๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 19:42:44



Konu Başlığı: Satılan Ayıplı Malda Bir Fazlalık Olması
Gönderen: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 19:42:44
Satılan ayıplı malda bir fazlalık meydana gelirse, bu fazlalık bazan onun bir parçası olarak kendisine bitişik olabileceği gibi, bazan ondan ayrı da olabilir. Bu fazlalıkların hükümleriyle ilgili olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

(145) Şâfiîler dediler ki:  Satılan mal veya bu malın bedelinde bir fazlalık vukûbulmasi halinde bu; hayvan ve ekin gibi fazlalaşmaya elverişli bir mal-sa, bu fazlalaşma, bazen asıl mala bitişik olur. Bazan da ondan ayrı olur. Bitişik fazlalıkların tanımında formül, yerinden ayrılması mümkün olmayıp tek başına satılamayan şeylerdir. Örneğin, satın alınan bir hayvanın zayıf­lıktan sonra tavlanması, küçüklükten sonra büyümesi gibi... Tavlanma ve büyüme, hayvana bitişik olup onun ayrılmaz birer parcasıdırlar. Küçücük iken satın alman bir ağacın sonradan büyümesi de böyledir.

Satılan maldan ayrı olarak onun fazlalığının meydana gelmesine gelince bu fazlalık, yerinden ayrılabilir ve bir dereceye kadar da kendi başına sa­tılabilir. Ağacın meyvesi, hayvanın sütü ve yumurtası gibi. Satın alınan mala bitişik olarak meydana gelen fazlalıkların hükmü: Bu gibi fazlalıklar, geri vermede kendi asıllarına tâbi olurlar. Kişinin satın aldığı hayvan tavlanır ve­ya büyür de sonra bu hayvanda bir ayıp görülürse, bu ayıp nedeniyle hay­van geri verilir. Kendisinde meydana gelen büyüme ve tavlanma gibi fazlalıklar da geri vermede ona tâbi olurlar. Hayvanı geri verirken bu fazlalıklarından ötürü müşteri, satıcıdan bir hak taleb edemez.

Satın alınan maldan ayrı olarak meydana gelen fazlalıkların hükmü: Bu fazlalıklar, satılan malın, mülkiyetinde bulunduğu kimseye âit olur. Satılan mal, akidle müşterinin mülkiyetine girmiş ise, malı teslim almadan reddet­miş olsa bile yumurta, süt, yün ve meyve gibi bu fazlalıklar müşterinin mül­kiyetine girerler. Çünkü bu fazlalıklar, mülkiyetin teferruatıdır. Semen, yani satın alınan mala karşılık olarak ödenen para, yahut başka bir eşya da, bu hükümler açısından satın alınan mal gibidir. Eğer satıcı bu semeni mülkiye­tine geçirmişse, bundan ayrı olarak meydana gelen fazlalıklar satıcıya ait olur.

Bir kişi gebe bir hayvan satın alırsa, üç durumdan biri sözkonusu olur:

1-  Bu hayvan, satıcının mülkiyetindeyken, satış akdinden önce gebe kal­mış olabilir. Bu durumda doğumdan sonra olsa bile yavru, anasının hük­müne tâbi olur. Ayiplılık nedeniyle anası geri verilirse, yavrusu da beraberinde geri verilir. Doğum nedeniyle anasında bir noksanlık meydana gelse bile bu, ayıphhğı nedeniyle sahibine geri verilmesine engel olmaz. Mûtemed görüş budur.

2- Bu hayvan, satış akdi esnasında gebe kalmış olabilir. Bunun hükmü, satış akdinden önce, satıcının yanındayken gebe kalmış olması gibidir.

3-  Bu hayvan, müşterinin mülkiyetindeyken gebe kalmış olabilir. Bu du­rumda yavru, geri verme hususunda anasına tâbi olmaz. Doğduktan sonra bu yavru, müşterinin malı olur.

Hanefîler dediler ki:  Satılan malda meydana gelen fazlalıklar, ken­disine bitişik ve kendisinden ayrı olmak üzere iki kısma ayrılır. Bu iki kıs­mın da her biri, kendi aralarında ikişer kısma ayrılır:

a) Satılan maldan mütevellid fazlalıklar.

b) Satılan maldan müteveîlid olmayan fazlalıklar.

Şu halde bu fazlalıklar, dört kısımda toplanmaktadır:

Satılan maldan mütevellid ve ona bitişik olarak meydana gelen fazla­lıklar: Satın alınan hayvanın büyümesi veya tavlanması gibi. Bu fazlalığın hükmüyle ilgili olarak denmiştir ki: Bu fazlalık, satın alınan malda görülen eski bir ayıp dolayısıyla, o malın sahibine geri verilmesine engel teşkil etmez.

Bu fazlalık, müşterinin malı teslim almasından sonra da meydana gelse, sa­tış akdinden sonra ve fakat henüz satıcının yanındayken de meydana gelse, aynı hükme tâbidir. Bir kişi zayıf bir hayvan satın alır da sahibinden teslim aldıktan sonra yanında tavlanırsa veya satın aldıktan sonra fakat sahibin­den henüz teslim almasından önce tavlanırsa ve sonra da bu hayvanın ayıplı olduğu anlaşılırsa, müşteri o hayvanı geri verme hakkına sahip olur. Tav­lanmış olması, geri verilmesini engellemez. Kişinin küçük olarak satın aldığı hayvanın büyümesi de bu hükme tâbidir. Müşteri satın aldığı malın fazlalaştıktan sonra bile ayıplı olduğunu anlarsa, malı almayı kabuî et­mekle birlikte, ayıp dolayısıyla meydana gelen değer eksikliği farkım satıcı­dan taİeb edebilir. Satıcı, farkı ödemeyip malı geri vermesini isteyemez ve: "Malı ya geri verip paranı tam olarak geri alırsın, ya da hiç bir fark talep etmeksizin olduğu gibi ajmayı kabul edersin" diyemez.

2-  Satılan maldan mütevellid olmaksızın ona bitişik olarak meydana gelen fazlalıklar: Satın alınan elbisenin boyanması ve satın alınan arsada bina ya­pılması gibi. Bu örneklerdeki fazlalıklar, satın alınan mala bitişiktir. Ama ondan mütevellid değildirler. Bu fazlalıkların hükmü şudur: Kendisinde ayıp görülen bir malda bu tür fazlalıklar meydana gelirse, geri verilemezler. Bu hususta ittifak vardır. Bir kişi bir arsa satın alır ve üzerinde bina yaparsa veya bir elbise satın alır da boyatırsa, bundan sonra da ayıplı olduklarını görürse, bu ayıplan nedeniyle sahiplerine geri veremez. Hatta satıcının "bu şekilde de geri almayı kabul ederim" demiş olması durumunda bile geri ve­rilmez. Müşteri, bu ayıp nedeniyle satıcıdan, ancak değer eksikliği farkım talep edebilir. Bu fazlalık, müşterinin malı teslim almasından sonra da mey­dana gelse, satın aldıktan sonra ve fakat henüz teslim almadan önce de mey­dana gelse aynı hükme tâbidir. Çünkü teslim almadan önce bu fazlalığı meydana getirmesi, onun mal üzerinde tasarrufta bulunması demektir ve o malı teslim alması anlamına gelir.

3-  Satılan maldan mütevellid ve ondan ayrı olan fazlalıklar: Satılan mal bir hayvan ise, onun yavrusu, yünü ve sütü; bir ağaç ise, onun meyvesi gibi. Bu fazlalığın hükmü şudur: Satılan malda böyle bir fazlalık meydana gelir ve ayıph olduğu da, satıcısından teslim alındıktan sonra anlaşılırsa sahibine geri verilemez. Ama satın alınır da henüz teslim almadan fazialaşır ve ayıplı olduğu da anlaşılırsa, sahibine geri verilebilir. Bir kişinin satın aldığı gebe bir hayvan yavruladıktan sonra eski bir ayıbının mevcûd olduğu anlaşılırsa, satıcısından teslim almadan geri verilebilir. Ama satıcıdan teslim aldıktan sonra geri verilemez. Yalnız müşteri, bu ayıbı nedeniyle malda meydana ge­len değer eksikliği farkını satıcıdan talep edebilir. Ama hayvanı satıcıdan teslim almadan önce ayıplı olduğu anlaşılırsa, doğumun vukûbulması, geri veril­mesine engel olmaz. Müşteri dilerse, yavrusuyla birlikte anasını geri verir ve satıcıya vermiş olduğu bedeli tamamıyla geri alır. Dilerse aynı fiyata malı satın almayı kabul eder. Aynı şekilde satın aldığı bir ağaç meyve verir ve sahibinden teslim aldıktan sonra ayıplı olduğu anlaşılırsa, artık geri veremez. Ama meyve vermiş olan bu ağacın ayıplı olduğunu, henüz satıcıdan teslim almadan öğrenirse, meyvesiyle birlikte geri verebilir. Daha önce sütü sağıl­mayan bir hayvanı satın aldıktan sonra sütünü sağmak veya daha önce yü­nü olmayan bir hayvanı satın aldıktan sonra yününün uzaması da böyle olup aynı hükme tâbidir.

4- Satılan maldan mütevellid olmaksızın ve ondan ayrı olarak meydana gelen fazlalıklar: Bunlar, satın alınan malın gelir ve kazancında meydana gelen fazlalıklardır. Örneğin bir köle satın alan kişinin bu kölesinin ticâret yapa­rak mal kazanması veya bir başkasının bu köleye bir mal hîbe etmesi veya sadaka vermesi gibi. Bu tür fazlalıkların hükmü şudur: Satın alınan malda bu tür fazlalıklar meydana geldikten sonra ayıplı olduğu anlaşılır ve bu mal da henüz satıcıdan teslim alınmamış olurlarsa, geri verilebilir ve fazlalıklar da parasız olarak müşteriye kalır. Ama hoş ve temiz bir kazanç sayılmaz. Bir rivayete göre bu fazlalıkların satıcıya âit olacağı söylenmiştir. Bu fazla­lıklar, satıcı için de hoş ve temiz bir kazanç sayılmaz. Ama satın alınan ma­lın, satıcıdan teslim alındıktan sonra ayıplı olduğu anlaşılır ve bu tür fazlalıkları da meydana gelirse, müşteri yine de malı satıcıya geri verebilir. Bu durumda fazlalıklar müşteriye, hoş ve temiz bir kazanç olarak kalır.

Mâlikîler dediler ki: Eski ayıbına vâkıf olmadan satın alınan mal­da, müşterinin yanmdayken meydana gelen fazlalıklar beş kısma ayrılır:

1-  Satın alınan mal üzerinde bir değişiklik yapmadan kendisinde mey­dana gelen fazlalıklar: Satın alınan hayvanın tavlanması veya küçük İken bü­yümesi gibi. Bir kişi cılız bir hayvan satın alır da yanında şişmanladıktan sonra, geri verilmesini gerekli kılan bir ayıbının mevcûd olduğu anlaşılırsa; bu durumda geri verilip verilemeyeceği hususunda ihtilâf vukûbulmuştur: Bazıları "bu ayıbı dolayısıyla sahibine geri verilmesine şişmanlığı engel olur" demişlerdir. Böyle olunca da müşteri, sâdece bu ayıp nedeniyle meydana ge­len değer eksikliği farkını satıcıdan talep edebilir. Diğer bazılarına göre ise şişmanlığı, geri verilmesine engel olmaz. Müşteri malı geri verip parasının tümünü alabileceği gibi —hayvanın fazla miktarda tavlanmasından ötürü sa­tıcıya ne bir tazminat verir, ne de ondan bunun için bir bedel isteyebilir—, malı satın almayı kabul de edebilir. Bu durumda maldaki ayıp dolayısıyla meydana gelen değer eksikliği farkını da talep edebilir. Hayvanda meydana gelen az miktardaki tavlanma, onun vücûdunun faydasına olduğu için taz­minatı gerektirmez.

2-  Satılan malın cinsinden olup ona nisbet edilen bir fazlalığın meydana gelmesi: Yavru gibi. Bir kişi gebe iken veya kendi yanmdayken gebe kalan bir hayvan satın alır da bu hayvan doğurur ve sonra geri verilmesini gerekli kılan bir ayıbının mevcûd olduğunu anlarsa, yavrusuyla birlikte bu hayvanı sahibine geri verir. Ödemiş olduğu bedeli de tam olarak geri alır. Müşterinin yanında doğan bu yavru; bir cariyenin yavrusu da olsa, inek, deve, davar ve diğer bir hayvan yavrusu da olsa, aynı hükme tâbidir. Satın alman malın doğum nedeniyle değeri eksilirse; eksilen bu değerini yavrusu ya telâfi eder veya edemez. Eğer eksilen değerini yavrusu telâfi ederse, sahibine geri verir­ken müşterinin tazminat ödemesi gerekmez. Eksilen değerini yavrusu telâfi edemezse, geri verirken müşterinin ayrıca değer eksikliği farkını satıcıya öde­mesi gerekir.

3-  Satılan mala nisbet edilip onunla ilintisi olan ve fakat onun cinsin­den olmayan bir fazlalığın meydana gelmesi: Hurma ağacının ve diğer ağaç­ların meyvesi gibi. Meyve, yetiştiği ağacın cinsinden değildir. Ama ağaca nisbet edilir ve onunla ilintilidir. Bu fazlalıklarla ilgili olarak şu hükümlerden biri uygulanır:

Satıcı ağacı, satış anında aşılamış ve meyvesinin de kendisine âit olaca­ğını şart koşmuş olur; veyi.;olmaz. Eğer bu şartı koşmuş olarak satar ve son­ra da bu ağacın geri verilmesini gerekli kılan bir ayıp bulunursa, müşteri ağacı geri verirken olgunlaşmış veya kesilmiş de olsa meyvesini de birlikte satıcıya geri verir. Müşteri bu meyveleri yiyerek veya başkalarına hediye ederek bir tasarrufta bulunmuşsa veya bir âfet nedeniyle bu meyveler telef olmuşlarsa; miktarı biliniyorsa müşteri, bir o kadar meyveyi sahibine verir. Eğer miktarı bilinmiyorsa, değerini vermesi gerekir. Meyveleri satmışsa, aldığı paranın mik­tarını biliyorsa, o kadar parayı satıcıya verir. Paranın miktarını hatırlamı­yorsa, satıcıya meyvelerin değerini verir.

Satıcı eğer ağacı aşilamamışsa ve ayıplılığı nedeniyle geri vermeden mey­velerini koparmışsa, bu meyveler müşterinin olur. Ki bu durumda meyveleri satıcıya geri vermez. Meyveyi koparmadan önce ağacı geri verecek olursa, ağaçla birlikte meyveleri de sahibine geri verir. Ancak kızararak veya sarararak meyveler renklenmişse, bu durumda müşteriye âit olurlar.

Satıcı, ağacı satarken meyvelerin kendisine âit olacağını şart koşmamış ise, bu meyveler, satılan malın kapsamına girmez ve satıcının hakkı sayıl­mazlar. Yünde ise durum, bunun tersinedir. Satıcı, kendisine âit olacağını şart koşmasa bile, yün koyunla birlikte mütâlâa edilir. Koyunun geri veril­mesi durumunda, yünü de beraberinde geri verilir. Müşteri bu yünü satış ve­ya benzeri bir yolla tüketmiş ise, koyunu geri verirken eğer biliyorsa aynı ağırlıktaki yünü de geri vermelidir. Ancak koyunda kırpmış olduğu yün ka­dar yeni yünler bitmişse, müşterinin tazminat ödemesi gerekmez. Çünkü ye­ni yün, tüketilmiş olan eski yünün yerine geçmiş olmaktadır.

Kölenin kazancı da, satılan malın cinsinden olmayan, ama onunla İlin­tili olan fazlalıklardandır. Bir kişinin satm almış olduğu bir köle, ticâret ya­parak para kazanırsa veya bir başkası ona bir mal hîbe ederse, ya da sadaka verirse ve sonra da bu kölede, geri verilmesini gerekli kılan bir ayıp bulunur­sa, müşteri muhayyer olur: Dilerse, kazanmış olduğu malla birlikte bu köle­yi sahibine geri verir; dilerse kazanmış olduğu malla birlikte olduğu gibi almayı kabul eder. Her iki durumda da müşteri, bir tazminat isteyemez. Ancak eğer harcamişsa, tedavi masraflarını satıcıdan alır. Aynı şekilde satın almış olduğu ağacı, meyvesiyle birlikte geri verirse, sulama ve bakım giderlerini, satıcıdan alır.

4-  Satın alınan malda müşterinin meydana getirmiş olduğu fazlalıklar: Elbisenin boyanması ve dikilmesi gibi. Bir kişi bir elbise satın alır ve boya­dıktan sonra da geri verilmesini gerekli kılan bir ayıbını görürse, müşteri mu­hayyer olur: Dilerse elbiseyi satın almayı kabul eder ve eski ayıb nedeniyle elbisede meydana gelen değer eksikliği farkını satıcıdan ister; dilerse elbiseyi olduğu gibi geri verir ve parasını da satıcıdan tamamen geri alır. Ayrıca bo­ya masrafının yarısını da satıcıdan alır. Boyasız iken değeri yirmi lira, boya­lıyken değeri yirmi beş lira olarak takdir edilirse, müşteri aradaki boya farkı olan beş lira karşılığında, satıcıdan iki buçuk lira alır.

5- Satılan mala etkisi olmayan fazlalıkların meydana gelmesi: Bu fazla­lıkla, satılan malın pozisyonunda bir yükselme meydana gelir. Sözgelimi bir kişi, satın aldığı köleye bir sanat öğretmesi veya onu güzel bir şekilde eğit­mesi sonucunda her ne kadar değeri artsa da, bu fazlalıklar nazar-ı itibâra alınmaz. Evet, bir kişi satın aldığı köleyi güzel bir şekilde eğittikten sonra, geri verilmesini gerekli kılan bir ayıbının mevcûd olduğunu görürse, muhay­yer olur: Dilerse köleyi geri verir ve satıcıya ödemiş olduğu bedeli geri alır; dilerse de köleyi satın almayı kabul eder. Ayıplı oluşu dolayısıyla meydana gelen değer eksikliği farkını satıcıdan talep edemez.

Hanbelîler dediler ki:  Satılan malda meydana gelen fazlalıklar, o mala bitişik ve ondan ayrı olmak üzere iki kısma ayrılırlar: Satılan mala bi­tişik fazlalıklara örnek olarak, satın alınan hayvanın zayıflıktan sonra tav­lanmasını veya küçüklükten sonra büyümesini gösterebiliriz. Bu fazlalığın hükmü şudur: Müşteri satın aldığı malda böyle bir fazlalığın meydana gel­mesinden sonra geri vermeyi gerektiren bir ayıbının bulunduğunu görürse, doğal olarak bu malı fazlalığıyla birlikte sahibine geri verir. Çünkü bu faz­lalığı o maldan ayırmak mümkün değildir. Zorunluluk nedeniyle bu fazla­lık, o mala tâbi olur. Satın alınan mala sanat öğretmek onu eğitmek de, bitişik fazlalıklardandır. Bir kişi, satın aldığı köleye bir sanat öğretir, bundan son­ra da ayıplı olduğunu anlarsa, geri verince doğal olarak öğretmiş olduğu sa­natı da onunla birlikte geri vermiş olur. Açıkça görülmeden önce ağacın meyveleri de, ağacın geri verilmesi durumunda ağaca tâbi olarak onunla bir­likte geri verilmiş olur. Ama meyveler açıkça görüldükten sonra, ağaçtan ayrı bir fazlalık durumuna gelirler ki, bu fazlalıklara ilişkin hüküm az sonra açık­lanacaktır.

Satın alınan mala bitişik fazlalıklardan biri de kişinin tahıl tanesi satın alıp ekmesi ve ekin hâline geldikten sonra, geri vermeyi gerektiren bir ayıbı olduğunu görmes; durumunda, tane olarak değil de ekin olarak geri vermesi gerekir. Aynı şekilde bir yumurta satın alan kişi, bu yumurtanın piliç hâline gelmesinden sonra, ayıplılığı nedeniyle geri vermek isterse, pilici geri verir. Satın alınan mala bitişik fazlalıklardan biri de gebeliktir. Bir kimsenin satın aldığı bir cariye veya dişi bir hayvan, alındıktan sonra gebe kalırsa, ayıp­lılığı nedeniyle geri verdiğinde doğal olarak gebeliğiyle birlikte geri verir. Ama satın aldıktan sonra gebe kalıp doğurursa, bu yavrusu, ondan ayrı bîr fazla­lık olur ki, ayıplılığı nedeniyle geri verilen anasıyla birlikte satıcıya geri ve­rilmez ve müşteride kalır. K´ma bir mazeret durumu olursa, bundan müstesna olur. Meselâ cariyeyi, yaVrusundan ayırmak haram olduğu İçin, cariyenin eski sahibine geri verilmesi durumunda yavrusu da beraberinde verilir.

Satın alman maldan ayrı olarak meydana gelen fazlalıklara gelince; bun­lar, doğumdan sonraki yavru, göze göründükten sonraki meyve, süt ve sa­tın alman malın (kölenin) ticâret ve benzeri yollarla para kazanması gibi fazlalıklardır ki bunların hükmü şudur: Satılan mal, müşterinin uhdesinde bulundukça bu fazlalıklar onun olur. Ayıplılık nedeniyle bu malı geri verir­se, bu ayrı fazlalıklar müşterinin mülkü olur.