๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 21:38:17



Konu Başlığı: Fıkıh İlmi ve Mezhepler
Gönderen: Eflaki üzerinde 24 Ocak 2010, 21:38:17
FIKIH İLMİ VE MEZHEBLER


İslâm Hukuku ilminin özel adı olan “Fıkıh” lügatte bilmek, anlamak, şuurlu olarak idrak etmek, bir şeyin künhüne vâkıf olmak, kapalı bir şeyin hakikatine nüfuz edebilmek, kendisine hüküm taalluk eden gizli bir mânâyı kavrayabilmek gibi anlamları ifade eder.

Fıkıh´ın ıstılahtaki anlamı ise: “İnsanın amel yönünden lehine ve aley­hine olan şer´î hükümleri bilmesi” demektir. Diğer bir tarife göre de: “Uy­gulamaya, yani ibâdet, kulluk ve muamelâta ilişkin şer´î hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmek”ten ibarettir. İşte bu hükümleri böylece bilen kişiye de “Fakın” adı verilir.

Öyleyse “Fıkıh İlmi”, amellere ilişkin şer´î hükümleri ayrıntılı delille­riyle bildiren ilimdir. Tarifinden de anlaşılacağı üzere bu ilim, dinî, siyâsî ve medenî hayatın bütün hususlarını en geniş bir biçimde içine almakta olup, hem ibâdetlerde, hem de aile, miras, emval ve ukûd gibi sosyal hayat münâ­sebetleri gereği olan bütün uygulamalarda (muamelât) yapılacak veya sakı­nılacak cihetlere dâir hükümleri içerir. Bundan başka ceza hükümleriyle muhakeme usullerine ve nihayet devletin idaresi ve teşkilâtıyla, savaş huku­kuna taallûk eden hükümler de fıkhın kapsamı içindedir.

Bütün bu konulardaki şer´î hükümlerin çıkarılması için elimizde dört asıl kaynak vardır. Çıkarılacak bütün kazâî hükümlerin, şer´an muteber ola­bilmeleri için, mutlaka bunlara dayanmaları gerekir. Fıkıh usûlünün pren­siplerini teşkil eden bu dört asıl kaynak şunlardır:

1- Kitâb

2- Sünnet

3- Kıyâs

4- İcmâ

Buradaki “Kitâb”tan kasıt, son peygamber Hz.Muhammed (s.a.s.) e Allahü Teâlâ tarafından Cebrail vâsıtasıyle vahyedilmiş olan Kur´an-i Kerim´dir.

“Sünnet”, Rasûlü Ekrem (s.a.s.) efendimizin söz, davranış ve uygula­malarının toplamını ifade eder.

“Kıyâs”, bir şeyde sabit olan hükmün benzerini, o hükmün içtihadı se­bebini taşıması cihetiyle, diğer bir şeyde de bir rey ve ictihad neticesi olarak ortaya koymaktır.

“İcmâ” ise, bir asırda bulunan İslâm müctehidlerinin şer´î bir hüküm üzerinde ittifak etmeleridir. Bir aklî hüküm veya bilinmesi yalnız sarih nak­le dayalı olan şeyler hakkındaki ittifaka icmâ adı verilmez. Âlemin sonra­dan yaratılmış olmasına, kıyametin vukuuna ait ittifaklar gibi. Çünkü bunlar zaten Kur´an´da açıkça belirtilmektedir. Aynı zamanda avamın bir konu hak­kındaki ittifakları da icmâ sayılmaz.

Şer´î hükümlerin ilk tebliğcisi şüphesiz ki Rasûlü Ekrem (s.a.s.) dir. O, îlâhî vahye mazhar seçkin bir insan olması dolayısıyle bütün dinî hükümlere tam anlamıyla vâkıftı. Onun ulvî huzurundan feyz alan ashab-ı güzin de şer´î delillerin ve hükümlerin bütün inceliklerini biliyorlardı. Çünkü ortaya çıkan her türlü meseleyi kendisine soruyor ve cevabını da en tatmin edici bir şekil­de alıyorlardı. Ashab-ı Kiram´a yetişip “tabiîn” unvanını alan birçok bü­yük insan da, Peygamber efendimize yakın bir zamanda dünyaya gelmiş olduklarından İslâm´ın bütün hükümlerine mükemmel bir şekilde âşinâ bu­lunuyorlardı.

Tabiînin son zamanlarına doğru İslâm dünyası genişlemeye başlamış, çeşitli ırklara mensup birçok kavimler İslâmiyetle şereflenmişlerdi. İslâm top­raklarının genişlemesi, müslümanların çoğalması ve zamanın ilerlemesiyle sos­yal hadiseler günden güne artıyor, çeşitli cereyanlar ortaya çıkıyor ve birçok meseleler çözüme ve açıklamaya muhtaç bulunuyordu. İşte bu durum karşı­sında İslâm bilginlerinin olağanüstü derecedeki çalışmaları başladı, birçok ilimler tedvin edildi. İlk olarak hadîs, fıkıh ve usûl-i fıkıh ilimleri metodlu bir şekilde kurularak bu konuda her biri kendine has özellikler taşıyan ve birer hukuk okulu olan fıkhî mezhebler ortaya çıktı.

“Mezheb” kelimesi lügatte, gidilecek yol veya yer anlamına gelir. Istı­lahta ise “İmamların seçtikleri meslek, yol ve sistem”, demektir. Elinizdeki kitabın konusuyla ilgili olan fıkhî mezhebler tebe-i tabiîn devrinden itibaren ortaya çıkmışlardır. Hanefi, Şafiî, Hanbelî ve Malikî mezhebleri ise bunlar arasında en yaygın ve bağlıları en fazla olan mezheblerdir. Okuyucunun bu dört mezheb hakkında fikri olsun diye bu mezheb ve onların İmamları hak­kında genel bilgiler verildi.[3]