Konu Başlığı: Bir Kimsenin Bir Çok Eşya Arasından Belirsiz Birini Satın Alması Gönderen: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 19:31:10 Adamın biri iki şeyden herhangi birini satın alacak olursa, meselâ İkisinden beğendiğini seçmek için iki elbiseyi beraberce eline aldığı zaman hangi durumların sözkonusu olacağı hususunda mezheblerin detaylı görüşleri aşağıda belirtilmiştir^35´.
(135) Mâlikîler dediler ki: Adamın biri bir başkasından satın alacağı şeyden, meselâ iki elbiseden herhangi birini beğenip seçmek için, iki tanesini birlikte eline alırsa, bu satışta üç şekil sözkonusu olur: 1- Sâdece muhayyerlik satışı. Bu satış akdinde, akdi yapan taraflardan birine malı almak veya geri vermek hususunda düşünebilmesi için muhayyerlik hakkı tanınır. Örneğin satıcının; "bu iki elbiseden birini sana sattım. Alman veya geri vermen için üç gün süreyle muhayyersin" demesi gibi. Bu şekil satış akdinde de üç durum sözkonusu olmaktadır: a) Müşteri her iki elbisenin de zayi olduğunu iddia eder. b) İki elbiseden birinin zayi olduğunu iddia eder. c) Muhayyerlik süresi sona ermiş olmasına rağmen müşteri, iki elbiseden birini henüz seçmemiş olur. Bu meselenin hükmüne gelince; müşteri bu elbiselerin ikisini de kabzederse, bedellerini ödemekle yükümlü olur. Elbiselerin ikisi veya birisi zayi olursa, satıcıyla anlaşmış olduğu fiyatlarını ödemekle yükümlü olur. Muhayyerlik süresi sona ermiş olmasına rağmen iki elbiseden birini seçmezse, ikisini de alması zorunlu olur. 2- Sâdece ihtiyar (seçim yapma) satışı. Bu satış, muhayyerlik şartının olmadığı kesin bir satış akdidir. Ama bu akdi yaparken satıcı, müşteriye satın aldığı iki şeyden birini belirleme hakkını tanımaktadır. Bu, satıcının müşteriye şöyle demesiyle olur: "Bir veya iki gün içinde birisini seçmek üzere bu iki elbiseden birintfon liraya, kesin bir satışla sana sattım." Sâdece muhayyerlik satışında olduğu gibi bu satışta da üç durum söz-konusudur a) Müşteri, her iki elbisenin de zayi olduğunu iddia eder. b) İki elbiseden birinin zayi olduğunu iddia eder. c) Muhayyerlik süresi dolmuş olmasına rağmen ikisinden birini seçmemiş olur. Bu durumların her üçünde de müşteri satıcıya, iki elbisenin fiyatını birbirine ekleyerek yarısını vermekle yükümlü olur. Meselâ zayi ettiği elbisenin fiyatı on, kalan elbisenin fiyatı da beş lira ise, ikisinin toplamı onbeş lira eder ki, bunun yarısını, yani yedibuçuk lirayı ödemekle yükümlü olur. 3- Muhayyerlik ve ihtiyar satışı. Bu satış akdinde satıcı, iki maldan birini belirlemesi için müşteriye seçim hakkı verir. İkisinden birini belirledikten sonra da o malı alması, ya da geri vermesi için kendisine muhayyerlik hakkı tanır. Örneğin; satıcının müşteriye şöyle demesi gibi: "İkisinden birini seçmen kaydıyla bu iki elbiseyi sana on liraya sattım. Birini seçtikten sonra almak ya da geri vermek için üç gün süreyle muhayyersin." Bu satış şeklinde de üç durum sözkonusu olmaktadır: a) Muhayyerlik hakkı müşteride olur ve her iki elbisenin birlikte zayi olduklarını iddia eder. Ama zayi olduklarım belgeleyemez. Bu durumda iki elbiseden sâdece birinin fiyatını ödemekle yükümlü olur. İkinci elbise ise satıcının hesabından zayi olmuş olur. b) Muhayyerlik hakkı yine müşteride olur ve elbiselerden birinin zayi olduğunu iddia eder. Ama zayi olduğunu ispatlayamaz. Bu durumda müşteri, zayi olan elbisenin yarı fiyatını ödemekle yükümlü olur. Muhayyerlik süresi henüz dolmamışsa, diğer elbiseyi beğenip alma hakkına da sâhib olur. c) Muhayyerlik süresi sona ermiş olmasına rağmen ikisinden birini seçmemiş olur ki, bu durumda müşteri hiç bir şeyle yükümlü olmaz. Tabiî bütün bu durumlarda muhayyerlik hakkı müşterideyse hüküm budur. Ama muhayyerlik hakkı satıcıda olursa, meselâ satıcı iki elbiseden herhangi birini müşteriye satarsa ve akdi geçerli kılma veya feshetme muhayyerliği de satıcıda olursa, müşteri iki elbisenin de zayi olduğunu iddia ederse bu durumda müşteri sâdece bir elbisenin, fiyatı veya değerinden hangisi çoksa onu satıcıya vermekle yükümlü olur. Aynı şekilde müşteri, iki elbiseden birinin zayi olduğunu iddia ederse, bir elbisenin yarı fiyatı veya yarı değerinden hangisi çoksa, onu satıcıya vermekle yükümlü olur. Ama elbisenin zayi olduğu ve zayi olmasında kendisinin bir taksin olmadığına yemin ederse, bu durumda, elbisenin değerini değil de fiyatını ödemekle yükümlü olur. Bütün bu hükümler, müşterinin beyyine getirmemesi durumunda uygulanır. İki elbisenin veya birinin zayi olduğuna ilişkin deliller bulunursa, satıcıya karşı yükümlülük altına girmez. Hanefîler dediler ki: Müşteri satıcıdan elbise ister de satıcı kendisine üç elbise verir ve "bu on liraya", "bu yirmi liraya", "bu da otuz liraya" diyerek her birinin fiyatını açıklar, sonra da: "Bunlardan hoşuna gideni sana sattım" der ve müşteri de elbiseleri teslim aldıktan sonra zayi ederse, dört durum sözkonusu olur: 1- Elbiselerin üçü de bir defada zayi olur veya üçü peşpeşe zayi olur. Her iki durumda hangisinin önce zayi olduğu bilinemez. Bu meselenin hükmü şudur: Müşteri, bütün elbiselerin toplam değerinin üçte birini, satıcıya vermekle yükümlü olur. 2- Elbiselerin hepsi bir defada veya peşpeşe birer birer zayi olurlar. Ama müşteri, hangisinin önce zayi olduğunu bilir. Bu meselenin hükmü şudur: Müşteri, ilkin zayi olan elbisenin değerini satıcıya ödemekle yükümlü olur. Diğer iki elbiseye gelince, onlar müşterinin yanma emânet olarak bırakılmış sayıldıklarından ötürü, zayi olmaları nedeniyle müşteri, tazminata mahkûm edilmez. 3- İki elbise zayi olur. Sâdece bir tanesi geriye kalır. Bu durumda müşteri satıcıya, zayi olan iki elbiseden her birinin yarı fiyatını ödemekle yükümlü olur. Üçüncü elbiseyi ise satıcıya geri verir. Çünkü bu, onun yanında bir emânettir; iadesi gerekir. Üçüncü elbisede bir kusur ve noksanlık meydana gelmişse, müşteri tazminat ödemekle yükümlü oîmaz. 4- Bir elbise kaybolur; geriye ikisi kalır. Bu durumda müşteri, zayi olan elbisenin kıymeti ile geriye kalan iki elbiseyi satıcıya vermekle yükümlü olur. Bu gibi meseleye, "satış pazarlığı üzerine teslim alınmış" adı verilir. Bu meseleyi şöylece özetleyebiliriz: Fiyatını öğrendikten ve onda muâraza etmedikten sonra, muhayyer olmak şartıyla satın almak amacıyla müşteri, satılık bir malı eline alıp tesellüm eder, sonra da bu mal elinde telef olursa, değerini ödemekle yükümlü olur. Ama müşterinin kendisi o malı telef ederse, doğru olan görüşe göre fiyatını ödemekle yükümlü olur. Değeri, teslim aldığı gündeki piyasaya göre takjdir edilir. Ama satın alma şeklinde değil de, sâdece bakma şeklinde eline alırsa, meselâ satıcı, "şu elbise on liraya..." der de müşteri, "ver hele bakayım" veya "ver hele arkadaşım baksın" derse, sonra da elbise zayi olursa, satıcının hesabına zayi olur. Müşteri, bir şey vermekle yükümlü olmaz. Çünkü o malı, satın alma pazarlığıyla değil de bakma pazarlığıyla eline almıştır. Ama müşteri, "o elbiseyi ver de beğenirsem alırım" diyerek eline aldıktan sonra zayi olursa, değerini satıcıya vermekle yükümlü olur. Çünkü bu durumda elbiseyi, satın alma pazarlığıyla eline almıştır. Hanbelîler dediler ki: Birkaç tanesi arasından seçilip de herhangi bir malın satışında muhayyerliğin şart koşulması sahih olmaz. Bir kişi iki elbiseyi birlikte satın alır veya bir deveyle bir eşeği birlikte satın alır ve ikisinden belirlediği biri için muhayyer olmayı şart koşarsa, bu sahih olur. Ama belîrlemeksizin ikisinden herhangi biri için muhayyer olmayı şart koşarsa, bu sahih olur. Ama belirlemeksizin ikisinden herhangi biri için muhayyer olmayı şart koşarsa, bu sahih olmaz. Satılan malın her ikisini ve her ikisinin de fiyatlarını ayrı ayrı belirlerse, meselâ, şu elbise şu fiyata, şu da şu fiyata derse, satış akdi sahih olur. Ama eşyaları ve fiyatlarını belirlemezse, fiyat meçhul olduğu için satış akdi sahih olmaz. Şâfiîler dediler ki: Bir kimse, "bu elbiseyi sana on liraya sattım. Şunu da yirmi liraya..." derse bu, bir akid değil, birden fazla akid olur. Çünkü fiyatların ayrı olması akdin de birden fazla olması sonucunu doğurur. Böyle bir alışverişin sahih olması için müşterinin iki elbiseyi birlikte kabul etmesi gerekir. Sâdece birini kabul ederse, akid sahih olmaz. Satış akdi ancak, ister satıcı, ister müşteri olsun taraflardan söze ilk başlayan kişinin fiyatları aytr-masıyla müteaddid olur. Ama söze ilk başlayan taraf, fiyatları üst üste vurur da karşı taraf ayırırsa, akid sâdece bir tek akid olarak gerçekleşir. Akid müteaddit olursa müşteri, iki maldan birinde muhayyerliği şart koşma hakkına sahip olur ve ayıplı olması nedeniyle diğerini de reddedebilir. Önce anlatılan muhayyerlik hükümlerine tutunabilir. |