> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Büyüklerden Öğütler > Doğruların Öyküsü > İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması  (Okunma Sayısı 6994 defa)
10 Aralık 2009, 19:05:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Aralık 2009, 19:05:30 »



İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması

Süfyan-ı Sevri İmam-ı Sadık (k.s)a geldi; İmamı, yumurtanın akıyla kabuğu arasındaki ince bir zar gibi, çok latif, beyaz bir elbise giymiş olarak gördü. İtiraz kastiyleBu elbise sana uygun değildir. Dünyanın süslerine bulaşmaman gerekir dedi senden zühde çalışarak, takva sahibi olman ve kendini dünyadan uzak tutman beklenir. diye devam etti.

İmam : Sana bir söz söylemek istiyorum; iyice dinle çünkü senin dünya ve ahiretine faydalıdır. Eğer gerçekten yanılıp da bu konu hakkında, İslam dininin görüşünü bilmiyorsan; sözüm, senin için çok faydalı olacaktır. Yok, eğer senin görüşün İslamda bidat icadetmek ise bu ayrı bir mesele o zaman bu sözler sana hiç bir fayda sağlamayacaktır.

Belki de sen Allahın elçisinin ve sahabesinin sade ve fakirane durumunu kendi zamanlarında, göz önüne getiriyorsun ve bütün müslümanların kıyamet gününe kadar, aynı durumu, örnek alarak, daima fakirce yaşamalarını, bir vazife olarak düşünüyorsun. Fakat ben sana söyleyeyim, Allahın elçisi öylesine bir zaman ve muhitteydi ki fakirlik, yoksulluk onları altına almıştır. Bütün halk, yaşamak için gerekli olan ihtiyaç araçlarından mahrumdu.

Resül-i Ekrem (s.a.v) ve sahabesinin yaşamının vaziyeti, umumun o zamanki durumuna bağlıydı. Fakat yaşama araçlarının mevcut olduğu ve ilahi bağışların bol bulunduğu bir asır ve zamanda, o nimetlerden yararlanma hakkı, en çok iyi ve salih kişilere aittir, ve kötülere değil Müslümanlara aittir kafirlere değil.

Beni hangi şeylerde ayıplıyorsun sen? Allaha yemin ederim ki nimetlerden ve ilahi bağışlardan faydalandığımı gördüğün gibi, buluğ çağına ulaştığım zamandan beri, malımda başka kimselerin hakkı olursa, onu nasıl ödemem gerekir düşüncesiyle geçmeyen bir gece veya gündüzüm olmamıştır.

Süfyan İmamın mantığına bir cevap veremedi. Başı aşağı ve yenilmiş olarak dışarı çıktı. Dostları ve meslektaşlarına gidip macerayı anlattı. Onlar da birlikte gidip İmamla tartışmaya karar verdiler.

Topluluk birleşti ve Arkadaşımız, güzelce kendi delillerini zikredemedi, biz şimdi parlak delillerle sizi mahkum etmeye geldik.dediler.

İmam : - "Delilleriniz nedir? Açıklayınız?"

Topluluk : - "Delillerimiz Kurandandır."

İmam : - "En iyi delil Kurandan olur zaten, açıklayınız, dinlemeye hazırım."

Topluluk : - "Biz, Kurandan iki ayeti iddiamız ve benimsediğimiz yolun doğruluğunu kanıtlaması için getireceğiz ve bu bizim için yeterlidir. Allah Kuran-ı Kerimde, bir yerde, sahabeden bir topluluğu şöyle övüyor" :

Kendileri yoksullukta ve sıkıntıda oldukları halde başkalarını kendilerine üstün tutarlar, ve öyle kimselerdirler ki, cimrilikten ve kıskançlık sıfatlarından uzak kalırlar, onlardır kurtulanların ta kendisi.

Ve başka bir yerde Kuran diyor ki :

Yemeğe ihtiyaçları olduğu halde, onları fakir, yetim ve esire yedirirler.[3]

Sözleri buraya geldiği zaman, meclisin kenarında oturan ve onların sözlerine kulak veren biri dedi ki; Şimdiye kadar anladığım şey şu ki, sizin kendi sözlerinize bile inancınız yok. Siz bu sözleri halkın, kendi mallarına karşı ilgisiz kalıpta onları sizlere bağışlamasını ve buna karşılık, o mallardan kendinizin faydalanmanızı tasarlıyorsunuz.

İmam: - "Şimdilik bu sözleri bırakınız. Bunların faydası yoktur. Sonra topluluğa dönüp buyurdu: Önce söyleyiniz, Kurandan delil getiren sizler, acaba Kurandaki muhkem, müteşabih, nasih ve mensuhu ayırd ediyor musunuz, etmiyormusunuz. Bu ümmetin doğru yolundan sapanların çoğunun, asıl uzaklaşma nedeni, Kuranda mevcut olan, gerçek ve sahih bilgilere sahip olmamaları oldu.

Topluluk: - "Elbette bu konuda bir miktar bilgimiz var, fakat tam değildir.

İmam : - "Sizin talihsizliğiniz de bundandır. Peygamber (s.a.v)in hadisleri de Kuranın ayetleri gibidir. Onları da kamilen tanımak ve öğrenmek lazımdır. Ama Kurandan okuduğunuz bu ayetler, ilahi nimetlerden yararlanmayı yasaklamaz. Bu ayetler bağışlamaya bağlıdır. Bir kavmi övüyor. Çünkü onlar muayyen bir zamanda diğerlerini, kendilerine üstün kıldılar ve helal olan mallarını başkalarına verdiler, vermeselerdi de hiç bir suç ve günah işlemiş olmazlardı. Allah onlara böyle yapmanız gerekir diye emretmemişti, fakat, yapmalarını da yasaklamamıştı. Onlar, şefkat, ihsan hükmüyle kendilerini yoksulluk ve sıkıntıya bırakmışlar ve başkalarına vermişler. Allah da onlara mükafat verecektir. O halde, bu ayetler sizin iddianıza uymuyor. Çünkü siz halkı kınıyorsunuz ve Allahın onlara layık gördüğü mal ve nimetlerini kendilerine yasaklıyorsunuz. Onlar, o gün verdiler, dağıttılar. Fakat sonra bu konuda Allah tarafından mükemmel bir ferman geldi; bu işin sınırlarını tayin etti. Sonradan gelen bu ferman, onların işini feshedicidir. Elbette ki bizim, bu düstura tabi olmamız gerekir; değil onların ameline.

Allah, inananların durumunu düzeltmek için özel lütfu vasıtasıyla, kişinin kendini ve ailesini darlığa atmasını ve avucundakileri başkalarına bağışlamasını yasaklamıştır. Çünkü kişinin ailesi arasında dayanma gücü olmayan zayıflar, küçük çocuklar, ihtiyarlar vardır. Eğer ben kazandığım bir parça ekmeği dağıtırsam, sorumlu olduğum ailem telef olacaktır. Binaenaleyh Resül-i Ekrem (s.a.v) buyurdu ki :

- Bir kaç tane hurması veya birkaç ekmeği ya da bir kaç tane dinarı olan bir kimse, onları dağıtmaya kalkarsa, ilk önce babası ve anasına dağıtması gerekir, ikinci derecede kendisi, hanımı ve çocuklarına, üçüncü derecede akrabalarına ve mümin kardeşlerine ve dördüncü derecede hayrata.

- Bu dördüncüsü onların hepsinden sonradır. Allahın elçisi, Ensardan bir adamın öldüğünü ve sahip olduğu küçük servetini de Allah yolunda verdiğini işitince buyurdu:

- Eğer önceden bana haber vermiş olsaydınız, onu müslümanların mezarına defnetmeye bırakmazdım çünkü o, geriye halka karşı muhtaç duruma düşebilecek çocuklar bıraktı.

Babam İmam Bakır (k.s) bana, Allah?ın elçisinin Daima bağışlarınızda ailenizden başlayınız, akrabalık sırasına göre, yani her zaman önde gelen kimse tercih edilir. diye, buyurduğunu nakletti.

Bütün bunlara ilave olarak, Kuran-ı Mecidin (Aziz-i Hüsen) hükümleri de gidiş ve tutum tarzınızı yasaklar. Orada şöyle buyuruyor:

- İyi bilen kimseler onlardır ki bağış makamında ne çok süratlı ne de ağır olurlar, itidal yolunu önlerine alırlar.

Kuran-ı Kerimdeki pek çok ayetlerde bağış ve yardımdaki israf yasaklanız.Aynı şekilde cimrilik de yasaklanır. Kuran, bu iş için ortada gitmenin (tutumlu olmanın) sınırlarını belirlemiştir. İnsan sahip olduğu her şeyi başkalarına versin ve kendisi eli boş kalsın sonra elini duaya kaldırıp Allahım bana rızk ver diye yalvarsın değil, Allah böyle bir duayı asla uygun bulmaz. Çünkü Peygamber-i Ekrem(s.a.v) : Allah şu bir kaç grubun duasını kabul etmez? buyurmuştur :

1. Allahtan babası ve annesinin kötülüğünü isteyen kimse,

2. Malını şahid tutmaksızın ve yazmaksızın karşı tarafa ödünç veren ve malı o kimse tarafından yenildiği Taktirde, duaya yönelip çare isteyen kimse. Elbette Allah bu kimsenin duasını kabul etmez. Çünkü o kendi eliyle çare yolunu ortadan kaldırmış ve malını senetsiz, şahitsiz başkasına vermiştir.

3. O kimseki Allahtan hanımının kötülüklerinin Defini ister. Çünkü bu işin çaresi kendi elindedir. Eğer gerçekten bu kadının elinden rahatsızsa evlilik bağını boşanmakla koparabilir.

4. Evinde oturmuş, ellerini bağlayıp, Allahtan rızk isteyen kimse. Allah bu cimri ve cahil kuluna der ki : Ey kulum! Ben sana çalışma ve hareket yolunu açmadım mı? Sana, uzuvlar ve organlar vemedim mi? Sana göresin, işitesin, düşünesin, çalışasın, ve dua edesin diye el, ayak, göz, kulak ve akıl vermedim mi? Bütün bunların yaratılışında bir hedef ve gaye vardır. Bu nimetlere şükretmekse bunları gayelerine uygun bir yönde çalıştırılmakla olur. Ve bu şekilde seninle kendi aramdaki delilleri, tamamlamış oldum ki, gayret yoluna adım basasın, ve benim düsturuma dönerek çalışasın, itaat edesin ve başkalarının omuzuna yük olmayasın, bu takdirde, eğer umumi meşiyetime uygun olursa sana bol rızık vereceğim, fakat bununla beraber bazı sebep veya maslahatlardan dolayı, yaşantın düzelmezse, o zaman kendi gayret ve vazifeni yapmış olduğun için, bir mazeretin kalmaz.

5. O kimse ki, Allah ona bol mal ve servet verir, o da onları fazlasıyla saçıp savurarak yok eder ve sonra elini duaya kaldırarak ?Allahım bana rızık ver? diye yalvarır. Allah cevaben şöyle der :

Ben sana bol rızık vermedim mi? Niçin tutumlu olmadın?-Bağış ve ihsanda tutumlu olmak gerekir diye düstur koymadım mı? -Hesapsız harcamayı yasaklamadım mı?

6. O kimse ki akrabalık bağlarını kesmek için dua eder ve Allahtan, yakınlara bağlı kalmanın kesilmesinin gerekli olduğunu diler. Veyahut da o kimse ki akrabalık bağını kesmiş olduğu halde başka bir konuda dua etmek ister. Allah, Kuran-ı Kerimde, özellikle Peygamberine ihsanda, tutumunu öğretti.

Çünkü şöyle bir olay oldu : Peygamberin yanında bir miktar altın vardı ve o, onları fakirlere harcamak istiyordu. Ve hatta o paranın bir gece bile kendi evinde kalmasını istemiyordu, onun için bir günde altınların hepsini, ona buna verdi. Sabahleyin başka bir dilenci Peyda oldu ve ısrarla Peygamberden yardım istedi. Peygamberin de elinde, dilenciye verecek hiç bir şeyi yoktu. Bu yüzden çok rahatsız oldu ve üzüldü. Burada Kuran?ın şu ayeti indi ve konuyla ilgili düsturu getirdi, gelen ayet şuydu .

Elini boynuna bağlama, tamamiyle de açma, sonra kendini kınar ve bir şeye gücün yetmeyerek pişman bir halde oturur kalırsın

Bunlar peygamberlerden gelmiş hadisler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:57:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması rüya tabiri,İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması mekke canlı, İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması kabe canlı yayın, İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması Üç boyutlu kuran oku İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması kuran ı kerim, İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması peygamber kıssaları,İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışması ilitam ders soruları, İmam Cafer ve Bir Gurup Sufinin Tartışmasıönlisans arapça,
Logged
30 Mayıs 2015, 19:19:15
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 30 Mayıs 2015, 19:19:15 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes