğin de halk arasında miktarı bilinen bir ölçek olması zorunludur. Şu halde bir kimsenin başka birisine, "yirmi Çanak buğday karşılığında sana bir Mısır cüneyhini selem olarak verdim" aemesı, bu çanağın halk arasında bilinen bir ölçek olmaması durumunda selem akdi sahih olmaz.

Tartılı şeyler üzerine de selem akdi yapmak sahih olur. Ancak bu şeyler altın ve gümüş nakitlerden olan bedellerden iseler, üzerlerine selem akdi yap­mak sahih olmaz. Meselâ bir kimsenin bir başkasına, "ağırlığı şu kadar olan e oır ay sonra senden teslim alacağım bir Mısır cüneyhi karşılığında bu kumaşı sana selem olarak verdim" demesi sahih olmaz. Çünkü cüneyhin üze­rine selem akdi yapmak sahih olmaz. Zîrâ selemin şartlarından birisi de, üzerine selem yapılan şeyin tâyin ile belirlenebilir şeylerden olmasıdır. Bilin­diği gibi altın ve gümüşten olan nakidler, tâyin ile belirlenmezler. Şu hâlde yapılan bu akid, kumaş için bir satış akdi olarak kabul edilebilir mi? Yani kumaşı satılan şey, cüneyhi de onun için belli bir vâde sonunda ödenecek bedel yapmak doğru olur mu, olmaz mı? Bu hususta iki kavil vardır: Bir kavle göre bu, bir satış akdi olarak kabul edilebilir ki, bazıları bu görüşü tercihe şayan bulmuşlardır. Diğer bir kavle göre ise, bu durumda yapılan akdi satış akdi olarak kabul etmek doğru olmaz. Bazıları da bunu esah gö­rüş olarak kabul etmişlerdir.

Sayılır nesnelere gelince, bunların irilikleri biribirine yakın olan, mese­lâ Şam cevizi gibi şeyler üzerine selem akdi yapmak sahih olur. Çünkü Şam ce´vizjnin taneleri, biribirine yakın iriliktedirler. Bunlardan biri telef olduğu takâirde, sahibi onun aynısını alma hakkına sahip olur. Ama irilikleri birbi­rinden çok farklı olan sayılır nesnelerde, tanelerden biri telef olduğu takdir­de sahibi, onun değerim alma hakkına sahip olur. Farklı irilikte olan sayılır nesnelere örnek olarak kabak ve narı gösterebiliriz. Şu halde bir kimsenin bir başkasına "yüz karpuz veya ikiyüz nar karşılığında bir cüneyhi selem ola­rak sana verdim" demesi sahih olmaz. Çünkü karpuzların ve narların tane­leri farklı iriliktedirler. Bunların belirlenip zabt altına alınmaları mümkün değildir. Taneleri birbirine yakın irilikte olan şeylerden biri de tavuk yumur-tasıdır. Her ne kadar birbirinden büyük olsalar da, ihtiva ettikleri beyazlık ve sanlık, biribirine yakın miktardadır. Deve kuşu yumurtası da, şayet ye­me amacıyla satın alınacak olursa, tavuk yumurtası hükmündedir. Ama sa­tın alınma amacı, kabuğunu süs olarak kullanmaksa, o zaman taneleri birbirinden farklı irilikte olan şeyler hükmüne tâbi olur. Çünkü bunlardan bazısının kabukları büyük, bazısınınki ise küçüktür. Biribirine yakın irilikte olan sayılır nesnelerden biri de, altın ve gümüş dışındaki madenlerden, me­selâ nikel ve bakırdan yapılan fülüslerdir. Bunların bir ay sonra alınacak yüz-yirmi tanesi karşılığında bir cüneyhi selem olarak vermek sahih olur.

Pişirilmiş veya pişirilmemiş olan tuğla ve kiremitler de biribirlerine ya­kın irilikte olan sayılır nesnelerdir. Şu halde bir kimsenin, imalatçılardan bi­rine: "İkibin yeşil tuğla karşılığında bir cüneyhi selem olarak sana verdim" demesi sahih olur. Ancak tuğlanın içine konulduğu kalıbın sıfatını belirtme­si; şu uzunlukta, şu genişlikte diyerek hacmini, aynı zamanda dökümünün yapıldığı yeri, sayısını açıklaması şarttır.

Uzunluk ölçüleriyle ölçülen kumaş, sergi, hasır ve benzeri şeylere gelin­ce; bunlar üzerine de şu şartlar çerçevesinde selem akdi yapılması sahih olur:

1-  Uzunluk ve genişlik miktarı açıklanmalıdır.

2- Niteliği açıklanmalıdır. Örneğin dikişsiz, pamuktan, ketenden, yüntürden birleştirilmiş kumaş denmesi gibi.

3-  İmâlat yeri açıklanmalıdır. Örneğin Şam veya Mısır pamuklusu veya Taoon sikarotu ya da Hind kumaşı denmesi gibi. Eğer ipek ise metresiyle birlikte ağırlığı da açıklanmalıdır. Zîrâ ipeğin fiyatı, ağırlığına göre değişir. Bir ipek türü olan dibacm ağırlığı arttıkça değeri de artar. İpeğin diğer türle­rinin ise, ağırlıkları azaldıkça değerleri artar.

Kızartılmış tuzlu balık üzerine selem yapmak sahih olur. Sonra balık eğer büyükse, sayıyla üzerine selem yapmak, küçükse tartı ve Ölçekle üzeri­ne selem yapmak sahih olur. Bir kimsenin bir başkasına, Fransız veya İngi­liz konservesi şeklinde nitelenmiş konserve balıklardan belli sayıda bir kaç tane almak üzere şu kadar Türk lirasını selem olarak vermesi sahih olur... Tabiî eğer balıklar büyük iseler... Eğer küçük iseler, meselâ sardunya kon­servesi gibi küçük balıkla? üzerine sayı ve ölçekle selem yapmak sahih olur. Taze balık üzerine selem yapmak da sahihtir. Tabiî eğer bu balıklar her za­man mevcûd iseler. Kış mevsiminde suların donduğu bazı bölgelerde olduğu gibi, bazı zamanlarda balıklar bulunamayacak olursa; üzerine selem yapı­lan balığın müşteriye teslim vâdesi tâyin edilirken, balığın o zaman da mev­cûd olup olmayacağı hususu gözönünde bulundurulmalıdır. Teslim vâdesinin, balıkların kesintiye uğrayacağı zamana kadar uzatılması sahih olmaz.

Hayvan üzerine selem yapmak, mutlak surette sahih olmaz. Kesildik­ten sonra paça ve baş gibi tarafları üzerine selem yapmanın sahih olup ol­mayacağı hususunda ihtilâf vardır: Meşhur kavle göre canlı hayvanda sahih olmadığı gibi, kesilmiş hayvanda da bu parçaların selemi sahih olmaz. Bazı-lan,türünü söyledikten ve diğer şartları yerine getirdikten sonra hayvanın bu gibi tarafları üzerine tartıyla selem yapmakta bir sakınca olmadığını söyle­mişlerdir. Ette de aynı şekilde ihtilâf vardır. Fetvaya göre et üzerine selem yapmak sahih olur. Demet halindeki odun üzerine selem yapmak, meselâ, yüz demet odun almak üzere bir cüneyhi sana selem olarak verdim" de­mek, demetlerdeki odun miktarı zabtedilemeyeceğinden dolayı sahih olmaz. Ama tartı ile odun üzerine selem yapmak sahih olur. Aynı şekilde hayvanla­rın otlanmakta oldukları yonca gibi otlar üzerine demet ile selem yapmak sahih olmaz. Ama miktarı, taraflar arasında anlaşmazlığa meydan verme­yecek şekilde zapt altına alınırsa caiz olur.

1-  Birimleri çok farklı irilikte olduklarından dolayı akik, billur ve büyük inciler üzerine selem yapmak sahih olmaz. Ama tartıyla satılan küçük inci-ıer üzerine selem yapmak sahihtir. Şu halde bir kimsenin, kuyumcuya: "Şu mteiiKte ye şu ağırlıktaki bir inci için sana yüz cüneyhi selem olarak verdim" aemesı caizdir.

Hanbelîler, selem şartlarının yedi tane olduğunu söylediler:

sıfat/a Srem yapılan 5ey, bedelinin açık bir şekilde fark edeceği bir mteienmehdır. Örneğin cinsi, türü, rengi, beldesi, yeni veya eski olduğu belirtilmelidir.

2-  Miktarı belirtilmelidir ki, bu daha önce de anlatılmıştı. Ölçeğin de halk arasında bilinen bir ölçek olması zorunludur.

3- Belli bir vâde şart koşulmahdır.

4-  Üzerine selem yapılan şey, mevsiminde çokça bulunmalıdır. Ama üzüm gibi, mevsimi dışında nâdir olarak bulunan şeylcrdense, üzerine selem yap­mak sahih olmaz.

5- Sermâye, akid meclisinde teslim alınmalıdır. Bu da önceki sayfalar­da anlatılmıştı.

6-  Üzerine selem yapılan şey, zimmette bir borç olmalıdır. Mevcûd olan bir ev veya ayın üzerine selem yapılırsa, akid sahih olmaz.

7- Üzerine selem yapılan şey; ölçekli, tartılı, sayılı, metre veya arşınla ölçülebilir türlerden birisi gibi niteliği zabt altına alınabilir şeylerden olmalı­dır. Ölçeklik şeyler üzerine selem akdi yapmak sahih olur. Bunlar tahıl veya süt, yağ, bal gibi diğer şeylerden de olsalar hüküm aynıdır.

Tahıllar üzerine selem yapılacak olursa tahılın dört sıfatla nitelenmesi şarttır:

a)  Türü belirtilmelidir. Ba´Iî buğdayı, mevâni buğdayı gibi.

b) Beldesi belirtilmelidir. Hind veya Avusturalya buğdayı gibi.

c) Tanelerin irilik ve ufaklıkları belirtilmelidir.

d) Eski veya yeni mahsul olduğu belirtilmelidir. Mercimek de böyledir. Onun da türü belirtilmelidir. Sözgelimi tanelerinin kırık veya sağlam oldu­ğu, hangi beldenin ürünü olduğu, eski mi yoksa yeni mahsul mü olduğu, tanelerinin iri, ya da ufak mı olduğu, belirtilmelidir. Diğer tahıl sınıflan da böyledir.

Samanından ayırmadıkça buğday üzerine selem yapmak sahih olmaz. Diğer tahıllar da böyledir. Hurma üzerine selem yapıldığında hurma keli­mesinin söylenmesi, meselâ "hurmadır" denilmesi; türünün belirtilmesi, me­selâ, "Zağlul veya süman hurmasıdır" denilmesi; tanelerinin iri veya ufak olduğunun belirtilmesi, renginin belirtilmesi, meselâ, san veya kızıl renkte­dir denilmesi; beldesinin belirtilmesi, meselâ "Vahi veya Asyot hurmasıdır" denilmesi; eski veya yeni mahsul olduğunun belirtilmesi; kaliteli veya kalite­siz olduğunun belirtilmesi gerekir. Ağaç üzerindeki taze hurma da kuru hur­ma gibidir. Onun da bu vasıflarla nitelendirilmesi gerekir. Bal üzerine selem yapıldığında Mısır balıdır veya diğer bir yerin balıdır diyerek beldesi belirtil­melidir. Zamanı da belirtilmelidir. Meselâ, "bahar balıdır" veya "yaz balıdır" denilmesi gerekir. Rengi de belirtilmeli, sözgelimi "beyaz" veya "siyahtır" denilmelidir. Kaliteli veya kalitesiz olduğu, mumdan arındırılıp anndırılmadığı da belirtilmelidir.

Tereyağı üzerine selem yapıldığında türünün belirtilmesi; örneğin ko-keçi, inek veya manda yağıdır denilmesi; beyaz veya sarı veya yeşildir diyerek renginin belirtilmesi; iyidir veya kötüdür diyerek kalitesinin bildiril­mesi dağ veya ovadır diyerek merasının belirtilmesi gerekir. Çünkü yağın kıymeti merasına göre değişir. Yağın eski veya yeni olduğunun belirtilmesi­ne ihtiyaç yoktur. Çünkü eskilik, yağın geri verilmesine sebep olacak bir ayıp­tır. Kaymak da tereyağının sıfatlarıyla nitelendirilir. Bugünün veya dünün kaymağı olduğunun da ek olarak bildirilmesi gereklidir. Süt üzerine selem yapıldığında koyun, keçi, manda veya inek sütü olduğu söylenerek türünün ve merasının belirtilmesi gerekir. Rengi ile dünün veya bugünün sütü oldu­ğunun bildirilmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü bundan söz edilmediği takdirde bugünün sütü olduğu kabul edilir.

Tartılır şeylere geline, bunlar üzerine selem yapmak sahih olur. Bu şeyler ekmek de olabilir, meyve de. Kemiğiyle birlikte olsa bile, çiğ et de olabilir. Bakır veya kurşun olabileceği gibi, başka şeyler de olabilir. Et üzerine selem yapıldığında önce miktarı, sonra sığır veya manda, koyun, keçi vs. eti oldu­ğu söylenerek türü açıklanır. Yaşı, erkek mi, yoksa dişi hayvanın mı eti ol­duğu, hayvanın buruk olup olmadığı, sütten kesilip kesilmediği açıklanmalıdır. Besili veya merada otlanır olduğu, tavlı veya zayıf olduğu belirtilir.

Selem, kuş eti üzerine yapılmaktaysa, kuşun erkek veya dişi olduğunun belirtilmesine ihtiyaç yoktur. Ancak tavuk etinde olduğu gibi, değeri erkek­lik veya dişiliğe göre değişiyorsa, o zaman kuşun erkek veya dişiliğinin belir­tilmesi gerekir. Çünkü tavuk eti, horoz etinden daha kıymetlidir. Etin nereden kesildiğinin bildirilmesi gerekmez. Meselâ buttan kesildiğini söylemeye ge­rek yoktur. Ancak kuş, meselâ deve kuşu gibi büyük bir kuşsa, etin nereden kesilmiş olduğunun bildirilmesi gerekir. Çünkü büyüklük değişmiştir. Piş­miş veya kızartılmış et üzerine selem yapmak sahih olmaz.

Ekmek üzerine selem yapıldığında, ekmeğin buğday, arpa, darı veya ekmeği olduğunun bildirilmesi, ayrıca kuruluk ve yumuşaklığının yaı renginin de bildirilmesi gerekir.

Balık üzerine selem yapıldığında, nehir mi, yoksa göl balığı mı olduğu söylenerek türünün; istavrit, uskumru veya kefal balığıdır diyerek sınıfının; jnlık ve ufaklığının, zayıflık ve tavalığının, taze veya konserve olduğunun belirtilmesi gerekir.

Fülüslcrdc, tartılı şeyler üzerine tartıyla selem yapmak sahih olmaz. Fümısır lüsler tartıhk iseler, onlar üzerine tartılı bir şeyle selem yapmak sahih olmaz. Meselâ bir kimsenin bir başkasına: "îkiyüz nikel kuruş karşılığında ağırlığı şu kadar olan bu ipek kumaşı sana selem olarak verdim" demesi sahih ol­maz. Çünkü bunda ribây-ı nesîe tahakkuk etmektedir ki, bu illet de tartıdır, Zîrâ tartılı bir şeyin vadeli ve aynı zamanda fazlasına olarak tartılı bir başka şey karşılığında satılması helâl değildir. Ama fülüsler sayılı iseler, esahh kavle göre bunlar piyasada kullanılmakta olsalar da üzerlerine selem yapmak sa­hih olur. Çünkü bunlar para değil, eşyadırlar. Nitekim bu daha önce de an­latılmıştı. Bir başka kavle göre, bunlar üzerine selem yapmak sahih olmaz. Şu da var ki sermâyenin selem olmaması koşuluyla hâlis paralar üzerine se­lem yapmak sahih olur. Meselâ, "bir ay sonra alacağım bir cüneyh karşılı­ğında bu kumaşı sana selem olarak verdim" demek sahihtir. Ama: "Bu cüneyhi, bir ay sonra alacağım altı riyal karşılığında sana selem olarak verdim" demek sahih olmaz. Çünkü bu ribâdır.

Birimleri farklı olan sayılır nesnelere gelince, hayvan müstesna olmak üzere bunlar üzerine selem yapmak sahih olmaz. Hayvan üzerine selem yap­mak sahihtir. Çünkü onun niteliklerini zabt altına almak mümkündür. Ama yumurta, nar, karpuz ve sayı ile satılan ve birimleri muhtelif irilikte olan şeyler üzerine selem yapmak sahih olmaz. Şam cevizi ve tavuk yumurtası gibi ta­neleri birbirine yakın irilikte olan şeyler üzerine selem yapmanın sahih oldu­ğunu söyleyenler de olmuştur. Hayvan nitelikleri; yaşı, erkeklik ve dişiliği, tavlılık ve zayıflığı, besili veya mer´ada otlanır oluşu, baliğ veya küçük olu­şu, rengi -beyaz, kızıl, siyah koyun gibi- söylenerek zabt altına alınabilir.

Deve, dört vasıfla zabt altına alınabilir:

a)  Dölünün söylenmesi. Bu deve falan deve tarafından döllenmiştir den­mesi gibi.

b)  Yaşının söylenmesi. Meselâ bu deve bint-i mehadtır, demek gibi.[3]

c)  Renginin söylenmesi. Bu deve beyaz veya kızıldır, demek gibi.

d)  Erkeklik ve dişiliğinin belirtilmesi. Bu deve erkektir veya dişidir, de­rnek gibi.

At da, devenin anılan dört vasfıyla zabt altına alınabilir. Atın türünün; meselâ Arap atı veya İngiliz atı şeklinde belirtilmesi zorunludur. Atta, "arap atıdır", "hecindir" veya "beygirdir" diye açıklama yapılabilir. Davarda da, koyundur veya keçidir diyerek tür belirlemesi yapılır. Ancak katır ve eşek­lerde tür yoktur.

Kerpiçlerin vasıfları, döküldükleri toprak ve yoğunluklarıyla zabt altı­na alınır.

Kumaş gibi metreyle ölçülen şeylere gelince; bunların keten, pamuk, ipek söylenmesi; Mısır veya Şam kumardır diyerek beldelerinin söylenmesi; uzunluk ve genişliklerinin söylenmesi, ka­lınlık incelik sertlik ve yumuşaklıklarının söylenmesi ile zabt aitma alınır­lar. Bunların´ağırlıkları söylenmez. Söylendiği takdirde selem akdi sahih olmaz.

