> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Bey´in rükünleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bey´in rükünleri  (Okunma Sayısı 2344 defa)
05 Şubat 2010, 15:54:59
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 05 Şubat 2010, 15:54:59 »




Bey´in rükünleri altı tanedir. Sîga, âkid, ma´kûdün aleyh. Bu üçü­nün her biri de ikişer tanedir. Çünkü âkid (akdi yapan), ya satıcıdır, ya da müşteri. Ma´kûdün aleyh (akdin konusu) ya mal, ya da bu mala öde­nen bedeldir. Sîga ise ya İcâbtır, ya da kabul: Böylece rükünlerin sayısı altıya ulaşmaktadır. |

Rükün; her ne kadar mâhiyetine dâhil olmasa bile, bir şeyin var ol­mak için kendisine dayalı olduğu şeydir. Bu, sırf bir terimdir. Çünkü bir şeyin gerçek rüknü, kendisine dâhil olan şeydir. Bey´in aslı da, o mevcûd olmayınca akdi yapanların satıcı ve müşteri sıfatlarını alamayacakları sîgadır. Bu sayılan rükünlerden her birinin kendine özgü hüküm ve şartlan vardır ki bunu aşağıdaki sıraya göre açıklayacağız:

1- Sîga

Satışta sîga, satıcı ve müşterinin, yapılan akde razı olduklarına delâ­let eden şeydir ki, iki tanedir.

1- Söz veya söz yerine geçerli olan ulak, ya da mektuptur. Adamın biri bîr başkasına gönderdiği mektupta "evimi sana şu fiyata sattım" di­ye yazar veya bu sözünü ulak aracılığıyla ona gönderir ve o kişi de yazıyı okuduğu, ya da haberi ulaktan aldığı aynı mecliste (yerde) kabul ederse, bu satış sahih olur. Ancak mektubu okuduktan veya ulaktan haberi aldık­tan sonra kabul etmez de araya fasıla koyarsa, satış akdi sahih olmaz.

Yalnız, eşya göz önündeyken yapılan satışlarda satıcının "sattım" deme­sinden sonra müşterinin biraz ara verdikten sonra "kabul ettim" demesi gibi, az bir fasıla koyarsa, bunun bir sakıncası olmaz.

2- Muâtât: Bu, konuşmaksızın alıp-vermektir. Fiyatı belli olan bir ma­lı, satıcısından alıp parasını vermek gibi. Bu durumda müşteri, malı tes­lim almakla o mala sahip olur. Bu muamelede satılan eşyanın örfe göre müteferrik olarak satın alınan pahasının az; ekmek ve yumurta gibi bir eşya olmasıyla, pahası yüksek değerli bir elbise olması arasında bir fark yok­tur. Sözlü sîgaya gelince bu, malı mülk olarak başkasına vermeye ve ma­la mâlik olmaya delâlet eden bir lâfızdır. "Sattım", "satın aldım" gibi. Satıcının sözüne "icâb, müşterinin sözüne "kabul" denir. Bazı du­rumlarda kabul, icâbtan önce gelebilir. "Bu malı bana sat" gibi. İcâb ve kabulün açıklamasına ilişkin olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağı­ya alınmıştır.

İcâb ve kabul için gerekli bazı şartlar vardır:

1- İcâb; miktar, evsâf, nakit, hulul ve vâde bakımından kabule uy­gun olmalıdır. Satıcı, "bu evi bin liraya sattım" der de müşteri, "onu beş yüz liraya kabul ettim" derse, satış akdi gerçekleşmez. Aynı şekilde satı­cı "evimi bin altına sattım" der de müşteri, "onu bin banknota kabul ettim" derse satış akdi gerçekleşmez. Ancak müşterinin dediği "bin" her yön­den satıcının dediği "bin"in misli olursa o zaman satış akdi gerçekleşir.

2- İcâb ve kabul aynı mecliste vukûbulmalıdır. Satıcı "bunu sana bin liraya sattım" der ve müşterinin kabulünden önce ikisi de bulundukları yerden ayrılırlarsa, satış akdi gerçekleşmez.

3- İcâb ve kabul arasına alışverişten caymaya delâlet eden bir fasıla konulmamalıdır. Ama örfe göre alışverişten yüz çevirmeye delâlet etme­yen az bir fasıla, icâb ile kabul arasına girerse, bunun, akdin gerçekleş­mesine bir zararı olmaz.

4- Akdi yapanlar, birbirlerinin konuşmasını işitebilmelidirler. Satış akdi, şahitler huzurunda yapılırsa, şahitlerin işitmeleri yeterli olur. Bu takdirde taraflardan biri, diğer tarafın konuşmasını işitmediğini iddia ederse, iddi­ası doğrulanmaz. Sözgelimi satıcı "bu malı şu fiyata sattım" der, müşteri de "kabul ettim" derse ve biribirlerinden ayrıldıktan sonra satıcı, "müş­terinin kabulünü işitmedim" veya müşteri, "fiyatın ne kadar olduğunu işitmedim" diye iddiada bulunurlarsa, şahit getirmemeleri durumunda bu İddiaları doğrulanmaz.

(119) Hanefîler dediler ki: Bey´in icâb ve kabulden ibaret tek rüknü var­dır. Bu ikisi, satıcıyla müşteri arasında mülkiyet mübadelesine delâlet eden söz veya fiildir. Bazıları demişlerdir ki; Bey´in icâb (kabul) ve alıp-vermek şeklinde iki rüknü vardır. Her halükârda Hanefîler bu hususta gerçek rükne bakmışlardır ki, buna göre rükün; şeyin içine dâhil olan aslî unsurudur.

(120) Şâfîîler dediler ki: Bey ancak, sözlü sîğa veya onun yerine geçen mektub, ya da ulakla veya dilsizin bilinen işaretiyle gerçekleşir. Kişinin rızâ­sına delâlet eden davranışlar anlamına gelen "muâtât" ile bey´ (satış) ger­çekleşmez. İhya sahibi, az ve önemsiz eşyanın muâtât ile satımının caiz olduğunu söylemiştir. Çünkü bu gibi şeylerde normal olarak icâb ve kabul zor olur.

(121) Hanefîler dediler ki; İcâb, akit taraflarından birinin önce söylemiş olduğu sözdür. Bu taraf satıcı da olabilir: "Şu fiyata sana sattım" gibi. Müşteri de olabilir. "Bunu senden bin liraya satın aldım" demesi gibi ki, buna karşı satıcı da "onu sana sattım" der. Kabul ise, alışverişte ikinci olarak söylenen sözdür.

(122) Hanefîler dediler ki: Satmak ve satın almak, mülk olarak verme­ye ve mal sahibi olmaya delâlet eden iki lâfızla tahakkuk eder. "Sattım, sa­tın aldım, verdim, sarfettim, aldım, razı oldum, bu malı şu fiyata sana verdim" gibi. Satmak ve satın almak akdi, selem, hîbe ve ivaz (karşılık) lâfızlanyla da tahakkuk eder. "Bunu sana şu fiyatta selem´e verdim" veya "bunu sana şu fiyatla hîbe ettim" veyahut "atımı senin atma ivaz (karşılık) kıldım" di­yen kişiye, muhatabı da "ben de..." diye cevap verirse, ahş-veriş tahakkuk eder. Sonra eğer satış yüklemi mazi olarak kullanılırsa veya "sana şu anda satıyorum" demek gibi gelecek zamana muhtemel olmayan muzâri olarak kullanılırsa, bu durumda herhangi bir niyete ihtiyaç duyulmaksizın satış ta­hakkuk eder.

Bazı fıkıhçılar ise her halükârda, yani satış yüklemi mazi olarak da kul­lanılsa, muzarî olarak da kullanılsa satışın tahakkuk etmesi için niyetin ge­rekli olduğunu söylemişlerdir. Satış yüklemi şimdiki ve gelecek zamana muhtemel olursa veya baş tarafına "sin-sevfe", harfleri konularak sırf gelecek zaman ifâde ederse, satış akdi, icâbın şimdiki za­man için niyet edilerek söylenmesi durumunda ancak tahakkuk edebilir. Bu durumda hem icâb, hem de kabul lâfızları gelecek zaman kipiyle de söylen-seler veya biri geçmiş zaman diğeri ise gelecek zaman kipiyle söylenseler, hü­küm aynı olur. Satıcı "bu elbiseyi sana şu fiyata satıyorum" der ve müşteri de "satın alıyorum" derse, satış akdi tahakkuk etmez. Ancak bu ikisi de şim­diki zaman için icâba niyet ederlerse satış akdi tahakkuk eder. Aynı şekilde taraflardan biri, "satarım" veya "satacağım" der de diğeri "satın aldım" derse, satış akdi tahakkuk etmez. Müşteri emir kipini kullanarak "bu elbi­seyi bana sat" der ve bu sözüyle şimdiki zaman için icâba niyet ederse satış tahakkuk etmez. Ancak satıcı kendisine, ´sattım" der ve müşteri de "satın aldım" sözüyle buna ceVâb verirse, satış gerçekleşir. Emir kipiyle satışın ge­çerli olması için üç lâfız gereklidir. Çünkü birinci lâfız mülgadır, yani yok gibidir. Zîrâ satış, emir kipiyle asla gerçekleşmez. Ancak emir kipi, şimdiki zamana delâlet ederse o zaman olur. Meselâ satıcı, "bu elbiseyi şu fiyata ben­den al" der de müşteri, "onu aldım" derse, bu emir kipiyle satış gerçekleşir. Çünkü satıcının "benden al" emri, "bu malı sana sattım. Onu al" anlamını ifâde etmektedir. Satış yüklemine soru edatı veya benzeri bir edat eklenirse; sözgelimi, "bana satar mısın?" veya "keşke bana satsan" demekle satış ger­çekleşmez. Satıcı ve müşteriden her birisi, aynı mecliste bulundukları süre­ce, diğeri kabul etmedikçe ahş-verişten cayabilir. Meselâ satıcı, "bunu sana şu fiyata sattım" der de diğeri kabul cevâbını vermezse sözünden cayabilir. Aynı şekilde müşteri, satıcıya "bunu şu fiyata senden satın aldım" der de satıcı, "sana sattım" demezse, müşteri söylediği sözden cayabilir. Buna, mec­liste kabul muhayyerliği denir.

Mâlikîler dediler ki: Satış akdi, rızâya delâlet eden "sattım", "sa­tın aldım" ve benzeri sözlerle gerçekleşir. Sonra eğer satış yüklemi geçmiş zaman kipiyle kullanılmışsa, meselâ satıcı "bu malı sattım", müşteri de "satın aldım" demişse bu akid gerçekleşmiştir ve bağlayıcıdır. Taraflardan biri, di­ğerinin rızâsından ne önce, ne de sonra bu alışverişten cayamaz. hatta bu akidle alışveriş yapmayı kasdetmemiş olduğuna yemin etse bile cayamaz. Ama satış yüklemi emir kipinde kullanılmışsa; meselâ müşteri "bu malı şu fiyata bana sat" demiş, satıcı da "sattım" demişse bu satış akdi gerçekleşir. An­cak tarafları bağlayıcı olup olmadığı hususunda ihtilâf vukûbulmuştur. Ba­zı fıkıhçılar bu durumda müşterinin, satın almayı kasdetmedim diyerek yemin etmesi şartıyla alışverişten cayma hakkına sâhib olduğunu söylemişlerdir. Bazı fıkıhçılar ise bu şekilde gerçekleşen satış akdi gibi bağlayıcı olduğunu ve ta­raflardan birinin cayma hakkına sâhib olmadığım söylemişlerdir. Mûtemed olan görüş budur.

Satış yüklemi muzâri kipinde kullanılmışsa, meselâ satıcı "bu eşyayı bu fiyata satıyorum" demiş de müşteri buna razı olmuşsa bu satış akdi; geri dönerek ben satmayı değil, sâdece şakalaşmayı veya pazarhk etmeyi kasdet-tim diyerek sözünü yeminle pekiştirmesi durumunda satıcıyı bağlamaz. Müş­terinin razı olmasından sonra geri döner ve satışı kasdetmediğine yemin ederse ne âlâ. Aksi takdirde malını satmakla yükümlü olur. Veya satışı kasdettiğine ilişkin bir karine bulunursa, satışı kasdetmediğine yemin etse bile, sat­makla yükümlü olur. Bu da müşterinin kendisine şöyle demesiyle olur: "Ey falan şu eşyanı bana on liraya sat" def de satıcı "hayır" derse; müşteri, "onbir liraya sat" der de satıcı yine "hayır" ve sonra da, "on iki liraya satarım" derse, müşteri d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bey´in rükünleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:32:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bey´in rükünleri rüya tabiri,Bey´in rükünleri mekke canlı, Bey´in rükünleri kabe canlı yayın, Bey´in rükünleri Üç boyutlu kuran oku Bey´in rükünleri kuran ı kerim, Bey´in rükünleri peygamber kıssaları,Bey´in rükünleri ilitam ders soruları, Bey´in rükünleri önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes