๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 01 Şubat 2010, 18:35:06



Konu Başlığı: Arafat’ta Vakfe
Gönderen: Eflaki üzerinde 01 Şubat 2010, 18:35:06

Haccın rükünlerinden dördüncüsü Arafat’ta vakfe yapmaktır. Vak­fenin uyanıkken, uyurken, oturarak, ayakta durarak veya yürüyerek, her ne halde olursa olsun yapılması mümkündür. Bunun rükün olduğu hususunda mezhebler görüş birliği etmişlerdir. Arafat’ta vakfenin mezheblere göre tafsilâtlı şartları ve sünnetlerini aşağıda sıralamış bulun­maktayız.

Şafiiler dediler ki: Arafat’ta vakfenin birtakım şart ve sünnetle­ri vardır. Şartları iki tanedir:

1.  Arafat’ta vakfe, kendine özgü vakitte yapılmalıdır. Bu vakit, Zilhiccenin dokuzuncu günü güneşin zevali anından başlayıp, ertesi gün fecrin doğuşuna kadar devam eder. Bu süre içinde bir an bile olsa Ara­fat’ta durmak yeterli olur.

2.  Vakfe yapan kişi, ibadete ehil olmalıdır. Deli veya aklı başında olmayan sarhoşun vakfesi geçerli olmaz. Bu hususta ayılması umulmayan baygın kimse de deli gibidir. Ayılması umuluyorsa, ayılıncaya kadar ihramlı sayılır.

Arafat’ta vakfenin sünnetlerini ise şöylece sıralayabiliriz:

1. Vakfe yapan kişi, kendisi için bir zorluk bulunmadığı takdirde Cebel-i Rahme’nin alt tarafında, Peygamber (s.a.v.)in durmuş olduğu büyük kayalıkların yanında durmalıdır. Bu kolay olmadığı takdirde, mümkün olduğu kadar buraya yakın yerde durmalıdır. Bu hüküm erkekler içindir. Kadınların ise vakfe yerinin kenarında oturmaları mendubtur. Ancak, bi­nekleri üzerinde oturma yeri varsa, orada oturmaları daha uygun olur.

2.  Vakfe esnasında çokça duâ, zikir ve tehlîl yapmalıdır. Meselâ şu duâ okunabilir:

“Allah’tan başka ilâh yoktur. O birdir. Ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Övgü O’nadır. O, her şeye kadirdir. Allah’ım! Kalbimde nur, göz­ümde nur kıl. Allah’ım! Kalbimi genişlet. İşimi kolaylaştır. Allah’ım! De­diğimiz gibi, dediğimizden de a’lâ şekilde övgüler sana mahsustur.”

Bunun dışında bilinen başka duaları okumak da mendubtur. Her duâ üç kez tekrarlanmalıdır. Dualar hamd, temcid, tesbih ve Peygamber Efen­dimize salâtla başlatılır. Sonra da aynı şekilde ve “âmîn” ile bitirilir. Çokça ağlanır ve Haşr sûresi okunur.

3. Helâl rızık yemeye, hâlis niyetli olmaya özen gösterilir. Boyun büküp eziklik ve hüzün içinde durulur. Eller, başı geçmeyecek şekilde semâya kaldırılır. Mazeret olmadıkça güneş altında beklemek daha fazi­letlidir. Vakfe vaktine girmeden önce kalb mümkün olduğu Ölçüde dünya meşgalelerinden arındırılmalıdır. Vakfeyi yol üzerinde yapmaktan kaçınıl­malıdır.

4.  Vakfe esnasında hadesten ve necasetten temiz bulunulmalı, av­ret yerleri örtülmeli ve kıbleye yönelik olmalıdır. İmkân olursa bineğe binilmelidir. Dilenciler kovulmamalı, Allah’ın yaratıklarından hiçbiri kü­çümsenmemelidir, kavga ve sövüşme terkedilmelidir.

5.  Gece ile gündüzü bir araya getirmek için gün batınıma kadar Arafat’ta beklemelidir.

Hanefiler dediler ki:  Arafat’ta vakfe yapmanın bir takım şart, vâcib ve sünnetleri vardır:

Vakfenin şartı, kendine özgü şer’î vakti içinde yapılmasıdır. Bu va­kit, Zilhicce’nin dokuzuncu günü güneşin zevalinden sonra başlayıp ertesi gün fecrin doğuşuna kadar devam eder. Vakfe için niyet, ilim ve akıllılık şart değildir. Bu süre içinde niyet eden veya etmeyen, Arafat’ta bulundu­ğunu bilen veya bilmeyen, akıllı veya deli olan, baygın, uyuyan veya uya­nık olan her kişinin, Arafat’ta hazır bulunmak şartıyla, vakfesi sahîh olur.

Vakfenin vacibi, eğer gündüz yapılıyorsa, gün batımına kadar uzatıl­masıdır. Gündüzleyin vakfe yapıp da gün batınımdan önce Arafat’tan ayrılan kişinin ceza olarak kurban kesmesi gerekir.

Vakfenin sünnetlerini ise şöylece sıralayabiliriz:

1.  Vakfe için gusül yapılmalı.

2.  Vakfede imam, iki hutbe okumalı,

3.  Hacılar, namaz bahsinin ilgili bölümünde anılan şartlar çerçe­vesinde Arafat’ta öğle ile ikindi namazlarını bir arada (cem-i takdîm şek­linde) kılmalıdırlar.

4.  Vakfe, bu namazların peşisıra acilen yapılmalıdır.

5.  Vakfede oruçlu olmamalıdır.

6. Abdestli olmalıdır.

7.  Binek üzerinde olmalıdır.

8.  İmamın gerisinde ve mümkün olduğu kadar imama yakın bir yerde bulunmalıdır.

9.  Kalb, tamamıyla ibâdete verilmiş olup duadan alıkoyan bütün şeylerden arındırılmış olmalıdır.

10.  Siyah kayalıkların yanında bulunmalıdır. Çünkü burası, Pey­gamber (s.a.s.)in vakfe yapmış olduğu yerdir. Burada durmak mümkün olmazsa, şartlar elverdiği oranda buraya yakın yerde durmaya gayret edil­melidir.

11.  Elleri açık olarak semâya kaldırıp Allah’a hamdetmeli, tekbir ve tehlîl getirmeli, arkasından da Peygamber (s.a.s.) Efendimize salât okun­duktan sonra duâ edilmelidir.

12.  Vakfe yapılan yerde telbiye getirip hem kendi nefsi, hem ebe­veyni, hem kadın ve erkek bütün inananlar için çokça duâ edilmelidir. Huşu; ihlâs ve alçak gönüllülük havası içinde, telbiye, tesbih ve tehlîh ile Allah’a övgüde bulunmaya devam etmelidir. Peygamber Efendimize salâtü selâm getirilmelidir. İhtiyaçların görülmesi için duâ edilmelidir. Gün batımına kadar bu hal üzere bulunulmalıdır. Duada belli kalıp ve klişele­re bağlı kalınmayıp istenilen cümlelerle duâ edilebilir. Duaların çoğunlu­ğunun şu nakledeceklerimizden ibaret olması daha faziletlidir:

“Allah’tan başka tanrı yoktur. O birdir. Ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Övgüler O’nadır. Diriltir ve öldürür. O diridir; ölmez. İyilik O’nun kudret elindedir. O her şeye kadirdir. Ancak O’na kulluk eder; O’ndan başkasını Rab olarak tanımayız. Allah’ım! Göğsümü açıp genişlet. İşimi kolaylaştır. Allandım! Burası, eman dileyenin ve cehennem ateşin­den sana sığınanın makamıdır. Beni afvınla ateşinden koru; rahmetinle cennetine koy. Ey merhamet edicilerin en merhametlisi! Allah’ım! Bana İslâm hidâyetini nasîb ettin. Onu benden sıyırıp götürme. Müslüman ola­rak ruhumu teslim alıncaya kadar beni de İslâm’dan ayırma.”

Arafat’ta vakfedeyken duaları sessizce okumak sünnettir.

Hanbeliler dediler ki:  Arafat’ta vakfenin bir takım şartları, vâcibleri ve sünnetleri vardır. Şartlarını şöylece sıralayabiliriz.

1. Arafat’ta vakfe yapan kişi, bu vakfeyi kendi arzusuyla yapmış olmalıdır. Zorlama sonucu vakfe yapan kişinin vakfesi sahîh olmaz.

2. Vakfe yapan kişi, ibadete ehil olmalıdır. Delinin, baygının ve sarhoşun vakfesi sahîh olmaz.

3.  Vakfe, şer’an muteber olan vaktinde yapılmalıdır. Bu vakit, Zilhiccenin dokuzuncu gününün fecrinden itibaren başlar ve ertesi günü fecrin doğuşuna kadar devam eder. Bir kişi, durduğu yerin Arafat oldu­ğunu, durduğu zamanın vakfe zamanı olduğunu bilmeden, belirtilen va­kitte Arafat’ta tesadüfen bulunursa vakfesi sahîh olur.

Arafat’ta vakfenin vacibi ise, vakfeyi gündüzleyin yapmış olan kişi­nin, gecenin bir miktarında da Arafat’ta durmasıdır. Fakat Arafat’a ge­celeyin gelmiş olan kişinin mezkûr vakitte vakfe yapması yeterli olur ve başkaca bir şey yapması da gerekmez.

Arafat’la vakfenin sünnetlerini de şöylece sıralayabiliriz:

1. Kişi, kendi bineği üstünde vakfe yapmalıdır.

2.  Vakfe esnasında kıbleye yönelik olmalıdır.

3. Kayalıkların ve Cebel-i Rahme’nin yanında durmalıdır. Bu da­ğa çıkılması gerekmez.

4. Duâ esnasında eller kaldırılmalıdır.

5.  Çokça duâ etmeli; afv talebinde bulunmalı; Allah’a yalvarıp yakarmalı, ihtiyaç ve güçsüzlük içinde bulunulduğu izhâr edilmelidir. Du­ada ısrar edilmeli, isteklerin Allah tarafından geç karşılanacağı düşüncesi­ne kapılmamalı ve her duâ üç kez yinelenmelidir. En çok da şu duâ okun­malıdır:

Malikiler dediler ki:  Haccın rükünlerinden biri de, hangi kısmın­da ve hangi halde olursa olsun Arafat’ta hazır bulunmaktır. İster orada beklesin, isterse geçilsin vakfe yapılmış sayılır. Yalnız oradan geçmekte olanla ilgili iki şart vardır:

1. Arafat’tan geçmekte olan kişi, orasının Arafat olduğunu bil­melidir. Arafat olduğunu bilmeksizin geçmek yeterli olmaz.

2.  Arafat’tan geçerken vakfeye niyet etmelidir. Geçerken vakfeye niyet etmeyen kişinin geçişi yeterli olmaz. Ama Arafat’ta beklemekte olan kişi için bu gibi şartlar gerekli değildir. Uyuyarak veya baygın olarak da olsa, orada beklemek vakfe için yeterli olur. Önce de belirtildiği gibi, Zilhiccenin dokuzuncu günü güneşin batımından, fecrin doğuşuna kadar geçen zaman içinde, bir an bile Arafat’ta durmakla rükün yerine getiril­miş olur.

Arafat’ta vakfe rüknünün vacibi, mutmain olarak orada durmaktır. Mutmain olarak vakfe yapmayan kişinin kurban kesmesi gerekir. Ayrıca Zilhiccenin dokuzuncu günü, güneşin zevalinden batışına kadar vakfede beklemek de vâcİbtir. Bunu özürsüz olarak terk eden kişinin kurban kes­mesi gerekir. Arefede hazır bulunmanın iki çeşidi vardır:

a.  Rükün olan bulunma. Bunun terkinden ötürü hac batıl olur.

b.  Vâcib olan bulunma. Bunun terkinden ötürü kurban kesmek gerekir. Birincisi, arafe günü güneşin batımından kurban bayramının bi­rinci günü fecrin doğuşuna kadar geçen zaman aralığından bir an Ara­fat’ta hazır bulunmaktır. İkincisi, aynı gün güneşin zevalinden batışına kadar geçen zaman aralığında bir an Arafat’ta hazır bulunmaktır. Ara­fat’ın hangi kısmında olursa olsun durmak yeterli olur. Ama en faziletli­si, Peygamber (s.a.s.) Efendimizin durmuş olduğu yerde durmaktır. Bu­rası Cebel-i Rahme’nin alt tarafında yayılan büyükçe kayalıkların yanı­dır.

Vakfenin mendublarına gelince bunları da şöylece sıralayabiliriz:

1.  Arafat’a Zilhicce’nin dokuzuncu günü, güneşin doğuşundan son­ra gitmek mendubtur. Nemire, denen yere ulaşıldığında binekten inilmelidir.

2.  Vakfe için gusletmelidir.

3.  Duâ ve yalvarmada bulunup tehlîl getirmelidir.

4.  Hades hâlinden temiz olmalıdır.

5. Vakfe esnasında binek üzerinde olmalıdır.

6. Erkekler vakfe esnasında (binekleri yoksa) ayakta durmalıdır­lar. Ama mazeretleri varsa ayakta durmayabilirler. Kadınlarınsa ayakta durmaları mendub değildir.

7.  Öğle ve ikindi namazları cem-i takdîm olarak kılınmalıdır.

8. İmam, iki hutbe okuyup, hutbede hacılara, o andan itibaren haccin sonuna kadar ne yapmaları gerektiğini öğretmelidir. Bu hutbeler, arafe günü, güneşin zevalinden sonra okunmalıdır.

9.  Hutbeden sonra, imam henüz minberdeyken öğle namazı için ezan okunup kâmet getirilir. Sonra imam minberden inerken oradakilere öğle namazını kıldırır. Bundan sonra ikindi namazı için ezan okunup ka­met getirilir ve imam ikindi namazını kıldırır. Bu iki namazı, gün Cuma bile olsa cem’ ederek kıldırır. Bu takdirde kendilerine Cuma namazı ge­rekmez. Bundan sonra cemaat dağılarak gün batınıma kadar vakfe ya­par. Onlar vakfedeyken gece girerse rükün yerine getirilmiş olur. Nitekim gündüzleyin yapılmış olan vakfe ile de vâcib, yerini bulmuş olur.[255]


Konu Başlığı: Ynt: Arafat’ta Vakfe
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 15 Ocak 2016, 19:59:12
selamun aleykum    Vakfe,arife gününün öğle vaktinden bayram sabahına kadar , bir süre Arafa'ta  bulunmak demektir.bu süre ibadet ve dua ile geçerilir. Vakfe , haccın farzlarından biridir. Belirlenen süre içerisinde Arafat'ta bulunmayanlar o yıl hac ibadetini yapmiş sayılmazlar.Arafat'ta vakfeyapıldıktan sonra Müzdelife'ye gidilir. Bayram sabahı da Müzdelife'de vakfe yapılır.
Allah razı olsun