Konu Başlığı: İhramlı Kimsenin Yapması Mubah Olan İşler Gönderen: Eflaki üzerinde 01 Şubat 2010, 17:35:59 1. İhramlının, saçını tıraş ettirmeksizin kan aldırması, hacamat (kupa) vurdurması, Mâlikîler dışındaki üç mezhebin ittifakıyla mubahtır. Malikiler dediler ki: Zorunluluk olmadığı takdirde ihramlının kan aldırması veya hacamat vurdurması mekruhtur. Zorunluluk olması hâlinde yaptırır, kan aldırdığı veya hacamat vurdurduğu yeri bir sargıyla sararsa fidye vermesi gerekir. Sargı sarmazsa fidye vermesi gerekmez. 2. İhramlının, cildini ve saçını kaşıması, bu nedenle saç kıllart veya haşereleri düşmezse üç mezheb imamına göre mubahtır. Şâfiîler demişlerdir ki: Saçın yere düşmesine yol açmaması hâlinde, ihramlının, derisini ve saçını kaşıması mekruhtur. Saçının düşmesine yol açarsa haramdır. Malikiler dediler ki: Kirleri gidermek için ihramlının yıkanması caiz olmaz. Elleri yıkamak istisna edilmiştir. Bunları kokusu olmayan sabun ve benzeri kir giderici şeylerle yıkamak caizdir. Elleri kokusu kalacak şeylerle yıkamak caiz değildir. Hanefiler dediler ki: Şafiî ve Hanbelîlerin de ileri sürdükleri gibi, İhramlının kirleri giderici ve fakat haşereleri öldürmeyici şeylerle yıkanması caizdir. Ancak esanslı şeylerle yıkanması caiz değildir. 3. İhramlının kirleri gidermek için başını ve bedenini yıkaması mubahtır. Yalnız, vücudundaki (bit ve pire gibi) haşereleri öldürmeyecek bir şekilde yıkanması şarttır. Haşereleri öldürmeyen kokulu da olsa sabun ve benzeri temizleyicilerle yıkanması Şafiî ve Hanbelîlere göre caizdir. Mâlikîlerle Hanefîlerin buna ilişkin görüşleri aşağıya 4. İhramlının ağaçla, çadırla, evle, binek üzerinde oturmaya özgü yapılmış yerle, şemsiyeyle gölgelenmesi caizdir. Bu sayılan şeylerin ihramlının başına veya yüzüne temas etmemesi şarttır. Baş ve yüzünün açık bulunması vâcibtir. Mâlikîlerle Hanefîlerin buna ilişkin görüşleri aşağıya alınmıştır. Şafiiler dediler ki: Yukarıda sayılan şeylerle -bunlar ihramlının baş veya yüzüne temas etseler de- gölgelenmek caizdir. Ama ihramlı kişi, örfen örtü malzemesi olarak kullanılan aba gibi bir şeyi başına koyar ve onunla örtünmeyi kastederse, bu haram olur. Aksi halde haram olmaz. Hanbeliler dediler ki: İhramlı kişinin çoğunlukla beraberinde bulunan deve üstündeki oturma yeri gibi bir şeyle gölgelenmesi, süvari de olsa, yaya da olsa haramdır. Ama çoğunlukla beraberinde bulunmayan çadır ve ev gibi şeylerle gölgelenmesi caizdir.[248] İhramlı Kimsenin Mekke’ye Girmek İçin Yapması Gereken Şeyler: 1. İhramlının Mekke’ye giriş için gusletmesi sünnettir. Bu gusül, üç mezheb imamına göre kudüm tavafı için değil, temizlik içindir. Öyleyse, Mekke’ye girecek olan ihramlı kadın hayız veya nifas hâlinde de olsa bu guslü yapmalıdır. Mâlikîler bu görüşe muhalefet etmişlerdir. Malikiler dediler ki: İhramlının Mekke’ye giriş için gusletmesi sünnet değil, mendubtur. Bu gusül, temizlik için değil, Kabe’yi tavaf içindir. Şu halde hayızh veya nifaslı kadınlar, tavaf edemiyeceklerinden bu guslü almazlar. Çünkü tavaf edebilmek için temiz olmak şarttır. Mekke’ye gündüzleyin kuşluk vakti girmek mendubtur. Geceleyin gelindiği takdirde, ‘Zîtuva’ mevkiinde gecelenir. Giriş sabaha, güneşin yükselmesi anına ertelenir. Mâlikîler, Beyt-i Muazzama’mn görülmesi anında okunacak özel veya genel bir duâ metni nakletmiş değildirler. 2. İhramlının Mekke’ye gündüzleyin girmesi müstehabtır. Kâbe-yi Muazzama’yi ta’zîm etmek maksadıyla onunla karşı karşıya gelmek için giriş, Mekke’nin üst tarafında Bâb-ı Muallâ diye tanınan kapıdan yapılmalıdır. Mekke’ye giren kişi, eşyalarını güvenilir bir yere bıraktıktan sonra ilk iş olarak Mescid-i Harâm’a gitmelidir. Mescide gündüzleyin Babü’s-selâm’dan girmesi mendub olur. Girerken telbiye getirmesi, tevazulu’ve huşu içinde olması gerekir. Kabe’yi ilk gördüğünde ellerini kaldırarak tekbir ve tehlîl getirmeli ve şu duayı okumalıdır: “Allah’ım bu beytin şeref, ululuk, değer heybet ve iyiliğini arttır. Bu beytin şeref, ululuk, değer, heybet ve iyiliğini onu hac veya umre yaparak tavaf edenler vasıtasıyla arttır.” Bu hususta ittifak vardır. Ancak Hanefîler derler ki; Kişinin Beyti ilk gördüğü esnada ellerini kaldırması mekruhtur. Bu hususta onlara göre okunacak duâ şudur: Bu duayı okuduktan sonra, dilediği herhangi bir duayı okur, sonra da Kudüm tavafını yapar. İhramlı kişinin bu tavafı yapması iki şartla sünnet olur: 1. İhramlı kişi, Mekke’ye taşradan gelmiş olmalıdır. Kudüm tavafı denmesi de bu sebepten ötürüdür. 2. Bu tavafı yapmak için vakit geniş olmalıdır. Eğer vakit darsa bu tavafı yapmayıp hemen Arafat’taki vakfeye gider. Yani, Kudüm tavafı yapmak kendisini Arafat’taki vakfeden geri bırakacaksa bu tavafı yapmaz.[249] |