Konu Başlığı: Kurbanın Mendub Ve Mekruhları Gönderen: Eflaki üzerinde 02 Şubat 2010, 18:40:55 Kurbanın mendub ve mekruhlarına ilişkin olarak mezheblerin tafsilâtlı görüşleri aşağıya alınmıştır. (24) Mâlikîler dediler ki: Bayram namazını kılan kişinin kurbanı açığa çıkarması mendub olur. Böyle yapmamak sâdece imam için mekruhtur. Kurbanlığın, kurban edilen hayvanların en iyisi, en üstünü ve en mükemmeli olması mendubtur. Kurbanın; sıhhatine engel olmayan ayıplardan salim bulunması, helâl maldan temin edilmiş olması, kulağında yuvarlak delik bulunmaması ve yarık olmaması, ön veya arka tarafından kulağının kesik olmaması mendubtur. Kurbanın semiz olması, değilse semiz olmasına çaba sarfedilmesi, çift boynuzlu, erkek ve beyaz olması, buruk daha semiz değilse erkek olması, koyun olması, koyun yoksa keçi olması mendub olur. Kurban kesmek isteyenin tıraş olmayı ve tırnak kesmeyi, bayramın birinci günü kurban kesim sonrasına ertelemesi, kurbanı kendi eliyle kesmesi mendubtur. Vârisin, miras bırakanın ölümden önce adak olmayarak belirlediği kurbanını kesmesi mendubtur. Eğer adaksa kesmesi vâcibtir. Kesilen kurbanın belli ölçüde olmaksızın etini hem yemek, hem sadaka ve hem de hediye olarak dağıtmak mendubtur. Kurban sahibi, yeme, sadaka ve hediye verme miktarını dilediği gibi ayarlayabilir. Kesilmeden önce kurbanlık hayvandan sürekli olmayan bir hayatla doğan yavruyu kesmek sünnet olur. Vücud yapısı tamamlanmış ve tüyü de bitmişse eti yenilebilir. Kurbanın kesilmesinden sonra sürekli bir hayatla doğan yavrunun kesilmesi ise vâ-cîbtir. Kurbanlık hayvanın yününü kırkmak iki şartla mekruh olur: 1- Kurbanı satın alırken, yününü kırkmaya niyet edilmemiş ise, kırkmak mekruh olur. Ama satın alırken yününü mubah bir kullanım için kullanma niyetiyle kırkmaya niyet etmişse, kırkılması kerâhetsiz olarak caizdir. Satmayı niyet etmişse kırkması mekruh olur. 2- Kırktığı yününün mislinin veya misline yakın miktardaki yünün kesime kadar bitmemesi hâlinde, kırkılması mekruh olur. Aksi takdirde mekruh olmaz. Adak kurbanlarının yünlerini kırkmak, mutlak surette haramdır. Bazıları adak kurbanlarının da diğerlerinin hükmüne tâbi olduğunu söylemişlerdir. Hanefîler dediler ki: Kişinin kendi kurbanının etinden bir kısmını yemesi ve saklaması, bir kısmını sadaka olarak dağıtması mendub olur. En faziletlisi ise, üçte birini sadaka olarak dağıtması, üçte birini kendi yemesi için ayırması, üçte birini de yakınlarıyla dostlarına vermesidir. Böyle yapmayıp tamamını kendine ayırırsa, yine caiz olur. Çünkü kurban ibâdeti, sırf kan akıtmakla yerini bulmuştur. Tabiî bu anlattığımız, kurbanın adak kurbanı olmaması durumunda söz konusudur. Eğer adak kurbanıysa, sahibi tarafından yenmesi mutlak surette haram olur; tamamını sadaka olarak dağıtması îcâb eder. Kesilmeyip de, vakti geçtiği için tamamının bayramdan sonra sadaka olarak dağıtılması gereken kurbanlık da bu hükme tâbidir. Bir kişi kurban etme amacıyla satın aldığı hayvanı, kesim vakti geçinceye dek hapseder de vakit geçerse, onu canlı olarak sadaka vermesi vâcib olur; etinden yemesi de haram olur. Kesimden Önce kurbanlıktan doğan yavrunun kurban sahibi tarafından yenilmesi de haramdır. Bu yavru da anasıyla birlikte kesilerek tamamı sadaka olarak dağıtılır. Yerse, yediği miktarın değerini sadaka olarak vermesi gerekir. Bu yavruyu canlı olarak sadaka vermek müstehab olur. Kurbanlıktan ölü olarak doğan yavrunun kesilip kesilmemesine ilişkin ihtilâflar ileride anlatılacaktır. Ölünün vasiyeti üzerine kesilen kurbanın etinî de sahibi yiyemez. Yedi ortak adına kesilen kurbanın ortaklarından biri, kendi hissesİyle geçmiş kurban kazasına niyet etmişse etinden yiyemez. Çünkü bu kurbanların tümünü sadaka olarak dağıtmak vâcibtir. Kurban sahibinin geçimini temin etmekle yükümlü olduğu kimselerin sayısı çoksa, bir genişlik olsun diye etini sadaka olarak dağıtmaması mendub olur. Eğer kurbanla yükümlü kimse kesmeyi biliyorsa, kurbanını kendi eliyle kesmeli; bilmiyorsa bizzat hazır bulunmalı ve kesime başkasını memur etmelidir. birinin kesmesi mekruhtur. Mecûsi veya putperestin kestiği hayvanın eti helâl olmaz. Kurban derisini satmak veya et, peynir, sirke ve benzeri tüketilecek şeylerle değiştirmek mekruhtur. Ama kalbur, kova ve benzeri uzun zaman kalacak bir şeyle değiştirilmesi, meselâ kalbur, kırba sofra ve benzeri şeyler yaparak ondan yararlanmak da caiz olur. Derisini ´satmanın mekruh değil, fakat bâtıl bir ahş-veriş olduğu söylenmiştir. Kesimden önce yararlanmak amacıyla yününü kırkmak mekruhtur. Kırkı-hrsa sadaka olarak vermek gerekir. Kurbanlık hayvana binmek veya kiraya vermek mekruhtur. Böyle yapıldığı takdirde, alınan ücreti sadaka olarak vermek gerekir. Kesimden önce sütünden yararlanmak da mekruhtur. Kasabın ücretini, kurbanın bir parçasını verme şeklinde ödemek mekruhtur. Kurban bayramının iki orta gecesinde kurbanı kesmek tenzîhen mekruhtur. Önce de belirtildiği gibi, ilk ve son gece kesmek sahîh değildir. Kurbanı keserken kıbleye yöneltmek, bıçağı bilemek, zorunluluk olmadıkça azâb vermemek sünnet gereğidir. Kurbanın yününü satmak, sütünü içmek mekruhtur. Ehl-i kitab olsun, mecûsi olsun evine göndererek kâfire kurbandan bir şeyler yedirmek mekruhtur. Ama kâfir, misafir olarak evine gelirse veya kendisi yemekteyken kâfir kendisine uğrarsa, ona kurban etinden yedirmek kuvvetli görüşe göre mekruh olmaz. Böbürlenmekten korkulursa, kurbanın değer ve sayısında aşırılığa kaçmak mekruh olur. Ama bundan sevab kazanma amacı güdülürse mendub olur. Müteveffa bir kimse, kendine âît vakfiyesinde şart koşmamışsa, yerine kurban kesmek mekruh olur. Ama şart koşmuşsa kesmek vâcib olur. Bu durumda; caiz olsun, mekruh olsun, şartına uymak gerekir. Ölümünden önce bir kurbanı belirlemişse onu kesmek mendub olur. Atire kurbanını kesmek mekruhtur. Atire Receb ayında kesilir. Câhilîyet döneminde müşrikler bu kurbanı, putlarına keserlerdi. İslâmiyet´in ilk zamanlarında bu caizdi; sonra udhiye (îslâmî kurban) ile neshedildi. Kurbanın belirtilmemiş olması hâlinde kendinden daha az değerde veya kendine eşit değerde bir hayvanla değiştirilmesi mekruhtur. Eğer kurbanlık, belirtilmişse değiştirilmesi sahîh olmaz. Şafiîler dediler ki: Tavlanması ister kendi fiiliyle, ister başkalarının fiiliyle olsun kurbanın semiz olması sünnettir. Boynuzsuz veya boynuzları kırık olmamalıdır. Bayram namazından sonra kesilmelidir. Kesen, müslü-man biri olmalıdır. Gündüzleyin kesilmelidir. İhtiyaç nedeniyle olmadıkça geceleyin kesilmesi mekruhtur. Kesim için yumuşak bir yer aranmalıdır. Çünkü bu, onun için daha kolay olur. Kesen kişi hem kendisi kıbleye yönelmeli, hem de kurbanı yöneltmelidir. Besmele çekmelidir. Besmeleyi kasten terket-mek mekruhtur. Peygamber Efendimize salat ve selâm getirmeli. Besmeleden sonra üç defa tekbir almalı ve şöyle demelidir: "Allah´ım! Bu sendendir ve sanadır. Benden kabul buyur." Devenin boğazı göğüs bitiminden (nahr suretiyle) kesilir. Başını ayir-mamahdır. Davar ve sığırları boğazlayarak kesmeli, boyun damarları kesilmelidir. Deveyi sol ayağı bağlı olarak ayakta; sığır ve davarı ise sol taraflarına yatırarak kesmek ve bıçağı bilemek sünnettir. Bıçağı, kurbanın gözü önünde bilemek ise mekruhtur. Kurbanı, diğer bir kurbanın gözü önünde kesmek te mekruhtur. Hanbelıler dediler ki: Kurbanın üçte birini yemek, üçte birini, verilen kimse zengin bile olsa, hediye etmek, üçte birini de yoksullara sadaka olarak dağıtmak sünnettir. Kurbanın, kurban edilmek üzere tâyin edilmiş veya adak edilmiş veya başka türden bir kurban olması bu hüküm açısından aynıdır. Ancak tâyin edilmiş veya adanmış kurbanın etinden kâfire hediye vermek caiz olmaz. Nafile kurbanın etini kâfire hediye etmek caizdir. Etin iyisini sadaka olarak vermek, orta durumda olanını hediye etmek, düşük kaliteli olanını da yemek müstehabtır. Kurban eğer bir yetiminse velîsinin o etten hediye etmesi, sadaka vermesi caiz olmaz. Bilakis onun için saklar. Eğer hayvanın yavrusu yoksa sütünden içebilir. Aksi takdirde´, yavrunun içeceğinden eksilttiği kadarı kendisine haram olur ve değerini ödemekle yükümlü olur. Ama yavrunun içeceğinden fazla olursa içebilir. Eğer, daha fazla se-mizlenmesini sağlama gibi bir faydası olacaksa, kurbanın yününü kırkmak caiz olur. Ama kalması kendisini sıcaktan ve soğuktan koruma gibi bir fayda sağlayacaksa kırkılması caiz olmaz. Kasabın ücretini kurbandan bir şey vererek ödemek caiz değildir. Ama isterse vermesi hâlinde sadaka veya hediye olarak verebilir. Kurbanın derisini ve sırt çulunu veya başka bir şeyini satmak haramdır. Derisinden ve sırt çulundan yararlanılabilir. Üzerinde namaz kılar, kalbur ve benzeri bir şey yapar, veya sadaka olarak verir. Kurban olarak belirlenmiş bir hayvan o sırada veya belirtildikten sonra gebe kalır ve sonra doğurursa, yavrusu da kendisiyle beraber kesilir. Anasının karnından ölü çıkan cenini veya boğazlanmış bir hayvanın hareketi gibi kendisinde hareket bulunarak çıkan yavruyu kesmek mendubtur. Ama kendisinde yerleşik bir hayat bulunarak doğan yavruyu kesmek vâcibtir. Tüyü bitmiş olsun olmasın, ceninin kesilmesi, anasının kesilmesidir. Deveyi sol ayağı bağlı olarak ayakta, nahr suretiyle (boynu boğaz dibinden) kesmek sünnettir. Kurbanı keserken, diğer hayvanlara yapılan muameleleri yapmak sünnettir. Bu muameleler Zebh bahsinde anlatılacaktır. |