> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Kazây-ı Hacetin Âdabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kazây-ı Hacetin Âdabı  (Okunma Sayısı 1514 defa)
25 Ocak 2010, 15:10:58
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 25 Ocak 2010, 15:10:58 »





Bilindiği gibi şeriat koyucu, kazây-ı hacetle ilgili olarak bazı hüküm­ler koymuştur. Ki bunların bir kısmı, bu pisliklerin çıkış yerlerinin temiz­lenmesine ilişkindir. Suyla yapıldığında bu temizlenmeye “istincâ”, su­dan başka taş ve benzeri şeylerle yapıldığında da “isticmâr” adı verilmek­tedir. İstincâyla ilgili hükümleri her mezhebe göre ayrı ayrı anlattık. Böy­lece geriye, kazây-ı hacetle ilgili davranışların usûl ve erkânını anlatmak kalmış oluyor. Bu arada bir kısım insanların bu konuyla ilgili olarak ortaya attıkları bir itiraza da değinmek istiyorum. Diyorlar ki: “Kazây-ı hacet, in­sanın pozisyonuna ve içinde bulunduğu kendine özgü ortama bağlı olan tabii hâllerden biridir. Bu işi yaparken bazı şer´i kayıtlara bağlı kalmak, insanı gereksiz bazı zorluklara katlanmaya sürükler.”

Bu ve buna benzer itirazları ileri sürenler, her halükârlarında şer´î yü­kümlülüklerden sıyrılıp kurtulmayı amaçlamaktadırlar. Yoksa şeriat sahi­binin hayız hâli ve cinsel ilişkilere ilişkin koymuş olduğu hükümlerle bu hükümler arasında bir fark olduğunu mu iddia ediyorlar?

Bizler için ne güzel bir mutluluk vesilesidir ki, İslâmiyet´in bütün bu konularla ilgili vaz´etmiş olduğu hükümlerin hepsi de akla, sağlık kuralla­rına ve sosyal düzenin gerekli kıldığı temizlik prensiplerine tam tamına uymaktadır. Bizler burada İslâm dîninin vaz´etmiş olduğu hükümlerin se­

beb ve illetlerini her ne kadar araşttrmıyorsak da bilinmelidir ki bunlar, sadece insanın kendisini ilgilendiren özel hükümlerdir. Ve acizlik halleri dışında insanın yapmaktan kaçınamıyaeağı ibâdetlerdir. Bütün bunlara rağ­men yine de İslâmiyet akla uygun olan şeylerin tümünü kabullenmiş ve insanların sosyal durumlarıyla sağlıklarına uygun ibâdetleri onlara görev olarak yüklemiştir. Bütün bunlardan sonra kim kalkıp da, “dışkı ve idrar­dan ötürü temizlenmek gereksizdir” veya, “kazây-ı hacetle ilgili usûl ve erkâna uymak faydasızdır” diyebilir?

İslâm dininin hükümlerinin tümü, toplumun yararınadır; insanlar için ilâhî bir ihsandır. Bu kayıtların tümü, insanların yararına olup hiç kimse­nin bunlara zarar vermeye de gücü yetmeyecektir.

Şimdi de kazây-ı hacetle ilgili olarak konulan hükümlerin tümünü vâcib, haram, mendub ve mekruh sırasına göre ele alacağız.

1. İstincâ esnasında yapılması vâcib olan işler: İstincâ esnasında istibrâ yapmak vâcibtir.

İstibrâ: Ön veya arka çıkış yerlerinde sidik veya dışkının kalan artığını çıkarmak ve çıkış yerlerinde artık olarak hiç bir şeyin kalmadığına kuvvetli zanla karar vermektir. Bazı insaniar, penisin içinde artakalan sidik birikintisini bir iki adımlık yürüyüşle veya ayağa kalkmakla veyahut da kendine özgü bir takım hareketlerle dışarı atmayı âdet edin­mişlerdir. İstincâ yapmak isteyen kişinin istibrâ yapması gerekir. Sidik sı­zıntısının kesildiğine karar vermedikçe abdest alması caiz olmaz. Bu du­rumda abdest alır da bir damla sidik damlarsa abdestinin bir faydası ol­mayıp boşa gider. Penisin içinde kaldığını tahmin ettiği sidik birikintisini çıkarıp geriye hiç bir sızıntı ve birikinti kalmadığına kuvvetli zanla karar verdikten sonra abdest alması gerekir. Bu, ittifakla vâcibtir. Bazıları de­mişlerdir ki: Pisliğin çıkış yerinde bir miktar birikinti kaldığına kuvvetli zanla karar verilmedikçe istibrâ yapmak vâcib olmaz. Bazılarıyla çı­kış mahallinde bir miktar birikinti kalmadığına kanaat getirebilmek için istibrâ yapmak vâcibtir demişlerdir.


Şâfiîler: Pisliğin çıkış yerinde bir miktar birikinti kaldığına kuvvetli zanla karar verilmedikçe istibrâ yapmak vâcib olmaz diyenler sadece Şafiîlerdir.


2. Kazây-ı hacet yapılması haram olan yerler: Mezarların üzerin­de kazây-ı hacette bulunmak haramdır. Bunun haramlık sebebi gayet açıktır.


Hanefîler: Mezarlar üstünde kazây-ı hacette bulunmak tahrîmen mekruhtur demişlerdir. Her halükârda bunu yapanın günahkâr olacağı hu­susunda diğerleriyle görüş birliği etmişlerdir. Ancak diğer mezhebler bu gü­nâhın şiddetli bir günâh olduğunu da kaydetmişlerdir. Ve bunun sebebi de yukarıda anlatılmıştır.

Mezarlıklar, ibret ve nasihat alma yerleridir. İnsanların avret mahallerini açarak bunların üstünü, kendinden çıkan pisliklerle kirletmeleri edebe aykırıdır. Sahîh rivayete göre Peygamber (s.a.s.), âhireti hatırlamaları için, ümmetini kabirleri ziyaret etmeye teşvik etmiştir. İbret ve nasîhat al­mak için ziyaret edilen yerlerin, büyük veya küçük abdest yeri olarak kul­lanılmaları ahmaklık ve cahillik değil de nedir? İşte mezarların üzerinde kazayı hacette bulunmak, bu sebebten ötürü yasaklanmıştır. Bu mânâyı kapalı bir şekilde dile getiren hadîslere örnek olarak Müslim´in ve Ebû Dâvûd´un rivayet etmiş oldukları şu hadîs-i şerîfi dikkatlere sunmakta yarar vardır:

“Sizden birinizin, yanmakta olan bir ateş közü üzerine oturup da elbisesinin yanması ve sonra da (ateşin), derisine ulaşması, elbette kabir üzerine oturmasından daha hayırlıdır.” [70]

Bazı âlimler bu hadîsin, kazây-ı hacet maksadıyla mezar üstüne otur­manın yasak olduğu anlamına geldiğini söylemişlerdir. Ama hadîste bu­na işaret edecek bir unsur yoktur. Aslında hadîsin ifade etmek istediği hu­sus, vakit geçirmek ve teselli bulmak için mezarların üzerine oturmaktır. Nitekim bazı câhil köylüler de böyle yapmaktadırlar. Bunlar mezarlıklar­da güneşlenmekte ve bazı mezarların gölgesinden istifade etmekte, bu­ralarda birbirleriyle tıpkı şehirlilerin lokallerde ve kahvehanelerde yaptık­ları gibi çene çalıp sohbette bulunmaktadırlar. Kuşkusuz bu davranışlar, mezarları ziyaret etmekle elde edileceği umulan nasihat, ibret ve haşye­te ters düşmektedir. Üstelik bu sebeble mezarlar da pervasızca tahkîr edi­liyor. Rasûlullah´ın İbn Mâce tarafından rivayet edilen şu hadîs-i şerîfi ko­nuya ne güzel bir açıklık getirmektedir:

“Yanmakta olan bir ateş közünün veya şiddetli derecede sıcak bir yerin üstünde yürümem veya delinen ayakkabımı ayaklarımın derisiyle ya­malamam, kabir üstünde yürümemden daha hayırlıdır.” [71]

3. Durgun suda kazây-i hacet yapmak caiz değildir. Sahabeden Hz. Câbir (r.a.) in rivayet ettiği bir hadîse göre Peygamber (s.a.s.) Efendi­miz; durgun suya idrar yapılmasını yasaklamıştır. Dışkı da idrar gibi bu yasağın kapsamına alınmıştır. Çünkü o daha pis ve dolayısıyla yasağı da daha şiddetlidir.

Durgun suya idrar yapma yasağıyla ilgili olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

Malikiler dediler ki: Az olan durgun suda kazây-ı hacette bulun­mak haramdır. Ama büyük bahçelerdeki büyük göllerde ve geniş havuzlar­da idrar yapmak haram olmaz. Ancak bu göller ve büyük havuzlar başkası­nın mülkü olur da kullanılmalarına sahibince izin verilmemiş veya verilmiş de, içine pislenmesine izin verilmemişse, içine idrar yapmak haram olur. Eğer su akar ise, içine idrar yapmak haram değildir. Ancak bu akar su da başka­sının olup izin vermemişse veya vakıf suyu ise içine idrar yapması haram olur.

Hanefiler dediler ki: Az miktarda olan durgun suda kazây-ı hacet­te bulunmak şiddetle haram kılınmıştır. Eğer su çok ise bu, tahrîmen mek­ruh olur. Eğer su akar ise, içine idrar yapmak tenzîhen mekruhtur. Su her ne kadar çok olsa da başkasının mülkü olur ve içine idrar yapılmasına izin verilmezse veya bu su vakıf malı ise içine pislemek haramdır.

Hanbeliler dediler ki: Az veya çok, durgun veya akar suda büyük abdest bozmak haramdır. Genişliği ve içine düşen pisliklerin görünmemesi bir tarafa, yolculuk yapıldığında sefer zorlukları göz önüne alınarak deniz­de büyük abdest bozmak haram olmamaktadır. Durgun suya idrar akıtmak haram değil ama mekruhtur. Az miktardaki akar suya da idrar akıtmak mek­ruhtur. Çok miktardaki suya idrar akıtmaksa mekruh değildir. Ancak bu suyun vakıf suyu olmaması veya başka birinin özel mülkiyetinde bulunuyorsa sahibinin izin vermiş olması gerekir. Aksi takdîrde bu sularda kazây-ı hacet­te bulunmak haram olur.

Şafiiler dediler ki: Az olsun, çok olsun suda kazây-ı hacette bulun­mak haram değildir. Sadece mekruhtur. Ancak bu su, başkasının mülkiye­tinde bulunuyor da sahibince kullanımına izin verilmiyorsa veya biriktiril­miş fakat geniş olmayan bir su ise bunda kazây-ı hacette bulunmak haram olur. Yalnız Şâfiîler geceyle gündüz arasında bir ayırım yaparak demişler ki: Durgun olsun akar olsun, gündüzleyin az suda kazây-ı hacet yapmak mek­ruhtur. Ama geceleyin az da olsa çok da olsa suya idrar yapmak mekruhtur.


İslâm fıkhının vaz´etmiş olduğu bu hüküm, ilmin kabullendiği ve se­lim aklın benimsediği en güzel hükümlerden biridir. Kendisinden yarar­lanmak İçin hazırlanan suya pislemek, nefretle kınanan çirkin huylardan biridir. Ayrıca bazı salgın hastalıkların da etrafa yayılmalarına neden olur. İslâmiyet´in yüceliklerinden biri de ibâdetlerin, insanların yararına olarak vaz´edilmiş olmalarıdır.

4. Suyun geliş yerlerinde, insanların gelip geçtikleri yerlerde ve göl­gelendikleri mevkilerde kazây-ı hacette bulunmak haramdır.


Hanefî ve Şafiiler dediler ki: Bu gibi yerlerde kazây-ı hacette bulunmak mekruhtur. Ancak bu yerler, vakıf malı veya başkasının mülkiye­tinde ise haram olur. İnsanların gelip geçmekte oldukları umumî yerlerde, suların geliş yerlerinde ve gölgeliklerde kazây-ı hacette bulunmanın yasak ol­duğu hususunda mezheb İmamları ittifak etmişlerdir. Ancak Şafiî ve Hane-fîler bu yasağı mekruh ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kazây-ı Hacetin Âdabı
« Posted on: 28 Nisan 2024, 02:40:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kazây-ı Hacetin Âdabı rüya tabiri,Kazây-ı Hacetin Âdabı mekke canlı, Kazây-ı Hacetin Âdabı kabe canlı yayın, Kazây-ı Hacetin Âdabı Üç boyutlu kuran oku Kazây-ı Hacetin Âdabı kuran ı kerim, Kazây-ı Hacetin Âdabı peygamber kıssaları,Kazây-ı Hacetin Âdabı ilitam ders soruları, Kazây-ı Hacetin Âdabıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes