Konu Başlığı: Satılan Malda Gizli Bir Ayıbın Bulunması Gönderen: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 19:41:01 Bir kişi,satın aldığı malın gizli bir ayıbı bulunduğunu ve bu ayıbın karpuz, ceviz, badem ve yumurta gibi yararak, keserek veya kırarak alınan eşyada bir eksiklik meydana getirmeksizin müşteri tarafından görülemeyecek gizli bir ayıp olduğunu görürse, bu eşyanın içi asla yararlanılama-yacak kadar bozuksa, satış akdi bâtıl olur. Satıcının da şayet tesüm almışsa parayı tümüyle geri vermesi gerekir. Bu eşyanın hiç bir değeri olmadığı İçin müşterinin bir para ödemesi gerekmez. Ama içi bozuk olduğu halde kendisinden yararlanılabilecek bir eşya ise, mezheblerin buna ilişkin detaylı görüşleri vardı.
(143) Mâlikîler´in bu konuyla ilgili tafsîlâtı yakında gelecektir. (144) Şafiîler dediler ki: Kırarak veya keserek gizli ayıbı açığa çıkan malın bir kısmından yararlanılabilir, bir kısmından da yararlamlamazsa, müşteri onu geri verebilir. Vermiş olduğu bedeli tümüyle geri alır. Kesmek veya kırmak nedeniyle malda meydana getirmiş olduğu değişiklikten ötürü bir şey vermesi gerekmez. Çünkü bu gizli ayıbı, o malı kırmaksızın anlaması mümkün değildir. Dolayısıyla kırmakta mazurdur. Aynı şekilde bir hayvan satın alan kişi, kestikten sonra etinin pis kokmakta olduğunu duyarsa ve bunu kesmeden önce anlaması mümkün değilse, kestikten sonra dahi geri verebilir. Ama hayvan, cellâle diye adlandırılan pislik yiyen türden bir hayvan olur da etinin pis kokacağım anlarsa ve yine de keserse, artık geri verme hakkını yitirmiş olur. Satın alınan malın içini anlamak için onu kırmak gerekmediği halde müşteri onu kırarsa veya az bir kısmını kırmakla anlaşılabildiği halde çok fazla miktarda kırarsa, artık geri verme hakkını yitirmiş olur. Çünkü satın aldığı malda bir ayıp meydana getirmiştir ki, bu ayıbı meydana getirmeden de o malı tecrübe etmesi mümkün idi. Bir kişi deve kuşu yumurtası gibi içi bozuk ama kabuğu yararlı olan bir eşya satın alırsa, kabuğunu,sahibine geri vererek parasını tümüyle alabilir. Ama tavuk yumurtası ve karpuz gibi, kabuğu işe yaramayan bir eşyayı satın alan kişi, onun içinin bozuk olduğunu anlarsa, satıcısına geri vermeden de parasının tümünü geri alabilir. Çünkü içi bozuk karpuzun ve çürük yumurtanın bir değeri yoktur. Mâlikîler dediler ki: Bir kişi gizli ayıbını, onda kırma veya yarma gibi bir değişiklik yapmadıkça anlayamadığı karpuz ve ceviz gibi malı alır ve bunun kırdıktan veya yardıktan sonra ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, sahibine geri veremez. İçine düşen kurtların açıkça görülmediği kurtlu ağaç da böyledir. Ancak içindeki ayıbı gizli olan bir malı satın alan kişi, ayıplı olduğu takdirde, kırdıktan veya yardıktan sonra da geri verebileceğini satıcıya şart koşarsa veya bu gibi malların ayıplı oldukları takdirde geri verileceği hususunda câri bir örf varsa, geri verebilir. Çünkü bu hususta öriî teamül de şart gibidir. Müşteri, kırdıktan veya yardıktan sonra ayıplı olduğu anlaşılan malı geri veremeyeceği gibi, bu ayıp nedeniyle meydana gelen değer eksikliği farkını da satıcıdan taleb edemez. Satın alınan maldaki gizli ayıbı malda bir değişiklik meydana getirmeden anlamak mümkün olursa, meselâ yumurtanın bozuk olup olmadığını, kırmaya gerek kalmaksızın bazı özel alâmetlerden anlamak mümkün olur. Yumurtanın bir kaç durumu vardır ki her durum için bir hüküm vardır. Yumurtanın içi ya kokmuştur, ya da kokmuş değildir ama sarısıyla beyazı birbirine karışmıştır bu iki durumda satıcı, yumurtanın ayıbını gizlemiş veya gizlememiştİr. Yumurtanın içinin kokmuş olduğu anlaşılırsa, satıcı bu ayıbı gizlemiş olsa da, olmasa da satış fâsid olur. Satın aldıktan sonra müşteri, bu yumurtayı pişirmiş veya kırdığı halde pişirmemiş olsa, veya yumurtaya hiç bir şey yapmadan ayıplı olduğunu anlamış olsa hüküm aynıdır. Bu durumda müşteri malı geri verir. Satıcı da müşterinin-parasını tümüyle iade eder. Ama yumurtanın kokmamış olup sarısıyla beyazının birbirine karışmış olduğu anlaşılırsa, satıcı da aldatmak maksadıyla bu ayıbı gizlemiş değilse ve müşteri de yumurtayı kırmadan veya pişirmeden ayıplı olduğunu anlamış ise, yumurtayı almak veya geri vermek muhayyerliğine sahip olur. Bu durumda ne kendisinin, ne de satıcının herhangi bir tazminat vermesi gerekmez. Ama kırdıktan veya pişirdikten sonra ayıplı olduğunu anlarsa, yumurtayı alabileceği gibi, kırma veya pişirme nedeniyle yumurtada meydana gelen değer eksikliği farkım ödeyerek geri de verebilir. Alacak olursa da eski ayıbı, yani sarısıyla beyazının karışması ayıbından ötürü satıcıdan değer farkı alır. Sözgelimi sağlam yumurtanın değeri on lira, sarısıyla beyazı birbirine karışmış yumurtanın değeri sekiz lira ise, satıcıdan iki lira fark alır ki, bu da on liranın beşte biridir. Satın alındıktan sonra yumurtanın sarısıyla beyazının birbirine karışmış olduğu ve satıcının da, müşteriyi aldatmak için bu ayıbı gizlediği anlaşılırsa; müşteri eğer yumurtayı kirmışsa veya hiç bir şey yapmamışsa; satıcıdan fark almaksızın yumurtayı olduğu haliyle kabul edebileceği gibi, geri verip parasının tamamını da satıcıdan geri alabilir ve bu durumda satıcıya hiç bîr tazminat vermesi gerekmez. Ama yumurtayı pişir-miş ise, geri verme hakkını yitirmiş olur ve önce anlatıldığı şekilde değer farkını satıcıdan alır. Bütün bu durumlarda müşterinin, yumurtayı satın aldıktan kısa bir süre sonra kırmış olması lâzımdır. Öyle ki, bu süre, yumurtanın değişikliğe uğramayacağı kadar bir süre olmalıdır. Ama satın almasının üzerinden günler geçtikten sonra, yani yumurtanın kendiliğinden değişime uğrayabileceği kadar bir zaman geçtikten sonra kırar ve ayıplı olduğunu görürse, geri veremez. Zîrâ bu durumda yumurtanın, satıcının yanında mı, yoksa kendisinin yanında mı değişime uğradığı bilinemez. Hanefîler dediler ki: Satın alınan yumurta, karpuz, ceviz ve badem gibi içindeki gizli ayıbı ancak kırma, yarma veya kesme gibi, o malın cisminde bir değişiklik meydana getirmekle bilinebilecek bir mal ise şu durumlardan biri sözkonusu olur: Satın alman malın içi tamamıyla yararsız olacak şekilde bozuk olabilir. Meselâ bir kişi bir yumurta alır da içinin kokmuş olduğunu veya salatalık alır da acı olduğunu veyahut ceviz alır da içinin kof olduğunu görürse, bu durumda satış bâtıl olur. Satıcı, almış olduğu parayı tamamıyla müşteriye geri verir. Müşterinin bir şey ödemesi gerekmez. Yine bir kişi ceviz satın alır da içinin boş ve kof olduğunu görürse, bu durumda satış akdi bâtıl olur. Kabuğunun yararlı olup olmadığı dikkate alınmaz. Çünkü kabuğu hiçbir değer ifâde etmez. Aslında satışta cevizin içi muteber olur. Kuvvetli görüş budur. Ama deve kuşu yumurtasında durum bunun aksinedir. Çünkü deve kuşu yumurtasının kabuğu bir değer taşır. Deve kuşu yumurtası satın alan bir kişi, bu yumurtanın içinin bozuk olduğunu anlarsa, satış akdi batıl olmaz ve müşteri de geri veremez. Çünkü bu yumurtanın kabuğundan yararlanılabilir. Yalnız yumurtanın içi bozuk olduğundan ötürü müşteri, değer eksikliği farkını satıcıdan talep edebilir. Ama içi ayıplı olan mal, bazı bakımlardan yararlanılabilecek bir mal ise, meselâ hayvan yemi olarak kullanmaya elverişli olsa dahi müşteri, geri verme hakkına sahib olamaz. Ama aradaki değer eksikliği farkını satıcıdan talep edebilir. Satın alınan malın sağlamı ile bozuğunun değerleri takdir edilir. İki değer arasındaki farkı satıcıdan talep edebilir. Bu farkr alabilmek için ayıplı olduğunu öğrendikten sonra o maldan bir şey yememiş olması şarttır. Meselâ satın aldığı bir şeyi tadarak bozuk olduğunu anladıktan sonra yine yerse, artık satıcıdan değer eksikliği farkını talep edemez. Aynı şekilde, satın aldığı malın ayıplı olduğunu, kırmadan önce öğrenir, buna rağmen yine kırarsa, malı geri verme veya değer eksikliği farkını talep etme hakkını yitirir. Zİrâ ayıplı olduğunu öğrendikten sonra kırması, o maldan razı olduğuna delâlet eder. Adamın biri satın aldığı malın bir kısmının sağlam, bir kısmının bozuk olduğunu anlarsa; satıcıdan bozuk olduğu kısmın bedelini talep edebilir. Ancak maldaki bu bozukluk, kaçınılmaz derecede çok az bir miktarda olursa veya her yüz tanede altı tane gibi, normal olarak ceviz ya da badem gibi malda mutlak olarak bulunan basit bir bozukluksa, bu muaf olur. Yine mutlak surette buğdayla beraber bulunan az miktardaki toprak da muaf olup dikkate alınmaz. Hanbelîler dediler ki: Satın alman malın bir kısmı bozuk, bir kısmı sağlam olursa, müşterinin malın bozuk kısmına tekabül eden parasını satıcıdan almaya hakkı vardır. Eğer malın yarısı bozuksa, yan parasını geri alır. Bir kişi satın aldığı malın tümüyle bozuk olduğunu görür ama bu mal, deve kuşu yumurtası ve ceviz gibi kırıldıktan sonra bile değeri olan bir mal-sa müşteri, malı satıcıya geri verebilir. Kırma nedeniyle malda meydana getirmiş olduğu değer eksikliği farkını satıcıya öder. Veya bu malı satın almayı kabul eder. Ama içinin bozukluğu nedeniyle değer eksikliği farkını satıcıdan talep edebilir. Geriye hiç bir değeri kalmayacak şekilde kırmış ise, içinin çürüklüğü nedeniyle meydana gelen değer eksikliği farkını, satıcıdan talep edebilir. |