Özetle, üzerine selem akdi yapılan türlerden her birinde varlığı veya yok­luğu durumunda nesnenin fiyatım açık bir şekilde etkileyecek olan sıfatların söylenmesi gerekir. Ölçekle satılan bir şey üzerine tartıyla selem yapıldığın­da, örneğin bir kimse, bir başkasına: "İki ton buğday üzerine sana yüzbin Türk lirasını selem olarak verdim derse, bir kavle göre bu akid sahih, diğer kavle göre ise bâtıl olur. Ulemâmn çoğu, birinci kavli benimsemişlerdir. Çünkü maksat, üzerine selem yapılan şeyin miktar ve yerinin bilinmesidir ki, bu da gerçekleşmiştir.

Mâlîkîler dediler ki: Bey´ akdinin sıhhat şartlarına ek olarak sele­min sıhhat şartları yedi tanedir:

1-  Selem sermâyesinin tümünün teslim alınması. Sermâyenin teslim alın­masının ertelenip ertelenemeyeceğinin caiz olup olmayacağı konusundaki ge­rekli açıklama, önceki sayfalarda yapılmıştır. Selem sermâyesi veya üzerine selem yapılan şeyde muhayyerlik şartının, -sermâye bir ev bile olsa- sermâ­yeyi teslim almadan önce üç günden fazla olmayacak bir süre için koşulması caiz olur. Mûtemed olan görüş budur. Bu durumda selem sermâyesi peşin olarak ödenirse, muhayyerlik şartı dolayısıyla akid fâsid olur. Zîrâ satıcı du­rumunda bulunan taraf, selem sermâyesini -ki bu sermâye muhayyerlik şar­tıyla birlikte satılan mal için ödenen bedel hükmündedir- teslim aldıktan sonra bu sermâye bir selef veya bedel olma durumları arasında tereddüde girer: Selef olursa, onu verenin alması sahih olur. Semen olduğunda, selem akdi gerçekleşmiş olmaz. Muhayyerlik şartı koşulmakla birlikte selem sermâyesi­nin peşinen ödenmesi şart koşulursa, yine selem akdi bilfiil gerçekleşmese bile, akid bâtıl olur. Zîrâ meşrut, şart için lâzımdır. Şarttan vazgeçilse bile, selem akdi sahih şekle dönüşmez.

Selem sahibi gönüllü olarak sermâyeyi peşinen öderse ve bu sermâye be-lırh bir kumaş veya belirli bir hayvan gibi muayyen bir şey olursa, akid sa­nın olur Ama cüneyh veya lira gibi muayyen olmayan bir şeyse, akid sahih Olmaz Selem sermâyesinin bir şeyin menfaati olması sahih olur. Örneğin bir evae oturma veya bir hayvandan yararlanma gibi.Bir kimse başka birine: Kir ay sonra alacağım yirmi koyun karşılığında şu kadar süreyle evimde faain har,Sana selem olarak derse, bu akid sahih olur. Men-senin v!it kllmaya Selince bunda ihtilâf edilmiştir. Meselâ bir kimbulunu marangoza, kendisi için bir sandık yapması teklifinde bedelıni bağınamahsub ederse; bazıları bunun sahih kılınan anysa olmayacağını söylemişlerdir. Menfaati selem sermâyesi vın uç gun geçmeden teslim alınması zorunludur. Hayvana gelince; erteleme şartı koşulmaksızın onu teslim almanın ertelenmesi caiz olur. Çün­kü hayvanın da aynı şekilde ertelenmesi, ister kendisi selem sermâyesi ol­sun, ister menfaat olsun caiz olur. Fakat tesliminin ertelenmesi şart koşulursa akid caiz olmaz.

2-  Selemin şartlarından ikincisi beş şeyi reddetmeyi kapsamasidir.

a) Selem sermâyesi ve üzerine selem akdi yapılan şey, aynı cinsten de olsalar gıda maddesi olmamalıdır. Şu halde bir kimsenin bir başkasına: "Bir ölçek buğday karşılığında bir ölçek buğdayı sana selem olarak verdim" ya da aynı şekilde: "Bîr ay sonra alacağım bir ölçek bakla karşılığında bir öl­çek buğdayı sana selem olarak verdim" demesi sahih olmaz. Çünkü bunda ribây-ı nesîe vardır. Bir kimsenin, bir başkasına: "Bir ay sonra alacağım bir buçuk ölçek buğday karşılığında bir ölçek buğdayı sana selem olarak verdim" demesi durumunda, bu akidde hem ribây-ı fadl, hem rİbây-ı nesîe bulunur. Selem akdi, fazla bir ekleme yapmaksızın karz lafzıyla yapılırsa caiz olur. Meselâ bir kimsenin karşısındakine: "Bir ay sonra alacağım bir ölçek buğ­day üzerine sana karz (ödünç) verdim" demesi gibi.

b)  Selem sermâyesi ve üzerine selem akdi yapılan nesneler, altın ve gü­müş nakidlerden olmamalıdır. Meselâ bir kimse, bir başkasına: "Bir altın lira üzerine bir altın lirayı sana selem olarak verdim" derse, bu akid sahih olmaz. Aynı şekilde bir kimse, bir diğerine: "Beş riyal üzerine bir altın lirayı selem olarak sana verdim" derse, yine sahih olmaz. Çünkü bunda mezkûr ribâ illeti vardır. Yeni fülüsler de selem konusunda altın ve gümüş nakidler gibidir. Bunların da biribirleriyle selem yapılmaları caiz olmaz. Örneğin bir kimse, diğerine: "Yirmi bakır kuruş üzerine yirmi kuruşu selem olarak sana verdim" demesi caiz olmaz.

c)  Selem sermâyesi, üzerine selem yapılan nesne ile aynı cinstense, on­dan az olmamalıdır. Şu halde bir kimsenin, diğerine: "Bu kumaşı, kendi cin­sinden iki kumaş üzerine sana selem olarak verdim" demesi veya: "Bir kantar pamuğu iki kantar pamuk üzerine selem olarak sana verdim" demesi, ya da: "Bir ölçek alçıyı, iki ölçek alçı üzerine sana selem olarak verdim" demesi sahih olmaz. Ancak bu cinslerden her birinin menfaatleri, ayrı olup birinin menfaati diğer cinsten olan ikisinin menfaatine denk olursa; meselâ seri yü-rüyüşlü bir merkebin, ağır yürüyen iki zayıf merkebe karşı selem olarak ve­rilmesi sahih olur. Yine iyi koşan rahvan bir atın, daha fazla sayıdaki ağır yürüyüşlü atlar üzerine selem olarak verilmesi; iyi kesen bir kılıcın, daha az kesici olan iki kılıç üzerine selem olarak verilmesi sahih olur. Cinsleri ayrı olan şeylerin, bunların menfaatleri birbirine yakın olsa bile, biribirlerine karşı selem olarak verilmeleri caizdir. Meselâ ince pamuklu bir kumaşın kalın bir kumaşla selem yapılması, yani bu iki kumaştan birinin selem sermâyesi, di­ğerinin de üzerine selem akdi yapılan nesne kılınması sahih olur.

d)  Sermâyenin kalitesiz, üzerine selem yapılan nesnenin ise kaliteli olaynı cins olması durumunda sahih olmaz. Meselâ bir kimse­nin bir başkasına: "Bir ay sonra alacağım Beledi pamuklusuna karşılık şu Sam pamuklusunu sana selem olarak verdim" demesi veya: "Bir kantar es­mer keteni, bir ay sonra alacağım saf ve beyaz bir kantar keten üzerine sana selem olarak verdim" demesi sahih olmaz. Ancak menfaatleri muhtelif olursa, o zaman sahih olur. Yani bunlardan bir cinsin menfaati, diğer cinsten ikisi­nin menfaatine denk olursa, -adi pamukla sıklarides pamuğunda olduğu gibi-sıklarides pamuğun bir kantarı, sağladığı menfaat bakımından âdi pamuğun iki kantarma denk gelir. Şu halde âdi pamuğun iki kantarım, sıklarides pa­muğunun bir kantarı üzerine selem olarak vermek sahih olur.

e)  Selem sermâyesinin kaliteli, üzerine selem yapılan şeyin ise kalitesiz olmaması zorunludur. Bir ölçek buğdayın bir ölçek arpa üzerine veya bir kumaşın iki kumaş üzerice selem olarak verilmesi sahih olmaz. Çünkü bu cu´l ile daman (garantileme) kabilinden olur. Çünkü, kendisiyle selem yapı­lan şahıs, selem yapana (müşteriye) belirtilen vâdede vereceği kumaşı, şu anda almakta olduğu kumaş karşılığında garantilemektedir ki, bu da caiz değil­dir. Ya da ona şu anda aldığı bir ölçek buğdayın üzerine ek olarak elde ettiği menfaat karşılığında ona bir ölçek arpa vermeyi garantilemektedir ki, bu da caiz değildir,

3-  Selem şartlarının üçüncüsüyse, üzerine selem yapılan nesnenin, ta­raflarca bilinen belli bir vâdeye kadar tecilli olmasıdır. Bu vâdenin en azı, önce de belirtildiği gibi onbeş gündür. Ancak bir nesne üzerine selem yapılır da, akdin yapıldığı beldeden başka bir beldede teslimi şart koşulursa; anılan vâde, o beldeye ulaşılınca sona erer. Bunun da bazı şartları vardır:

a)  Malın teslim edileceği belde, akid sırasında mesafeden söz edilmese bile akdin yapıldığı beldeden en az iki günlük bir uzaklıkta bulunmalıdır. Eğer iki günlük mesafeden daha yakmdaysa, onbeş günlük vâde zorunlu olur.

b) Akdi yapan taraflar, akdin yapıldığı belde dışına çıkmayı şart koş­muş olmalıdırlar. Aynı zamanda, üzerine selem yapılan nesneyi, satıcı duru­mundaki tarafın, müşteri durumundaki tarafa, o beldeye ulaşır ulaşmaz teslim etmesi için şartının gereği olarak ikisi de acilen belde dışına çıkmalıdırlar. Şayet çıkmayı şart koşmazlar ve bilfiil çıkmazlarsa, yarım aylık vâde mut­lak surette zorunlu olur.

c)  Selem sermâyesinin akid meclisinde veya oraya yakm bir yerde peşi­nen ödenmesi gerekir.

d)  Akdi yapan tarafların veya vekillerinin seferleri karayoluyla ya da vapurla ıkı günde olmalıdır. Ancak bu vapurun rüzgârdan etkilenmeyecek, dolayısıyla yolculuğu geciktirmeyecek bir vapur olması gerekir.

e) Akdin yapıldığı günde belde dışına çıkmalıdırlar.

Bu saydığımız şartlardan biri yerine getirilmediği takdirde, üzerine akdi yapılan nesnenin teslimi için onbeş günlük vâde zorunlu olur.

4-  Selem şartlarının dördüncüsü, üzerine selem yapılan nesnenin veya selem sermâyesinin, akdin yapıldığı yerdeki insanların âdetlerine uygun bir şekilde ölçek, tartı veya sayı ile zabt altına alınmasıdır. Genel bir âdet ola­rak buğday, ölçekle zabt altına alınır. Bazıları onu tartıyla da zabt altına alır­lar. Şu halde Ölçek veya tartıyla buğday üzerine selem akdi yapmak sahih olur.

Etin zabt altına alınması ise, genel olarak tartıyla olur. Şu halde tartıy­la et üzerine selem akdi yapmak sahih olur.

Nar ise, âdet olarak sayı ile zabt altına alınır. Bazıları onu tartıyla da zabt altına alırlar. Şu halde nar üzerine tartı ve sayı ile selem yapmak sahih olur. Narların taneleri farklı irilikte olduğundan dolayı her narın uzunluk ve eni bir ip ve benzeri bir şeyle ölçülmeli; bu Ölçü, gerektiğinde esas alın­mak üzere muhafaza edilmelidir. Bu korunma işi için ölçüler emin bir kim­seye bırakılabileceği gibi, beyanı bir kağıt üzerine geçirilerek taraflarca imza altına da alınabilir. İşi belgelemekteki hikmetler böylece elde edilmiş olur. Şu halde bir kimsenin başka birine: "Genişliği şu çizgi kadar olan narlardan bir kantar nara karşılık sana şu cüneyhi selem olarak verdim", ya da: "Uzun­luk, genişlik, derinlik bakımından hacmi şu kadar olan yüz nar karşılığında şu cüneyhi sana selem olarak verdim" demesi sahih olur. Yumurta da nar gibidir.

Sebzeler ve yonca gibi otlar üzerine de selem akdi yapmak sahih olur. Bunlar, yük ile zabt altına alınırlar. Örneğin bir kimsenin karşısındakine: "Yüz yük -her yük şu ip doluşunca olmalıdır- yonca karşılığında bir cüney­hi sana selem olarak verdim" demesi sahih olur. Bu ip, emin bir kimsenin yanma bırakılır veya ipin uzunluğu özel bir Ölçü aletiyle Ölçülür ve bir kağı­da yazılır. Pırasa ve cin elması da bu hükme tâbidir. Ölçek veya tartı âleti, bilinen Ölçek ve tartılardan olmalıdır. Eğer, üzerine selem akdi yapılan nes­ne şu çanak doluşunca veya şu taş ağırlığınca demek gibi, meçhul bir şeyle yapılırsa ve bu ölçü bir ayarla tahdit edilmezse, o zaman selem akdi fâsid olur.

5-  Sınıf, kalitelilik, kalitesizlik, orta hajlilik gibi özelliklerinden dolayı insanların eşyaya olan rağbetinin değişeceği sıfatların açıklanması, üzerine selem akdi yapılan nesnenin veya sermâyenin değerini değiştirmekte etkili oluyorsa, rengin de açıklanması şarttır. Çünkü bazı insanlar beyaz yünün­den yararlanma amacıyla beyaz koyuna, bazıları da kızıl veya siyah yüne daha fazla ilgi duydukları için kızıl veya siyah renkli koyunlara daha çok rağbet ederler. Tabiî eğer bütün bunlardan dolayı malın değerinde değişik­lik meydana geliyorsa... Ama örfe göre bu sebeple malın değerinde bir deği­şiklik meydana gelmiyorsa, rengin zikredilmesi şart olmaz.

Buğday üzerine selem yapıldığında miktarının ölçekle açıklanması şart­tır. Eğer onun tartıyla ölçülmesi örf haline getirilmişse, miktarının tartıyla açıklanması şarttır. Sınıfı da açıklanmalıdır. Örneğin Pencuma veya Floransa buğdayı gibi. Kalitesi ve diğer hususiyetleri de açıklanmalıdır. Dolgun veya olduğu, eski veya yeni olduğu da belirtilmelidir. Bütün bunlar, eğer fiyatı etkileyen birer neden ise açıklanması gerekir. Buğdayın rengini açıkla­maya gelince bu şart değildir. Çünkü onun sınıfının söylenmesi, bu tür açık­lamaya duyulan ihtiyacı ortadan kaldırır. Aynı şekilde onun çamurdan arınıp arınmadığının da açıklanmasına gerek yoktur. Çünkü bu, çoğunlukla örfe göre yorumlanır. Eğer örfte böyle bir durum yoksa, orta halli buğday üzeri­ne akid yapılmış kabul edilir. Ama taraflar arasında anlaşmazlığı bertaraf etmek amacıyla açıklanması mendub olur. Üzerine selem akdi yapılan buğ­day sınıfı, akdin yapıldığı beldedeki buğday sınıfından ayrı bir sınıfsa, me­selâ Hind buğdayı veya Avusturalya buğdayı veya Rus buğdayı gibi bir buğdaysa, hangi beldeden getirileceğinin açıklanması da gerekir.

Hayvan üzerine selenf yapıldığında onun davar veya sığır, koyun veya keçi olduğu söylenerek türünün belirtilmesi şarttır. îyi veya kötü olduğu, eğer fiyatını etkiliyorsa, rengi; aynı şekilde yaşı, cinsiyeti, tavlı veya zayıf olduğu da açıklanmalıdır. Hurma üzerine selem akdi yapıldığında türü, kaliteli ve­ya kalitesiz olduğu, büyük taneli mi, yoksa küçük taneli mi olduğu, miktarı ve getirileceği yer açıklanmalıdır.

Bal üzerine selem akdi yapıldığında onun arı balı mı, kamış balı mı, pan­car veya şeker balı mı olduğu söylenerek türü; kaliteli veya kalitesiz olduğu; fiyatını etkiliyorsa rengi açıklanmalıdır. Arı balı ise, anların hangi merada otlandıklarının açıklanması da gerekir. Çünkü balın tadı, kendisini üreten arıların otlandıkları meraya göre değişir. Bağ çiçeklerinden öz toplayan arı­ların balları, diğer yerlerdeki çiçeklerden öz toplayan arıların balından daha kaliteli ve daha pahalı olur.

Et üzerine selem akdi yapıldığında onun koyun veya keçi eti olduğu söy­lenerek türünün açıklanması ve hayvandaki mezkûr diğer sıfatların belirtil­mesi şarttır. Ayrıca hayvanın buruk olup olmadığı, kapalı yerde mi beslendiği, yoksa merada mı otlandığı da açıklanmalıdır. Etin, but veya paça gibi, hay­vanın neresinden kesildiğinin açıklanması şart değildir. Ancak etin kullanım maksadı, kesilmiş olduğu vücud kısmına göre değişik olursa, o zaman hay­vanın neresinden kesilmiş olduğunun açıklanması vâcib olur.

Balık üzerine selem akdi yapıldığında onun sınıfı, kaliteli olup olmadı­ğı, buyuk, küçük, ya da orta büyüklükte olduğu açıklanmalıdır. Özetle her türde onu zabt altına alacak ve akdin yapıldığı yerde fiyatını etkileyecek sı-iatiarın açıklanması gerekir.

6- Selem şartlarının altıncısı, üzerine selem akdi yapılan şeyin, kendi-sıyıe selem yapılan kişinin zimmnetinde bir borç olmasıdır. Şu halde hazırda lem olarak sana verdim" demesi gibidir. Burada müşteri pozisyonundaki selem sahibi, o elbiseyi belirlemektedir. Bu belirleme ise, kişinin teslimi ertelenen muayyen bir şeyi satmasını gerekli kılar ki, bu caiz değildir. O kişinin yanın­da bu nesne mevcûd değilse, o zaman mevcûd olmayan bir şeyi satmış olur ki, bu da yasaklanmış bir satış çeşididir. Zimmet, itibarî bir nitelik olup şe­riat o nitelikle hükmeder ve onu şahısta hakîki bir varlığı olmaksızın mevcu­diyetini ve onunla yükümlü olmaya elverişli bir nitelik olmasını takdir eder. Örneğin bir kimsenin kefalet ve borcu üstlenmesi gibi. Zimmet, bir kimse­nin başkasının yerine yükümlülük altına girmesini de içerir. Örneğin bir ki­şinin bir başkasına: "Falan hakkını ben sana karşı üzerime alıyorum" demesi gibi.

7- Üzerine selem yapılan nesne, müşteriye teslim edilme zamanında mevcud olmalıdır. Şu halde teslim zamanında mevcûd olmayacak bir meyve üze­rine selem akdi yapmak caiz olmaz.

Şâfiîler dediler ki:  Satış akdinin (bey´in) şartlan, satılan nesneyi görme dışında, selem şartlarının aynısıdır. Önce de belirtildiği gibi satılık nesneyi görmek, satış akdinin sıhhat şartlarındandır. Ama üzerine selem akdi yapı­lan nesnenin görülmesi şart değildir. Çünkü selem, mevcûd olmayan şeyi satma yasağından istisna edilmiş bir ruhsattır. Satış akdininkine ek olarak selemin bazı şartlan daha vardır ki, bunların bir kısmı selem sermayesiyle, bir kısmı da üzerine selem akdi yapılan nesneyle ilgilidir. Bütün bunlar, selem akdi­nin sıhhat şartlarıdır. Bu şartlardan biri ihlâl edilirse, selem akdi sahih ol­maz. Selem sermayesiyle ilgili şartlar şunlardır:

1-  Selem sermâyesi, vadeli değil peşin olmalıdır. Vadeli olması sahih olmaz.

2-  Selem sermâyesi, az önce de belirtildiği gibi, akid meclisinde karşı tarafa teslim edilmelidir. Teslimi ertelendiği takdirde bu akid, borcun borç­la satışı olur. Bunda selem sermâyesinin bir ayın veya menfaat olması ara­sında fark yoktur. Örneğin bir kimsenin bir başkasına: "Şu kadar koyun karşılığında, şu kadar süreyle evimde barınma menfaatini sana selem olarak verdim" demesi gibi. Bu durumda evin karşı tarafa teslimi zorunludur. Ni­tekim bu daha önce de anlatılmıştı.

Üzerine selem akdi yapılan eşya ile ilgili şartlar sekiz tanedir:

1-  Üzerine selem akdi yapılan nesnenin teslimi için akdin yapıldığı yer, elverişli değilse, -selem ister peşin, isterse vadeli olsun- teslim yeri belirtilme­lidir. Ama akdın yapıldığı yer teslime elverişliyse ve eşyanın taşınması mas­raf gerektiriyorsa, peşin selemde değil de, vadeli selemde bunun açıklanması vâcib olur. Ama eşyanın taşınması masraf gerektirmiyorsa, açıklanması ge­rekmez. Selem akdinin peşin veya vadeli olması arasında fark olmaz ve önce de belirtildiği gibi, selemin peşin veya vadeli olması sahih olur.

2-  Selem akdi eğer vadeli ise, malın teslim vâdesi zamanında, onun karmuktedir olunmalıdır. Selem akdi eğer vadeli değilse, yani üzerine selem yapılan eşyanın hemen teslimi şart koşuluyorsa, satıcı durumundaki şahıs, akid esnasında onu karşı tarafa teslim etmeye muktedir olmalıdır. Bİr meyve üzerine selem akdi yapılır da, teslimi, onun bulunma­yacağı bir zamana kadar uzatılırsa akid sahih olmaz.

3-  Üzerine selem akdi yapılan nesne, teslimi gerektiğinde fazla bir zor­lanmaya katlanmaksızin teslim edilebilir olmalıdır. Akid, malın hemen tes­limi üzerine yapılıyorsa, akid esnasında malın karşı tarafa, fazla bir zorlanmaya katlanmaksızm teslim edilebilir olması gerekir. Tehirli selemler-deyse teslim vâdesi geldiğinde fazla bir zorlanmaya katlanmaksızm, mal karşı tarafa teslim edilebilir olmalıdır. Bu, bey´in (satışın) de şartlarındandır. Onun şartlarına ek bir şart değildir. Bunun üzerine bey´in şartlarına ek başka bir şey terettüp eder ki, o da şudur: Bir kimse büyük mücevherler ve yakutlar gibi ender bulunur şeyler üzerine selem akdi yapacak olursa, selemde ara­nan nitelikler bulunamadığı için bunda selem akdi yapmak sahih olmaz. Çün­kü üzerine selem akdi yapılan nesnenin hacim, şekil ve renk saflığıyla diğer niteliklerinin belirtilmesi gerekir. Ki anılan şeylerde bu niteliklerin bir araya gelmesi de pek nâdirdir. Şart olan şudur ki, ender bulunan veya çokça bulu­nup da teslim vâdesi geldiğinde piyasada bulunmayan şeyler üzerine selem akdi yapmamaktır. Meyvelerde, pazardan kesildikleri sırada teslim edilme­leri üzerine selem akdi yapmak sahih olmaz.

Ender bulunan şeyler veya teslim zamanında piyasada bulunmayacak şeyler üzerine selem yapıldığında, selem sahibi (müşteri) şu iki şıktan birini yapma seçeneğine sahip olur: Ya sabreder; üzerine selem yapılan şey ortaya çıkıncaya dek bekler. Ya da akdi fesheder. Bu hakkını geniş zaman içinde kullanabilir. Fesih hakkını kendisi düşürse bile, esah olan kavle göre bu hakkı yine de düşmez.

4- Üzerine selem akdi yapılan nesne, zabt altına alınabilir olmalıdır. Keşk, fazla miktardaki arpayla karışık buğday ve astarlı ayakkabılar gibi değişik parçalardan oluşmuş olup zabt altına alınamayan şeyler üzerine selem akdi yapmak sahih olmaz. Ama sandalet gibi astarlanmamış ayakkabılarla, as­tarlanmamış mestler üzerine selem yapmak, bunların keçe ve benzeri şeyler­den yapılmış olmaları durumunda sahih olur. Deriden yapılmış olanları üzerine selem akdi yapmak sahih olmaz. Çünkü deri üzerine selem yapmak sahih değildir. Birkaç parçadan oluşmuş şeylere örnek olarak, kesilmiş hayvanla­rın başlarını gösterebiliriz. Kıllarından arındıktan sonra bile bunlar üzerine selem yapmak sahih olmaz. Bir başka örnek de güzel kokulu misk, anber ve yağ gibi esanslardan oluşan macunlardır. Bunlar üzerine de selem akdi yapmak sahih olmaz.

5-  Üzerine selem akdi yapılan şeyin muayyen olmaması, aksine borç ol­ması gerekir. Zîrâ selem, zimmetteki bir şeyi satmak üzerine konulmuş bir akid türüdür. Bİr kimse, bir diğerine: "Şu kumaş üzerine sana şu cüneyhi selem olarak verdim" derse, akid sahih olmaz. Aynı şekilde üzerine selem akdi yapılan şeyin, muayyen bir nesnenin cüz´ü olması da sahih olmaz. Ör­neğin bir kimse, bir başkasına: "Özellikle şu harmandaki buğdayın bir Ölçe­ğine karşı şu cüneyhi sana selem olarak verdim" derse, bu selem akdi sahih olmaz.

6-  Üzerine selem akdi yapılan şeyin cins ve türü ile normal olarak fiya­tını etkileyen nitelikleri açıklanmalıdır. Bir hayvan üzerine selem akdi ya­pan kimse, onun cinsini, türünü açıklamalı; koyun mu, keçi mi, sığır veya deve mi olduğunu söylemeli, sonra da yaşını, rengini ve cinsiyetini belirtme­lidir. Kuşların seleminde ek olarak büyük veya küçük olduğu da açıklanma­lıdır. Örfen gerekli olmadıkça yaşının açıklanması gerekmez.

Kumaş üzerine selem akdi yapan bir kimse, kumaşın cinsini açıklamalı, pamuktan, ketenden, ipekten, yünden veya başka bir şeyden yapılmış oldu­ğunu bildirmelidir. Genişlik ve uzunluğunun, kalınlık ve inceliğinin, sertlik ve yumuşaklığının da açıklanması gerekir. Ham veya dövülmüş olduğu da belirtilmelidir.

Tereyağı veya kaymak üzerine selem yapan kimse, kilo veya ölçekle bu­nun miktarını açıklamalıdır. Hangi hayvandan; koyundan mı, keçiden mi, inekten mi, deveden mi, yoksa mandadan mı elde etmiş olduğunu; eski mi, yoksa yeni mi olduğunu belirtmelidir. Kaymak da aynı hükme tâbidir. Kay­mak üzerine selem akdi yapan kişi, tereyağında anılan niteliklerin aynısını kaymakta da söylemeli, aynca kuru veya yaş olduğunu da belirtmelidir. Peynir üzerine selem yapan kişi koyun, inek veya manda peyniri olduğunu söyleye­rek türünü; yağlı veya yağsız sütten yaptığını söyleyerek de sınıfını; dağ ve­ya sahilde elde etmiş olduğunu söyleyerek beldesini açıklamalıdır. Kaymak da peynir gibidir ve onda da bu açıklamaların yapılması şartıyla selem akdi yapmak sahih olur.

7-  Üzerine selem akdi yapılan nesnenin miktarı belli olmalıdır. Yani öl-çeklenen veya tartılan, sayılan veya uzunluk ölçüleriyle ölçülen bir nesne ol­malıdır. Tahıl üzerine selem yapıldığında miktarının açıklanması gerekir. Küp, çanak veya testi gibi miktarı bilinmeyen ölçeklerle belirtmek sahih olmaz. Bunlar gibi belirsiz ölçeklerle miktar tâyini yapıldığında selem akdi fâsid olur. Ölçeklik nesneler üzerine tartıyla veya tartıhk nesneler Üzerine ölçekle selem yapıldığında akid sahih olur.

Ribâda ise bunun tersi hükümler anlatılmıştı. Burada buğday üzerine ölçekle ve eğer tartıyla da zabt altına alınabiliyorsa, tartıyla selem yapmak sahih olur. Ceviz, badem, fıstık ve kahve bitkisi de tahıllar gibidir. Bunlar üzerine de dlçek veya tartı ile selem akdi yapmak sahih olur. Karpuz ve sala­talık gibi hurmadan büyük olan farklı irilikteki sayılır nesnelere gelince, bunlar üzerine tartı ile selem yapmak sahih olur. Ölçek ile sahih olmaz.

Ebegümeci, bamya ve semizotu gibi yeşillikler de böyledir. Bunlar üzerine de aynı şekilde tartıyla selem akdi yapmak sahih olur. Tahta, ağaç ve saman üzerine de tartıyla selem yapmak sahihtir.

Altın ve gümüşten olan iki nakid üzerine sâdece tartı ile selem yapmak sahih olur. Bunda sayı ile tartı biraraya gelirse, selem akdi fâsid olur.Karpuz gibi farklı irilikte olan nesnelerde de, selem akdinde tartı ve sayı bir araya getirilirse, akid yine fâsid olur. Meselâ bir kimsenin bir başkasına: "Her biri üç kilo ağırlığında olan yüz karpuz karşılığında şu cüneyhi selem olarak sana verdim" demesi sahih değildir. Çünkü ağırlığıyla birlikte karpuzun hac­minin de söylenmesi gerekir ki, bu da olmayacak bir şeydir. Tuğla ve kire­mitlerde hem tartı ve hem sayı ile selem akdi yapmak sahih olur. Örneğin bir kimse, bir başkasına: "Ağırlığı ikişer kilo olan bin tuğlaya karşılık sana yirmibîn Türk lirasını selem olarak verdim" demesi gibi... Bu akid sahih olur. Çünkü bu vasıfların elde edilmesi mümkündür. Bunun sebebi, bu ağırlıkta bir kalıp koyulabilmesinin mümkün olmasıdır. Tahtalar da tuğla hükmün-dedirler.

8-  Selem akdinde taraflardan ikisine veya birine muhayyerlik şartı koşulmamalıdır. Çünkü selem akdi, sermâyenin tecilli olmasına tahammül et­mez. Hal böyleyken sermâyenin teslim alınmasını gerekli kılmayacak bir sonucu doğuran muhayyerlik şartı koşulursa, selem akdi nasıl sahih olur? Ama selem akdine meclis muhayyerliği hakkı girer. Zîrâ Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şu sözü umûmîdir:

"Satış akdini yapan iki taraf (satış meclisinden) ayrılmadıkları sürece muhayyerdirler.[4]

Bu şart, akidle ilgilidir. Üzerine selem yapılan nesneyle ilgili değildir.