> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler  (Okunma Sayısı 1449 defa)
07 Şubat 2010, 13:50:00
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 07 Şubat 2010, 13:50:00 »




Bilindiği gibi nesîe ribâsı, bir cins malın bir kısmıyla veya teslim al­manın geciktirilmesi karşılığında fazla olarak başka bir cins malla satıl­masıdır. Örneğin şu anda hazır bulunan bir kile buğdayı, iki ay sonra ödenecek bir buçuk kile buğday karşılığında satmak veya şu anda hazır bulunan yirmi bin lirayı, bir sene sonra ödenecek yirmibeşbin lira karşılı­ğında satmak gibi. Vejyahut şu anda hazır bulunan bir kile buğdayı, altı ay sonra ödenecek iki kile darı karşılığında satmak gibi. Çünkü darı ile buğday her ne kadar ayrı cins mallardan iseler de, bunların karşılığında satıcıyla müşterinin teslim ve tesellümlerinin aynı anda olması ve ödeme­nin geciktirilmemesi şarttır. Aksi takdirde ribâ olur.

Durum böyle olunca satılan her cins mala ribâ girer mi? Yoksa ribâ, hadîs-i şerifte anılan buğday, arpa, altın, gümüş, hurma ve tuz gibi belli cins mallara mı girecektir. Hadîs-i şerîfte anılanlara kıyaslama yaparak ri-bânın, bu sayılan cinsler dışındaki mallara da gireceği hususunda dört mezheb imamı arasında ihtilâf yoktur. Yalnız imamlar, anılan eşyalar ara­sındaki fazlalığı haram kılmanın illeti hususunda ihtilâf etmişlerdir ki, bu illetin bulunması durumunda diğerleri de buna kıyaslanabilsin. Nitekim bu, sayfanın alt tarafında detaylı biçimde açıklanmıştır.

Şu da var ki; Zahirîler ribâyı, hadîs-i şerîfte anılan eşyalara mahsus kılmışlardır.

(158) HANBELÎLER dediler ki: Aynı cins malların değiştirilmesinde faz­lalığın haram oluşunun illeti, ölçek ve tartıdır. Ölçek ve tartıyla satılan her çeşit mala ribâ girer. Satılan bu tür mallar arasındaki fazlalık, bir hurmanın iki hurma karşılığında satılması gibi, ölçeğe gelmeyecek kadar az da olsa; ister pirinç kadar altının (yarım pirinç tanesi kadar altınla) satılması gibi tartıya gelmeyecek kadar az da olsa; darıyla pirinç gibi yenen bir şey olsa veya pa­muk tohumu, keten tohumu, ipek, demir, kurşun ve bakır gibi yenmeyen bir şey de olsa, aynı hükme tâbidir. Ölçeklenmeyen ve tartılmayan, meselâ sayı ile satılan şeylerde ribâ cereyan etmez. Örneğin bir yumurtanın iki yu­murtayla, bir bıçağın iki bıçakla satılması, aynı cinsten olmalarına rağmen sahihtir. Çünkü bunların nitelikleri farklıdır. Bir rivayete göre bu tür malla­rın da birbirlerinden fazla olarak mübadele edilmelerinin mekruh olduğu söy­lenmiştir.

Hanefîler dediler ki: Aynı cins malların değiştirilmesindeki fazlalı­ğın haram oluşunun illeti, Hanbelîlerin de dedikleri gibi ölçek ve tartıdır. Yalnız Hanefîler demişlerdir ki: Yiyecek maddelerinde ribânın gerçekleşece­ği miktar, yarım sa´ (1,667 kg) veya daha fazlasıdır. Aynı cinsten yiyecek maddeleri yarım sa´dan az olursa, biribirlerinden fazla miktarda değiştiril-seler de akid sahih olur. Meselâ bir avuç buğdayı el be el veya vadeli olarak iki avuç buğdayla satın almak caiz olur. Hülâsa, yarım sa´a varıncaya ka­dar, yiyecek maddelerinin değiştirilmelerinde biri diğerinden fazla olsa da satış akdi sahih olur. Sözgelimi bir hurmayı, iki hurma karşılığında satmak sahihtir. Çünkü hurma, ölçekle satılır. Yarım sa´dan az olan yiyecek mad­delerine ribâ girmez. Meşhur olan görüş budur.

Tartılan mallarda ribânın cereyan edeceği miktara gelince bu, altın ve gümüş için bir buğday tanesi kadar olan ağırlıktır. Yiyecek maddeleri için de bir veya iki elma kadar olan miktardır. Sözgelimi bîr elmayı iki elma kar­şılığında satmak sahih olur. Yalnız bu satış akdinin sahih olması için, her iki bedelin de belirtilmesi şarttır. Meselâ satıcı, "belirli olan bu elmayı, şu iki elma karşılığında sana sattım" demelidir. Nitekim bu husus, ileride açık­lanacaktır. Bir nesne yenilsin veya yenilmesin, kendisinde bu illetin tahak­kuk ettiği şeylerde ribâ cereyan eder. Hadîs-i şerîfte anılan buğday ve arpaya; dan, sütleğen, pirinç, kireç, susam gibi ölçekle satılan şeyler de kıyaslanır. Yine hadîs-i şerîfte anılan altın ve gümüşe, kurşun ve bakır gibi tartıyla satı­lan eşyalar da kıyaslanır. Sayı ve metreyle satılıp da ölçek ve tartıyla satıl­mayan şeylerde ribây-ı fazl cereyan etmez. Meselâ bir metre kumaşı aynı cinsten İki metre kumaş karşılığında satmak, açıklaması gelecek olan kab-zetme şartıyla caiz olur. Aynı şekilde bir yumurtayı iki yumurta karşılığın­da, bir karpuzu iki karpuz karşılığında satmak da caizdir. Bunun caiz oluşunun formülü şudur: Satılan mal, kendisi karşılığında ödenen bedelle aynı cins olursa (meselâ, buğdayın buğdayla ve arpanın arpayla satılmasın­da olduğu gibi); ölçek veya tartıyla satılır ve satılan maldan veya bedelinden birinde diğerine nisbetle bir fazlalık olursa; bu fazlalık herhangi bir vâdeyle olsa da olmasa da satış akdi sahih olmaz. Bunda ribây-ı fazl ve ribây-ı nesîe haram kılınmıştır. Bu da buğday, arpa, altın ve benzeri ölçek, ya da tartıyla satılan mallar gibidir. Çünkü bunlarda ölçek veya tartı şeklinde miktar ile cins tahakkuk etmiştir. Ama cins veya miktardan sâdece birinin bulunduğu malda ribây-ı fazl cereyan etmez. Ancak bu gibi mallarda ribây-ı nesîe ha­ram olur. Miktarın değil de sâdece cinsin tahakkuk ettiğine örnek; yumurta­nın yumurtayla, karpuzun karpuzla ve bunlara benzer sayıyla satılan şeylerin satış ve takasıdır. Metreyle satılan kumaş ve benzeri şeyler de bu hükme ta­bidirler. Bu gibi şeylerde cins birliği vardır. Ama miktar birliği yoktur. Ta­biî, bunların ölçek veya tartıyla satılmalarını kastediyorum. Cins birliği olmaksızın miktar birliğinin tahakkuk etmesine gelince; buna örnek olarak buğday ve arpayı gösterebiliriz. Bu ikisi ayrı cinsten olmakla birlikte ölçekle satılırlar. Bunda ribây-i nesîe haramdır. Ribây-ı nesîe, iki maldan birini, bir süre sonra daha fazlasını alma koşuluyla diğeri ile takas etmektir. Ayrı cins­ten olanlar arasında ribây-ı fazl haram değildir. Bu, teslim alma şartıyla bir malı, başka cinsten bir malla fazlasına satmaktır. Ama aralarında fazlalık olmaksızın bir yiyecek maddesini kendi cinsinden olan bir yiyecek madde­siyle satmada teslim almak, şart değildir.

Şâfiîler dediler ki: Hadîs-i şerîfte anılan eşyalar iki kısma ayrılmak­tadırlar:

1- Nakidler: Bu, altın ve gümüştür.

2- Yiyecekler: Bunlar, çoğunlukla insan için yemek olması kastedilen şeydir. Yani Cenâb-ı Allah´ın, bunu kendilerine ilham ederek insanlar için yemek olması maksadıyla yaratmış olduğu şeydir. Başka varlıklar bu eşya­larda insanlara ortak olsalar bile, bu böyledir. Meselâ baklanın, hem insan ve hayvanların yediği bir yiyecek olması gibi.

Kendisinde paralık ve yemeklik niteliği bulunan her şeye ribâ girer. Pa­ra olarak kullanılan şeyin cüneyh ve riyal gibi darphanede damgalanmış ol­masıyla, hülyet ve külçe altın gibi damgalanmamış olması arasında bir fark yoktur. Örneğin peşin veya vadeli iki cüneyhi, üç cüneyh karşılığında satın almak sahih olmaz. Aynı şekilde on miskal ağırlığındaki bir altın parçasını, onüç miskal ağırlığındaki bir altın parçasıyla satın almak da, sarf bahsinde ele alınacağı gibi, sahih olmaz. Ticâret mallarına gelince; bunları, biribirin-den fazlası ile satmak sahih olur. Çünkü bunlar nakid niteliğini taşımamak­tadırlar. Anılan haramlık illeti bunlarda gerçekleşmemektedir.

Yiyeceklere gelince bunlar, hadîs-i şerifte anılan üç durumu kapsarlar:

1- Bunlar arpa ve buğday gibi azık için olurlar. Bunlardan maksat, kişi­nin günlük yaşamını sürdürmesi için gidalanmasıdır. Arpa ve buğday anla­mında olan pirinç, darı, nohut ve acı bakla da bu gruba girerler. Tatlı suyun bu grupta ele alınıp alınmayacağı hususunda ihtilâf edilmiştir. Kimilerine göre bu, azıklar grubuna girer. Çünkü beden için zaruridir. Tatlı suyun yiyecek­lerden sayıldığına şu âyet-i kerîmede de şâhid olmaktayız:

"Ve kim onu tadmazsa o bendendir." (Bakara: 249). Kimilerine göre tatlı su, bedeni ıslâh edici olduğundan ötürü, ileride an­latılacak olan tedaviye mülhak olur.

2- Bunlar, meyve yemek için olurlar. Hadîs-i şerifte hurmadan söz edil­miştir. Ama kuru üzüm ve incir de bu grupta mütâlâa edilebilir.

3- Bunlar, yiyecekleri ve bedeni ıslâh etmek için olurlar. Hadîs-i şerifte tuzdan söz edilmiştir. Ama sinameki ve aynı cinsten olup ilâç için kullanılan otlarla ağaç yapraklan da bu grupta mütalaa edilebilirler. Kuru fesleğen de bunlardandır. Bu, ilâç olarak kullanılır. Ama taze fesleğen böyle olmayıp ribâ ile ilgili değildir. Yukarıda "yemek olması kastedilerek yaratılmış olan şeydir" demekle, deri ve kemik gibi her ne kadar yenilse de yemek maksa­dıyla yaratılmış olmayan şeyler, tanım kapsamı dışına çıkarılmış oldu. Yine bu kaydı koymakla ot, saman ve çekirdek gibi, sırf hayvanlara özgü yiye­cekler de kapsam dışına çıkarılmış oldu. Bunlar da ribâ ile ilgili değildir. Bundan da anlaşılıyor ki Şâfiîler, kendisinde yiyecek olma niteliği bu­lunan ve para olmaya elverişli olan şeyleri, hadîs-i şerifte anılan altı şeye kı-yaslamişlardır. Bu kıyasın illeti, yemeklik ve paralıktır. Alçı gibi yemeklik vasfı olmayan bir şeyi, kendi cinsinden bir alçı ile, biri diğerinden fazla ola­rak bîr ticâret eşyası gibi satmak sahih olur.

Mâlikîler dediler ki: Altın ve gümüşün kendi cinsleriyle alınıp sa­tılmalarında aradaki fazlalığın haram oluşunun illeti, nakitliktir. Yiyecekte­ki fazlalığın haram oluşunun illeti, ribây-ı fazi ile ribây-ı nesîe´ye göre değişir. Ribây-ı nesîe´deki haramlığm illeti, tedavi şeklinden ayrı olarak sırf yemek olmaktan İbarettir. İnsana özgü bir yiyecek şeydeki ribây-ı nesîe de haram olur. Bu yiyecek biriktirip saklamaya veya günlük azık olarak yenilmeye el­verişli olsa da, olmasa da hüküm aynıdır. Bu da salatalık, karpuz, limon, portakal, turunç, marul, pırasa, havuç, şalgam ve lahana gibi yeşilliklerdir. Elma ve muz gibi meyveler de bu grupta mütâlâa...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:01:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler rüya tabiri,Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler mekke canlı, Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler kabe canlı yayın, Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler Üç boyutlu kuran oku Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler kuran ı kerim, Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler peygamber kıssaları,Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeyler ilitam ders soruları, Kendilerinde Ribânın Haram Olduğu Şeylerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes