๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 03 Şubat 2010, 17:23:57



Konu Başlığı: Av Ve Boğazlanan Hayvanlar Bahsi
Gönderen: Eflaki üzerinde 03 Şubat 2010, 17:23:57

Allah´ın, yemesini helâl kıldığı temiz şeylerden biri de av hayvanları­dır. Av, az ileride açıklaması yapılacak şartlar doğrultusunda avlanılan, eti yenir hayvanlardır.´ Bu, avlanma nedeniyle insanlara, ekinlerinin telef edilmesi veya evlerinde rahatsız edilmeleri şeklinde bir zarar verilmediği veya sırf oyun, ya da eğlence olsun diye yapılmadığı takdirde mubahtır. Aksi taktirde haramdır.

Delili:

Av etini yemenin caiz oluşu; Kitab, Sünnet ve İcmâ ile sabittir. Kitab´tan delil olarak şu âyet-i kerîmeleri gösterebiliriz:

"(Ey rasûlüm) sana, kendilerine hangi şeylerin helâl kılındığını soru­yorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helâl kılınmıştır. Allah´ın size öğret­tiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarından yeyin ve üzerine Allah´ın adını anın. (Besmele çekin).[23]

"ihramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz" [24]İkinci âyetteki avlanma emri, avlanmanın helâl olduğunu ifâde et­mektedir.

Sünnetteki delile gelince, bu hususa örnek olarak birkaç hadîs gös­terebiliriz:

Buhârî ve Müslim´in rivayetine göre Ebû Sa´lebe (r.a.) demiştir ki: Ya Rasûlallah: Ben av yerinde bulunuyorum. Yayımla veya eğitil­memiş, ya da eğitilmiş köpeğimle avlanıyorum. Yapmam gereken, en uy­gun davranış ne olmalıdır?  Rasûlullah (s.a.v.) dedi ki:

"Yayınla avladığın ve üzerine besmele çektiğini ye. Eğitilmiş köpe­ğinle avladığın ve üzerine besmele çektiğini ye. Eğitilmemiş köpeğinle av­ladığın ve kesmesine kavuştuğunu da ye.[25]

Buhârî ve Müslim, Adiyy İbn Hâtim´in şöyle dediğini rivayet etmişler­dir: Rasûlullah (s.a.v.) a mi´razla avlanan hayvanın durumunu sordum. (Mi´raz: Kanat geçirilmemiş, ortası kalın, iki ucu keskin değil de, hedefe enlemesine İsabet eder). Bana cevâb olarak dedi ki:

"Ona keskin ucuyla isabet ettirdiğinde ye. Enlemesine isabet ettirir-sen yeme. Çünkü o, ağaçla vurularak öldürülmüştür.[26]

Müslim, Adiyy İbn Hâtim´den naklen Rasûlullah (s.a.v.) in şöyle bu­yurduğunu rivayet etmektedir:

"Okunu attığında Allah´ın adını an. (Besmele çek). Hayvanı ölü ola­rak bulursan ye. Ancak suya düşüp de ölmüş olarak bulursan (yeme). Çün­kü onu suyun mu öldürdüğünü, yoksa senin okunun mu öldürdüğünü bilemezsin.[27]

Bu rivayetler, avla ilgili olarak sünnet-i seniyyede vârid olan hadîs-i şeriflerden birkaçıdır. Görüldüğü gibi bu rivayetler, az sonra açıklaması yapılacak olan av ahkâmının büyük bir kısmını içermektedirler. Aşağıda belirtilen şartlar çerçevesinde av hayvanlarının etlerini yemenin helâl ol­duğu hususunda müslümanlar icmâ etmişlerdir.

Şartlan:

Avlanan hayvanların etinin helâl olması için bazı şartlar aranır ki, bu şartların bir kısmı avcıyı, bir kısmı avlamlması helâl olan hayvanı, bir kıs­mı da av köpeği veya ok gibi av âletini ilgilendirir.


