> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı  (Okunma Sayısı 1656 defa)
05 Şubat 2010, 19:58:22
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 05 Şubat 2010, 19:58:22 »



Önce verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi satış akdinin sahih ol­ması için satılan mal ve bu mal karşılığında ödenen bedelin, hem satıcı ve hem müşteri tarafından bilinen şeyler olmaları şarttır. İkisi arasında an­laşmazlığa yolaçacak şekilde belirsiz ve meçhul bir satış akdi sahih ol­maz. Müsamahakâr dinimiz, bu kuralı koymakla çok güzel bir amaca yönelmiştir. Çünkü İslâmiyet, insanlar arasında düşmanlıkların yayılma­sını önlemeyi ve aralarındaki anlaşmazlık ve tefrikayı kesip atmayı amaç­lamaktadır. Satış şartlarında da belirtildiği gibi, buraya kadar anlatılan hususlarda dört mezheb görüş birliği etmişlerdir. Ne var ki satışın, bütün yönleriyle açık ve net olmadığı, satılan malın meçhul olduğu, ancak bu meçhullük nedeniyle meydana gelecek anlaşmazlığı bir başka sebeple önlemenin mümkün olduğu bazı satışlarla ilgili olarak görüş ayrılığına düş­müşlerdir. Örneğin ortada hazır olmayan bir malı, görme muhayyerliğini şart koşarak satmak, bu tür satışlardan biridir. Ftkıhçıların büyük çoğun­luğu aşağıda belirtilen tafsilât çerçevesinde bu satışın sahih olduğunu söylemişlerdir.

(147) Şâfiîler dediler ki: Satılan mal, alış veriş akdinden ayrı görünmez bir yerde de olsa, meclis içinde olup ta akdi yapanlarca görülmeyen bir yer­de bulunursa, ikisinin veya birinin gıyabında bulunan ve görünmeyen bir malı satmak sahih olmaz. Satılan bu malın cinsini belirleyen bir sıfatla nitelen­mesi ve nitelenmemesi arasında bir fark yoktur. Cinsini belirleyen bir sıfatla nitelenmesinin örneği, satıcının, "sana bir kile floransa veya pencuma buğ­dayı sattım" demesi gibidir. Cinsini belirleyen bir sıfatla nitelenmemesinin örneği ise, satıcının, floransa veya pencuma adlarım söylemeksizin, "sana bir ölçek buğday sattım" demesi gibidir. Öyle veya böyle, satılan mal, satı­cıyla müşterinin görmedikleri bir yerde ise, yapılan satış akdi her halükârda sahih olmaz. Şâfiîlere göre en kuvvetli görüş budur. Bu arada, buna muha­lif bir görüşe de değinmekte yarar vardır. Buna göre, birinci örnekte olduğu gibi, ortada olmayan bir malı, cinsini belirleyen bir sıfatla niteleme duru­munda satmak sahih olur ki bu, müşterinin görme anında geri vermeye mu­hayyer olması kaydıyla cinsini belirleyen bir sıfatla nitelenen, gaipteki bir malı satmanın sahih olduğunu savunan üç mezheb imamının görüşlerine de uygun düşmektedir. Nitekim bu husus, ileride verilecek detaylı açıklamalar­dan da anlaşılacaktır.

