๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 07 Şubat 2010, 16:42:37



Konu Başlığı: Selem
Gönderen: Eflaki üzerinde 07 Şubat 2010, 16:42:37
Selem´in Tanımı

Selem, "esleme" nin ism-i masdarıdır. Esleme´nin ha­kîki masdarr İslâm´dır. Lügat anlamı, sermâyeyi önceden, peşin ver­mektir. Lügate göre selem´e selef de denilir. Ancak selem kelimesi, Hicâzlıların lügatinde kullanılmaktadır. Selef kelimesiyse Iraklıların lügatinde yer almaktadır. Şu var ki, "selef" kelimesi "selerrTden da­ha geneldir. Zîrâ selef, karz anlamında da kullanılmaktadır. Selef iki anlamda kullanılır:

1-  Kişinin Ödünç vermesidir. Bunda ödünç veren kişinin ilâhî mü­kâfattan başka bir yararı yoktur. Ödünç alan kişinin, ileride açıkla­nacağı gibi, aldığını olduğu gibi geri vermesi gerekir.

2-  Kişinin selef akdi esnasındaki piyasadan daha fazla bir fiyat­la, belli bir vâdede teslim almak üzere muayyen bir eşyayı satın al­mak üzere peşinen altın veya gümüş vermesidir. Selef verenin bunda yararı vardır. Bu ikinci şekle selem denir.

3- Selef, eslefe´nin ism-i masdarıdır. Eslefe´nin hakîki masdarı islâf´tır. Aynı zamanda "sellefehü" (ona selef verdi) denilir. Bu fii­lin masdarı da "teslîf" şeklindedir. Selem´in fıkıhçilar ıstılahına gö­re tanımına gelince, mezheblerin buna ilişkin geniş açıklamaları a§ağıya alınmıştır.

(1)- Şafiler dediler ki:  Selem, zimmette nitelenen bir şeyi selem lâfzıy-satmaktır. Örneğin, "yirmi Mısır cüneyhini, zimmette şöyle şöyle nitele-,yırmı Ölçek buğdayı bir ay sonra teslim almak üzere sana selem olarak mett demek gibi SeIem bey IâfzıyIa yapılırsa, meselâ bir kişi: "Zim-üze nitelenen yirmi ölçek buğdayı, bir ay sonra teslim almak yırmı Mısır cüneyhine bana sat´ derse, bunun selem olup olmayacağı lerdi ihtilâf edilmiştir. Bazıları bunun bey´ akdi olduğunu söylemiş de sahih olan bedelin ertelenmesi, satış akdinin yapıldığı meclisten ayrıldıktan sonra teslim alınması, başka bir şeyle değiştirilmesi, taraflara muhayyerlik şartının koşulması gibi şeyler burada da sahih olurlar. Bazıları da derler ki, bu selem akdidir. Çünkü akid, selem anlamında yapılmıştır. Lâfza bakılmaz. Şu halde bunun bedelini başka bir şeyle değiştirmek sahih olmaz. Bedel altın ise onun yerine buğday vermek sahih olmaz. Aynı şekilde üzerine selem akdi yapılan nesnenin (müslemün fih) de başka bir şeyle de­ğiştirilmesi sahih olmaz. Sözgelimi buğday üzerine selem yapılmışsa, müşte­riye buğday yerine dan vermek sahih olmaz. Üzerine selem yapılan nesne için ödenecek bedelin, akid meclisinden ayrıldıktan sonra verilmesi de sahih olmaz. Selemde muhayyerlik şartının koşulması sahih değildir. Ama mûte-med görüşe göre selem akdi, selem kelimesi telâffuz edilmeksizin gerçekleş­mez. Bu akidde bey kelimesi telâffuz edilirse, bey´ (satış) akdi olur. Bu da özel kavramlara dayanan üç şeyden; selem, nikâh ve kitabet akidlerinden birisidir.

Hanefîler dediler ki:  Selem, bilâhare teslim alınacak bir nesneyi, peşin bedel ödeyerek satın almaktır. Altın veya gümüş nakitlerden birini ve­ren kişiye müslim denildiği gibi, rabbü´s-selem de denilir. Bilâhare müşteri­ye teslim edilecek olan nesnenin sahibineyse "müslemün ileyh" denilir. Üzerine selem akdi yapılan buğday ve kaymak gibi satılık nesneye ise "müslemün ofih" denilir. Bu nesneye bedel olarak verilen şeye ise "selemin sermâyesi" denilir. Bir kimse belli bir vâdede buğday satın almak ve bunun için de peşi­nen nakid ödemek isterse, bu yaptığına selem denilir. Müşteriye "müslim", satıcıya "müslemün ileyh", buğdaya "müslemün fih", nakid olarak öde­nen sermâyeye ise selemin sermâyesi denilir. Bu akdin selem veya selef laf­zıyla yapılması şart değildir. Bey´ lafzıyla da gerçekleşir. Aynı şekilde bey´ akdi de satın alma ve selem lafzıyla da gerçekleşir.

Mâlikîler dediler ki: Selem, karşılıklı bedelleşme akdidir. Bu akid iki bedele denk olmayan ayın ve menfaatten başka bir şeyle zimmeti meşgul eder.

Tanımdaki "bedelleşme akdidir" sözünün mânâsı şudur: Selem, akid yapan taraflardan her birinin diğerine bedel verdiği bir akiddir. Bu kaydın konulmasıyla hîbe, sadaka ve diğer bedelsiz akidler, tanım kapsamının dışı­na çıkmış oldular. Zîrâ hîbe ve sadakada taraflardan sâdece birisi bir mal vermektedir. "Ayınsız" demekle de vadeli bir ayın, meselâ altın veya gü­müş karşılığında bir eşyayı satmak, kapsam dışına çıkarılmış oldu. Nitekim bu, bey´in tanımında da geçti. "Menfaatsiz" kaydım koymakla da, ev ve benzeri tekeffül edilen şeylerin kirası kapsam dışına çıkarılmış oldu. Çünkü bunlar, ayınsız bedelleşme akdidir, Ama bedellerden birisi menfaattir, "İki bedelden birine denk olmayan" sözüyle de selef, yani ödünç verme akdi, kap­sam dışına çıkarılmış oldu. Ödünç alan kişi, aldığını bilâhare olduğu gibi ödemekle yükümlüdür.

Hanbelîler dediler ki: Selem, satılması sahih olan ve zimmette ni e ene;; bir şeyi belli bir vâdede teslim almak üzere satın alma akdidir. Zim-yükti ,..vas.ıftır ki mükellef onunla yükümlülük altına girmeye ve başkalarını daha? k´Imaya ehil olur. Bu, başkalarının yanında genel bir anlamdır. Bu negj Yüce,.gmişti. Selemin bey´ (satış) lafzıyla yapılması sahih olur. ör-almak fi Şmm» "şu niteIikte ve şu ölçekteki buğdayı bir ay sonra teslim hatta sat Senden Satln aldim" demesi gibi- SeIem ve selef Iâfızlarıyla da, edinelim yapmamn sahih olduğu bütün lâfızlarla da sahih olur. "Mülk °ım ve "hîbe edindim" demek gibi.

Selemin Hükmü Ve Delili

Selem´in hükmü câizliktir. Selem, satıcının yanında bulunmayan şeyi satmasının yasaklanışından istisna edilmiş bir ruhsattır. Caiz ımıın delili Kitab, Sünnet ve fcmâ´dır. Kitab´taki delilimiz şu âyet-i kerîmedir:

"Ey imân edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yaziniz.[1]

Sünnetteki delile gelince, Buhârî ve Müslim´deki şu hadîs-i şeriftir:

Bir kimse bir şeyde selef yaparsa; belli ölçekte, belli tartıda,belli Vâdeye kadar yapsın.[2]

Müslümanların imamları, selemin caiz olduğu hususunda icmâ etmişlerdir.