> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi  (Okunma Sayısı 1305 defa)
08 Şubat 2010, 16:32:19
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 08 Şubat 2010, 16:32:19 »




Çocuk, reşid olmaksızın bulûğa erdiğinde, malı kendisine tes­lim edilmez. Aksine, sefihtik nedeniyle kısıtlılık altına alınır. Mezheb-İerin buna ilişkin geniş açıklamaları aşağıya alınmıştır.

(15) Hanefîler: İmam Âzam ve İmameyn, sırf buluğa ermekle çocuğa malının teslim edilmeyeceği, aksine, denendikten sonra rüşdünün ispatlan­masının zorunlu olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Ancak İmam Âzam demiştir ki: Bu durumda yirmibeş yaşına varmasına dek beklenilir. Sonra rüşde ermese bile, malı kendisine teslim edilir. Tasarrufta bulunursa, hür ve akıllı olduğu sürece tasarrufu sahih olarak vâki oIur.,Çünkü böyle bir kim­se, sefihlik nedeniyle kısıtlılık altına alınamaz. İmâmeyne gelince, bunlar malın kendisine teslim edilmeyeceğini söylerler. Bu durumda yüz yıl yaşasa bile, yine de malı kendisine teslim edilmez. Bununla ilgili geniş açıklama sefihin kısıtlanması bahsinde yapılacaktır.

Hanbelîler dediler ki: Çocuk reşid olmaksızın buluğa erdiğinde -rcşıdlik, malında ve dininde doğru olmasıdır. Reşidliğin sadece malında doğru olmak olduğunu söyleyenler de olmuştur- kısıtlılığı devam eder. Bulûğa er­mezden önce malına bakmak, velîsine âit bir haktır. Velîsi de babası veya vasisi veya hâkimdir. Kısıtlılık üzerinden kaldırıldığında tekrar sefihleşirse, yine kısıtlılık altına alınır. Dininde fâsık olur, ama malında savurganlık yap­mazsa, kısıtlılık altına alınmaz. Özellikle rüşdün, malda uygunluk olduğu­nu söyleyenlere göre, dininde fâsık olan, fakat malında savurganlık yapmayan kimse kısıtlılık altına alınmaz. Dînî ve mâlî bakımdan uygun olmayan kim­seleri ancak hâkim kısıtlılık altına alır. Zîra ikinci kez meydana gelen savur­ganlık farklı olur. Üzerinde düşünüp ictihad yapmak gerekir. Bu durumda hâkimin, müflisi kısıtlılık altına alması zorunlu olur. Kısıtlama, ancak hâki­min hükmüyle olur. Bu gibi kısıtlıların mallarına ancak hâkim nezâret eder. Yine ikinci kez kısıtlılıklar, ancak hâkim tarafından kaldırılabilir. Çocuk bu­luğa erip´reşid olduğunda veya deli kimse reşid olarak akıllandığında, kadı´-nın hükmü olmaksızın kısıtlılığı çözülür. Malı, kendisine verilir. Malının kadının izniyle verilmesi müstehab olur. Nitekim rüşdünün beyyineyle ispat­lanması da müstehab olur. Dolayısıyla malının, kendisine beyyineyle veril­mesi müstehabtır. Buluğdan ve reşidlikle akıllılığın sübûtundan önce kısıtlılığı çözülmez. Bu haldeyken yaşlanıncaya kadar dahi kısıtlılığı devam eder.

Şâfiîler dediler ki: Önce de belirtildiği gibi küçüğün reşid olması için baliğ olması yeterli olmaz. Aksine, din ve mâlî idare bakımından uygunlu­ğunun zuhur etmesi de gerekir. Dînî bakımdan uygunluk, kişinin büyük gü­nah işlememesi ve küçük günahlarda da ısrar etmemesiyle olur. Mâlî bakımdan uygunluk ise savurganlığın olmaması ve haram olan şehvetlere mal harcan­maması, ya da malın muamelede muhtemel olmayacak kadar fahiş bir al­danmayla zayi edilmemesi, meselâ fahiş miktarda aldatmanın olduğu bir satış veya satın alma muamelesinin vukûbulmamasıyla olur. Ama kişi, malını sa­daka ve hayır işlerine sarfeder, kendisine uygun yiyeceklerle giyeceklere har­carsa; bazı kimseler bunun savurganlık olduğunu, bazılarıysa savurganlık olmadığını söylemişlerdir ki, kuvvetli olan görüş de ikincisidir.

Buluğa ermeden önce küçük çocuğun reşidliği, denemeyle bilinir. Bu da küçük çocuğun mesleğine göre değişir. Eğer babası tüccarsa, satma ve satın almayla denenir. Babası ziraatçiyse, ziraat haline uygun bir sınamayla dene­nir. Arazisinin hizmetini gören çiftçilere masraf yapmak ve biçimcileri kontrol etmek ve benzer işleri yapmakla mükellef kılınır. Küçük çocuk kız ise, ev işlerini çevirmek; meselâ yemek yapmak, geçim işlerini düzenlemek ve ben­zer işleri yaptırmakla denenir. Denemenin buluğdan sonra olması gerektiği­ni söyleyenler olmuşsa da, buluğdan önce olması gerektiğini söyleyenlerin görüşleri tercihe daha şayandır. Birinci kavle göre, denenmekte olan kısıtlı­nın tasarrufları, ön tasarruflar mâhiyetinde olur. Kendisi ve kendisiyle akidleşmek isteyen kimse arasında anlaşma sağlandığında akidleri velîsi üstlenir. Çünkü kısıtlı, baliğ değildir. Yapacağı akid, kuvvetli görüşe göre sahih ol­maz. İkinci kavle göre ise baliğ olduğu için, akdi üstlenecek olan, kısıtlının kendisidir. Şunu da belirtelim ki, denemenin iki veya daha fazla sayıda tek­rarlanması gerekir ki, onun reşid olduğu kuvvetle zannedilsin.

Küçük çocuk, kadın olsun erkek olsun, kadının hükmü olmaksızın kı­sıtlılık altına alınır ve tasarruftan menedilir. Buluğa erince de kadının hük­müne gerek kalmaksızın kısıtlılığı çözülür. Çünkü kadı´nm hükmü olmaksızın sabit olan şeyin, kaldırılmasında da kadı´nın hükmüne gerek yoktur. Kısıtlı­lık, baba ve dede tarafından çözülür. Kayyum ve vasî tarafından çözülmesi­ne gelince, bu hususta iki görüş vardır: Bazı kimseler; "kısıtlılığın çözülmesi, kadı´nın hükmüne bağlıdır" demişlerdir. Bunlara göre reşidlik, görüş ve ic-tihâdı gerekli kılar. Çünl^ü çocuk, reşid olarak buluğa erdiğinde -reşid, ma­lında ve dininde doğru jölan kişidir- asla kısıtlılık altına alınamaz. Reşid olmaksızın buluğa erdiğinde, kısıtlılığı devam eder. Küçüklük nedeniyle var olan kısıtlılığı her ne kadar ortadan kalkmışsa da bu kısıtlılık, sefihtik ve fâsıkhktan ötürü bir kısıtlılığı geride bırakmıştır. Bu kişi, buluğdan önce ma­lında tasarruf eden kimse gibi tasarrufta bulunur.

Rüşde erdikten sonra kısıtlılığı çözülüp malı kendisine teslim edildiğin­de, savurganlığa tekrar başlarsa, ikinci kez kısıtlılık altına alınır. İkinci kı­sıtlılığı bir şahıs mı koyar, yoksa bu kısıtlılık kendiliğinden mi meydana gelir? Bu hususta ihtilâf edilmiştir. Bazıları demişlerdir ki: Kısıtlılık ikinci kez, an­cak kadı´nın hükmüyle meydana gelir. Bazıları da demişlerdir ki: Kısıtlılık baba, dede ve vasî tarafından ikinci kez konulur. Nitekim kadı´nın hükmüyle de konulabilir. Bir başka grup da şöyle demiştir: Hiç kimse onu kısıtlılık al­tına almasa bile, ikinci kez kısıtlılığı kendiliğinden meydana gelir. Malında savurganlık yapmaz da zekât vermemek, namaz kılmamak, cimrilik yapmak gibi malını zayi etmeyecek şekilde dinen fâsık olursa, bu sebeple mûtemed görüşe göre kısıtlılık altına alınamaz. Ama zina yapmak, kumar oynamak, malı zayi edici şehvet bataklıklarına yuvarlanmak gibi savurganlığı doğura­cak fâsıkhğa bulaşırsa, bu nedenle kısıtlılık altına alınması gerekir. Çünkü bu fâsıklığı, malı savurmak ve israftır.

Mâlikîler dediler ki: Çocuk, reşid olmaksızın buluğa ererse, mese­lâ delirir veya malını muhafaza etmeye elverişli olmazsa, kısıtlılığı devam eder. Ama malını muhafaza etmeye muktedir olduğu sabit olursa, buluğa erer er­mez babası kısıtlılığını çözmese bile, kısıtlılığı kalkar. Velînin, babanın gö­revlendirdiği bir vasî olması durumunda, vasî çözmedikçe kısıtlılık çözülmez. Kısıtlılığı çözmenin şekli, sefihin kısıtlılık altına alınması bahsinde açıklana­caktır. İki durum arasındaki fark şudur: Hiç kimsenin aracılığına gerek kal­maksızın velilik, baba için sabit olur. Veliliğin babadan çıkması da reşidlik sıfatının tahakkukundan başka bir şartı gerektirmez. Babanın görevlendir diği vasînin velî olması durumunda, onun veliliği, ancak babanın aracılığıy­la sabit olur. Onun veliliğinin kalkması da fazla bir şarta ihtiyaç hissettirir ki, o da kısıtlılığın çözülmesidir. Şunu da belirtelim ki, bu hükümler çocuk erkek ise sözkonusudur. Kadın ise, malının kendisine teslim edilmesi, onun reşidliğine ek bir şeyi gerekli kılar ki, o da kadının kocasının varlığı ve koca­sının kendisiyle gerdeğe girmiş olmasıdır. Kadın evlenmez ve kocası kendi­siyle gerdeğe girmezse; malını teslim alma hakkına sahip olmaz. Bunun devamı, sefihin kısıtlılık altına alınması bahsinde anlatılacaktır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:16:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi rüya tabiri,Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi mekke canlı, Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi kabe canlı yayın, Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi Üç boyutlu kuran oku Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi kuran ı kerim, Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi peygamber kıssaları,Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesi ilitam ders soruları, Çocuğun Reşid Olmaksızın Bulûğa Ermesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes