๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 09 Şubat 2010, 15:53:46



Konu Başlığı: Ortakların Şirket Malında Ve Diğer Şeylerde Tasarrufta Bulunmaları
Gönderen: Eflaki üzerinde 09 Şubat 2010, 15:53:46

Ortaklardan her biri, alım-satim ve diğer işleri yaparak şirket ser­mayesiyle tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Mezheblerin buna iliş­kin geniş açıklamaları aşağıya alınmıştır.

(32) Hanefîler dediler ki: Ortakların tasarrufları, şirketlerin türüne gö­re değişik hükümler arzeder. Mufâvada şirketindeki tasarrufları iki kısma ayrılır:

1-  Ortaklardan her birinin şirket malında tasarrufta bulunması.

2- Ortaklardan her birinin, ortağının başkasıyla akidleşmesinden vukû-bulan şeyde tasarrufta bulunması. Birinci kısım birkaç şekilde olur:

a- Ortaklardan her biri, şirket malım az veya yüksek bir fiyatla satabi­lir. Ancak bu satış, normal olarak halk arasında cereyan etmeyen aşın bir aldatmayı içermemelidir. Aksi takdirde satış caiz olmaz. Şirketteki malları, ticâret mallarıyla mı takas edebilir veya bu malları, ticâret mallarının değeri ile mi, yoksa nakiller karşılığında mı satabilir? Bu hususta görüş ayrılığı vardır.

b- Ortaklardan her biri, aşırı aldatmayla olmadıkça şirket malını, oğlu gibi kendisi aleyhindeki tanıklığı kabul edilmeyecek kimselere satabilir.

c-  Ortaklardan her biri, şirket malım başkasının yanına emânet bıra­kabilir.

d-  Ortaklardan her biri, peşin veya vadeli olarak ahm-satim yapabilirler. Her biri, başkasıyla selem akdi yapabilir. Meselâ parasını peşin verip bilâhare teslim almak veya parasını peşin alıp bilâhare, belli bir süre sonra teslim etmek üzere mal ahp satabilrler.

e-  Ortaklardan her biri peşin para vermeksizin vadeli olarak mal satın alabilir ve bu malı da alış fiyatından daha eksiğine peşin parayla satabilir ki, ele geçirdiği hazır paradan yararlanabilsin.

f- Ortaklardan her biri, şirketin borcuna karşılık olarak şirket malını rehine koyabilir. Ancak ortağının, rehin bırakmış olduğu maldaki hakkı ka­dar değeri tazmin etmekle yükümlü olur. Ama rehine koyduğu malın değeri borcundan fazlaysa, o zaman tazmin etmekle yükümlü olmaz. Şirket borcu­na karşılık olarak kendi şahsî malını rehine koyacak olursa, ortağı borçtan kendi payına düşen miktardan sorumlu olur. Gerektiğinde, malını rehine ko­yan ortak, bu kadarhk fneblağı ondan alır.

g- Ortaklardan her biri et, ekmek ve meyve gibi yiyecek maddeleri hedi­ye edebilir. Örfün dışına çıkmamak kaydıyla düğün yemeği verebilir. Altın ve gümüş gibi yiyecek maddesi olmayan şeyleri hediye etmesi ise caiz olmaz.

h- Diğerinin iznini almadan ortaklardan her biri, şirket malıyla sefere çıkabilir. Sahih olan görüş budur. Sonra eğer bu sefere ortağının izniyle çık­mışsa, kendi şahsı için yiyecek ve katık maddeleri satın almaya kira bedelini ödemek amacıyla şirket sermâyesinden masraf edebilir. Tabiî eğer kazanma-mışsa...Ama kazanç sağlamışsa, bu masrafları kazançtan düşer.

i-  Ortaklardan her biri, şirket malını mudârebeye verebilir. Meselâ; kâ­rın bir bölümü karşılığında, çalıştırmak ve arta kalan kârı da ortaklar ara­sında paylaşmak üzere ortaklardan biri, şirket malından başkasına, sözgelimi yüzbin Iİra verebilir. Ortaklardan herhangi biri, bir başka şahıstan mudâre­be yapmak üzere sermâye alabilir. Ama bu durumda sağlayacağı mudârebe kazancı, kendi şahsına özgü olur.

j- Ortaklardan her biri, şirket malını vererek başkasıyla şirket-i inan ku­rabilir. Diğer ortaklarından izin alsın almasın, inan şirketini kurması caiz olur. Ortağından izin almadan başkasıyla mufâvada şirketi kuramaz. Bu şir­keti babası ve oğlu gibi bir yakınıyla kurması veya kendisine uzak biriyle kur­ması arasında bir fark yoktur.

k-  Ortaklardan her biri, kendi yerine başkasını vekil tâyin edebilir. Şir­ketin bir kısım malını vekile vererek, şirket malıyla ticâret yapmasını ona emredebilir. Diğer ortak bu vekili azledecek olursa, bu vekil eğer ahm-satım ve icar işleriyle görevliyse, yapılan azil geçerli olur. Ama vekil, müvekkil olan ortağın şirket malından sattığı bir eşyadan dolayl kalan bir borcu tahsil et­mekle görevliyse, diğer ortağın azletmeye yetkisi yoktur. Çünkü ortaklar­dan birinin, diğerinin sattığı mal dolayısıyla kalan borcu tahsil etmeye veya o maksatla dava açmaya yetkisi yoktur. Ancak satışı yapmış olan ortak bu işe yetkilidir. Hal böyle olunca, satışı yapmamış olan ortağın, diğeri tarafından borç tahsili için görevlendirilen vekili azletmeye yetkisi de olmaz.

I-  Ortaklardan her biri, şirket malından bazı şeyleri iğreti olarak başka­sına verebilir.

m- Ortaklardan her biri, buraya kadar sıralanan maddelerdeki işleri yap­maktan diğerini menedebilir. Eğer kendi payında bu tür tasarruflarda bu­lunmasını menettiği halde diğeri muhalefet ederse, tazminat ödemesi gerekir. Meselâ "Malımla birlikte sefere çıkma" dediği halde diğeri buna aldırma­yıp sefere çıkar ve seferden ötürü mal telef olursa, ortağının payım tazmin etmesi gerekir. Ortaklardan biri, diğerinin iznini almaksızın şirket malından başkasına ödünç veremez. İzinsiz olarak verirse şirket fâsid olmaz, ama di­ğer ortağın payından sorumlu olur.

İkinci kısma gelince bu, ortaklardan birinin, diğer ortağın başkasıyla yapmış olduğu akidler üzerinde tasarrufta bulunmasıdır ki, bunun da bir­kaç şekli vardır:

a- Ortaklardan biri, diğerinin yaptığı bir satışı ikâle ederse (müşterinin satışı geri bozmasını isteyip de kabul ederse) ikâlesi geçerli olur. Meselâ or­taklardan biri, yüz liraya bir mal satar da müşteri ikâle talebinde bulunur, bu satışı yapmamış olan başka bir ortak bu ikâleyi kabul ederse, ikâlesi ge­çerli olur. Selem de satış gibidir.

b- Ortaklardan biri, vadeli olarak şirket malını satar da vefat ederse, diğer ortak, kendi payına düşenden fazlasını müşteriden taleb edemez. Me­selâ borcun yansı kendisinin hakkı ise, borçlu olan müşteri borcun yarısını kendisine ödediğinde onun borcundan kurtulmuş olur. Vefat eden ortağın hakkını, onun mirasçıları taleb ederler.

c-  Ortaklardan biri, şirkete ait bir mal satar, sonra onun bedelini müş­teriye bağışlar veya onu borçtan ibra ederse caiz olur. Diğer ortağın payına düşen bedeli kendisinin tazmin etmesi gerekir.

d- Ortaklardan birinin, vâdesi gelmiş şirket alacağını ertelemesi caizdir. Bu ertelemesi, bütün ortaklar için geçerlidir. Borç akdini ortaklardan biri de yapmış olsa, hepsi de yapmış olsa, ortaklardan birisi, erteleyebilir.

e-  Ortaklardan birisi bir mal satın alırsa, o malın bedelinin ödenmesi hususunda diğer ortaklar da kendisiyle birlikte Ödeme yükümlülüğü altına girerler. O malı satın almış olan ortak gibi hepsi sorumlu olurlar. Ortaklar­dan her bîri, diğerinin satın almış olduğu eşyayı, satıcısından teslim alabilirler.

f-  Ortaklardan her biri, diğerinin satın almış olduğu malda da bu ne­denle o malı geri verme hakkına sahiptir. Ortaklardan biri bir mal satın alır da sonra o malın satıcıya âit olmadığı açığa çıkarsa, ortaklardan her biri, bu malın bedelini satıcıdan taleb edebilir.

f- Ortaklardan biri ikrarda bulunursa, bu ikrarı, hem kendi şahsı, hem de ortakları için geçerli olur. Ancak ikrarda bulunduğu kimseye -meselâ bu kimseler babası ve oğlu gibi kendisi aleyhinde tanıklığı kabul edilmeyen kim­seler iseler- nisbetle töhmet altına almacaksa, bu ikrarı geçerli olmaz.