๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 22:18:10



Konu Başlığı: Necis Şeyler Bahsi
Gönderen: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 22:18:10


Tahâret´in tanımını yaparken, aralarında karşıtlık olduğu münâsebe­ti ile özet olarak bazı mezheblere göre necâset´in tanımını da yapmıştık. Şimdi de temiz şeylerin karşıtı olması nedeniyle necis olan şeyleri açıklayacağız. Mezheblere göre gerek lügat ve gerekse ıstılah açısından necâ­set´in anlamına uygun düşen de budur.

Lügat açısından necaset, pis olan herşeyin adıdır, Necis, neces ve necs kelimeleri de aynı anlamı ifade ederler. Fıkıhçılar necâset´i hükmî ve hakîkî olmak üzere iki kısma ayırmışlardır. Bunların tanımında mezhebler görüş ayrılığına düşmüşlerdir.

Hanbelîler:  Hükmî necaseti, temiz olan bir mahalle sonradan ge­len bir necaset olarak tanımlamışlardır. Bu, cismi olan ve olmayan necaset­leri de kapsamına alır. Hakîkî necasete gelince bu, zâtı itibariyle pis olan şey­dir.

Şafiiler dediler ki:  “Hakikî necâset´i; cismi, tadı, rengi ve kokusu olan neca­set olarak tanımlamışlardır. Ki onlara göre bundan maksat, aslı itibâriyle pis olan şeydir. “Hükmî necaset” ise cismi, rengi, tadı ve kokusu olmayan necasettir. Kuruyup da niteliği anlaşılamayan sidik gibi... Bu, “Hükmî necaset” kabilindendir.

Malikiler dediler ki: “Aynî necaset”, bizzat necis olan şeylerdir. “Hükmî necaset” ise, “Aynî necasetsin yerleştiği yere hükmolunan eseri­dir.

Hanefiler dediler ki: “Hükmî necaset”, büyük ve küçük hades hâ­lidir. Bu, şer´î bir nitelik olup bedenin tümüne veya bir kısmına vâki olan bir hâldir. “Hakikî necaset” ise pisliğin tâ kendisidir. Ki bunlar da şer´an pis ve murdar olan şeylerdir.


Fıkıhçılar “Neces” kelimesini aslı itibariyle pis olan şeyler için kulla­nırlar. Dolayısıyla bu kelimenin, sonradan (ârızî olarak) pis olan şeyler için kullanılması doğru olmaz. “Necis” kelimesini ise hem aslı îtibâriyle ve hem de sonradan pis olan şeyler için bir terim olarak kullanmaktadırlar. Söz­gelimi kan için hem “necis”, hem de “neces” kelimelerini kullanmak müm­kündür. Pislenen elbise için (pisliğin ona sonradan bulaşması nedeniyle) sadece “necis” kelimesini kullanabiliriz:

Necis olan şeylere gelince, bunların sayısı pek çoktur.

Şâfiîler: Çekirge dışında, akacak kanı olmayan hayvanların ölüle­rinin necis olduğuna kânidirler. Bu necis şeylerden biri suya veya başka bir sıvıya düşer de o sıvının özelliğini değiştirmezse önemli değildir. Ama bu necis şeyi bir insan veya hayvan o sıvının içine atar da özelliğini değiştirirse o zaman bu sıvı necis olur. Afvedilen bir pislik olmaz.

Meselâ ka­rada yaşayan ve yaralandığı zaman kanı akan canlıların ölüleri necis­tir. Ancak insanın ölüsü bundan istisna edilmiştir. Deniz hayvanlarının ölüleri de, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin:

“Denizin suyu temizleyicidir. Ölüsü de helâldir” [18] beyânı uyarınca bu hükümden istisna edilmiştir. Yukarı­da geçtiği gibi insanın ölüsü temizdir. Çekirge gibi, yaralandığı zaman aka­cak zatî kanı bulunmadan kara hayvanlarının ölüsü de bu hükmün dışın­da tutularak temiz addedilmiştir. Kendisine hayat nüfuz etmiş olan ölünün parçaları da necistir. Mezheblerin bu husustaki açıklamaları detaylı bir şekilde aşağıda anlatılmıştır.

Mâlikîler: Ölünün içine hayat nüfuz eden et, deri, kemik ve sinir gibi parçalan necistir. Ama kıl, yün, tüy ve kuş kanatlarının tüyleri içlerine hayat nüfuz etmediğinden ötürü temizdirler.

Şâfiîler:  Ölü hayvanın et, deri, kemik, yün, kıl, tüy ve diğer parça­larının necis olduğunu savunmuşlardır. Onlara göre bu parçalara hayat nü­fuz etmiştir.

Hanefîler:  Ölünün içinde hayat emareleri bulunan eti ve derisi ne­cistir, derler. Ama ölü hayvanın kemik, tırnak, gaga, pençe, toynuk, boynuz, zülüf ve kılları içine hayat nüfuz etmediği gerekçesiyle temizdir. Zîrâ Peygamber (s.a.s.), Meymune´nin koyununa ilişkin olarak: “Ancak onu yemek haram kılındı” [19]buyurmuştur. Diğer bir rivayete göre de, “Ancak o koyunun eti haram kılındı” dediği söylenmektedir. Bu hadîse göre ölü hayvanın sadece eti haram kılınmış oluyor. Sayılan diğer şeylerde başka pislik bulunmazsa temiz sayılırlar. Aksi takdirde necis olurlar. Sinire dâir iki rivayet vardır. Meşhur olan rivayete göre sinir temizdir. Bazıları da, en doğrusu sinirin necis oldu­ğudur diye başka bir rivayette bulunmuşlardır.

Hanbelîler: Ölü hayvanın bütün parçalarına (daha önceden) ha­yat nüfuz etmiştir. Dolayısıyla da necistir, derler. Ancak ölü hayvanın yü­nü, kılı, tüyü ve kuşun kanat tüyleri temizdir. Bu hükmü verirken de Hanbelîler. şu âyeti mesned kabul etmişlerdir:

“Sizin için davar ..., yünlerinden, yapağılarından, kıllarından bir zama­na kadar (kullanmanız için) giyimlik(ler) döşemelik(ler) ve ticâret kumaş(lar)ı verdi.” [20]

Zîrâ bu âyet-i kerimenin zahirî anlamı, davarların hem canlılık ve hem de ölüm hallerini kapsamına almaktadır. Kanat tüyleri de bu üç şeye kıyâs yapılarak temiz sayılmıştır.

Ölüden çıkan kan, sümük, süt, yumurta ve mide suları da necis şeylerdendir.

Hanefiler dediler ki: Ölü hayvandan çıkan ve canlılığı zamanında temiz sayılan süt, ince veya kalın kabuklu yumurta ve infeha denen mide sıvıları temizdir.[21]

Hanbelîler: Ölü hayvandan çıkan her şey necistir derler. Ancak eti yenen ölü hayvandan çıkan kabuğu sertleşmiş yumurtalar helâldir.

Şâfiîler: Ölü hayvandan çıkan bütün şeyler necistir derler. Ancak eti yensin yenmesin bütün ölü hayvanlardan çıkan kabuğu sertleşmiş yumurta­lar helâldir.

Malikiler dediler ki: Ölü hayvandan çıkan bütün şeylerin necis olduğunu söy­lerler.

Köpek, domuz, bunların ken­di eşleriyle veya başka cinsten bir hayvanla çiftleşmelerinden doğan hay­vanlar da necistir.


Malikiler dediler ki:  Her canlı varlık, köpek ve domuz dahi aslen temizdir. Ağırlık basan görüşe göre Hanefîler, canlı olduğu sürece köpeğin, bizatihi temiz olduğu hususunda Mâlikîlerle görüş birliği etmişlerdir. Ancak Hanefîler öldükten sonra onun etinin necis oluşuna bağlı olarak hayattay­ken salyasının da necis olduğunu iddia etmişlerdir. Eğer bir kuyuya düşer de ağzı suya değmeden canlı olarak çıkarsa su necis olmaz. Yine böylece kendisini silkelediğinde üzerindeki suların bir kısmı başka bir yere isabet edip bulaşırsa orası dahi necis olmaz.

Köpeğin necis oluşunun delili, Müslim´in Peygamber (s.a.s.) Efendimizden rivayet etmiş olduğu şu hadis-i şeriftir:

“Birinizin kabına köpek dilini soktuğunda onu(n içindekini) döksün. Sonra yedi kez yıkasın.” [22]

Domuzun necisliği ise köpeğe kıyâs yoluyla saptanmıştır. Zîrâ o, kö­pekten daha kötü bir vaziyettedir. Onun kendisinin ve mal edinilmesinin harâmlığı hakkında şeriat sahibinin kesin hükmü vardır. Köpek ve domuz­dan süzülüp damlayan ter, salya, sümük ve gözyaşı da necis olan şeyler­dendir.


Mâlikîler:  “Her canlı ve ondan süzülüp damlayan şey temizdir” ku­ralı gereğince bütün bu sayılanların temiz olduğu görüşündedirler.

Dalak ve ciğer dışında bütün nevileriyle kan dahi necistir. Ancak bu ikisi, daha önce geçen; hadîs gereğince temizdirler. Cesedinin üzerinde bulunduğu sürece şehidin kanı da temizdir. Şehîdden kasıt, ileride cena­ze bahsinde nitelikleri belirtilecek olan şehîddir. Şer´î usûle göre kesilen hayvanın etinin üzerinde veya damarlarında kalan kan ile balığın kanı te­mizdir. Bit, pire ve kinan[23] gibi hayvanların kanları da temizdir. Diğer bazı kanlar daha vardır ki, bazı mezheblere göre bunlar da temizdirler.

