> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Karzla İlgili Hükümler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Karzla İlgili Hükümler  (Okunma Sayısı 1597 defa)
07 Şubat 2010, 17:12:01
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 07 Şubat 2010, 17:12:01 »



Karzla ilgili bir takım hükümler vardır ki, bunlar mezheblere gö­re geniş olarak aşağıda anlatılmıştır.

(11) Hanefîler dediler ki: Karzla ilgili hükümleri şöylece sıralayabiliriz:

1- Karz olarak verilen şey, misliyle tazmin edilir. Bir kimse, ölçeklik bir şeyi, meselâ buğdayı karz olarak aldığında, ancak aldığının mislini vermek­le yükümlü olur. Geri ödeme esnasında bu mislin pahalılığı veya ucuzluğu göz önünde bulundurulmaz. Karz olarak alman sayılık ve tartılık nesnelerde de hüküm aynıdır. Bir kimse, revaçtaki kuruşları karz olarak alır ve bu ku­ruşlar tedavülden kaldırılırsa, ancak karz olarak aldığı kuruşların mislini öde­mekle yükümlü olur. Aynı şekilde bir kimse bir kilo et karz aldığında, aldığı günkü fiyatı bin lira olduğu halde daha sonra beşyüz liraya düşerse, karz alan kişi sahibine ancak bir kilo et geri vermekle yükümlü olur. Aynı şekilde ekmek karz alan kişi, aldığı sayıda veya tartıda ekmeği sahibine geri vermekle yükümlü olur. Ekmeğin sayı veya tartıyla karz verilmesi sahih olur.

2- Karzda ve karz olarak bir şeyi teslim almada başkasına vekâlet ver­mek sahih olur. Sözgelimi adamın biri, bir başkasına: "Bana şunu karz ola­rak ver" der, sonra bu şeyi teslim almak üzere kendi yerine birini vekil tâyin ederse sahih olur.

İstikraz ise, karz talebinde bulunmaktır ki, bunda başkasına vekâlet ver­mek sahih olmaz. Adamın biri, bir başkasını, falan şahsa gidip kendisi için bir şeyi karz almak üzere vekil tâyin ederse, bu hususta o kişi karz talebinde bulunanın vekili olmaz. Bu emri alan şahıs, o şeyi karz olarak isteyip teslim alır ve o şeyi: "Bana emredene teslim ettim" der, emreden de inkâr ederse, emredilen kişi o malın tazminatını ödemekle yükümlü olur. Emredenin bir şey vermesi gerekmez. Çünkü emredilen, emredenin vekili değildir. İstikraz­da elçilik sahih olur. Meselâ adamın biri, falana gidip kendisi için istikrazda bulunmak üzere birisini elçi olarak görevlendirir; elçi de gidip ona: "Falan, senden şu malı karz olarak istiyor" der, o da elçiye karz olarak verirse; verilen mal, elçiyi görevlendiren emrediciye âit olur. Ama elçi gidip de mal sahi­bine "bana şu kadar malı karz olarak ver" diyerek, karzı kendi nefsine izafe eder ve mal sahibi de ona verirse, mal elçinin olur. Elçi, malı kendisine gö­revlendiren kimseye vermeyebilir. Buna benzer misaller yemin bahsinde de geçmişti.

3- Bir kimsenin menfaat karşılığında bir başkasına karz vermesi mek­ruhtur. Ama bu mekruhluk, menfaatin karz akdinde şart koşulması duru­munda sözkonusu olur. Sözgelimi adamın biri bir başkasına, karşılığını aynı miktarda temiz olarak alma koşuluyla, yirmi ölçek kirli buğdayı karz olarak verirse, bu karz akdi mekruh olur. Ama bir kimse bir başkasına kalitesiz bir şeyi karz olarak verir de, karz olarak alan kişi akidte şart koşmaksızin bilâ­hare karzın bedelim kaliteli olarak öderse, bunda mekruhluk olmaz. Yine bunun gibi bir kimse, kendisine pahalı fiyatla eşya satın almak üzere bir di­ğerine karz olarak para verirse, hüküm aynı olur. Örneğin bir kimsenin ya­nında ipekli veya pamuklu her biri onbin lira değerinde olan elbiseler bulunup bir başkası gelip ondan karz olarak ikiyüzbin lira karz olarak ister; karz ola­rak vereceği ikiyüzbin liranın bir kısmını yanındaki elbiseleri yirmişer bin lira hesaplayarak ona satar, kalan kısmını para olarak verirse, bu yaptığını karz akdinde şart koşmamişsa caiz olur. Bazıları bunun yine de mekruh ola­cağını söylemişlerdir. Ama karz akdinde şart koşulursa kesinlikle mekruh olur. Karz alan kimsenin, kendisine karz veren kimseye hediye vermesinin bir sakıncası yoktur. Ama bundan kaçınmak daha faziletli olur. Yine bu cüm­leden olmak üzere, bir kimse bir başkasından kendisine karz olarak mal ver­mesini ister de, mal sahibi ona: "Bu elbiseyi benden yirmibin liraya satın al" der ve o da satın alırsa; sonra mal sahibi elbiseyi (onun hesabına) bir başkasına onbin liraya satar ve arkadaşına, sattığı bu elbisenin bedeli olan onbin lirayı alıp ilk müşteriye teslim ederse; müşteri de böylece (onbin lira aldığı halde) yirmibin lira borçlanmış olursa, buna "bey´i îne" (devir satışı) denir. Bazıları bunun caiz olduğunu, bazılarıysa mekruh olduğunu söylemiş­lerdir.

4- Kısıtlılık altında bulunan çocuğun karz alması caiz olmaz. Bir kimse ona karz olarak bir şeyler verir de çocuk aldığını kaybederse, o mal sahibi­nin hesabına kaybolmuş olur. Ama çocuk kısıtlılık altında değil ve tasarruf­ta bulunma iznine sahipse karz alması sahih olur. Çünkü o, baliğ kimse hükmündedir. Bazıları derler ki; kısıtlılık altında bulunan çocuk, karz aldı­ğını telef ederse tazminatını ödemekle yükümlü olur. Bu nesne, kendiliğin­den telef olursa, ittifakla tazminat ödeme yükümlülüğü altına girmez. Bunak da bu hükümler bakımından çocuk gibidir.

Şafiıler dediler ki: Karzla ilgili bazı hükümler vardır ki, bunları şöy­lece sıralayabiliriz:

1- Karzın rükünleri, bey´in rükünleri gibidir. Karzda, karz olarak veri­len şeyin miktarı belli olmalıdır. Aynı şekilde bey´ akdi gibi, karzda da icâb ve kabulün bulunması zorunludur. Icâb bazan sarih, bazan da kinaye olur. Sarih icâba örnek olarak bir kimsenin bir başkasına: "Bu şeyi sana karz olarak verdim" veya "selef ettim" demesini gösterebiliriz. "Bu şeye, misli ile mâ­lik oldum" demek de böyledir. Kinayeye örnek olarak da, bir kişinin bir baş­kasına: "Bu şeyi misliyle al" veya "bu şeyi al ve bedelini geri ver" veya "bu şeyi ihtiyaçlarına harca ve bedelini geri ver" demesini gösterebiliriz. Hükmî karzda icâb ve kabul gerekmez. Örneğin bir kimse yitik bir hayvan bulur, ona gerekli nafakayı verirse; ona nafaka vermesi, sahibine karz vermesi hük­münde olur. Bunda icâb ve kabul şart değildir.

2- Karz veren kişinin teberru ehliyetine sahip olması şarttır. Velînin kendi velayeti altındaki kısıtlının malının yağma veya diğer yollarla zayi olmasın­dan korkması gibi bir zaruret olmadan malını karz vermesi sahih olmaz. Ama kadı, karz alanın emin ve varlıklı biri olması durumunda kısıtlının malını, zaruret olmadan da karz olarak verebilir. Aynı şekilde karz veren kişinin, malını verirken kendi hür iradesiyle vermesi şarttır. Diğer akidlerinde de ol­duğu gibi, zorlanan kimsenin karz vermesi sahih olmaz. Karz alan kişiye ge­lince onun akıllı ve baliğ olması, kısıtlılık altında bulunmaması gibi muamele ehliyetine sahip olması şarttır.

3- Karz olarak verilen şeyin, eğer bu şey zimmette nitelenen bir nesne ise, kendisinde selem akdi yapılması sahih olan şeylerden olması şarttır. Me­selâ bir kimsenin, bir diğerine: "Şu nitelikteki devemi sana karz olarak verdim" demesi gibi. Ancak karz alan kişinin o deveyi derhal teslim alması şarttır. Teslim almanın bir süre ertelenmesi sahih olmaz. Şu da var ki, akid meclisinde teslim alınması şart değildir. Oradan ayrıldıktan sonra da teslim alması sahih olur. "Şu deve" gibi muayyen ve hazırdaki bir şeyse, derhal teslim alınması şart değildir. Çünkü o, zimmette nitelenenden daha kuvvet­lidir. Teslim alınmasının ertelenmesi sahih olur. Selem bahsinde de anlatıl­dığı gibi, muayyen şeyin üzerine selem yapmak sahih olmaz. Ama karz olarak verilmesi sahih olur.

"Kendisinde selem yapılması sahih olan" sözüyle, üzerine selem yapıl­ması sahih olmayan zimmette nitelenen şeyler kapsam dışına çıkarılmış ol­du. Hâmile hayvan gibi. Zimmette nitelenen bu gibi şeylerin karz olarak verilmeleri sahih olmaz. Bu gibi şeyler üzerine selem akdi yapmak da sahih olmaz. Karzda, karz olarak verilen şeyin, kendisi üzerine selem yapılması sahih olan şeylerden olması şarttır. Çünkü üzerinde selem yapılması sahih olmayan şey, zabt altına alınamaz veya ender bulunduğu için mislini geri ver­mek imkânsız olur. Ekmek bundan istisna edilmiştir. Ekmek üzerine selem akdi yapmak caiz olmaz. Ama ona ihtiyaç umumî olduğu için tartı ile karz verilmesi caizdir. Bazıları, ekmeğin tartı veya sayı ile karz verilmesinin caiz olacağım söylemişlerdir. Aynı şekilde şayi hisseli bir akarın yarısı, örneğin bir evin yarısı da bundan istisna edilmiştir. Evin yansı üzerine selem akdi yapmak sahih olmaz. Ama karz olarak verilmesi sahih olur. Karzda aranı­lan husus, karz olarak verilen şeyin, karz veren kişiye geri verilmesi müm­kün olan mislinin bulunmasıdır. Şayi hisseli evin yarısına, diğer yarısı tekabül eder ve bu yarı, diğer yarının tamamen mislidir. Bu durumda karz alan kişi­nin, karz verene diğer yarıyı geri vermesi sahih olur. Diğer yarı, aldığı yarı­nın tamamen mislidir. Bunda selem yapmak sahih olmaz. Çünkü bu ender bulunan bir şeydir. Evin yarısının misli, ancak ikinci yansıdır. Bu yarısı da tükenirse, mislinin bulunması imkânsız olur. Bu nedenle evin yarı şayi his­sesi üzerine selem yapmak sahih olmaz. Ama akarın üçte ikisi veya tümü­nün karz edilmesi sahih olur. Nitekim onda selem yapmak da o zamanda misli bulunmadığından dolayı sahih olmaz. "Akarın üçte ikisi veya tümü­nün karz olarak verilmesi ve karşılığında bedel olarak başka bir akarın ve­rilmesi sahih olur. Çünkü onun mana ve suret bakımından mislini geri vermek gerekmez. Aksine karzda karşılığın başka bir akardan verilmesi de yeterli olur" demek mümkün değildir. Çünkü böyle bir muamele, taraflar arasın­da anlaşmazlığa yol açar. Karz veren kişi, ancak karz verdiğinin sûreten misline razı olur ve onun başka akardan karşılığının kendisine verilmesini kabul et­meyebilir. Ama karz veren kişi evvel emirde buna razı olursa karz akdinin sahih olacağı aşikârdır.

Bundan da anlaşılıyor ki, misli bulunan ve kıymeti olan şeylerin karz olarak verilmeleri caiz olur. Misli bulunan şeyi karz alan kimse; ister sayılı nakit olsun, ister başka şey olsun, onun mislini, karz verene geri vermekle yükümlüdür. Bir kimse...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Karzla İlgili Hükümler
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:24:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Karzla İlgili Hükümler rüya tabiri,Karzla İlgili Hükümler mekke canlı, Karzla İlgili Hükümler kabe canlı yayın, Karzla İlgili Hükümler Üç boyutlu kuran oku Karzla İlgili Hükümler kuran ı kerim, Karzla İlgili Hükümler peygamber kıssaları,Karzla İlgili Hükümler ilitam ders soruları, Karzla İlgili Hükümlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes