๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 31 Ocak 2010, 19:31:59



Konu Başlığı: İtikâfı Bozan Şeyler
Gönderen: Eflaki üzerinde 31 Ocak 2010, 19:31:59

İtikâfı bozan şeyleri şöylece sıralayabiliriz:

1-  Kasıtlı olarak cinsel ilişkide bulunmak: Bu ilişki gece de ol­sa, gündüz de olsa, menî aksa da akmasa da, mezheblerin ittifakına göre itikâfı bozar. Unutarak cinsel ilişkide bulunmak, üç mezhebe göre itikâfı bozar. Ancak Şâfiîlere göre bu, itikâfı bozmaz. Şehvetle öpme, sarılma ve benzeri cinsel ilişki öncesi hareketler dolayısıyla menî ak­mazsa üç mezhebe göre itikâf bozulmaz. Mâlikîler bu hükme muhale­fet etmişlerdir.

Malikiler dediler ki:  Öpen kişi lezzet almayı kasdetmemiş olsa, öpmekten dolayı lezzet bulmasa ve bu sebeple menîsi akmasa da, dudak­tan öpünce tıpkı cinsel ilişkide bulunmuş gibi sayılır ve itikâfı bozulur. Dokunma, elleme veya sarılma lezzet kasdıyla yapılır ve bundan lezzet alınırsa itikâf bozulur. Aksi takdirde bozulmaz.

Yalnız itikâfta bulunan kişinin, cinsel ilişkiye zemin hazırlayan bu fiilleri işlemesi haramdır. Birisine bakma, birisini düşün­me veya ihtilâm olma gibi nedenlerden ötürü menîsi akan kişinin, bu durumlarda menîsiniri’ akması âdet haline gelmiş olsun, olmasın Hanefîlerle Hanbelîlere göre itikâfı bozulmaz. Mâlikîlerle Şâfiîlerin buna İliş­kin görüşleri aşağıya alınmıştır.

Malikiler dediler ki: Kasıtlı veya kasıtsız, gece veya gündüz gü­zel birini düşünerek veya böyle birisine bakarak menîsi akan kişinin itikâ­fı bozulur.

Şafiiler dediler ki:  Bakarak veya düşünerek menîsinin akması âdet hâline gelen itikâfa girmiş kişinin, bu durumlarda menîsi akarsa itikâfı bozulur. Ama bakarak veya düşünerek menîsinin akması âdet hâline gel­memiş olan kişinin, bu durumlarda menîsi aksa da itikâfı bozulmaz.

2- Mescidden dışarı çıkmak:  Mezheblerin buna ilişkin tafsilâtlı görüşleri aşağıda sunulmuştur.

Hanefiler dediler ki: İtikâftaki kişi, mescidden çıkarsa kendisi için iki durum sözkonusu olur:

A.  İfâ etmekte olduğu itikâf, adanmış olma nedeniyle vâcib bir itikâf olmalıdır. Bu durumda gece olsun, gündüz olsun; unutarak olsun, kasden olsun mescidden çıkmak hiçbir surette caiz olmaz. Bir mazeretten dolayı çıkan kişinin itikâfı bozulmaz. Vâcib bir itikâfta bulunan kişinin mescidden çıkmasını mübâh kılan mazeretler üç kısma ayrılır:

1. Tabiî mazeretler: İdrar, dışkı gibi def-i hacet için dışarı çikila-bilir. İhtilâm olarak cünüb olan kişi, mescid içinde gusletme imkânına sahip değilse mescid dışına çıkıp gusledebilir. Def-i hacet maksadıyla mescid dışına çıkan kişi, ihtiyacını giderir gidermez hemen içeri girmeli, dışarıda fazla beklememelidir.

2. Şer’î mazeretler:  Kişinin itikâfta bulunmakta olduğu mescidde Cuma namazı kıhnmıyorsa, Cuma namazı kılman bir yere gitmek ama­cıyla bu mescidden çıkabilir. İç ezandan, dört rek’at namaz kılabilecek bir süre önce, itikâfta bulunduğu yerden çıkabilir. Cuma namazı kılındık­tan sonra da en fazla dört, ya da altı rek’at kılabilecek kadar bekleyebi­lir. Gerçi bu süreden daha fazla beklerse de itikâf bozulmaz. Çünkü Cu­ma namazını kılmakta olduğu mescid de bir itikâf yeridir. Yalnız burada beklemekle, hiçbir zorunluluk karşısında kalmaksızın birinci mescidde itikâfa girmek için yapmış olduğu niyete muhalefet etmiş olur ki, bu da tenzîhen mekruhtur.

3. Zarurî mazeretler:  İtikâftaki kişi, içinde bulunduğu mescidde kalmaya devam ettiği takdirde canına veya mahna zarar geleceğinden korkarsa veya içinde bulunduğu mescid yıkılırsa; içinde itikâfa girmeye niyet ederek acelece başka bir mescide gitmek üzere dışarı çıkabilir.

B.  İfâ etmekte olunan itikâf, nafile bir itikâf olmalıdır. Bu nite­likteki bir itikâfta bulunan kişinin, mazeretsiz de olsa, mescid dışına çık­ması caiz olur. Zîrâ bu itikâfın, mescidden çıkmakla sona erecek belirli bir zamanı yoktur; ki mescidden çıkmakla, o ana kadar yapılmış olan itikâf batıl olsun Tekrar mescide girip itikâfa niyet ederse, yine sevaba nail olur. Ama vâcib itikâfta bulunan kişi, mazeretsiz olarak dışarı çıkar­sa hem günahkâr olur, hem de o zamana kadar yapmış olduğu itikâf batıl olur.

Malikiler dediler ki:  İtikâftaki kişi mescidden çıkarsa bu çıkışı yiyecek, içecek bir şeyler satın almak, temizlenmek, ya da idrarını yap­mak gibi bir maslahat için olmuşsa itikâfı bozulmaz. Ama mescidden çıkışı hasta ziyareti, tanıklık yapmak, cenaze teşyîine katılmak -bu cenaze ebeveynden biri olsa dahi- veya (kendi mescidinde kıhnmıyorsa) Cuma namazım kılmak gibi zaruri olmayan ihtiyâçlardan ötürü olmuşsa, itikâfı batıl olur. Mescidden çıkışı, Cuma namazını kılmak gibi vâcib bir sebep­ten ötürü olmuş olsa bile itikâfı bozulur. Mescidde bekleyip de dışarı çıkmaz ve cuma namazını kılmazsa günahkâr olur. Ama itikâfı sahîh olur. Zîrâ bir Cumaya gitmemek büyük günahlardan değildir. Meşhur görüşe göre de itikâf, büyük günahların işlenmesiyle bozulur. Önce de değinildi­ği gibi, hayız ve nifas benzeri mazeretler dolayısıyla mescidden dışarı çık­mak itikâfı bozmaz. Kişi itikâfta iken bayram gibi oruç tutulması sahîh olmayan günler gelirse yine mescidde kalması vâcib olur. Kuvvetli görüşe göre bu süre zarfında mescidden dışarı çıkması caiz olmaz. Bayram sona erince, adamış olduğu veya nafile olarak niyet etmiş olduğu itikâfının geri kalan günlerini ikmâl eder.

Hanbeliler dediler ki: Unutarak değil de, kasıtlı olarak ve her­hangi bir ihtiyaç sözkonusu olmaksızın mescidden çıkan kişinin itikâfı bozulur. Ama idrarını yapmak, kendisini zorlayan kusuntuyu kusmak, giymeye muhtaç olduğa ‘necâsetli elbisesini yıkamak, cünüblükten ötürü gusletmek, abdestsizlikten ötürü abdest almak gibi zorunlu ihtiyaçlar ne­deniyle mescid dışına çıkan kişinin itikâfı bozulmaz. îtikâftaki kişi, ce­maate veya mescide zarar vermeyecekse mescidde abdest alabilir, guslede­bilir. Yukarıda serdedilen ihtiyaçları gidermek maksadıyla mescid dışına çıkan kişinin, süratli olmaksızın normal bir yürüyüşle yürümesi caizdir. Aynı şekilde, getirecek kimsesi yoksa, yiyecek ve içeceğini getirmek için de dışarı çıkabilir. Kendisine vâcib ise Cuma namazı için (kendisinin iti­kâfta bulunduğu mescidde kıhnmıyorsa) başka mescide gitmek üzere dı­şarı çıkabilir. Bu çıkışı, bir vacibi yerine getirmek gayesiyle olduğu için itikâfı bozulmaz. Cuma namazı kılınan mescide erkenden de gidebilir. Namazın kılınmasından sonra kerâhetsiz olarak o mescidde epeyi de bek­leyebilir. Çünkü orası da itikâfa elverişlidir. Lâkin, içinde itikâfını ta­mamlamak üzere ilk mescide dönmekte acele etmesi müstehabtır. Özetle diyebiliriz ki; şer’î veya tabiî mazeretler dolayısıyla itikâftaki kişinin mes­cidden dışarı çıkması nedeniyle itikâfı bozulmaz.

Şafiiler dediler ki:  Mazeretsiz olarak mescidden dışarı çıkmakla itikâf bozulur. İtikâftaki kişinin mescidden çıkmasını mubah kılan maze­retler, def-i hacette bulunmak gibi tabiî; mescid duvarının yıkılması gibi zarurî olmak üzere iki kısma ayrılır. Mescidin duvarının yıkılması nede­niyle başka bir mescide giden kişinin itikâfı bozulmaz. İtikâfı bozan dav­ranışlardan birinin serbest irâdeyle, kasıtlı olarak ve haram olduğu biline­rek yapılması hâlinde itikâf bozulur. Ama bu davranışlardan birinin unu­tularak, zorlanarak veya henüz yeni İslâm’a girilmiş olması nedeniyle şer’an muteber sayılan bilmemezlik gibi bir sebepten ötürü yapılması hâlinde itikâf bozulmaz. Şer’an makbul sayılan bir mazeret dolayısıyla mescidden çıkan kişinin, dışarıda bulunduğu sürece itikâfının süreklilik vasfı bozul­maz. Mescide dönüşte itikâf niyetini yenilemesi gerekmez. Yalnız ihtiyacını görmek üzere mescid dışında bulunduğu zamanlar kadar bir süreyi itikâfına eklemesi gerekir. Fakat, def-i hacette bulunma gibi doğal olarak uzun sürmeyen zamanlan hesaba katması gerekmez. Tabiî bu bahsedilen hükümler, peşpeşe yapılması adanılan vâcib itikatlar için sözkonusudur. Süre kaydı konmaksızın veya süre kaydı konulmuş olup da peşpeşe olma kaydı konulmamış olarak adanılan itikâflarda mazeretsiz olarak da mes­cid dışına çıkılabilir. Çıkılınca itikâf sona erer. Mescide dönerken yeni­den itikâfa niyet etmek gerekir. Ancak mescidden çıkarken bahsi geçen nitelikteki itikâflarma dönmeye niyet eden kişilerin veya def-i hacet için çıkan kişilerin, dönüşte niyetlerini yenilemeleri gerekmez. Mendub itikâf-larda da durum böyledir. îtikâftaki kişinin idrarını mescid içinde bir ka­ba yapması haramdır; ama bununla itikâf batıl olmaz.

3- İrridat. (Dinden çıkma):  İtikattaki kişi dinden çıkarsa itikâfı bo­zulur. Yeniden İslâm’a dönerse, onu İslâm’a imrendirmek gayesiyle itikâfını kaza etmesi Hanefîlerle Mâlikîlere göre vâcib olmaz. Hanbelîlerle Şâfiîler buna muhalefet ederek aykırı görüş beyânında bulunmuşlardır.

Hanbeliler dediler ki:  İtikâftayken dinden çıkan kişi, yeniden İslama döndüğünde itikâfını kaza etmesi vâcib olur.

Şafiiler dediler ki: İçinde bulunulan adak itikâf, peşpeşe olan bir müdddetle kayıtlanmışsa, meselâ bu itikâfa giren kişi on gün aralıksız olarak itikâfa girmeyi adar ve adak niyetiyle itikâfa girdikten sonra din­den çıkarsa; İslâm’a dönmesi hâlinde itikâfına yeniden başlaması vâcib olur. Ama peşpeşe olmayarak bir müddet itikâfa girmeyi adayan ve bu adak niyetiyle itikâfa girdikten sonra dinden çıkan kişi, İslâm’a dönerse itikâfından noksan kalan günleri ikmâl eder. Yeniden başlaması gerek­mez.

İtikâfı bozan diğer bazı hususlar daha vardır ki bunları aşağıda, mezheblere göre detaylı bir şekilde anlatmış bulunmaktayız.

Mâlikîler: İtikâfı bozan şeyleri şöylece sıralamışlardır:

1.  Gündüzleyin kasıtlı olarak bir şey yiyen veya içen kişinin itikâ­fı bozulur. (Çünkü oruçlu bulunmak bu mezhebe göre itikâfın sıhhat şar­tıdır.) İtikâfa yeniden başlaması gerekir. Oruçsuz günü sonra kaza etmek üzere itikâfa devam etmez. Bu durumdaki kişinin ifâ etmekte olduğu iti­kâf vâcib olsa da olmasa da, aynı hükme tâbidir. Unutarak gündüzleyin yiyen veya içen kişinin, içinde bulunduğu itikâf nafile de olsa, oruçsuz geçen gününü sonra kaza etmek üzere, geri kalan kısmına devam eder.

2.  Geceleyin sarhoş edici bir şey alan itikâftaki kişi, fecirden önce ayılsa da itikâfı bozulur. Kişinin bilfiil uyuşturucu bir şeyi alması da bu hükme tâbidir. Bu gibi şeyleri alan kimsenin itikâfı batıl olur ve yeni baştan itikâfa başlaması gerekir.

3.  Orucu bozmayan gıybet ve koğuculuk gibi büyük günahları iş­leyen kimsenin itikâfı, iki meşhur görüşten birine göre bozulur. Diğer görüşe göre bozulmaz.

4.  Delirme ve bayılma. İtikâftaki kişinin delirmesi veya bayılması halinde, eğer bu hal orucunu bozacak bir hal ise, itikâfı da bozulur. Ama delilik veya bayılma hâlinin sona ermesinden sonra itikâfa yeni baştan başlamaz. İtikâfa devam eder. Eğer itikâfı vâcib ise, arada geçen fasıla günlerini bilâhare kaza eder.

5.  Şartlar kısmında da geçtiği gibi, hayız ve nifas halleri de itikâfı bozucu hususlardandır.

Hanefiler dediler ki:  İtikâf da (oruç gibi) günlerce devam eden bayılma ile bozulur. Delilik de baygınlık gibidir. Geceleyin sarhoş olmak itikâfı bozmaz. Sövme ve münâkaşa etme gibi mâsiyetler itikâfı bozmaz. Hayız ve nifasa gelince, bunlardan temiz olma hâlinin vâcib olan itikâfın sıhhat şartlarından olduğu daha önce de belirtilmişti. Bu iki kandan te­miz olma hali, vâcib olmayan itikâfın helâl olması için zorunludur. Vâcib bir itikâfta bulunan kadında hayız veya nifas kanaması görülürse itikâfı bozulur. İtikâfı irtidat etme nedeniyle bozulan kimse İslama dönerse, ek­sik kalan itikâfını kaza etmesi gerekmez. İtikâfı başka bir nedenle bozu­lan kişinin içinde bulunduğu itikâfı belirli bir süre içindeyse (meselâ adam, belidi tarihler arasındaki on gün içinde itikâfa girmeyi adamışsa), bozu­lan günlerini sonra kaza etmesi gerekir. İtikâfa yeniden başlaması gerek­mez. Eğer içinde bulunduğu itikâfı, belirli bir süre içinde olması gerek­meyen bir itikâfsa yeni baştan başlaması gerekir. İtikâfı bozan unsur ne­deniyle, önceki günler itikâftan sayılmaz.

Hanbeliler dediler ki:  Geceleyin de olsa itikâftaki kişinin sarhoş olması nedeniyle itikâfı bozulur. Ama içki içip de sarhoş olmazsa veya büyük bir günah işlerse itikâfı bozulmaz. Hayız ve nifas da itikâfı bozu­cu şeylerdendir. Kadında hayız veya nifas kanaması görülürse, itikâfı bo­zulur. Kanamanın sona ermesinden sonra itikâfının eksik kalan süresini tamamlar. Çünkü kadın, bu durumu nedeniyle mazurdur. Ama sarhoş böyle olmayıp, sarhoşluğu sona erdikten sonra itikâfın eksik kalan süresi­ni tamamlamaz, itikâfa yeniden başlar.

Bayılma nedeniyle itikâf bozulmaz. Kişi bilfiil çıkmasa bile itikâftan çıkmaya niyet ettiği takdirde itikâfı bozulur.

Şafiiler dediler ki:  İtikâf da (oruç gibi) kişinin kendi fiili sonu­cunda meydana gelen sarhoşluk ve delilik nedeniyle bozulur. İtikâfın, içinde yapılması adanan süre; çoğunlukla hayız ve nifas hâlinin görülmediği bir süre olmasına rağmen, yine de süresinde hayız veya nifas kanaması görü­lürse itikâf bozulur. Bu itikâf süresi, hayza nisbetle on beş günden az olursa ve bu itikâf süresi, nifasa nisbetle dokuz aydan az olursa ve bu itikâf süresi içinde nifas kanı görülürse itikâf bozulur. Ama itikâf süresi çoğunlukla hayız ve nifas hâlinin görüldüğü bir süre olursa, yani itikâf süresi hayza nisbetle onbeş günden fazla olur da bu süre içinde hayız kanı görülürse, bu itikâf süresi, nifasa nispetle dokuz aydan fazla olur da bu süre içinde nifas kanı görülürse, itikâf bozulmaz. Gıybet ve sövme gibi büyük günahlardan ötürü de itikâf bozulmaz.[197]