> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Abdestin Farzları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdestin Farzları  (Okunma Sayısı 3683 defa)
25 Ocak 2010, 14:02:11
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 25 Ocak 2010, 14:02:11 »






Farz kelimesi, lügatte kesmek mânâsına gelmektedir. Istılahta ise ya­pana sevâb, yapmayana ceza verilen şey demektir. Ayrıca fıkıhçılar te­rim olarak “farz” ile “rükn”ü aynı anlamda ele almışlardır. Bir şeyin farzıyla rüknü aynı anlamı ifade eder. Yine fıkıhçılar farz ve rükün ile şart terimlerini birbirlerinden ayırmışlardır. Şu bebeble ki: Farz veya rükün, bir şeyi meydana getiren ve onun birer parçası olan aslî unsurlardır. Şart ise bir şeyin var olmasının kendisine bağlı bulunduğu şeydir. Mesela namazı ele alalım: Tekbir, rükû´, sücûd... ilh. Bunlar, namazın farzlarıdır. Sıhha­tinin şartlarından biri de vaktin girmiş olmasıdır. Vaktin girmesinden ön­ce kılınan namaz, mâhiyet itibariyle her ne kadar tamamsa da, şerîat na­zarında bâtıldır. Zîrâ sahîh olması için vaktin girmiş olması gereklidir. Bun­ları anlattıktan sonra gelelim abdestin farzlarına. Bu farzların sayısında dört mezhebin İmamları ihtilâf etmişlerdir. Ancak Kur´an-ı Kerîm´de sabit olan farzlar dört tanedir:

1. Yüzü yıkamak,

2. Elleri dirseklere kadar yıkamak,

3. Başın tamamını veya bir kısmını meshetmek,

4. Ayakları mafsal yumru kemiklerine kadar yıkamak.


Âyet-i kerîmede de bu farzlar sayılmaktadır. Şöyle ki:

“Ey imân edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirsek­lere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın).” [54]

Abdestin farzlarının bu kadarında mezheb İmamları ittifak etmişler­dir. Ancak başın meshediliş şeklinde ihtilâfa düşmüşlerdir. Bazısı başın tümü, bazısı da bir kısmı meshedilir demişlerdir. Bazı İmamlar bu farzlara birtakım farzlar daha eklemişlerdir. Abdestin farzlarını her mezhebe göre ayrı ayrı anlatacağız ki meseleler dağınık olmasın ve bu farzları okuyup bilmek güçleşmesin. Sonra da üzerinde ittifaka varılan hususları ayrıca akılda tutmak gerekir.


Hanefiler dediler ki: Abdestin farzları yukarıda sayılan dört farz­dan ibarettir. Eğer bir mükellef, fazla bir ilâvede bulunmaksızın sadece bu dört farzı yerine getirecek olursa abdestli sayılır. Bununla namaz kılabilir. Ve abdestli olmadan yapılamayacak ibâdetlerin tümünü yapabilir. Meselâ Mushaf´a dokunup onu ele alabilir. Ancak sünneti terketmiş olur. Ki sün­netleri terkeden kişinin hükmü de, abdestin sünnetleri bahsinde anlatılacak­tır.

Şimdi de Hanefîlere göre abdestin dört farzını anlatmaya çalışalım:

1. Yüzü yıkamak: Bununla ilgili bazı hükümler vardır. Ki bunları da şöylece sıralayabiliriz:

a. Yüzün uzunlamasına ve genişlemesine sınırının izahı.

b. Yüzde biten çene, bıyık ve kaş tüylerinden yıkamlması gereken yer­lerin izahı.

c. Gözlerin iç ve dışlarında yıkamlması gereken ve gerekmeyen yerle­rin izahı.

d. Burun kemerinden yıkanması gereken yerlerin izahı.

Yüzün uzunlamasına ve genişlemesine sınırı: Sakalı olmayanların yüz­lerinin uzunlamasına sının: Saçın alındaki bitme noktasından başlayıp çe­nenin son noktasında nihayete erer. Saçın mûtad bitme noktası da normal bir adamda alnın son kısmındadır. Normal olmayan adam da ya keldir veya kâküllüdür. Kel, saçı ön taraftan gitmiş olan adama denir. Ki sanki başının ön kısmı anadan doğma saçsızdır. Böyleleri, başlarında veya alınlarında saç bulunmayan bütün yerleri yıkamak mecburiyetinde değildirler. Sadece nor­mal olarak saçın bitebileceği yerlere kadar olan kısımları yıkamak mecburi­yetindedirler. Yani alnın birazcık üst tarafını yıkarlar.

Kâküllü kimseye gelince bu, saçı uzayıp alnına kadar, hatta bazılarında kaşlarına kadar inen kimselerdir. Bunlar kelin hükmündedirler. Bunlar da kel gibi, alnın birazcık üst tarafını yıkamak mecburiyetindedirler. Zîrâ insanların çoğunun saçı bu noktada biter. Bu durumlarda çoğunluk nazar-ı itibâra alınır. Yaratılışta insanların çoğunluğuna uymayan, mükellefiyet açı­sından da onlara uymaz.

Yüzün genişlemesine sınırına gelince bu, bir kulağın kökünden (bazıla­rı buna kulak kazığı derler) başlayıp öbür kulağın köküne kadar davam eder Kulak ile çene kemiği arasındaki beyazlık da tabiî olarak yüzden sayılmaktadır. Ki burasını yıkamak da vâcibdir.

Yüzde biten tüylere gelince bunların en önemlileri sakal ve bıyıktır. Sa­kalın hükmüne gelince, bunun üst taraftan başlayıp çeneye kadar olan ve yüzün derisi üstünde bulunan bölümünü yıkamak vâcibdir. Tabiî, beşere de­diğimiz deri üzerinde bulunan sakal tüylerini yıkamak vâcibdir. Tüylerin uza­yan kısımlarım yıkama mecburiyeti yoktur. Sakallarını uzatanlar, sadece yüz­lerinin derisi üzerinde bulunan kısımlarıyla çene derilerinin üzerinde bulu­nan kısımları yıkamakla yükümlüdürler. Sonra eğer sakal seyrekse ve suyun, dipteki derinin dışyüzüne ulaşması mümkünse, bu durumda sakalı parmak­la hilâllemelidir. Ki su dibine ulaşabilsin. Yok, eğer sakal sık ise sadece dış kısmını yıkamak vâcib olur.

Bıyığa gelince, Hanefî mezhebinin önde gelenleri bu hususta görüş ay­rılığına düşmüşlerdir. Bazıları eğer bıyık, dibindeki deriye su ulaşmayacak kadar sık ise bu durumda alınan abdest geçersiz olur, bâtıldır, demişlerdir. Diğer bazıları da demişlerdir ki: Bu durumda abdest bâtıl olmaz. Sadece bı­yığın üstünü yıkamak yeterli olur. Abdest hususunda müftâbih olan görüş budur. Ama gusül işine gelince, gusül yapılırken sık bıyıklar hiç de affedil­mez. Bıyık, çok sık olursa gusül bâtıl olur. Guslün bu durumda bâtıl oluşu­nun sebebi, şâri´in bıyıkları uzatmayı yasaklamış olmasından ileri gelmekte­dir. Zîrâ böylesi bıyıklar yemek kırıntılarını ve kirleri taşırlar. Sık olan bı­yıkların yıkanmasında şiddet gösterilmiştir. Ki insanlar, hiç faydası yokken bıyıklarını aşırı derecede uzatmasınlar.

Bunları anlattıktan sonra geriye yüzdeki tüylerden sadece kaş tüyleri kal­mış oluyor. Bunların hükmüne gelince eğer bunlar, suyun dipteki deriye ulaş­masına imkân verecek kadar seyrek iseler elle hareketlendirilmeleri vâcibtir. Yok eğer çok sık iseler hilâllemek vâcib olmayıp sadece dış kısımlarım yıka­makla yetinilir.

Buruna gelince, yüzden sayıldığı için dışının tamamım yıkamak vâcib­dir. Küçük de olsa bir parçası yıkanmasa abdest fâsid olur. Alt taraftaki bu­run delikleri arasında bulunan ayırıcı kısım da burundan sayılmaktadır. Bur­nun içini yıkamak, Hanefîlere göre şart değildir. Yüzde bir yara çıkar, iyi­leştikten sonra da yerinde bir çukurluk kalırsa suyun, bu çukurun içine ulaş­ması gerekir. Tıpkı bunun gibi yüzdeki kırışıklıkların arasına da suyu ulaştırmak vâcib olmaktadır.

Şunu da hatırlatmakta yarar vardır ki: Bir kişi abdest aldıktan sonra saçını veya sakalını tıraş edecek olursa abdesti bozulmaz.

2. Elleri dirseklere kadar yıkamak: Abdestin farzlarından olan bu ikin­cisiyle ilgili bir takım hususlar vardır. Ki bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

a. İnsanın fazla parmağı varsa abdest alırken bunu da yıkaması vâ­cibdir. Ama fazla bir eli varsa bu el de aslî elin hizasındaysa onu yıkaması vâcib olur. Ama bu el aslî elinden daha uzunsa, aslî elinin hizasında olan kısmını yıkaması vâcib, gerisini yıkaması vâcib değildir. Ancak yıkarsa mendub işlemiş olur.

b. Eline veya tırnağının aslına çamur ve hamur gibi şeyler yapışmışsa bunları gidermesi ve suyu tırnağının aslına ulaştırması vâcibtir. Aksi takdir­de aldığı abdest bâtıl olur. Tırnağın aslından maksat, parmak etine yapışık olduğu kadarıdır. Eğer tırnak uzar da parmak başım geçerse uzayan yeri de yıkamak vâcib olur. Aksi takdirde alınan abdest bâtıl olur. Tırnak altındaki pislik ve kirlere gelince, abdest alan ister köylü ister şehirli olsun, zorlukları gidermek prensibine göre bunlar abdeste zarar vermezler. Fetva da bu görüş üzerinedir. Hanefî mezhebinden bazı muhakkik âlimler ise, uzamış tırnak­ların içine yapışık kirlerin yıkanmasının zorunlu olduğunu, yıkanmadığı tak­dirde alınan abdestin bâtıl olacağını söylemişlerdir. Tırnak altında ezâ vere­cek pisliklerin yığılacağı gerekçesiyle bu, güzel bir hükümdür. Ancak ekmek­çilerin uzayan tırnaklarının altında azıcık hamur kalacak olursa, meslek zo­runluluğu gerekçesiyle bu muaf sayılmıştır. Kına ve boyaların eserleri de ab­deste zarar vermez. Ancak kınanın el üzerinde bir hacim tutacak kadar ka­lıntısı bulunursa, suyuncleriye ulaşmasına engel olacağı gerekçesiyle bu, ab­deste zarar verir.

c. Eli kesilen bir kişi, elinin geri kalan kısmını yıkamakla yükümlü­dür. Eğer farz yerinin tamamı kesilmişse yıkama yükümlülüğü düşer.

3. Ayakları mafsal yumru kemiklerine kadar yıkamak: Mafsal yum­ru kemikleri, bacağın alt tarafında ve ayağın üst tarafında bulunan dışa doğru çıkık iki kemiktir. Bunların arka taraflarını yıkamak, ayak tabanındaki çatlakların arasını yıkamak da vâcibtir. Ayağının bir kısmı veya tümü kesilen kişinin hükmü, elinin bir kısmı veya tümü kesilen kişinin hükmü gibidir. Bir kişi ellerini veya ayaklarını çatlaklar dolayısıyla yağlayıp merhemlese sonra da abdest alsa, yağlı yerler suyu kabul etmez ve su deriye ulaşmazsa bakılır: Eğer su, merhemin altına ulaştığı takdirde zarar verecekse yıkamak vâcib olmaz. Eğer zarar vermeyecekse bu merhemi ve yağı silip yerini yıkamak vâ­cib olur. Ayakta yarılmalar olur da yıkandığı veya suya daldırılıp derhal çı­karılması hâlinde bile zarar doğacaksa, bu durumda ayağı yıkama yüküm­lülüğü düşer. Sadece suyla meshedilir. Mesh etmek de zararlı olacaksa veya bunu bile yapamayacak kadar âciz ise meshetme yükümlülüğü de düşer. Sa­dece zarar vermeyecek yerleri yıkanı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdestin Farzları
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:49:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdestin Farzları rüya tabiri,Abdestin Farzları mekke canlı, Abdestin Farzları kabe canlı yayın, Abdestin Farzları Üç boyutlu kuran oku Abdestin Farzları kuran ı kerim, Abdestin Farzları peygamber kıssaları,Abdestin Farzları ilitam ders soruları, Abdestin Farzlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes