> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması  (Okunma Sayısı 1166 defa)
29 Ocak 2010, 19:05:13
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 29 Ocak 2010, 19:05:13 »




Abdestli olan kimsenin, namazda teyemmümlü olana, yıkamış ola­nın mest veya cebire (yara sargısı) üzerine mesh etmiş olana tâbi olma­sı kerâhetsiz olarak sahihtir. Hanefîlerle Hanbelîler bu görüşte anlaş­mışlardır. Şâfiîlerle Mâlikîlerin buna ilişkin görüşleri ise aşağıya alın­mıştır.

Şafiiler dediler ki: Bu durumda imamın, kıldığı namazı iade et­me mecburiyeti olmaması hâlinde imamlığı sahîh olur. Aksi takdirde sahîh olmaz. Meselâ bir kişi cebire üzerine mesh ederek namaz kılarsa, son­radan iade etmeksizin bu namazı sahîh olmaz.

Malikiler dediler ki: Abdestlinin teyemmümlüye, yıkayanın mest veya cebire üzerine mesh etmiş birine tâbi olması mekruhtur. Mâlikîlere göre bunlar, imamlığın mekruhlarındandır.

İmamlıkla ilgili diğer bazı mekruh hususlar daha vardır ki, onları aşağıda her mezhebe göre detaylıca anlatmış bulunmaktayız.

Hanefiler dediler ki: Âmâ kimsenin imamlık etmesi tenzîhen mekruhtur. Ancak imamlık yapacak bu âmâ kimse, kavmin en erdemli kişisi ise mekruh olmaz. Zina çocukları da aynı statüdedirler. Âlim biri­nin bulunması hâlinde, ister bedevî olsun, ister medenî olsun, câhil biri­nin imamlık etmesi de mekruhtur. Aynı şekilde imamlık etmesi hâlinde fitne doğmasından endişe edildiği takdirde, kavmin en bilgilisi de olsa, parlak yüzlü ve tüysüz gençlerin imamlık etmeleri de mekruhtur. Fitne­den endişe edilmediği takdirde imamlık etmeleri mekruh olmaz. İyi tasarrufta bulunamayan beyinsizin, felçlinin, vücûduna yayılmış olan alacalı­nın, cüzzamlının, teslisleri burulmuş olanın, ayağının bir kısmı üzerinde topalın ve eli kesik olanın imamlık etmesi mekruhtur. Ücret alarak halka imamlık yapanın imamlığı da mekruhtur. Meğerki vakıf sahibi, imamlık yapana ücret verilmesini şart koşmuş olsun. Bu durumda aldığı para sa­daka ve yardım kabilinden sayıldığı için, imamlığı mekruh olmaz. İmamın, kendisine uyanların mezheblerindeki teferruata riâyet etmemesi hâ­linde imamlığı mekruh olur. Tabiî eğer kendisine uyanın mezhebine göre namaz veya abdesti bozan teferruata riâyet etmediğinden şüphe edilirse, imamlığı mekruh olur. Ama bu teferruata riâyet etmediğinden şüphe edil­mez ve riâyet ettiği bilinirse veya bu hususta hiçbir şey bilinmezse, imam­lığı mekruh olmaz. İmamın yerinin cemaatin yerine göre bir zira veya daha fazla yüksekte olması da mekruhtur. Fakat bu yükseklik bir zirâdan azsa, mekruh olmaz. Bunun tersi olarak cemaatin yerinin imamınkinden aynı ölçüde yüksek olması da mekruhtur. Bu her iki maddedeki mekruhluk, cemaatten bir kişi de olsa bir kısmının, imamın beraberinde bulun­maması hâlinde söz konusu olur. Cemaatin bir veya daha fazla kişi, yerle­ri birbirinden yüksek olsa da imamın yanında bulunursa mekruhtuk söz­ konusu olmaz. Kendisinde bulunan bir noksanlık veya kusurdan dolayı arkasında namaz kılanlarda nefret duyguları oluşturan, ya da onların ken­disinden hoşlanmadıkları kişinin imamlık etmesi mekruhtur. Teravih na­mazında olsa bile, kadınların cemaatle namaz kılmaları tahrîmen mek­ruhtur. Yalnız cenaze namazı bundan müstesnadır. Cenaze namazım kı­larken, çıplak erkeğin namaz kılarken yaptığı gibi, kadın ortalarında du­rur. Cuma ve bayram namazlarında da olsa kadınların cemaate katılma­ları, geceleyin verilen vaazları dinlemeye gelmeleri de mekruhtur. Ancak gündüzleyin fitneden korkulmadığı takdirde vaaza gitmeleri mekruh ol­maz. Bir erkeğin, kendisinden başka bir erkeğin veya kendi mahremi olan eşi veya kız kardeşi gibi bir kadının beraber bulunmaması hâlinde, bir evde kadınlar cemaatine imamlık etmesi de mekruh olur.

Şafiiler dediler ki: Hak etmediği halde imamlık için zor kullanan kişinin, necasetten sakınmayanın, hacamat vurma gibi aşağı bir meslekle uğraşan, çok gülmek gibi halkın çirkin gördüğü bir haslete sâhib olan ve babası bilinmeyen kişinin imamlık etmesi mekruhtur. Zina çocuğu da bu statüye tâbidir ve ancak kendi gibilerine imamlık edebilir. Bulûğa er­miş olsa da sünnetsizin; baliğ olandan daha iyi fıkıh bilse de çocuğun, “fe’fâ”nın (olur olmaz yerde “fe” harfini telâffuz edenin), “va’va”nın (olur olmaz yerde “vav” harfini telâffuz edenin) imamlık etmeleri de mek­ruhtur. Âmânın imamlık etmesi mekruh değildir. Kıraati, anlamı değiştir­meyecek şekilde hatalı olanın ve/teferruatta kendisine uyan kişinin mez­hebini göz önünde bulundurmayan kişinin imamlık etmesi mekruhtur. Meselâ (Fatiha okurken) besmelenin farz olduğuna inanmayan bir Hanefînin, kendisine uyan Şâfiîye imamlık etmesi mekruh olur. İhtiyaç olmadığı halde, imamın bulunduğu yerin cemaatinkinden yüksek olması, veya bu­nun tersi mekruhtur. Mescidin yapısı bu şekilde ise, yerlerinin birbirinden yüksek olması mekruh olmaz.

Hanbeliler dediler ki: Âmânın, sağırın, baliğ olsa bile sünnetsizin imamlık etmesi mekruhtur. Her iki eli veya her iki ayağı, bir eli, ya da bir ayağı kesik olan kişinin kıyamda durması mümkün olursa, imam­lığı mekruhtur. Kıyamda duramazsa imamlığı, sadece kendi gibileri için sahîh olur. Burnu kesik olanın, bazen sar’aya tutulanın, telâffuzlarında sürekli olarak “fe” veya “ta” harfini tekrarlayanın, bazı harfleri fasîh şekilde telâffuz edemeyenin, “elhamdülillah” diyeceğine “elhamdilillâh” diyerek “dal” harfini esreli okumak gibi mânâyı bozmayacak şekilde ha­talı okuyanın imamlık etmesi mekruhtur. İmamın yerinin, kendisine uyan­ların yerlerinden bir zira veya daha fazla yüksek olması da mekruhtur. Ama cemaatin yerinin imamınkinden yüksek olması mekruh değildir. Dîn ve erdem açısından kusuru bulunduğundan ötürü, haklı olarak halkın hoş­lanmadığı kişinin imamlık etmesi kendisi hesabına mekruhtur. Ama ken­disine tâbi olmak, cemaat açısından mekruh değildir. Erkeğin, yanlarında başka bir erkeğin bulunmaması hâlinde, bir tane bile olsa, yabancı kadın­lara imamlık etmesi mekruhtur.

Malikiler dediler ki: Çölde yaşayan göçebenin kentliye imamlık etmesi mekruhtur. Bedevinin kıraati daha fazla ve daha sağlam olsa bile, kentliye imamlık etmesi mekruhtur. Çünkü onda kabalık ve katılık var­dır. İmamınsa şefkatli, merhametli ve yumuşak huylu olması asıldır. Fazîlet sahibi olmayan kimselerce ve bazı halkça dînî kusurlarından ötürü hoşlanılmayan kimselerin imamlık etmeleri mekruh, fazilet sahibi kimse­lerle birlikte çoğu halk tarafından beğenilmeyen ve hoş karşılanmayan kişinin imamlık etmesi ise haramdır. Hadım kimsenin görevli imam ol­ması mekruhtur. Aynı şekilde konuşurken, tıpkı kadınlar gibi kırıtan kim­selerin, zinadan doğanların da görevli imam olmaları mekruhtur. Ancak bunların görevli olmaksızın imamlık etmeleri mekruh değildir. Hadım, kırıtarak konuşan, veled-i zina ve kölenin imamlığının mekruh olması, farz ve sünnet namazlar için görevli imam olmaları hâlinde söz konusu­dur. Bunların nafile namazlar için görevli imam olmaları mekruh değil­dir. Sünnet olmamışın, âdil veya fasik olduğu bilinmeyenin, durumu meçhul kimsenin, babası bilinmeyen nesebi belirsiz kimsenin imamlığı mekruh­tur.

Geminin alt tarafında bulunanların, üst kattaki birine tâbi olmaları mekruhtur. Çünkü geminin dönmesi ve sarsıntısı esnasında imamın hareketlerini izlemek mümkün değildir. Ebû Kubeys Dağı’ndaki bir kimsenin Mescid-i Harâm’da bulunan birine tâbi olması mekruhtur. Bir erkeğin kadınlar arasında, bir kadının da erkekler arasında namaz kılması mek­ruhtur. İmamın mesciddeyken omzunun üzerine ridâ (cübbe) giymeksizin namaz kıldırması mekruhtur. İmamın mihrabta nafile kılması veya namaz kılar gibi mihrabta oturması mekruhtur. Âmâ kişinin imamlık et­mesi sahihtir. Gözleri gören kimsenin imamlığı ise daha faziletlidir. İma­ma tâbi olanın, kibirliliği kastetmemek şartıyla yerinin, imamınkinden yük­sekçe olması da caizdir. Ama maksadı kibirse haram olur ve namazı da batıl olur. Kibir maksadı olmaksızın yüksek yerde duran kişinin, mesci­din damında da namaz kılsa, namazı batıl olmaz. Ancak Cuma namazını mescidin damında kılan kişinin namazı, mutlak surette batıl olur. İma­mın, cemaatten yüksek yerde durmasına gelince; bu, mekruhtur. Meğerki bu yükseklik bir zira veya bir karış kadar az veyahut da halka namaz kılma keyfiyetini öğretmek maksadıyla bir zaruretten dolayı olsun. Bu takdirde mekruh olmaz. Baliğ olanın, nafile kılarken çocuğa tâbi olması mekruhtur. Yolcunun mukîm olana veya mukîmin yolcu olana tâbi olma­sı mekruhtur. Ancak birinci durumdaki mekruhluk daha müekkeddir.[72]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması
« Posted on: 27 Nisan 2024, 06:05:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması rüya tabiri,Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması mekke canlı, Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması kabe canlı yayın, Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması Üç boyutlu kuran oku Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması kuran ı kerim, Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması peygamber kıssaları,Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olması ilitam ders soruları, Abdestlinin Teyemmümlüye Tabi Olmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes