๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 02 Şubat 2010, 21:13:03



Konu Başlığı: İçilmesi Haram Olan Ve Olmayan Şeyler
Gönderen: Eflaki üzerinde 02 Şubat 2010, 21:13:03

İçkinin (rakı, şarap, vjski ve benzeri içkilerin) içilmesi şiddetle haramdır. Ahlâkî, bedenî ve içtimaî zararlara sebep olduklarından dolayı bunlar İs­lâmiyet nazarında suçların en ağırı, büyük günahların da en çirkinlerin-dendir. İçkinin haramlığı Allah´ın kitabı, peygamberin sünneti, müslümanların icmâ´ıyla sabittir. Buna ilişkin olarak Kur´ân-i Kerîm´de şöyle buyurulmaktadır:

"Ey imân edenler! içki, kumar, (tapmaya mahsûs) dikili taşlar, fal ok­ları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onun için bun(lar)dan kaçının ki, kurtu­luşa eresiniz. Şeytan, içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah´ı anmaktan ve namazdan alıkoymak İster. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?.[17]

Bu âyet-i kerîmede içkinin haram olduğuna ilişkin on tane delîl vardır ki, bu da yasaklamanın en şiddetli ve en beiîğ bir örneğidir:

1-  İçki; kumar, fal okları ve tapmaya mahsus dikili taşlarla bir arada anılmıştır. Böyle olunca içki de haramhkta onlar gibi olmaktadır.

2- İçki, murdar olarak adlandırılmıştır. Murdar ise haram anlamına gel­mektedir.

3- İçki, şeytan amellerinden sayılmıştır.

4- Ondan kaçınılması emredilmiştir.

5-  Murada ermek, ondan kaçınma şartına bağlanmıştır.

6- Şeytan, onunla, insanlar arasına düşmanlık düşürmeyi istemektedir.

7-Yine şeytan, onunla, insanlar arasına kin düşürmeyi istemektedir.

8- Şeytan, içki vasıtasıyla insanları, Allah´ı zikretmekten alıkoymak istemektedir.

9-  Yine şeytan, insanları, içki vasıtasıyla namaz kılmaktan alıkoymak istemektedir.

10- Âyet-İ Kerîmenin sonundaki, "Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz de­ğil mi?" sorusuyla da beliğ bir yasaklama üslûbu kullanılmıştır ki, bu üs­lûpla, bir tehdjt ve korkutma ilân edilmektedir.

Sünnete gelince bu alandaki kitaplar, içkinin haram olduğunu bildi­ren ve ona yaklaşmaktan sakındıran hadîslerle doludur. Bunlardan sade­ce, Rasûlullah (s.a.v.) in şu sözünü nakletmekle yetineceğiz:

"Zina eden, mü´min olarak zina etmez ve içki İçen, mü´min olarak İçki İçmez..[18]

Müslümanlarla imamları; içkinin haram olduğu, büyük günahların en alçaltıcısı ve cürümlerin de en şiddetlisinden olduğu hususunda icmâ et­mişlerdir.

Hamr, aklı karıştıran ve sarhoş edip aklı kaybettiren şeydir. Şu hal­de ister ateşte kaynatılan üzümden veya hurmadan, ister bal, buğday ve­ya arpadan, ister sütten veya diğer yiyeceklerden veyahut da insanı sarhoşluk derecesine ulaştıran herhangi bir şey olsun, aklı kaybettiren her şey hamrdır. Peygamber (s.a.v.) çoğu sarhoş eden herşeyin, az miktarı­nın da -sarhoş etmese bile- haram olduğunu açıklamışlardır. Buna ilişkin hadîsin lafzı da şudur:

"Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.[19]

Üzümden elde edilen sarhoş edici içkiler birkaç çeşittir:

1- Hamr: Bu, üzüm şırasının kaynatılarak sertleştirilmesi ve sarhoş edici hâle getirilmesiyle elde edilir.

2- Bazik:  Üçte ikisinden azı gidinceye kadar pişirilip sarhoş edici du­ruma getirilen üzümden elde edilir.

3- Munassaf: Yarısı gidinceye kadar pişirilen üzümün sertleşerek sar­hoş edici hâle gelmesiyle elde edilir.

4- Müselles:  Üçte ikisi gidip, üçte biri kalıncaya kadar pişirilip sert-leştirilen üzümün sarhoş edici hâle gelmesiyle elde edilir. Bunun azı de­ğil de çoğu sarhoş eder.

Hurmadan elde edilen sarhoş edici şeyler de birkaç çeşittir:

1- Seker:  Taze hurmayı suya koyup, tadı gidinceye ve sertleşip sar­hoş edici hâle gelinceye kadar bekletmekle elde edilir. Bu, ateşte kayna-tılmaksızın yapılır.

2- Fadîh:  Kuru hurmayı suya koyup, tadı gidinceye ve sertleşip sar­hoş edici hâle gelinceye kadar bekletmekle elde edilir. Fadîh isminin mas­tarı olan "Fadh" kelimesi, kırmak anlamına gelmektedir. Fadîh yapanlar, kuru hurmayı kırarak suya koydukları İçin bu isim kullanılmıştır.

3- Nebîz:  Hurmanın azıcık pişirilip sertleştirilmesi ve böylece sarhoş edici hâle gelmesiyle elde edilir. Bunun azı değil, çoğu sarhoş eder.

Buraya kadar sayılanların çoğu da, bir damla kadarcık olan azı da haram kılınmıştır. Kuru üzümün kaynatılarak sertleşmesi ve sarhoş edici hâle gelmesiyle elde edilen Nakî de haramdır. Kuru üzümle hurma karışı­mının da aynı şekilde kaynatılarak sertleştirilmesi ve dolayısıyle sarhoş edici hale getirilmesiyle elde edilen içki de haramdır. Bal, incir ve arpa­nın azıcık pişirijerek sertleşmeleri ve sarhoş edici hâle gelmeleriyle elde edilen nebîzleri de haramdır. Bunların azı da, çoğu gibi haramdır. Bu içkiler, mecburiyet ve çaresizlik karşısında kalmayan ve zorlanmayan akıllı ve mükellef insanlara haramdır. İçki içmenin haram olması gibi, Peygam­ber Efendimizin şu hadîsinden ötürü, içki satmak da haramdır:

"İçilmesi haram olan şeyin satılması da haram edilmiştir.[20]

Enes İbn Mâlik (r.a.) den rivayet edilen bir başka hâdis-i şerîfte de Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

(51) HANEFÎLER dediler ki:  Bira ve benzeri içkileri içen bazı kimseler, bu içkilerin az miktarda alınmasının Hanefî Mezhebine göre helâl olduğunu zan­netmektedirler. Gerçek şu ki; bu içkilerin azı da, çoğu da sahîh ve müftabih görüşe göre diğer mezhebler gibi Hanefî Mezhebince de haramdır. Hatta bu içkiler, Hanefîlerin reylerinin icmâıyla haramdır. Bu konudaki ihtilâf, üç me­selede vuku bulmuştur:

1- Müselles:  Üzümün üçte ikisi gidip, üçte biri kalıncaya kadar pişirilip sertleşmesi ve sarhoş edici hâle gelmesiyle elde edilir ki, buna "Tıla" adı da verilir.

2- Hurma Nebizi:  Hurmanın azıcık pişirilerek sertleşmesiyle elde edilen ve azının değil, çoğunun sarhoş edici olduğu bir içkidir.

3-  Arpa, buğday ve benzeri anılan şeylerden elde edilen ve azının değil, çoğunun sarhoş edici olduğu bir içkiden Ebu Hanîfe ve Ebu Yûsuf´a göre az miktarda alınırsa haram olmaz. Çoğunun alınması haramdır. İmam Mu-hammed ise bu içkilerin de, diğerleri gibi azı ve çoğu haramdır. Hanefîİer dışındaki üç mezheb imamı da bu görüştedirler. MuhammedMn görüşü sa­hîh olup, mezhebin müftabih görüşüdür. Bu taktirde Hanefî mezhebi, Mu-hammed´İn mezhebidir. Şu da var ki, sarhoş edici olmayan bu üç içkinin az miktarı zayıf bedeni kuvvetlendirmek için değil de bazı içkİcilerin yaptığı gi­bi eğlence ve teselli maksadıyla içilirse; bir damla da olsa çoğu gibi haram olur. Bu hükümde ittifak vardır. Bira ve bütün içki çeşitlerinin azı da, çoğu da din ulemâsı nazarında ve bütün müslümanlarca şeriata uygun şekilde ha­ram olarak değerlendirilmiştir.

"Rasûlullah (s.a.) hamr (içki) hakkında on kişiye lanet etmiştir: Onu sıkana, sıktırana, içene, taşıyana, kendisine taşınan kimseye, sakisine, satıcısına, parasını yiyene, satın alana ve kendisi için satın alman kimse­ye.[21]

Mûtemed görüşe göre, içkiyle tedavi olunmak da haramdır. Çünkü Peygamber Efendimiz, kendisine "içki ilâçtır" diyen birine şöyle demişti:

"O ilâç değil, olsa olsa bir hastalıktır." (Müslim, Eşribe, 12). Yine Peygamber (s.a.v.) buyurmuşlar ki:

"Azîz ve Celîl olan yüce Allah, şüphesiz derdi de devasını da (yeryü­züne) indirmiştir. Ve her bir hastalık için bir ilâç yaratmıştır. Haram şey­lerle tedavi olmayın.

İçilmesi helal olan içkilere gelince, mezheplerin bunlara ilişkin gö­rüşleri aşağıya alınmıştır.

Asma kabağı, zift ile kaplanmış kab veya oyulmuş ağaç içinde ya da kesilen ağaç kökünde oyulan oyuk içinde nebiz yapmak helaldir. Burala­ra hurma, üzüm, kuru üzüm v.b. konularak nebiz yapılır.

Peygamber (s.a.v.) önceleri bu gibi kaplarda nebiz yapılmasını ya­saklamış, sonra da bü yasağını neshetmişti.

(52) Şâfiîler dediler ki:  Büyük tiryak gibi, içinde eriyip yok olan bir şeyle karışmamış olan sâde içkiyle tedavi olunmak haramdır. Az miktarda sâde ve fakat sarhoş edici olmayan içkinin, başka temiz bir ilâcın o işi görememe­si nedeniyle zorunlu olarak kullanılması gerekirse tedavinin tercihli oluşun­dan ötürü ilâç olarak kullanılması caiz olur. Tabiî bu da, adalet sahibi müslüman bir tabibin tavsiyesi hâlinde caiz olur. Boğazda takılan lokmayı yutabilmek için de bu nitelikteki İçkiyi kullanmak caiz olur. Bu gibi hâllerde bu nitelikteki içkiyi kullanmak bazan da vâcib olur. İçki dışında kalan diğer necis şeylerle tedavi olunmak da aynen içki gibi, kendisinde eriyip yok olan bir şeyle karışık ise ve yerini tutacak, başka bir temiz ilâç da yoksa o zaman tedavide kullanılması caiz olur. Aksi takdirde haramdır.

(53) Malikîler dediler ki:  Üzüm suyunu, ilk sıkılması anında, sertleşip sarhoş edici hâle gelmeden önce içmek helâldir. Fukâı İçmek de helâldir. Fukâ: Buğday ve hurmadan elde edilen bir içkidir. Bazıları bunun, kuru üzüm ve benzerlerinin içine atılarak içinde çözüldüğü su olduğunu söylemişlerdir. Sobya içkisini içmek de helâldir. Bu; pirincin çok sıcak suda pişirilerek erimesi, saf hale gelerek sarhoş edicilik özelliğini suda bırakarak tatlılaşması sonucu el­de edilen bir içkidir. Bunun mayası da kaynatılarak katılaşan ve ilk kayna­ma anında sarhoş edici özelliği giderilen üzüm suyudur. Buna marabba adı verilir. Bu kaynatmanın, sözgelimi "üçte ikisi gidinceye kadar kaynatılır" gibi bir sınırı yoktur. Bunda ölçü, sarhoş ediciliğinin gitmiş olmasıdır.

Sarhoş edici olmasından emin olmayınca bu içkileri içmek helâl olmaz.

Hanbelîler dediler ki: Sertleşip sarhoş edici hâle gelmemiş veya üze­rinden üç gün geçmemiş olmak şartıyla üzüm şırasını içmek helâldir. Ama üç gün geçmeden kendiliğinden kaymağını atar ve fokurdarsa, sarhoş etme­se bile içilmesi haram olur. Eğer haram hale gelmeden önce pişirilir de üçte ikisi gider ve sarhoş edici olmazsa helâl olur. Sarhoş edici olursa azı da çoğu da haram olur.

Bazıları üçte ikisinin gitmesinin şart olmadığını söylemişlerdir. Esas öl­çü, sarhoş edici özelliğinin gitmesidir. Huşşaf da helâldir. Buna nebiz de denir. Bu, hurma veya kuru üzümün tatlı olsun diye suya atılmasıyla olur. Kaynatılıp sertleşmese bile üzerinden üç gün geçmemiş olması veya üç gün geçmese bile kaynatılıp sertleşmemiş olması şarttır. Aksi taktirde üzerinden üç gün geçtikten sonra, sarhoş etmese bile haram olur. Kendiliğinden fokur-dayıp kaynamadan önce pişirilir veya üzerinden üç gün geçip de harub şara­bı ve marabba içkisi gibi olur. Ki pişirmekle üçte ikisi gitmese bile içilmesinde sakınca olmaz. Sıkılmadan önce kendiliğinden sertleşip kaynayan üzümün yenmesi, sarhoş edici veya zararlı olmazsa helâl olur.

Hanefîler dediler ki: Anılan bu içkiler, sarhoş edici olmamak kay­dıyla Hanbelî ve Mâlikîlere göre helâldir. Hanefîlere göre, sarhoş edici şey­lerin azının da çoğunun da haram olduğu İmam Muhammed´e âit olan kavle dayanmaktadır ki, mûtemed olan görüş de budur.

Şâfiîler dediler ki: Yaş veya kuru hurmadan, darı, arpa ve benzeri şeylerden elde edilen içkiler; sarhoş etmeyeceklerinden emîn olunur ve ken­dilerinde şiddetli bir fokurdama da olmazsa içilmeleri helâl olur. Eğer, kay­mağını yüzüne vurarak şiddetli bir fokurdama olduğu anlaşılırsa bu, bilinen kişk de olsa haramdır. İçene had cezası tatbik edilir. Bu haldeki içki de ne­casete dönüşmüş olur.

(54) Malikîler dediler ki:  Yukarıda sayılan kaplarda nebiz yapma yasa­ğı neshedilmemiştir. Mûtemed görüşe göre Mâlikîlerce, bu kaplarda nebiz yapmak yasağı, kerahet mertebesindedir. Bu kaplarda yapılan nebiz, ister hurmayla birlikte kuru üzümün konulmasıyla iki çeşitten olsun, ister bir çe­şitten olsun, nebiz yapmak mekruhtur. Bunlardan gayrı kaplarda iki çeşit­ten nebiz yapmak mekruhtur. Bu da, meselâ kuru hurma ve üzümü kırıp iyice kıydıktan, ya da parçaladıktan sonra üzerine su dökmekle olur. Bunun da nebiz yapılma zamanı uzarsa sakıncalı olur, yasak kapsamına girer. Ama sarhoş edicilik vasfını kazanacak kadar uzun sürmezse kerâhetsiz olarak ca­iz olur. Hastalar için tek kapta yapılan kuru üzüm, papatya ve zerdali nebizi de, sarhoş edicilik vasfını kazanacağı tahmin edilecek kadar uzun süre için­de yapılmazsa bu gruba dâhil edilir. Yani onu da içmek kerâhetsiz caiz olur.