๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 25 Ocak 2010, 16:55:08



Konu Başlığı: Guslün İttifaklı Ve İhtilaflı Farzlarının Özeti
Gönderen: Eflaki üzerinde 25 Ocak 2010, 16:55:08


Bedenin tümünün suyla kaplanmasının farz olduğu hususunda dört İmam ittifak etmişlerdir. Ancak ağız ve burnun içinin yıkanması hususunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Hanefîlerle Hanbelîler bu ikisinin, bedenin dış kıs­mından olduklarını ve dolayısıyla mazmazayla istinşakm farz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ayrıca Hanbelîlerin ağız ve burnun içinin yıkanmasının abdestte de farz olduğu görüşünde oldukları da bilinmektedir. Ancak Hanefîler bu görüşlerinde onlara muvafakat etmemişlerdir. Şâfiîlerle Mâlikîler sadece bedenin tümünün yıkanmasının farz olduğunu; mazmazayla istinşakm ne gusüîde ne de abdestte farz olmadığım söylemişlerdir. Ameliyat çukuru ve diğer yaraların bırakmış olduğu çukurumsu izler gibi vücûdun su ulaştırı­labilecek her tarafına suyun ulaştırılmasının zorunlu olduğu hususunda dört İmam ittifak etmişlerdir. Aynı şekilde vücûddaki deliklere enjektör ve boru gibi şeylerle su ulaştırmanın zorunlu olmadığı hususunda da ittifak etmişler­dir. Sözgelimi, adamın biri kurşunla yaralanacak olursa bu yara iyileştikten sonra yeri delik olarak kalsa, gusül esnasında herhangi bir zorluğa katlanmaksızın bu deliğe mümkün mertebe su ulaştırmaya çalışmalıdır. Dört mezhebin İmamları bu hususta görüş birliği etmişlerdir. Ancak Şâfiîler, küpe ta­kılan kulak deliğini bedenin dışından değil de içinden saymışlardır. Müm­kün olsa bile suyu buraya girdirmeye gerek yoktur. Hamur, mum ve göz ça­pağı gibi suyun deriye ulaşmasına engel olan şeyleri gidermenin gerekliliği hususunda da ittifak etmişlerdir. Ancak Haneliler, zorluk ve sıkıntıları bertaraf etmek gayesiyle, parmak uçlarına ve tırnak altlarına yapışık olan şey­leri gidermeleri güç olduğu takdirde, ekmekçi ve boyacı gibi sanatkârlara mu­afiyet tanımışlardır. Ama diğer mezhebler, bu gibi şeylerin illâ da giderilme­si gerektiği düşüncesindedirler.

Altındaki deriye suyun ulaşabileceği kadar seyrek olan saçları hilâllc-menin vâcib olduğu hususunda görüş birliği mevcuttur. Saçların sık olması hâlinde ise Mâlikîler, suyun alttaki deriye ulaşıncaya kadar saçların hilâllenmesinin vâcib olduğunu ileri sürmüşlerdir. Diğer üç mezhebin İmamları ise vâcib olan, suyun saç aralarına girmesini sağlamaktır, demişlerdir. Bu du­rumda gusül yapan kişi, saçların dış kısmını yıkayacak ve aralarına su girsin diye de saçlarını hareketlendirecektir. Suyun sık saç dibindeki deriye ulaş­ması vâcib değildir.

Örgülü saçlara gelince, İmamların hepsi de bu hususta görüş ayrılrğına düşmüşlerdir. Hanefîler, “gusül esnasında bu örgülerin çözülmesi değil de, suyun saç diplerine ulaştırılması vâcibtir” demişlerdir. Örülmemiş saçları, aralarına su girsin diye hareketlendirmek vâcibtir. Kadının başında, suyun saç diplerine ulaşmasını engelleyen koku ve parfümler varsa bunlar ruhsata tâbi olmayıp, bu kadın gelinlik hâlinde olsa bile saçmdakileri temizleyip gider­mesi vâcibtir. Hanefîler, Şâfiîler ve Hanbelîler bu hususta görüş birliği et­mişlerdir. Mâlikîlerse bunlara muhalefet ederek; gelin olan bir kadının ba­şındaki süsleri ve kokulan gusül esnasında yıkamayıp olduğu gibi bırakma­sına ruhsat vermişlerdir. Ki bu güzel bir ruhsattır. Şafiiler dediler ki: Örgü­lerin içine su geçmesi için çözülmesi gerekiyorsa çözmek vâcib olur. Gerek­miyorsa vâcib olmaz. Hanbelîler, erkeklerin gusül için örgülerini mutlaka açmaları gerekir demişlerdir. Kadınlarsa cünüblükten ötürü yaptıkları gu­süllerde değil de hayız ve nifastan çıkarken yaptıkları gusüllerde örgülerim çözmek mecburiyetindedirler. Çünkü cünüblükten ötürü yapılan her gusül için örgüleri çözmek çok zok bir iştir.

Mâlikîler tek başlarına kalarak guslün farzlarının beş tane olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bilindiği gibi gusülde niyet, Şâfiîlerce farz olarak kabul edil­miştir. Bu hususta Şâfiîlerle Mâlikîler söz birliği etmişlerdir. Hanbelîlere ge­lince bunlar, abdestte de olduğu gibi niyetin, farz değil de şart olduğunu ile­ri sürmüşlerdir. Hanefîlerse gusüîde niyetin sünnet olduğunu söylemişlerdir. Malikîlerin niyet dışında söylemiş oldukları gusül farzları, diğer mezheb İmam­larına göre sünnettir.[84]