Avlanılmas1 Ve Avlanarak Yenilmesi Helâl Olan Hayvanla İlgili Şartlar

Avlamlması helâl olan hayvanın etini yemek ya helâldir, ya da değil­dir. Eti yenmeyen hayvanlardansa avlamlması, şerrini defetmek amacıyla helâl olur. Bu amaçla öldürülmesi de helâldir. Diş ve tırnak gibi, yararlanılması mubah olan parçalarından yararlanmak için de avlamlma­sı hela! olur. Eğer eti yenen hayvanlardansa, avlamlması şu şartlarla he­lâl olur:

1-  Yaratılışının gereği yabanî olan; geyik, yabanî eşek, yabanî sığır, yabanî tavşan gibi, ne gece, ne de gündüz insanlara yanaşmayan ve ül­fet etmeyen hayvanları avlamak helâl olur. Bunlar ehlîleşip tekrar yabânî-leşseler yine avlanmaları helâl olur. Ama ehlîleştikten sonra öylece kalırlarsa etlerini yemek, ancak şer´î olan norma! kesimle helâl olabilir.

Deve, sığır ve davar gibi ehli hayvanların etlerini yemek, ancak şer´î kesimle helâl olur. Avlanarak etlerini yemek helâl olmaz. Bunlardan biri yabânîleşirse, sözgelimi deve, sığır veya bir koyun ürküp kaçar da ya­kalanmasından âciz kaknırsa, akrederek etini yemek helâl olur. Akr; ok ve benzeri bir şeyi f&rtatarak hayvanın vücûdunun herhangi bir tarafını yaralamaktır. Tabiî bu darbeyle kanının akması, ölmesi, bu darbeyi vuran kişinin de kesmeye ehîl olması ve kesmeye niyet etmesi şarttır. Örneğin bir hayvan kuyu veya benzeri bir yere düşer de oormal kesim yerinde ke­silmesi mümkün olmazsa, vücûdunun herhangi bir tarafına ok veya ben­zeri bir şeyle vurmak helâl olur buna zaruri kesim adı verilir.

2- Hayvan serkeş olup kendisine güç yetirilememelidir. Kendisine güç yetirilebilen tavuk, evcil kaz, ördek ve ev güvercinlerini avlayarak etlerini yemek helâl olmaz. Çünkü bunlar ehlî olup kendilerine güç yetirilebilir. Ama dağ güvercinleri yabanî olup kendilerine güç yetirilemediği için, bun­ları avlayarak etlerini yemek helâl olur.

3-  Avlanacak hayvan başkasının mülkü olmamalıdır. Başkasına âit bir hayvanı avlamak haramdır. Avlayarak bunların etlerini yemek helâl olmaz.

4-Avlanacak hayvan kurt, kartal, yırtıcı hayvan gibi sivri kesici dişle­riyle veya pençesiyle saldırıp parçalayan veya eti yenmeyen diğer hay­vanlardan biri olmamalıdır.

5-  Avlanılan hayvana henüz hayattayken ulaşılmış olmamalıdır. He­nüz hayattayken ulaşılıp yakalanan hayvanın etinin helâl olabilmesi için şer´î kesimle kesilmesi gerekir. Mezheblerin buna ilişkin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

Avlanan hayvanla İlgili olarak bazıları ek bir şart daha ileri sürmüş­lerdir ki, bu şart aşağıda belirtilmiştir.

(58) Hanefîler dediler ki: Bir davar sahrada ürküp kaçarsa, diğer yabanî sığır ve develer hükmüne girer. Ama şehir içinde kaçarsa akredilmekle etini yemek helâl olmaz. Deve ve sığırın aksine, yakalanması zor olmaz. Böyle ürküp kaçan bir davarı yakalamak için bir insan topluluğunun yardımına gerek yoktur. Ama bir deve ve benzeri bir hayvan kaçar da, ancak bir toplu­luğun yardımıyla yakalanması mümkün olursa ona ok ve benzeri bir şey atarak akretmek caiz olur.

(59 ) Mâlikîler dediler ki:  Aslen evcil bir hayvanın, bu hayvan ister yabânîleşip sonra yine evcil olsun, ister yabanîliğinde devam etsin, normal şer´î kesimden başka bir yolla etini yemek helâl olmaz. Meselâ, başını alıp kaçan bir deve veya sığırı, ya da bunlar gibi bir hayvanı bir kimse ok atarak akrederse, yaralanıp ölen bu hayvanın eti helâl olmaz. Aynı şekilde bir hayvan kuyuya düşerse, ancak şer´î kesimle kesilmesi hâlinde etini yemek helâl olur. Bazı kimseler yabânîleşen sığırı bu hükmün dışında tutmuşlar ve böyle bir sığırı akretmekle etinin helâl olacağını söylemişlerdir. Çünkü bunun karşılı­ğı olan yabanî sığırın, avlayarak etini yemek helâl olmaktadır. Ehli bir sığır yabânîleşirse akretmekle eti helâl olur. Çünkü benzeri olan yabanî sığırın da avlanmakla etini yemek helâl olmaktadır. Ev güvercini yabânîleşirse bazısı aylamakla etinin helâl olacağını, bazısı da helâl olmayacağını söylemişler­dir. Mûtemed olan görüş helâl olmayacağı doğrultusundadır.

(60) Hanbeliler dediler ki:  Avcı, avladığı hayvana ulaştığında onda yer­leşik olmayan bir hayat olduğunu, yani boğazlanmakta olan bir hayvanın hareketlerini yapmakta olduğunu görürse, kesmesine gerek kalmaz. Çünkü silâhı ona atmış olması, kesim yerine geçer. Bazı şartlarla etini yemesi helâl olur. Avladığı hayvana ulaştığında onda, boğazlanmakta olan bir hayvanın hareketlerinden fazla yerleşik bir hayat görür, fakat kesmeye zaman bula­mazsa, yine bazı şartlarla etini yemek helâl olur. Ama avladığı hayvana ulaş­tığında onda yerleşik bir hayat görür ve kesecek kadar zamanı da olursa etini yemek, ancak şer´î kesimle helâl olur. Çünkü bu durumda ona güç yetirebi­lir olmaktadır. Böyle olunca da, güç yetirilebilen diğer hayvanların statüsü­ne girer. Bu durumda kesmek için beraberinde bir âlet bulunmaz da hayvan o haliyle ölürse, etini yemek helâl olmaz. Çünkü o, helâl olması ancak şer´î kesimle sağlanabilen diğer hayvanların hükmüne girmiştir. Avcının, bera­berindeki köpeğini üzerine saldığı ve köpeğin de süratle üzerine atılıp öldür­düğü avın etini yemek helâl olur.

Hanefîler dediler ki:  Kişi avladığı hayvana ulaştığında onda, bir gün veya daha az süre yaşamak gibi, boğazlanmakta olan bir hayvanın hareket­lerinden daha fazla hareket görürse, şer´î kesimle kesmedikçe eti helâl ol­maz. Hayvana ulaştığında av köpeğinin karnını deşmiş veya okun kalbine saplanmış olması gibi onda boğazlanmakta oîan bir hayvanın hareketlerin­den başka bir şey göremezse; şer´î kesimle kesmeden etini yemek helâl olur. Öyle ki bu durumdan sonra suya düşse bile eti helâl olur. Çünkü kendisinde boğazlanmakta olan hayvanın hareketlerinden başka hareket kalmamasın­dan sonra ölümünü sudan bilmek artık mümkün olmaz. Avcının bu durum­da onu kesme imkânının olup olmaması arasında hüküm bakımından bir fark yoktur. Ama uçurumdan düşen hayvanın durumu bunun tersinedir. Böyle bir hayvan, kendisinde boğazlanmakta olan bir hayvanın hareketi görülür­ken kesilirse eti helâl olur. Çünkü onda, hayatın net bir şekilde görülmesi şart değildir ve sâdece mutlak hayatın var olması yeterli olur. Bazıları da derler ki: Avlanan hayvan da böyledir. Avlanan hayvanda gizli de olsa hayat bulu­nursa, boğazlanmakta olan hayvanın hareketinden başka bir hareket kendi­sinde bulunmasa bile kesilmesi zorunludur. Bütün bu anlatılanlar avcının, hayvana ulaşıp onu alması hâlinde sözkonusudur. Ama ulaşıp da almaz ve kesmesine yetecek kadar bir süre kendi hâline bırakır ve ölürse eti yenemez. Ölmezse eti yenilebilir.

Şâfiîler dediler ki:  Avcı, avladığı hayvana sağ olarak ulaşıp nefes borusunun kesilmiş ya da bağırsaklarının çıkmış olduğunu, kendisinde bo­ğazlanmakta olan hayvanın hareketlerinden başka bir hareket bulunmadığı­nı görürse, kesmeksizin eti helâl olur. Ölümü de av aletiyle olur. Ama hayvanın rahatlaması için bıçağı boğazına sürüp kesmek mendub olur. Hayvana ulaş­tığında onda, boğazlanmakta olan hayvanın hareketlerinden fazla yerleşik bir hayat görürse, iki durum sözkonusudur: Kendisinin taksiri olmaksızın onu kesmesi mümkün olur veya olmaz. Eğer kendisinin taksiri olmaksızın onu kesme imkânını elde edemez ve hayvan da ölürse, eti helâl olur. Kesme­si mümkün olduğu halde kesmeyip kendi hâline bıraktıktan sonra veya ken­di ihmâli ve taksiri nedeniyle kesme imkânını elde edemez ve hayvan da ölürse, eti helâl olur. Kesmesi mümkün olduğu halde kesmeyip kendi hâline bırak­tıktan sonra, veya kendi ihmâli ve taksiri nedeniyle kesme imkânını bulama­dan ölürse, etini yemek helâl olmaz. Kendi taksiri olmaksızın kesme imkânını bulamamasına şu olayı örnek gösterebiliriz: Avcı onu kesmek için kesme âletini aramakla meşgul iken, kesemeden ölürse veya kesmek için yakalamışken vü­cûdunda geri kalmış olan kuvveti sarfederek elinden kaçtıktan sonra ölürse veya kesmeye yetecek zaman bulamazsa, (kesmeden) etini yemesi helâl olur.

Avcının kendi taksiri nedeniyle kesme imkânını bulamamasına da, av­cının beraberinde kesme âletinin bulunmaması veya olduğu halde kaybedil­mesini gösterebiliriz. Aynı şekilde, bıçağı bilemekle uğraşmaktayken hayvan ölürse yine eti helâl olmaz. Çünkü bıçağı daha önceden bilemeyi ihmâl et­miştir. Bıçağı bulur da eğilmiş olduğunu görür ve kesmek için doğrultma işiyle meşgul iken ölürse eti helâl olur. Yine kesmeden önce kıbleye döndürmek için uğraşırken ölen hayvanın etini yemek helâldir.

Malıkıler dediler ki: Avcı, avladığı hayvana sağken, ulaştığında, onun ciğerinin, böbrek veya dalağının çıkmış veya bağırsaklarının delinmiş, ya da beyninin dışarı fırlamış olduğunu görür ve böylece hayvanın öldürücü bir darbe yediğini ve bu darbenin de hayvanı kaçınılmaz olarak ölüme götü­rücü olduğunu anlarsa, kesmeksizin dahi eti helâl olur. Ama avcı, avladığı hayvana ulaştığında, onun yediği darbenin öldürücü olmadığını görürse, şer´î kesimle kesmeksizin eti helâl olmaz. Kesmekte ihmâli olursa, meselâ kınına sokulmuş bıçağı çıkarmakla meşgulken hayvan ölürse, eti haram olur. Aynı Şekilde daha önce kavuşturması için bıçağı başkasına verip gönderir de ken­disi geldiğinde o adamı bulamaz ve kesmeden önce hayvan ölürse eti haram olur. Yine bunun gibi av köpeğini hayvanın üzerine gönderdikten sonra onu takİb etmekte geç davrandığı için avı ölü olarak bulursa; onu taleb etmek için gayret gösterdiği takdirde sağ olarak ele geçirip kesebileceği ihtimali ne­deniyle etini yemek helâl olmaz. Ama gayret gösterseydi de ona sağ olarak ulaşamayacağı hususu kesinlikle belli olursa etini yemek helâl olur.