Konu Başlığı: Nikâh Kıyarken Bir Şart Koşmak Veya Nikâhı Gelecek Zamana Bağlamak Gönderen: Eflaki üzerinde 27 Şubat 2010, 22:00:22 Evlenme akdini yaparken karı-kocadan biri herhangi bir şart ileri sürer veya ikisinden birisi nikâhı gelecek zamana bağlarsa, yapılan akdin ve ileri sürülen şartın sahih ya da fâsid olduğu hususunda mezhebler muhtelif görüş beyânında bulunmuşlardır.
(37) Hanefîler dediler ki: Eşlerden biri, evlilik akdini yaparken bir şart ileri sürerse, bu şart ya akde bitişik olur veya akid gelecek zamana bağlanır ki, bu bağlama da "eğer" anlamını taşıyan "in" ve benzeri edatlardan biriyle yapılır. Akde bitişik şartın örneği şudur: "Senin yanında gecelememek üzere seninle evlendim." Akdin gelecek zamana bağlanmasının örneğiyse "Mehmed gelirse seninle evlendim" demektir. Birinci örnekteki gibi bir şart ileri sürülürse, kural gereği bu şart mutlak surette akdi etkilemez. Sonra bu şart, akdin gereğindense, doğal olarak geçerli olur, aksi takdirde geçersiz olur, akidse sahih olur. Kadında evlenmeye şer´an engel olan bir durumun bulunmamasını şart koşmak, akdin gereği olan şartlardandır. Örneğin, "başkasının karısı olmaman şartıyla seninle evlendim" veya "başka bir erkeğin iddetinde bulunmaman şartıyla seninle evlendim" veyahut "muhayyerlik hakkın olmaması şartıyla seninle evlendim" demek gibi. Nikâh akdinin sahih olması için kendisine dayanılan bu gibi şartlar, tabiatıyla sahih ve geçerlidirler. Kadının, erkeğin kendisine küfüv olmasını şart koşması da böyledir. Akdin gereği olmayan şartlara gelince, bunları şöyle örneklendirebili-riz: "Seni üç talâkla boşamış olan kocana helâl kılmak şartıyla seninle evlendim" veya "akıbetini tâyin etme yetkisi senin elinde olması şartıyla seninle evlendim" veyahut "dilediğin zaman kendini boşaman şartıyla seninle evlendim" demek gibi. Bu tür şartlarla amel olunmaz. Ama yapılan nikâh akdi sahihtir. Bize şöyle bir soru yöneltilebilİr: Sizler, erkeğin "kendini boşama yetkisi sende olmak şartıyla seninle evlendim" diyerek boşama yetkisinin kadında olmasını şart koştuğu takdirde bu şartın fâsid olduğunu söylüyorsunuz. Ama bu şartı kadının kendisi ileri sürerse, şart sahih olur ve uyulması gerekir. Peki, bu ikisi arasındaki fark nedir? Bu soruya verilecek cevap şudur: Aslında talâk (boşama) sadece kocaya özgü bir haktır. Bu hakkı kullanma yetkisi kadında değil, erkekte olmalıdır. Dolayısıyla bir erkeğin, hakkı olmayan bir yetkinin kadına verilmesini şart koşması veya kadın tarafından ileri sürülen böyle bir şartı kabul etmesi doğru olmaz. Çünkü bunda az da olsa doğal düzeni ters çevirme durumu sözkonusudur. Ne var ki, bu gibi bir şartı kabul etmek bazan karı-kocanın yararına olabilir; onların iyi geçinmelerini, aralarındaki sevgi bağlarının artmasını sağlayabilir. İşte şeriat koyucu bu mülâhazalarla bu gibi şartları sahih ve makbul saymıştır, özellikle böylesine bir garanti unsuru bulunmadığından dolayı, çoğu kez kadın, hayatını bir erkeğinkiyle birleştirmekten korktuğu için, böyle bir şartı ileri sürmek, sahih olduğu kadar, iki eş için yararlı da olur. îsâm hukuku, bir araya getirilmeleri sadece bu şartın gerçekleşmesine bağlı kalan bazı eşlerin bir araya getirilmelerini bu hükümle kolaylaştırmıştır, denebilir. Ama diğer taraftan, erkeğin kendiliğinden böyle bir şart ileri sürerek, kendi yetkisinde bulunan talâkı kadına devretmekle doğal düzeni bozma gayretine girmesini yasaklamıştır. Erkeğin kendiliğinden bu şartı ileri sürmesi sahih olmaz. Ama kadın böyle bir şart ileri sürdüğü takdirde erkeğin bunu kabul etmesi sahihtir. Nikâh akdine bitişik şartlardan bîri de eşlerden birinin kendi şahsı veya başkası için üç gün, daha fazla veya daha az bir süre için muhayyer olmayı şart koşmasıdır. Erkek, "ben, ya da babamın üç gün muhayyer olması şartıyla seninle evlendim" der, kadın da "kabul ettim" cevabını verirse, nikâh akdedilmiş sayılır, ama şart geçersiz olur ve gereği yerine getirilmez. Nikâhta şart muhayyerliği olmadığı gibi görme ve ayıp muhayyerliği de yoktur. Görmeden bir kadınla nikahlanan bir adamın kadını gördükten sonra akdi feshetme muhayyerliği yoktur. Aynı şekilde, ayıplı olduğu halde bu ayıbından habersiz olduğu bir kadınla evlenen kişi, kadındaki bu aybın farkına vardıktan sonra akdi feshetme muhayyerliğine sahip olamaz. Ancak erkeğin hadımlık, kesiklik ve iktidarsızlık gibi ayıpları bu hükümden istisna edilmiştir. Kadının biri bir erkekle evlenir de sonra onun iktidarsız olduğunun farkına varırsa, nikâh akdini feshedip etmemekte serbest olur. Kadın, erkeğin penisi veya teslisleri kopuk olduğunda da aynı hakka sahip olur. Ama bu saydıklarımızın dışında kalan durumlarda ne kadın, ne de erkek muhayyerlik hakkına sahip değildir. Bununla da anlıyoruz ki erkek, nikâh akdini yaparken kadının ayıplardan veya hastahklardan salim bulunmasını, ya da güzel veya bakire olmasını şart koşar da akidten sonra kadının kör, kötürüm, alaca, dul veya çirkin olduğunu görürse; öne sürmüş olduğu şart geçersiz, fakat akid sahih olur. Akid yaparken kadının şehirli olmasını şart koşar da, akidten sonra köylü ve çiftçi olduğunu görürse, yine aynı hüküm sözkonusu olur. Şartı geçersizdir. Meğer ki bu kadın, bu kocanın küfvü (dengi) olmasın. Akde bitişik şartın anlamı, işte budur. Nikâh akdinin şarta bağlanmasına gelince; bu şart, geçmiş zamanla ilgilidir veya değildir. Geçmiş zamanla ilgiliyse, ihtilafsız olarak sahihtir. Çünkü bu şart geçmişte kalmıştır. Yalansa bile tahakkuk etmiştir. Örneğin adamın biri, diğerine "kızını oğlumla evlendir" diye teklifte bulunur, kızın babası da "kızımı başkası ile evlendirdim" cevabını verir, fakat oğlanın babası bu söze inanmayıp onu yalanladığı için kızın babası, "ben kızımı eğer başkasıyla evlendirmemişsem, senin oğlunla evlendirdim" der ve oğlan babası da bu evliliği iki şahidin huzurunda kabul eder ve bilâhare kızın, başkasıyla evlendirilmemiş olduğu açığa çıkarsa, yapılan bu nikâh akdi sahih olur. Çünkü her ne kadar kızın babası yalan söylemişse bile, bu şartı geçmiş zamana bağlamıştır. Bu gibi şarta bağlayışların nikâh akdine zararı dokunmaz. Nikâh akdini gelecek zamanla ilgili bir şarta bağlamaya gelince; bu şartın vukuu muhakkaksa, yapılan nikâh akdi gerçekleşir ve bu şartın akde bir zararı da olmaz. Örneğin "güneş doğarsa seninle evlendim" veya "gece olursa seninle evlendim" demek gibi. Nikâh akdi, vukuu muhakkak olmayan bir şarta bağlanırsa, meselâ "kardeşim seferden gelirse seninle evlendim" denilirse, nikâh akdi geçersiz olur. Çünkü kardeşinin seferden geleceği muhakkak değildir. Koca, "eğer babam razı olursa seninle evlendim" der, babası da nikâh akdi yapılan mecliste hazır bulunup "razı oldum" derse, akid sahih olur. Akdi, babasının vukuu muhakkak olmayan rızâsına bağlaması, nikâha zarar vermez. Mecliste hazır bulunan yabancı biri için de "falan şahıs razı olursa seninle evlendim" dese, yine aynı hüküm sözkonusu olur. Mecliste hazır bulunmayanbabasının rızâsını şart koşarsa, akid sahih olmaz. Mecliste hazır bulunmayan yabancı bir kimsenin rızâsını şart koşarsa nikâh akdi, haydi haydi sahih olmaz. Yarın veya perşembe günü veya bir ay sonra seninle evlendim diyerek nikâh akdini gelecek zamana bağlamak da, akdi vukuu muhakkak olmayan bir şarta bağlamak gibi olur ki, bu bağlayış sahih olmaz ve bu tarzda yapılan nikâh akdi gerçekleşmez. Hanbelîler: Nikâhta ileri sürülen şartlar üç kısımdır: 1- Sahih şartlar: Bu, kadının kendi üzerine kuma getirilmemesini veya evinden, ya da beldesinden çıkarılmamasını veya çocuklarından ya da ebeveyninden ayrılmamasını veya kendi küçük çocuğunu emzirmeyeceğini şart koşması veya mehir olarak belli bir miktar nakit almayı, ya da mehrinden fazla miktarda nakit almayı şart koşmasıdır ki, bu şartların hepsi de sahihtir. Uyulması gerekir. Koca, bu şartları yerine getirmemezlik edemez. Şayet muhalefet ederse; kadın dilediği zaman akdi feshetme muhayyerliğine sahip olur. Belli bir sürenin geçmesiyle de bu muhayyerliği düşmez. Koca da kadının bakire, güzel, endamlı, soylu veya iyi duyup iyi gören biri olmasını şart koşar; ama nikâhtan sonra kadının dul veya çirkin, soysuz veya kör, ya da sağır olduğunu görürse, nikâh akdini feshetme muhayyerliğine sahip olur. Zîra Hz. Ömer buyurmuştur ki: Hakların kesintiye uğradığı yer, şartların bulunduğu yerdedir." Evet, bu gibi şartların bağlayıcı olduğu hükme bağlanmıştır. 2- Akdi fâsid kılan fâsid şartlar: Bu şartların bazısı şunlardır: Kocanın, evleneceği kadım, kendisini üç talâkla boşamış olan ilk kocasına helâl kılmayı şart koşması veya kan ile kocanın önceki evliliklerinden doğmuş olan kızlarını birbirlerinin oğullarına mehirsiz olarak değiştirme usulüyle- nikâhlamayı şart koşmaları. Nikâh akdini gelecek zamandaki bir şarta bağlamak. Örneğin, erkeğin "Perşembe günü gelirse..." veya "aybaşı gelirse..." veya "annen razı olursa seninle evlendim" demesi veya kadının "eğer babam razı olursa seninle evlendim" demesi gibi. Bu şartların hepsi fâsid olup akdi de ifsâd ederler. Nikâh akdini Allah´ın dilemesi şartına bağlamak, yani "Allah dilerse seninle evlendim" demek,bu hükümdeiv istisna edilmiştir. Meselâ kadın "Allah dilerse, bu evlenmeyi kabul ettim" derse nikâh akdi fâsid olmaz. Nikâh akdi, geçmiş zamandaki bir şeye (şarta) bağlanırsa da akid fâsîd olmaz. "Eğer o benim kızımsa, onu sana nikahladım" veya "o, iddetini doldurmuşsa, sana nikahladım" deme durumunda hem isteyen ve hem de kızın babası, onun, kendisinin kızı olduğunu veya iddetini tamamlamış olduğunu biliyorlarsa, akid geçerli olur. Akdi gelecek zamana bağlamak, meselâ, "yarın olursa onu seninle evlendirdim" diyerek ileri sürülen bu şart fâsiddir ve akdi de ifsâd eder. Nikâhı bir zamanla sınırlandırmak da böyledir. Buna mut´a nikâhı denir ki, ileride bu nikâh açıklanacaktır. 3- Akdi ifsad etmeyen fâsid şartlar: Bu gruptaki şartlardan biri nikâh akdinde ileri sürülürse, akid fâsid olmaz, ama şartın kendisi geçersiz olur. Meselâ koca, kadına mehir vermemeyi şart koşarsa veya kasm (karılarla geceleme işinde eşitliğe riâyet etme) da kumasına daha fazla hak tanıyacağını veya evliliği devam ettirip ettirmemede kendi için muhayyerliği şart koşarsa veya kadının kendisi bu muhayyerliğin kendisinde olmasını şart koşarsa veya velî, damat adayının (ya da vekilinin) mehri akid meclisine getirmesini, aksi takdirde nikâh akdinin yapılmayacağını şart koşarsa veya kadın kocasının kendisiyle birlikte, sözgelimi sayfiyeye (yazlığa) gitmesini şart koşarsa veya kendi cam istediği zaman kocasının kendisini yatağa çağırmasını şart koşarsa veya kendini belli bir süreliğine kocasına teslim etmeyi şart koşarsa, bu şartların hepsi de hiç bir kıymet ifâde etmeyip geçersizdirler. Bunların akde hiç bir etkileri olmaz ve nikâh sahih olur. Buraya kadar anlatılan şartların üç kısmı da akid esnasında veya akid-ten önce taraflar arasında ileri sürülürse, anılan hükümler işlemeye başlar. Mâlikıler dediler ki: Nikâhta ileri sürülen şartlar dört kısma ayrılırlar: 1- Nikâh akdini bir şarta bağlamak. Bu şart tahakkuk etmese bile akde zarar vermez. Adamın biri "kızımı, eğer razı olursa, falanla evlendirdim" der ve falan da mecliste hazır bulunmaz ama olayı duyduğunda "razı oldum" derse, akid sahih olur. Aynı şekilde adamın biri, "eğer babam razı olursa, falan kadınla evlendim" der ve babası da mecliste hazır bulunmaz, ama duyduğunda razı olursa akid sahih olur. Bu mesele evlenme akdinde icâbla kabulün derhal peşpeşe olmaları bahsinde de geçmişti. O kısımda, taraflar akid meclisinde hazır bulunmadıklarında kabulün icâbtan hemen sonra yapılmasının şart olmadığı söylenmişti. Bu noktadan hareketle, Mâlikîlere göre evlenme hususunda vasiyette bulunmak sahih olmaktadır. Adamın biri "ölümümden sonra kızımın falana ait olmasını vasiyet ettim" der, kendisi için vasiyette bulunulan kişi, vasiyetçinin ölümünden sonra kabul ederse, nikâh akdi sahih olur. 2- Akdi ifsâd eden ve akde bitişik olan şartların koşulması. Bunlar birkaç tanedir: a) Koca veya karı veya her ikisi veya kendileri dışındaki bir kimse için muhayyerliğin şart koşulması: Veli, "iki gün veya daha fazla, ya da daha az süreyle muhayyer olması şartıyla falan kadını seninle evlendirdim" derse sahih olmaz. Böyle bir şart ileri sürülürse, gerdekten önce akid feshedilir. Gerdeğe girilmişse, akid feshedilmez. Akid esnasında belli miktarda bir mehir verileceği kararlaştınlmışsa, kadın bu mehri hak eder. Şayet mehrin miktan belirtilmemişse kadın, mehr-i misil alır. Mûtemed kavle göre muhayyerliğin sadece akid meclisinde şart koşulması, akde zarar vermez. b) Mehrin belli bir zamanda getirilmesini şart koşmak: Velî, damat adayına (veya vekiline meselâ) "bu hafta sonuna kadar mehri getırmezsen, artık aramızda nikâh akdi yoktur" der ve diğeri "bu şartınla beraber nikâhı kabul ettim" der ama mehri getirmezse, nikâh akdi gerdeğe girilmiş olsa da, olmasa da feshedilir. Mehri vâde bitiminden önce veya vâde sonunda getirirse nikâh akdi, gerdeğe girilmemişse feshedilir. Ama gerdeğe girilmişse feshedilmez. c) Nikâh akdine aykırı bir şartın ileri sürülmesi: Meselâ adamın biri: "Kasm (kadınların yanında geceleme sayısında eşitliğe riâyet etme) da kendisiyle kuması arasında adaletli olarak davranmamak veya geceleri değil de gündüzleri onun yanında yatmak veya mirasımdan pay almaması veya nafakasının kendisine, ya da babasına âit olması veya işinin kendi elinde olması şartıyla beni falan kadınla evlendir" derse bu şartların hepsi de akdin gereğinden olmayan (ve akde aykırı olan) şartlardır. Bu şartlardan biri ileri sürülürse, gerdeğe girmeden akid feshedilir. Gerdeğe girilmişse akid feshedilmez; mehr-i misil ödenerek sabit olur ve şart da geçersiz olur. 3- Nikâh akdine aykırı olmayan şartların ileri sürülmesi: Meselâ kadın, kendi üzerine kuma alınmamasını veya şu yerden çıkarılıp şu yere taşınmamasını veya kendi beldesinden çıkarılmamasını şart koşarsa, bu şartlar nikâh akdine zarar vermezler. Nikâh sahih olur. Fakat bu gibi şartların ileri sürülmesi mekruhtur. İleri sürülürse de uyulması mendub olur. 4- Riâyet edilmesi vâcib olan şartlar: Bu şartlara riâyet edilmemesi halinde karı veya koca, akdi feshetme muhayyerliğine sahip olurlar. Koca, ka-dınm kusurlardan salim olmasını şart koşarsa, meselâ kadının iki gözünün sağlam olmasını şart koşar da kadının iki gözünün veya bir gözünün kör olduğunu görürse, veya iki kulağının sağlam olmasını şart koşar da sağır olduğunu anlarsa veya baş kısmının sağlam olmasını şart koşar da kel olduğunu görürse veya bakire olmasını şart koşar da dul olduğunu görürse veya beyaz tenli olmasını şart koşar da esmer olduğunu görürse koca, muhayyer olur. Koca böyle bir şart ileri sürmez ama kadının velîsi onu kocaya tavsif ederse ve bu tavsif edişi de kocanın ona sormasından sonra olursa, yine ihtilafsız olarak koca, muhayyer olur. Aksi takdirde, yani koca sormadan velîsi kadını tavsif eder de aksi çıkarsa, kocanın muhayyerlik hakkına sahip olup olamayacağı hususunda ihtilâfa düşülmüştür. Şâfiîler dediler ki: Nikâh şarta bağlanırsa fâsid olur. Kendisine bir kız çocuğunun doğduğu müjdelenen adamın, müjdeyi getirene, "eğer kız ise onu seninle evlendirdim" demesi halinde akid sahih olmaz. Meğer ki gerçekten bir kızının dünyaya geldiğini bilsin. Bu durumda nikâh akdi, şarta bağlanmış olmaz. Zîra cümledeki "eğer" kelimesinin arapça karşılığı olan tahkik için kullanılan manasınadır. Akde bitişik şartlara gelince, bunlar iki kısımdır: 1- Akdin gereği olmayan fâsid şartlar. 2- Sahih şartlar. Fâsid şartlar, akdi ifsâd ederler. Meselâ kendisi zımmî olan bir erkeğin, evleneceği kadının müslüman olmasını şart koşması veya koca adayının, evleneceği kadının iddet beklemekte olmasını, ya da başka bir erkekten gebe olmasını şart koşması gibi. Bu tür şartlar, akdi ifsâd ederler. Aynı şekilde, kadın, kocanın kendisiyle cinsel temasta bulunmamasını şart koşarsa, bu şart da akdi ifsâd eder. Ama kocanın kendisi bu şartı ileri sürer ve kadın da bunu kabul ederse, nikâh akdi bâtıl olmaz. İki durum arasındaki fark şudur: Cinsel temas, kadına mahsus haklardandır. Kendisi razı olursa akid sahih olur. Hadım ve iktidarsız erkeğe razı olması halinde de, nikâh akdi aynı şekilde sahih olur. Akdi ifsâd etmeyen şartlara gelince, bu, güzellik, bakirelik, hürriyet, beyazlık veya esmerlik gibi nikâh akdinin sıhhatine engel olmayan vasıfları şart koşmaktır. Bu gibi şartlar ileri sürüldüğünde şart sahih olur; akid de fâsid olmaz. Nikâh akdi yapılırken bu gibi bir şart ileri sürülürse, meselâ koca, "güzel veya bakire veya beyaz veya esmer olması şartıyla falan kadınla evlendim" der, sonra da kadının, tam aksi bir niteliğe sahip olduğu anlaşılırsa, akîd sahih olur. Koca, muhayyer olur; dilerse kabul eder, dilerse fesheder. Koca, bir şart ileri sürer de kadının o şartta belirtilen niteliğe eşit, ya da daha üstün olan başka bir niteliğe sahip olduğu anlaşılırsa, nikâh akdi sahih olur, koca muhayyerlik hakkına sahip olamaz. Bu gibi şartların kadın tarafından ileri sürülmesi de aynı hükme tâbîdir. Meselâ kadın, kendisiyle evlenecek olan erkeğin yakışıklı olmasını veya bakir olmasını şart koşar da aksi çıkarsa, kadın muhayyer olur. Erkeğin bakir olması, o kadından önce başka bir kadınla evlenmemiş olması demektir. Buraya kadar anlatılan şartlar, nikâh akdi dışında ileri sürülecek olurlarsa, kale alınmazlar. Velî, adamın birine "bu bakireyi seninle evlendirdim" der ve kadın dul çıkarsa erkek muhayyer olur. Sonra fesih gerdekten önce olursa, bu erkek, kadına mehir vermekle yükümlü olmaz. Kadın, diğer evlilik haklarına da sahip olamaz.Ama fesih gerdek esnasında veya gerdekten sonra yapılırsa, erkeğin kadına mehr-i misil vermesi gerekir. İddet beklerken nafakasını, giyimini ve meskenini temin etmekle yükümlü olur. Bu yaptığı masrafların bir kısmını alabilmek için, kendisini aldatan velîye müracaat etme hakkına da sahip olmaz. Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Kıyarken Bir Şart Koşmak Veya Nikâhı Gelecek Zamana Bağlamak Gönderen: Ceren üzerinde 05 Mayıs 2018, 03:00:56 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Kıyarken Bir Şart Koşmak Veya Nikâhı Gelecek Zamana Bağlamak Gönderen: Sevgi. üzerinde 05 Mayıs 2018, 07:41:49 Aleyküm Selam. Bilgiler için Allah Razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Kıyarken Bir Şart Koşmak Veya Nikâhı Gelecek Zamana Bağlamak Gönderen: sedanurr üzerinde 05 Mayıs 2018, 10:22:28 Ve aleykümüsselam Rabbim bilgiler için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Kıyarken Bir Şart Koşmak Veya Nikâhı Gelecek Zamana Bağlamak Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Mayıs 2018, 12:49:43 Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere hayırlı bir evlilik nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
|