๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 28 Şubat 2010, 16:40:49



Konu Başlığı: Koca, Kendi Karısıyla Sefere Çıkabilir
Gönderen: Eflaki üzerinde 28 Şubat 2010, 16:40:49
Gidilecek yer emniyetli ve koca da karısına karşı güvenilir biri ise, koca karısıyla birlikte bir yerden başka bir yere yolculuk yapabi­lir. Mezheblerin buna ilişkin geniş açıklamaları aşağıya alınmıştır.

(60) Hanefîler dediler ki: Kocanın kendi karısıyla sefere çıkması mese­lesinde değişik fetvalar verilmiştir. Bazıları kocanın mutlak surette kendi ka­rısıyla sefere çıkamayacağı şeklinde fetva vermiş, buna gerekçe olarak da şu hususu ileri sürmüşlerdir: Kadın gurbette, ailesinden ve aşiretinden uzakta bulunduğunda kendisine zarar ulaşacağı zannedilir. Diğer bazılarıysa, kadı­na karşı güvenilir olduğu takdirde kocanın kendi karısıyla sefere çıkmasının caiz olduğu yolunda fetva vermişlerdir. Bu fetvanın sahibi, kendi fetvasını zâhirü´r-rivâye olarak teyid etmiştir. Bazı kimseler, durumların bazan çok açık bir şekilde birbirlerinden farklı olacaklarını söylemişlerdir. Bazan sefer dolayısıyla kadın eziyet görür. Bazan kadının kocasıyla birlikte sefere çık­ması, hayatın zorunluluklarından biri olabilir. Meselâ kocanın, kendi bel­desinden uzak bir yerde görevli bir memur olması veya kendi beldesinden uzaktaki bir yerde bir mülkünün bulunması ve kendisi işlemedikçe bu mül­künün semere vermeyişi gibi. Bu durumda kadın, kocasıyla birlikte sefere çıkmazsa, zarar gören kadın değil, kocanın kendisi olur. Bu nedenle kadı­nın kocasıyla birlikte sefere çıkmasının veya çıkmamasının takdiri müftüye verilmiştir. O, durumun gelişmesine ve ortama göre fetvasını verir. Ben bu konudaki ihtilâfın lâfızda kaldığı kanısındayım. Zîra kadının kocasıyla bir­likte sefere çıkamiyacağını söyleyenler, gerekçe olarak kadına ulaşacak zararı ileri sürmektedirler. Kadının kocasıyla birlikte sefere çıkabileceğini söyleyenler, kocanın kadına karşı güvenilir olmasını, evliliğin hak ve vecibe­lerini bilmesini, kadının ırzını korumasını, şerir, kötü ahlâklı ve fâsık olma­masını şart koşmuşlardır. Aksi takdirde koca, karısına karşı güvenilir olmaz. Koca yukarıdaki şartlara uygun olup da karısıyla birlikte sefere çıkarsa, ka­dına hiç bir zarar ulaşmaz. Şu halde iki görüş arasında bir fark yoktur. Bu­nun takdiri müftüye veya kadıya verilmiştir diyen, her iki durumun takdirini ona (kocaya) bağlamıştır. Kadı veya müftü, kocayı karısına karşı güvenilir görmezse ve kadının sefere çıkmakla zarara uğrayacağına kanaat getirirse kadının kocasıyla birlikte sefere çıkmasına izin vermez. Çünkü bu durumda sefere çıkması caiz olmaz. Ama bunun aksi olursa, sefere çıkması caiz olur. Şunu da belirtelim ki, kadının kendi ailesi ve aşireti arasında kalması, genel bir ölçü olamaz. Çünkü kşdının doğduğu beldede aile ve aşiretinin bulun­madığını, aile ve aşiretinin doğduğu beldeden uzak bir beldede bulunduğu­nu, meselâ Urfa doğumlu bir kadının anne ve babasının ölmüş olduğunu, aile ve aşiretinin İstanbul´da ikâmet ettiğini farzedersek, bu kadının, İstan­bul´da aile ve aşireti arasında kocasıyla yaşaması gerekir diyebilir miyiz? Bu, çok rastlanılan bir olaydır. Evet, denebilir ki, kadın şehirde olup da bir kö­ye nakledilecek olursa, bu nakilden ötürü zarara uğrayabilir. Şehirden köye taşınma nedeniyle yaşam biçimi değişecek, uzun süre gamlı ve hüzünlü ola­rak yaşayacaktır. Zîra güzel manzara ve görünümlerden, aksi olan manzara ve görünümlere intikal etmek, bir nevi hapsolmaya benzer. Bu nedenle de­mişlerdir ki: Kadın, ancak şehrin banliyösüne taşınabilir. Yani kadın, şehir merkezi veya kasabalara taşınacak olursa, itiraza mahal kalmaz. Doğrusu­nu söylemek gerekirse, şehirden köye veya köyden şehire taşınmakta fayda varsa; koca, kadına karşı güvenilir biri olduğu ve taşınılacak yerde de gü­venlik bulunduğu takdirde, bu taşınmanın mutlak surette caiz olduğuna fet­va verilmiştir. Ama koca fâsık ise ve kadının ırzına karşı güvenilir biri değilse veya şerir olup karısına eliyle ve diliyle eziyet ediyorsa veya nafaka vermek­te onu sıkıntıya düşürüyorsa, yahut da benzeri durumlardaysa, karısını baş­ka yere götürmesine fetva vermek sahih olmaz. Eşlerin ve çocuklarının mutluluğunu temin edecek olan gerçek maslahatı bırakıp da arzu ve şehvet­lerin ardına düşmek, maslahattan değildir.

Mâlîkîler dediler ki:  Koca, gerdeğe girmiş olsun olmasın, karısıyla birlikte dilediği tarafa sefere edebilir. Ama karısının mehrini vermemiş olup gerdekten önce onunla birlikte sefere çıkmak isterse, kadın, peşinen veril­mesi gereken mehir kendisine ödeninceye dek kocasıyla birlikte yolculuğa çıkmayabilir .Kocası kendisiyle birlikte gerdeğe girmiş olsa bile bu böyledir. Koca varlıklı ise, kadın mehrin peşinatını alıncaya dek yine kocasıyla birlik­te yola çıkmayabilir. Ama koca yoksul olup mehri verecek kadar mala sahip değilse, kadın, yola çıkmama hakkına sahip olamaz. Mehir, kocanın zim­metinde borç olarak kalır. Bu, kocanın gerdeğe girip de kadının ona cinsel temas imkânı vermemesi halinde sözkonusu olan hükümdür. Cinsel temas imkânı verirse, kocası kendisiyle bilfiil temasta bulunmuş olsun olmasın ve varlıklı olsun olmasın, kadın bundan sonra kocasıyla birlikte yola çıkmak­tan imtina edemez. Kuvvetli olan görüş budur.

Cinsel temasa imkân vermenin de cinsel temas hükmünde olduğu açık­ça belirtilmiştir. Sonra kocanın karısıyla birlikte bir başka beldeye sefere çık­ması, bazı şartlarla sahih olur:

1- Koca hür olmalıdır. Karısı câriye olsa bile, köle, kendi karısıyla bir­likte sefere çıkamaz.

2-  Yol, emniyetli olmalıdır.

3-  Koca, güvenilir biri olmalıdır.

4-  Sefere gidilecek belde yakın olmalıdır. Öyle ki, kadınla ailesi arasın­da haberleşmenin kesileceği kadar uzak bir belde olmamalıdır. Bu durumda kocanın varlıklı veya yoksul olması arasında bir fark yoktur.

Hanbelîler dediler ki:  Koca, hür olan karısıyla birlikte dilediği ta­rafa yolculuk yapabilir. Yalnız kocanın, karısına karşı güvenilir olması, se­fere gidilecek yerin (ve yolun) korkulu olmaması şarttır. Tabiî kadın, eğer kocasıyla birlikte sefere çıkmamayı şart koşmamışsa... Böyle bir şart ileri sürmüşse, kocasının bu şarta riâyet etmesi gerekir. Riâyet etmez ve şartını hiçe sayarsa, kadın, nikâh akdini feshetme hakkına sahip olur.

Şafiîler dediler ki:  Koca, ona karşı güvenilir olduğu takdirde karı­sıyla birlikte sefere çıkma hakkına sahiptir. Kadın kocasıyla birlikte sefere çıkmaya yanaşmazsa isyankâr olur. Nafakayı ve diğer şeyleri kocasından al­ma hakkına sahip olmaz. Yapılacak sefer günah içerikli olsa bile, hüküm değişmez. Ancak kadın hastalık, sıcaklık, soğukluk gibi yolculuğa engel bir mazerete sahipse veya kocasıyla birlikte sefere çıktığı takdirde zarara uğra-yacaksa, sefere yanaşmama nedeniyle isyankâr olmaz. Sefer, günah içerikli olsa bile, kadın kocasıyla birlikte sefere çıkmalıdır. Çünkü kocası, onu gü­nah işlemeye değil, sadece hakkını yerine getirmeye davet etmektedir.