Satın alınan malı görmek, tadılan ve koklanan nesnelerde, tadına ve kok­lama yerine geçerli olur. Sözgelimi bal, yağ ve meyve gibi şeylerin satılması, müşterinin tadıp koklamaksızin sâdece görmesiyle yetinmesi durumunda sahih olur. Ancak müşteri, bu malda bir ayıp görürse, geri verme muhayyerliğine sahiptir. Yine satın alınan malı görmek; o malın sayısını, tartısını, ölçüsü­nü, ölçeğini öğrenme yerine geçerli olur. Sözgelimi satıcı, "şu buğday yığı­nını sana sattım" der de, müşteri bu buğdayın kaç kile olduğunu bilemezse, yığını gözden geçirdikten sonra satış akdi sahih olur. Çünkü gözden geçir­dikten sonra buğday yığınının miktarını sezgi ve tahmin ile anlaması müm­kün olur ki bu da, satış akdinin sahih olması için yeterlidir. Ancak müşteri, bu buğday yığınının düz bir alan üzerine konulmuş olduğuna kesin olarak inandığı halde, daha sonra bu yığının bir kısmı yüksek, bir kısmı alçak bir alanın üzerine konulmuş olduğu açığa çıkarsa ve miktar tahmininde alda-nırsa, satış akdi fâsid olur. Ama satın alırken buğday yığınının düz bir alan üzerine konmuş olduğuna kesin olarak inanmaz, fakat öyle olduğunu sanarsa ve sonra bu yığının bir kısmının yüksek, bir kısmının alçak bir alan üzerine konulmuş olduğu açığa çıkarsa, buğdayı sahibine geri verme konusunda mu­hayyer olur. Çünkü buğday yığınını ölçekle ölçmeden satmak mekruhtur. Zîrâ yığının, sezgi ve tahminle ölçülmesi çoğu kez doğru sonuçlar vermeye­bilir. Öyle olur ki, bir buğday yığını sezgi ve tahminle, on kile olarak takdir edilir. Ama bu yığının bir kısmı bir kısmının üzerine yığılmış olması nede­niyle, bir de bakılır ki altı kile imiş. Metreyle ölçülen, sayı ile sayılan, ağır­lıkla tartılan mallara gelince, bunların miktarı bilinmese bile sâdece görerek satın alınmaları sahih olur.

Satılan malın, akid yapıldığı esnada görülmesi şart değildir. Akid esna­sına kadar değişmeyip eski hâli üzere kalmış olması şartıyla, akid yapılma­dan önce görülmesi de yeterli olur. Tarla, kap, demir, bakır ve bunlara benzer değişime uğramayan mallan satmak gibi. Bir kişi bu mallardan birini görür ve aradan bir süre geçtikten sonra tekrar görmeksizİn satın alırsa, akid sa­hih olur. Ama meyve ve yemek gibi çabuk bozulan ve sürekli olarak bulun­duğu halde kalmayan mallara gelince, böyle bir malı gördükten sonra norma! olarak bu gibi şeylerin bozulabileceği bir sürenin geçmesini müteakiben ye­niden görmeksizin satın almak sahih olmaz. Aynı şekilde satılan malın bir kısmını görmek, geri kalan kısmının evsâfına delâlet ediyorsa, tamamını gör­mek şart olmaz. Sözgelimi aynı harmandan yirmi kile buğday almak isteyen bir kişi, bu buğdayın bir kısmım görürse, satış akdi sahih olur. Çünkü buğ­dayın bir kısmım görmek, geri kalan buğdayın evsâfına delâlet eder. Bu sa­tış, "numune ile satış" olarak bilinir. Çünkü müşteri, satıcıya, "yanındaki buğday, arpa veya darının numunesini bana göster" deyince, satıcı görmesi için o malların bir kısmını müşteriye getirir. Müşteri de onu görerek satın alır. Fikıhçılar buna, örnek anlamına gelen "nemuzec" adını verirler. Nu­mune ile satışın sahih olması için, satılan malm cüzlerinin biribirine eşit ol­ması ve satıcının da müşteriye, "yanımdaki buğdayı, numune ile beraber sana sattım" demesi şarttır. Numuneyi satmaksizın öylece müşteriye verir ve geri taraftaki buğdayı numûnesiz olarak ona satarsa, satış akdi sahih olmaz. Çün­kü müşteri bu durumda, görmemiş olduğu bir malı satın almıştır. Aynı şekilde numuneyi ayrı, geri yandaki buğdayı da ayrı akidle aynı müşteriye satarsa, yine satış akdi sahih olmaz. Çünkü bu durumda müşteri ne tama­mını, ne de numune olarak bir kısmını görmediği malı satın almış olmaktadır.

Satılan mal, yararlı kısmını örten bir kabukla örtülü olursa, bunun için bir kaç durum söz konusu olur:

1- Satılan mal, iki kabukla örtülü olur. Kabuklardan biri, yenen veya yararlanılan kısmına bitişik, diğeri debunun üzerinde bulunur ki, bu kabuk­ların ikisi de tabiîdir. Fındık, badem ve kamış gibi. Üstteki kabuk, kendisin­den sonra gelen kabuğu tümüyle örtmekteyse, o zaman, satılan mal görünmez olur. Ama kamışta olduğu gibi, üstteki kabuk, kendisinden sonra gelen ka­buğu tümüyle kaplamıyorsa, satılan mal, görünmüş sayılır. Çünkü kamışın üst kabuğu, kamışın bütün budaklarını örtmez. Zîrâ malın bir kısmını gör­mek, geri tarafının evsâfına delâlet eder. Satın alman malın cisminin tümü­ne veya bir kısmına bitişik olan kabuğu görmekle yetihilebilir. Yalnızca bu kabuğun, o malm devamını sağlayan, soyulduğu takdirde o malı saklama ve depolama imkânını ortadan kaldıran bir kabuk olması şarttır. İki kabu­ğu olup da cismine bitişik olan kabuğunun sertleşmediği nesnelerin de üst kabuğunu görmek yeterli olur. Yeşil bakla gibi. Sertleşmeyen kabuğu, asıl gıda maddesiyle birlikte yenilebilir. Bu durumda o nesnenin üzerinde sanki bir tek kabuk varmış gibi kabul edilir.

2- Satılan malın tabiî bir kabuğu olur, ama malın kalıcı olması ve ko­runması bu kabuğa bağlı olmaz. Sedefindeki inci gibi. İncinin saklanıp mu­hafaza edilmesi, sedef içinde kalmasına bağlı değildir. Torbacığı içindeki misk de böyledir. Miskin kalıcılığı da, torbacık içinde bulunmasına bağlı değil­dir. Çünkü bu gibi şeylerin, kabuklarından çıkarılmadıkça satılmaları sahih olmaz. Kozası içindeki pamuk, bunlardan sayılmaz. Çünkü koza, pamuğu bozulmaya karşı korur. Ama bununla beraber kozanın açılmasından önce satılması, sahih olmaz. Çünkü koza açılmadıkça pamuğun kullanmaya el­verişli olup olmadığı anlaşılamaz.

3- Satılan malın üzerindeki kabuk veya örtü, tabii değil de yapma olur ki, bunun da İki şekli vardır:

a) Kabuğun veya örtünün altında bulunan şeyin kendisini satın almak kastedilir. Yorganın içindeki pamuk gibi. Yorganı satın alırken yüzünü de-ğİl de içindeki pamuğu satın almak kastedilir. Bu durumda yorganın içinde­ki pamuğun tümünü veya bir kısmını görmek gerekir. Kuvvetli olan görüş budur.

b) Kabuğun veya örtünün altındaki şeyi satın almak kastedilmez. Pa­mukla astarlanmış palto gibi. Bu durumda palto satın alırken astarım gör­mek şart olmaz. Açıp bakmadan fika´ satın almak da caizdir. Fika´, kuru üzümden yapılan bir meşrubattır. Kolaylık olsun diye kutulara konur. Çün­kü kapalı kutuda bulunması, fika´nm bozulmamasına yardım eder. Reçel ve benzeri şeyler de aynı hükme tabidirler.

Satılan malın bir kısmım görmek, malın geri kalan kısmının evsâfına delâlet ediyorsa, bunun yeterli olacağı bilinse bile, bu hususun, malların du­rumlarının değişik olmasıyla değişeceği de bilinmelidir. Sözgelimi bir ev sa­tın alan kişi, evin dış kısmına ve avlusuna bakarsa bu yeterli olmaz. Çünkü buralarını görmek, evin geri kalan kısımlarının evsâflarına delâlet etmez. Şu halde oda, tavan, taban, çatı, duvar ve banyo gibi evin diğer kısımlarını da görmesi gerekir. Bir bahçe satm alan kişinin, bahçenin alan ve sınırını öğ­renmesi yeterli olmaz. Aksine, bu bahçenin ağaçlarını, duvarlarını, sulama kanallarını ve arklarını görmesi de gerekli olur. Bir hayvan satm alan kişi­nin, o hayvanın bir kısmına bakması yeterli olmaz. Aksine, her tarafını gör­mesi gerekir. Ama dişlerini ve dilini görmesi gerekmez. Bir kişi bir elbise satın alırken açıp da içine bakmkzsa, onu görmüş sayılmaz. Elbise nakışlı ise, onu çevirip bakmadıkça görmüş sayılmaz. Cüzleri değişik olan bütün eşyalarda hüküm budur. Çünkü bu gibi şeylerin bir kısmını görmek, geri kalan kısım­larının...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:13:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı rüya tabiri,Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı mekke canlı, Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı kabe canlı yayın, Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı Üç boyutlu kuran oku Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı kuran ı kerim, Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı peygamber kıssaları,Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımı ilitam ders soruları, Görme Muhayyerliği Ve Ortada Bulunmayan Bir Malın Satımıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes