Konu Başlığı: Fidye Gerektiren Hususlar Gönderen: Eflaki üzerinde 01 Şubat 2010, 19:05:12 Bilindiği gibi ihramdaki hacıların yapmaktan men olundukları bir takım hususlar vardır. Bu yasakların bir kısmı haccı bozar; bir kısmı fidyeyi, bir kısmı da yiyecek vermeyi gerekli kılar. Fidyeyi gerektirenler, mezheblere göre tafsilâtlı bir şekilde aşağıda anlatılmıştır. Hanbeliler dediler ki: Fidyeyi gerektiren şeyler iki kısma ayrılır: a. Muhayyer olarak fidyeyi gerektiren şeyler, b. Tertib üzere fidye vermeyi gerektiren şeyler. Muhayyer olarak fidyeyi gerektiren hususlar şunlardır: 1. Dikişli, ya da etrafı çevrilmiş bir giysiyi giymek. 2. Koku kullanmak. 3. Erkeğin başını, kadmınsa yüzünü kapaması. 4. Vücûdtaki tüylerden veya saçlardan iki telden fazlasını veya tırnakların iki taneden fazlasını kesmek. Bu sayılan işlerden birini yapanın şu üç fidyeden birini vermesi gerekir: Ya altı ayı doldurmuş bir koyun veya bir yaşını doldurmuş bir keçi kesmeli; ya üç gün oruç tutmalı yahut da altı miskine yiyecek vermelidir. Bunlardan her birine yarım sa’ buğday veya hurma, kuru üzüm, arpa veya çökelekten birinden bir sa’ vermelidir. Muhayyer olarak fidye vermeyi gerekli kılan şeylerden biri de avlanma yasağıdır. Avlanan hayvan ya davar benzeridir veya değildir. Eğer davar benzeriyse yine üç şeyden birini fidye olarak verme seçeneğine sâhib olur. a. Davardan dengi olan bir hayvanı dilediği vakitte kesip etini Harem’deki fakirlere dağıtmalıdır. Misil olan bu hayvanı, avın telef edildiği yere takdim etmelidir. b. Değerini takdir etmek parayla olur. Değeri para olarak takdir edildikten sonra, fıtır sadakası olarak verilebilen gıda maddeleri satın alınarak her miskine buğdaydan yarım sa’ veya diğer gıda maddelerinden birinden bir sa’ verilir. c. Veya her bir fakire verilecek ölçek karşılığında bir gün oruç tutar. Geriye bir fakire verilecek bir ölçekten az bir miktar kalacak olursa, onun yerine yine bir tam gün oruç tutar. Avlanılan hayvan davar benzeri değilse fidyesini son iki şekilden birini seçerek verme muhayyerliği vardır: Ya fakirlere değeri kadar gıda maddesi dağıtılır veya o nisbette oruç tutulur. Tertib üzere fidye vermeyi gerekli kılan hususlar da şunlardır: a. Birinci ihramdan çıkmadan cinsel ilişkide bulunmak. Birinci ihramdan çıkış, üç şeyden ikisini yapmakla gerçekleşir: 1. Akabe cemresini taşlamak. 2. Tıraş olmak veya saçı kısaltmak. 3. Ziyaret tavafı. Birinci ihramdan çıkmadan önce birisine tekrar tekrar bakarak, tenasül organından başka yere temas ederek, öperek, şehvetle elleyerek menî akması da cinsel ilişki gibidir. Anılan durumlardan biriyle menî akar veya cinsel ilişki vukûbulursa, ceza olarak beş yaşındaki bir deve kesmek gerekir. Bu vasıftaki bir deve bulamayan kişi, üç günü hac amelleri sona ermeden önce, yedi günü de hac amelleri tamamlandıktan sonra olmak üzere on gün oruç tutar. Cinsel ilişki ve menî akması işleminde kadın eğer gönüllü ise, o da erkeğin cezasının aynısına tâbi olur. Erkeğin kadına sarılması hâlinde menî akmazsa üç şeyden birini fidye olarak vermeleri muhayyer olur: Ya bit davar keserler veya altı miskine yiyecek verirler veyahut da üç gün oruç tutarlar. Tekrar etmeksizin bakmaları durumunda da aynı ceza söz konusu olur. Birinci ihramdan çıktıktan sonra