๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 29 Ocak 2010, 20:38:12



Konu Başlığı: Namazı Kısaltmaya Engel Olan İkâmet Niyeti
Gönderen: Eflaki üzerinde 29 Ocak 2010, 20:38:12

İkâmete niyet etmek, namazı kısaltarak kılmaya mânidir. Bu ikâ­met müddeti ile ilgili olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

Hanefiler dediler ki: Peşpeşe tam onbeş gün ikâmete niyet eden kişinin namazını kısaltması caiz olmaz. Bu süreden bir saat bile olsa, daha az bir müddet için ikâmete niyet eden kişi mukîm sayılmaz. Namazı kısaltmanın sıhhatine engel olan dört şey vardır:

1.  Yürümeyi bilfiil terk etmek. Misafir henüz yürümekteyse ikâme­te niyet etse bile, mukîm sayılmaz ve bu durumdayken namazı kısaltarak kılması vâcib olur.

2.  İkâmete niyet ettiği yerin ikâmete elverişli olması. Sahrada, harap bir adada veya denizde ikâmete niyet etse bile mukîm sayılmaz. Na­mazı kısaltması vâcib olur.

3. İkâmete bir tek yerde niyet etmek. İki beldede ikâmete niyet edip bunlardan birini belirlemezse yine ikâmet niyeti geçerli olmaz.

4.  Yolcu, bağımsız karar verme yetkisine sâhib olmalıdır. Bir üstü­ne tâbi olarak seferde bulunan bir kişi, ikâmete niyet etse bile, bu niyeti sahîh olmaz. Bağlı bulunduğu üstünün ikâmete niyet ettiğini bilmediği sürece namazını kısaltarak kılar.

Üç günlük bir yola gitmeye niyet eden kişi, bu yolculuğu tamamla­madan dönerse, sırf dönüşe kasdetmekle namazı tam olarak kılması vâ­cib olur. Yine sefer mesafesini tamamlamadan önce ikâmete niyet eden kişi de vardığı ilk yerde -bu yer ikâmete elverişli olmasa bile- namazı tam olarak kılmalıdır. Onbeş günden az bir süre için ikâmete niyet eden veya bir yerde ikâmet ettiği halde ikâmet için niyet etmeyen kişi, bu hal üzere senelerce kalsa bile seferi sayılır; namazı kısaltarak kılması vâcib olur. Bu kişi, sözgelimi bir kafileyi beklemekteyse ve bu kafilenin de on­beş günden önce gelmiyeceği biliniyorsa, ikâmete niyet etmiş sayılır. Bu takdirde namazı tam olarak kılması vâcib olur.

Hanbeliler dediler ki: Yolcu, ikâmete elverişli bir yerde olmadı­ğı halde mutlaka ikâmete niyet ettiğinde veya kendisine yirmi vakitten fazla namazın vâcib olacağı bir süre için ikâmete niyetlendiği takdirde, namazı kısaltarak kılması caiz olmaz. Aynı şekilde bir kişi, bir iş için ikâmete niyet eder ve bu işin -girdiği günle çıktığı gün dâhil olmak üzere- dört günden önce tamamlanmayacağını zannederse, namazını tam olarak kılması gerekir. Sefer esnasında bir iş için bir yerde ikâmete niyet etmek­sizin kalır ve bu işin ne zaman biteceğini bilmezse, senelerce kalsa bile namazı kısaltarak kılar. Bu işin sefer hükmünü kesmeyecek bir süre için­de tamamlanma ihtimali bulunduğu sürece, ikâmet süresinin az veya çok olması hususunda kuvvetli bir samda bulunsa da namazı kısaltarak kılar. Sefer mesafesinin sonuna varmadan geri dönen yolcu, kendi asıl yerine dönerken namazı tam olarak kılar.

Malikiler dediler ki: Dört günlüğüne ikâmete niyet eden yolcu­nun sefer hükmü kesilir ve namazı tam olarak kılması gerekir. Ancak bunun iki şartı vardır:

1.  İkâmete niyet edilen süre dört tam gün olmalıdır. İkâmet edece­ği yere fecrin doğuşundan sonra girdiği gün, ikâmet süresinden sayılmaz. Yine ikâmet yerinden çıktığında fecir doğmuşsa o gün de ikâmet süresin­den sayılmaz.

2.  Bu ikâmet süresi içinde kişiye yirmi vakit namaz vâcib olmalı­dır. Dört tam gün ikâmet edip dördüncü günün gurubundan sonra ikâ­met yerinden çıkıp giderse ve buna da ikâmetten önce niyet etmişse, ikâ­met esnasında (kendisine yirmi vakit namaz vâcib olmadığından ötürü) namazı kısaltarak kılabilir. Yine aynı şekilde, bir yere güneşin zevali es­nasında ikâmet için gelen misafir, üç gün ve dördüncü günden bir miktar kaldıktan sonra oradan göçmeye niyet etmişse, dört günü tamamlamamış olduğundan ötürü namazını kısaltarak kılar.

Şu var ki;  ikâmet niyeti ya sefer başlangıcında veya sefer esnasında olur. Eğer ikâmete sefer başlangıcındayken niyet etmişse, seferin başlan­gıç noktasıyla ikâmet yeri arasındaki mesafe, namazı kısaltarak kılmaya ruhsat verecek bir uzunlukta olabileceği gibi, olamayabilir de. Eğer na­mazı kısaltmaya ruhsat verecek bir uzunluktaysa, ikâmet mahalline bilfiil ulaşıncaya kadar namazı kısaltarak kılar. Aksi takdirde namazı baştan itibaren tam olarak kılar. Ama ikâmete sefer esnasında niyet etmişse, bilfiil ikâmet mahalline girinceye kadar, namazını kısaltarak kılar. Ara­daki mesafe, namazı kısaltmaya elverişli olsa da, olmasa da durum aynı­dır. Ayrıca içinde ikâmete niyet edilen yerin, ikâmete elverişli olması da şart değildir. Anılan bu ikâmeti, içinde imar edilmiş yerler bulunmayan bir yerde yapmaya niyet ederse, sırf oraya girmekle namazı kısaltamaz.

Misafirin, gittiği yerde, kendisi gibilerinin âdet olarak dört gün veya daha fazla ikâmet ettiklerini bilmesi de, ikâmete niyet etmek gibidir. Bu durumda ikâmete niyet etmese bile, namazı tam olarak kılar. Ama âdete muhalefet ederek, başkalarının âdetinin tersine dört gün ikâmet etmeme­ye niyet ederse, sefer hükmü kesilmez. Korkulu bir yerde askerin ikâmete niyet etmesi de istisna lölarak sefer hükmünü kesmez. Sefer esnasında asker, ikâmete niyet etmeksizin bir mahalde ikâmet ederse, uzun müddet kalsa bile bu ikâmeti, namazı kısaltmasına engel olmaz. Ama seferi sona erdiği yerde, ikâmete niyet etmeksizin de olsa, ikâmet ederse bu ikâmeti, namazı kısaltmasına engel olur. Ancak buradan da, sefer hükmünü kese­cek müddetten önce çıkacağını bilir veya zannederse namazını kısaltarak kılabilir. Sefere başladıktan sonra, hareket etmiş olduğu yere geri dönen kişinin bu dönüşü (döndüğü bu ilk yer kendisinin vatanı da olsa, ikâmet mahalli de olsa), başlı başına bir sefer sayılır. Eğer geri dönüş mesafesi, namazı kısaltacak bir uzunluktaysa namazı kısaltır. Aksi takdirde kısalta­maz. Geri döndüğü bu yerde ikâmete niyet etmese de, geri dönüşü unut­muş olduğu bir işi görmek amacıyla da olsa aynı hüküm geçerlidir.

Şafiiler dediler ki:  Misafir, giriş ve çıkış günleri dışında dört tam gün ikâmete niyet ederse, namazı tam olarak kılmalıdır. İkâmete bundan az bir süre için niyet eder veya hiçbir niyette bulunmazsa, bilfiil dört gün ikâmet etse dahi namazı kısaltarak kılabilir. Bu anlatılanlar, misafi­rin ikâmet mahallinde kalmaya ihtiyâcı olmaması durumuyla ilgilidir. Ama ikâmet mahallinde kalmaya ihtiyâcı olur ve işinin dört günden önce tamamlanmayacağını kesinlikle bilirse, orada sadece kalıp beklemekle sefer hükmü sona erer. Buraya ulaşınca ikâmete niyet etsin etmesin mukîm sayılır. Dört tam gün kalacağını kesinlikle bilmez de işinin tamamlanması günden güne kalırsa, bu durumda onsekiz gün süreyle namazını kısalta­rak kılar.[100]