Malikiler dediler ki:  Akan kan, balıktan da olsa istisnasız necistir. Ama akmayan; meselâ, şer´î usûle göre kesilmiş olan hayvanın eti üzerinde veya damarlarında kalan kan temizdir.

Şâfiîler: Dört şey dışında bütün kanlar necistir, derler. Bunlar da:

1-  Eti yenen hayvanın kan renginde çıkan sütü,

2-  Mûtad yoluyla gelen kan rengine bürünmüş olan menî,

3-  Kuluçkaya elverişli olmak şartıyla kan rengine bürünmüş olan yu­murta,

4- Temiz bir hayvandan olması kaydıyla pıhtıya veya bir çiğnem ete dönüşen kandır.

Hanefiler dediler ki: İnsandan olsun, hayvandan olsun akmamış olan kan temizdir. Et çiğnemine dönüşen kan da temizdir. Fakat pıhtı hâli­ne gelen kan necistir.


İrin (yaradan akan, kan katışığı olmayan yoğun su) ve cerahat (yaradan akan ve kan katışığı olan ince su) da necis olan şeylerdendir.


Hanefiler dediler ki: İrin ve cerahat dışında bedenden akan sıvılar eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, akarken acı hissedilmese bile necistir. Yok, eğer bir hastalıktan kaynaklanmıyorsa temizdir. Ama bir hastalıktan ötürü gözden akan sular, akarken bir acı hissedilmese bile necistir. Meselâ gözyaşı kanallarının hastalanması hâlinde gözden akan yaşlar hiçbir acı hissedilmeksizin akarlar.

Şafiiler dediler ki: İrin ve cerahat dışında yaralardan akan sıvılar, normal rengi ve kokusu değişik ise necistir. Rengi ve kokusu değişik değilse ter gibi temizdirler.


Da­ha henüz bebeklik döneminde olup yiyeceklerden yememiş olsalar bile insanların sidik ve tersleri gibi artıkları necistir. Bu artıklar necaset hâline dönüşmeksizin eski yenebilir şekillerinde kalsalar bile yine de pis ve murdardırlar. Katır ve eşek gibi eti yenmeyen ve fakat yaralandıklarında kanı akan hayvanların tersleri ve idrarları da necistir.

Hanefiler dediler ki: Eti yenmeyen hayvanların ters ve idrarı neca­set ve taharet bakımından kısımlara ayrılır. Hayvan eğer havada uçan cinstense (karga gibi), onun necaseti muhaffeftir. Yok, eğer uçan cinsten değilse necaseti, muğallez necasettir. Şunu da kaydetmek gerekir ki: Katır ve eşek gibi hayvanların yollarda bıraktıkları sidik ve tersleri fazla olduğundan me­şakkati gidermek amacıyla affedilen necasetler türünden sayılmıştır.

Ama eti yenen hay­vanların artıklarına gelince bu hususta mezheblerin ihtilaflı görüşleri mevcuddur.

Şafiiler dediler ki: Eti yenen hayvanların da sidik ve tersleri mutlak surette necistir.

Hanefîler: Eti yenen hayvanların sidik ve terslerinin muhaffef ne­cis olduğu görüşündedirler. Yalnız kuşlara ilişkin olarak şöyle bir ayırım yap­mışlardır: Eğer kuş (güvercin ve serçe gibi) havada uçarken tersleyen cinsten ise onun tersi temizdir. Diğerlerininki ise (tavuk, yabanî ördek ve kaz gibi) İmameyn´e göre muhaffeftir. İmam Âzâm´a göre ise muğallez necasettir.

Mâlikîler: Eti yenen sığır ve koyun gibi hayvanlar eğer murdar şey­lerle beslenmeyi âdet edinmemişlerse bunların ters ve sidiklerinin temiz ol­duğu görüşündedirler. Yok, eğer murdar şeylerle beslenmeyi itiyâd hâline getirdikleri yakînen veya zannî olarak biliniyorsa tersleri necistir. Ama itiyâd hâline getirip getirmediklerinde şüpheye düşülürse bakılır: Tavuk gibi, eğer pisliklerle beslenmesi kendisinden beklenilen bir hayvansa tersi necistir. Ama güvercin gibi, pisliklerle beslenmesi kendisinden beklenilmiyorsa tersi temizdir.

Hanbelîler:  Eti yenen hayvanların tersinin temiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Fazla olmamak kaydıyla necaset yemiş olsalar bile tersleri temiz­dir. Etleri de... Yok, eğer necis olan bir şeyden fazlaca yemiş iseler bunlar üç gün süreyle pislik yemekten alıkonulur, temiz şeylerle beslenilirlerse üç gün geçtikten sonra tersleri temiz olur. Etleri de...