cinsel ilişkide bulunulursa yine aynı ceza gerekir. Mîkatı ihramsız olarak geçen veya cemreleri taşlamak gibi, haccın vâciblerinden birini terk eden kişi tertib üzere fidye vermelidir: Bİr davar kesmelidir. Bulamadığı takdirde, üçü hacda, yedisi de daha sonra olmak üzere on gün oruç tutmalıdır. Yiyecek vermeyi gerekli kılan suçlara gelince deriz ki: İki veya daha az sayıda tırnak kesmek; saç veya bedendeki kıllardan iki tel veya daha azını gidermek. Şu halde bir tırnak veya bir tırnağın bir kısmını; bir tel saç veya daha azını gideren kişinin bir miskine yarım sa’ buğday veya bir sa’ arpa, ya da kuru üzüm veya hurma vermesi gerekir. İki tırnak veya iki tel saç gideren kişinin, iki miskine yiyecek vermesi vâcib olur. Telef edilen şeyin değerini tazmin etmeye gelince: Av hayvanının yumurtasını kıran veya bir çekirgeyi öldüren kişi, bunların değerini olayı işlediği mahalde sadaka olarak vermekle yükümlü olur. Ama bit öldürmek ve nikâh akdi yapmak hiçbir cezayı gerekli kılmaz. Önce de belirtildiği gibi ihramlı kişinin haremdeki ağaçları ve otları kesmesi haramdır. Ancak izhir ve sinameki gibi bitkileri kesmek, bu yasaktan İstisna edilmiştir. Kesilmesi haram olan ağaçlardan örfe göre küçük sayılanlarından birini kesenin bir davar kurban etmesi gerekir. Örfe göre orta veya büyük sayılanlardan birini keseninse bir sığır kesmesi gerekir. Yaprak veya ot keseninse, değerlerini fakirlere vermesi vâcibtir. Malikiler dediler ki: İşlenmesi yasaklanan ve ihramlının nimetlenip refah bulması amacıyla üzerindeki toz ve terleri gidermek için hamamda yıkanmak gibi işleri yapması fidye vermesini gerekli kılar. Terleyinceye kadar hamamda oturan, sonra da ovalanmaksızın bedenine sıcak su döken ihramlmın fidye vermesi vâcib olur. Çünkü bu işi yapmakla, bedenindeki kirleri giderdiği zannedilir. Koku olarak kullanılan bir şeyi ellemek, bıyıkları kısaltmak, elbise giymek, başı örtmek, tırnakları kesmek, koltuk altlarındaki tüyleri yolmak, kadının tesettür amacı olmaksızın yüzünü örtmesi, eldiven takması ve kına yakması gibi işleri yapmak da aynı hükme tâbidir. Elbiseyi giymekle sıcaktan ya da soğuktan korunma gibi bir fayda sağlanırsa fidye vermek gerekir. Ama elbiseyi, bu faydayı sağlamadan acele olarak giyip çıkaran kişiye fidye cezası terettüb etmez. Sırf dokunmakla fayda elde edilen koku ve benzeri şeyler, ellendikten veya bedene sürüldükten sonra acele olarak giderilseler bile fidye vermek gerekir. Bu durumda verilmesi gereken fidye, muhayyer olarak şu üç şeyden birini vermekle ödenmiş olur; a. Altı miskine, beldenin en çok tüketilen azığından, Peygamber (s.a.s.)in müddü ile ikişer müdd vermek. Altı miskine öğle ve akşam öğünlerinde yemek vermek, miktarı iki müddü bulduğu takdirde iki müdd yerine geçerli olur. Ama gıda maddesini, miskinlere mal olarak teslim etmek daha erdemli bir davranış olur. Bu mümkün olmadığı takdirde; b. Üç gün oruç tutmak. Bu da yapılamazsa; c. Bir davar veya bir sığır ya da bir deve kesmek gerekir. Kesilecek bu hayvanların da kurban olacak yaşta bulunmaları icâb eder. Bu havyanları kesmek belli yer ve zamanlara bağlı değildir. Kişi, bunları dilediği zamanda ve dilediği yerde kesebilir. Ancak bunlarla hedyi kastederse, hedy ile ilgili tafsilâtta belirtildiği gibi Mekke ve Minâ’da kesmesi gerekir. İki avuç dolusu yiyecek vermeyi gerekli kılan davranışlar ise şu sayacaklarımızda: 1. Kirini gidermek kastıyla değil de altındaki yarayı tedavi etmek, ya da uzunluğunu hoş görmemekten dolayı veyahut da boş yere bir tırnak kesmek. Ama altındaki kiri gidermek kastıyla bir tırnağı kesmek fidye vermeyi gerektirir. 2. Oniki taneye kadar bir veya daha fazla sayıdaki saç tellerini gidermek. 3. Devedeki keneleri alıp atmak veya öldürmek. Çok olsalar bile bu kenelerin her birinden ötürü iki avuç yiyecek verilir. Fidyeyi veya iki avuç yiyeceği vermeyi gerekli kılan davranışların sayısı arttıkça fidyenin ve iki avuç yiyeceğin sayısı da artar. Sözgelimi bir kişi ihramdan çıkmadan elbise giyer ve koku sürünürse iki fidye vermesi gerekir. Yine buna benzer olarak ihramlı bir kişi bir tırnağını keser ve saçının bir telini de giderirse iki defa ikişer avuç yiyecek vermesi gerekir. Bu sayılanlardan istisna olarak bazı meseleler vardır ki, bunlarda fidye veya iki avuç yiyecek vermeyi gerekli kılan davranışların sayısı artsa bile fidye veya iki avuç yiyecek vermenin sayısı artmaz. Şöyle ki: 1. Haccı fesada götüren şeyin mubah olduğunu zannederek veya haccı terkederek veya yanılma sonucu haccı tamamladığına inanarak fidye veya iki avuç yiyecek vermeyi gerekli kılan davranışlar birkaç defa işlense bile fidye veya iki avuç yiyecek vermenin sayısı artmaz. Meselâ sahîh olduğuna inanarak Ziyaret tavafını yapan kişi, tavaftan sonra fidye veya iki avuç yiyecek vermeyi gerekli kılan birden fazla davranışta bulunur da sonra tavafının fâsid olduğu anlaşılırsa, fidye veya iki avuç yiyeceğin sayısı artmaz. 2. Fidye veya iki avuç yiyecek vermeyi gerekli kılan davranışlardan birkaçı fasılasız olarak bir arada yapıldığında da bu kefaretlerin sayısı artmaz. 3. Bu davranışlardan ilkini yapacağı zaman buna benzer davranışları tekraren yapacağına niyet ederse, meselâ elbise giyer ve giyerken de koku sürünmeye niyet ederse, elbiseyi giyip koku sürünmekten ötürü sadece bir fidye vermesi gerekir. Ancak kokuyu sürünmeden önce elbise giymekten dolayı fidye vermemişse, ikisi için yalnızca bir fidye vermesi gerekir. Aksi takdirde koku sürünmesi nedeniyle de ikinci bir fidye vermesi gerekir. 4. Fidye vermeyi gerekli kılan davranışlardan, faydası genel olanı önce yapan, meselâ önce çamaşırlarını, sonra şalvar da veya pantolonunu giyen kişi de sadece bir fidye vermekle yükümlü olur. Hanefiler dediler ki: Davar kesmeyi gerekli kılan davranışları şöylece sıralayabiliriz: 1. Cinsel ilişkinin öncüsü olan kucaklaşma, sarılma, öpme, şehvetle dokunma gibi davranışlar, menî aksın akmasın, fidyeyi (davar kesmeyi) gerekli kılar. Aynı şekilde kadının tenasül organına bakarak veya böyle bir şeyi düşünerek menîsİ akan kişinin de kurban kesmesi gerekir. Bir hayvanın fercine penisini girdiren kişinin menisi akmasa bile fidye vermesi gerekir. Menisi aksın akmasın bir erkek, kadının karnını ve uyluğunu ellerse fidye vermesi gerekir. 2. Baştaki saçlarla sakalın kıllarının tümünü veya dörtte birini gideren kişinin de fidye vermesi gerekir. Dörtte birinden azını giderme hâlinde fidye vermek gerekmez. Boynundaki veya iki koltuğunun ya da bir koltuğunun altındaki tüyleri veyahut da kasığındaki tüyleri gideren kişi de aynı hükme tâbidir. Saçları ve bedendeki tüyleri mazeretsiz olarak giderme durumunda fidye olarak kurban kesmek gerekir. Bit ve pire gibi haşerelerin tünemesi nedeniyle eziyet gören kişi, bu tüylerini veya saçlarını giderirse üç şeyden birini yapma seçeneğine sâhib olur: a. Ya bir davar keser. b. Veya üç gün oruç tutar. c. Veyahut da her birine bir fıtır sadakası tutarında olmak üzere altı miskine gıda maddesi dağıtır. Bu hususta Yüce Allah buyurmuştur ki: “İçinizden hasta olan, ya da başından bir rahatsızlığı bulunan (bundan ötürü tıraş olmak zorunda kalan) oruçtan, sadakadan veya kurbandan (biriyle) fidye verir.” [261] 3. Erkeğin dikişli bir giysi giymesi. Kadınlarsa diledikleri giysiyi giyebilir. Yalnız, yüzlerini, bitişik bir örtüyle örtemezler. İhramlılık hâline zarar veren giyiniş, alışılagelmiş olan şekildeki bir giyiniştir. Bir kişi dikişli bir giysiyi giymeyip sadece ona bürünürse veya mûtad olmayan bir şekilde bedeninin üzerine indirirse hiçbir ceza söz konusu olmaz. Bu anlatılanlar, kişinin mazeretsiz olarak giysi giymesiyle ilgiliydi. Ama mazeret nedeniyle giyinirse, önce verilen tafsilât burada da söz konusu olur. 4. Tam bir gün boyunca başı, mûtad bir örtüyle örtmek. Mûtad örtü hakkındaki açıklama daha önce yapılmıştır. 5. Hangi koku türünden olursa olsun uyluk, bacak, kol, yüz, baş ve boyun gibi büyük organlardan birine tam olarak koku sürmek. Ama elbiseye sürülen kokudan ötürü kurban kesmek gerekmez. Meğerki bu elbise tam bir gün boyunca giyilmiş ve koku da asıl itibariyle çok olsun; ya da az olup da elbise üzerinde yaklaşık 20 cm2 lik bir yeri kaplamış olsun. Kına da kokular cümlesindendir. Alt tarafını kapatmayacak şekilde ince olarak başına kına yakan kişiye bir kurban, aksi takdirde iki kurban kesmek gerekir. Zîrâ bu durumda sürülen kına, başı örtmüş olmaktadır. Aspur ve safran bitkileri de kokular cümlesinden sayılırlar. Herhangi bir mazeret nedeniyle koku sürünme hususuna gelince, önce belirtilen tafsilât burada da söz konusu olur. Bir organın tamamının mazeretsiz olarak zeytinyağı veya susam yağıyla yağlanması da koku sürülmesi gibidir. Tedavi gibi mazeret nedeniyle yağlama yapılırsa hiçbir ceza gerekmez. 6. Birel veya ayağın tırnaklarını kesmek. Aynı zamanda olmak kaydıyla iki elin ve ayakların bütün tırnaklarını kesmek de aynı hükme tâbidir. Ama bütün tırnakları ayrı ayrı zamanlarda kesme hâlinde dört kurban, yani her bir organın tırnaklan için bir kurban kesmek gerekir. 7. Kudüm ya da Veda tavafını veya Umre tavafının turlarından birini yahut önce belirtilen vâciblerden birini terk etmek de fidyeyi gerektirir. Şafiiler dediler ki: Fidye, kurban olma şartlarını taşıyan bir davan kesmek veya altı miskine yiyecek vermek yahut da üç gün oruç tutmaktır. Fidye, şu davranışlardan ötürü gerekir: 1. Koku sürünmek. İhramlı bir kişi, esanslardan birini sürünürse fidye vermesi gerekir. 2. Gömlek, pantolon, mest, sarık veya bunlara benzer dikişli veya etrafı çevrili bir giysiyi vücûduna giyen kişinin fidye vermesi gerekir. Dikişli veya etrafı çevrili bir giysiyi giymek, şu şartlar doğrultusunda fidyeyi gerekli kılar. a. Bunları giymenin fidyeyi gerekli kıldığmm bilinmesi. Bunların fidyeyi gerekli kıldığı bilinmezse, giyildikleri takdirde fidye gerekmez. b. Bu giysiler, birinci ihramdan çıkmadan önce giyilmiş olmalıdır. c. Bunları giyen kişi, kendi özgür iradesiyle giymiş olmalı ve kendisi de mümeyyiz olmalıdır. d. Bu giysileri giyen, erkek olmalıdır. Kadınsa zaten elbiselerini çıkarmaz ve sadece yüzünü açması vâcib olur. Yüzüne bitiştirilmiş bir örtü ile yüzünü örterse fidye vermesi vâcib olur. Ama kadın, yüzüne bitişik olmayan bir örtüyle yüzünü örtebilir. Meselâ başının üzerine büyükçe bir tarak koyar da yüzünün hizasından ileriye doğru çıkan bu tarağa bir peçe takıp öylece yüzünü örterse ve bu peçe de yüzüne temas etmezse sahîh olur. Bu durumda yüzü örtebilmek için baş kısmından da bazı kısımların örtülmesinin bir sakıncası olmaz. Şu da var ki, kadının eldiven giymesi fidye vermesini gerekli kılar. 3. Saçı tıraş etmek, tırnakları kesmek, fidyeyi gerektirir. Saçm tıraş edilmesi veya makasla kısaltılması veyahut usturayla kazıtılması veya yakılması, ister tümünün ister üç telden az olmamak kaydıyla bir kısmının giderilmesi; kişinin ister kendisinin gidermesi ister başkasının gidermesi farketmeyip aynı hükme tâbidir. Yalnız bu da üç şartla olur: a. Saçın giderilmesi kişinin kendi arzusuyla olmalıdır. Kişi uyumaktayken kendi rızası alınmadan saçı kesilirse veya başını bir şeyle kaşır da haberi olmadan saçının bazı telleri dökülürse hiçbir ceza gerekmez. b. Saçın giderilmesi bir mazerete dayanmamalıdır. Ama bir zaruret nedeniyle, meselâ kirpikleri uzayıp da bundan eziyet gören kişi bu tüyleri giderirse fidye vermesi gerekmez. Bu hususta, tüylerin saça ait olması şart değildir. Zarûretsiz olarak keyfi şekilde bedenindeki herhangi bir yerin üç tüyünü gideren kişinin fidye vermesi gerekir. c. Saçın giderilmesi asıl maksat olmalıdır. Meselâ üzerinde tüy bulunan derisini soyan bir kişinin fidye vermesi gerekmez. Yine vücudundaki yara üzerinde bulunan kılı gideren kişinin fidye vermesi gerekmez. İhramlı kişinin sürme çekmesi, hamama girmesi, kan aldırması, kupa vurdurması, saçlarını taraması sakıncalı değildir. 4. Cinsel ilişkinin öncüsü olan öpme ve elleme kadınlara yapıldığı takdirde abdesti bozar. Bu tür işleri, tam olarak ihramdan çıkmadan yapmak haramdır. Fidye vermeyi gerekli kılar. Şehvetle bakmak ve arada bir perde bulunarak öpmek fidyeyi gerektirmez. 5. Mastürbasyon yapmak da haram olup fidyeyi gerekli kılar. 6. İster zeytinyağı, ister hayvan yağı, ister başka bir yağ olsun ve bu yağ da esanslı bir şeyle karışık olsun olmasın, bunlardan biriyle baştaki saçı, sakal tüylerini ve yüzün diğer tüylerini yağlamak dört şartın gerçekleşmesi hâlinde fidyeyi gerekli kılar. a.Yağlanan organ, üzerinde tüy biten bir organ olmalıdır. Başında saç bitmeyen kel, başına yağ sürerse fidye vermesi gerekmez. Saçı dökülüp de hiç izi kalmamış olanlar da kel gibidirler. Saç bulunmayan çıplak yerleri yağlamak caizdir. Sakal tüyleri bitmemiş tüysüz gençler de yüz ve sakal kısımlarını yağlayabilirler. Başında yara bulunan bir kişi, onu içten yağlayabilir. b. Yağlama eylemi kasıtlı olarak yapılmış olmalıdır. Unutarak yapan kişi cezalı olmaz. c. Yağlanan kişi, bu işin ihramlıyken haram olduğunu bilmelidir. Bilmeyerek yapanın fidye vermesi gerekmez. d. Yağlamayı yapan kişi, bu işi kendi arzusuyla yapmış olmalıdır. Bunu iradesiz yapan kişinin fidye vermesi gerekmez.[262] |