๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 19 Mart 2012, 19:25:26



Konu Başlığı: Sorumluluk içerisinde görev yapıyoruz
Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Mart 2012, 19:25:26
“Küresel ölçekte, tarihsel ve sosyolojik gerçeklerin ürettiği bir sorumluluk içerisinde görev yapıyoruz”


(http://www.diyanet.gov.tr/turkish/vitrin/arkakapi/cache/hbrfilBuyukResim532.jpg)

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Sapanca’da düzenlenen ''Yurtdışı Hizmetleri Konferansı-Küresel Gelişmeler Yeni Perspektifler'' toplantısının açılış törenine katıldı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın da katıldığı toplantıda, Diyanet İşleri Başkanlığının yurt dışı teşkilatında görev yapan müşavir, ataşe ve koordinatörlerine seslenen Başkan Görmez, “Artık küresel ölçekte, tarihsel ve sosyolojik gerçeklerin ürettiği bir sorumluluk içerisinde görev yapıyoruz" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, toplantıda yaptığı konuşmada, İslam dünyasının baş döndürücü değişimlere sahne olduğunu söyledi.

“Bugün, tarihsel ve toplumsal bütünlüğünü ancak duygusal bağlamda korumaya çalışan, fiziksel bütünlüğü önemli ölçüde hasara uğramış bir Müslüman coğrafyasından söz etmemiz yerinde olacaktır" diyen Başkan Görmez, Müslüman toplumların geçen yüzyılı farklı tecrübelerle idrak ettiklerini ve yaşadıkları kayıp ve acılarla büyük bir bedel ödediklerini kaydetti.

Türkiye'nin kendi tarihi, kültürü ve medeniyetiyle tanıştıkça başka coğrafyalarda hafızaları yenileyen bir ülke olduğunu anlatan Başkan Görmez, şöyle konuştu:

"Bugün Müslüman toplumların özgüvenlerini yeniden kazanmaları, dünya ölçeğinde bastırılmış izzet ve onurlarını yeniden elde etmeleri konusunda hemen her birimize düşen görev ve sorumluluklar söz konusudur. Bu çerçevede Diyanet İşleri Başkanlığının sorumluluklarının arttığını söylemek gerekiyor. Her şeyden önce siyasal, sosyolojik ve bölgesel gelişmeler, sorumluluk ve vefa duygularının canlanması, bizim kendi coğrafyamıza kulak kabartmakla, göz gezdirmekle sınırlı olmayan bir dikkat içinde olmamızı zorunlu kılmaktadır"

Dünyanın dört bir tarafında din hizmeti sunuluyor…

Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşunda yurt içinde hizmet etmekle görevlendirildiğini hatırlatan Başkan Görmez, bugün gelinen noktada Diyanet’in, yüzü aşkın ülkeye hizmet götürdüğünü söyledi. 1924 ile 1965 yılları arasında hiçbir Diyanet İşleri Başkanı'nın hac dahil resmi bir ziyaret amacıyla yurt dışına çıkmadığını dile getiren Başkan Görmez, 1965 yılında zamanın Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı'nın Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba'dan davet aldığını belirterek, basın ve kamuoyunun olumsuz tutumuna rağmen Bakanlar Kurulu'nun "kerhen" de olsa kendisine izin verdiğini hatırlattı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları anlattı:

"Diyanet İşleri Başkanı, Tunus'ta çok iyi karşılanacaktır. Bu sefer daha da farklı başlıklar atılacaktır. Elmalı, ziyaret sırasında Tunus'tan Bingazi'ye geçmek için davet almış ve Bingazi'den Türkiye'ye uçmak istemiştir. Ancak artık bu, bardağı taşıran son damla olacaktır ve 'gerekirse derdest edilerek Türkiye'ye gönderilmesi' şeklinde acıklı bir nota gidecektir Libya Büyükelçiliğine. Sayın Başkan Türkiye'ye dönecektir ve kendisinden ‘behemehal görevinden ayrılması’ istenecektir. O, görevinden ayrılmayacaktır ama iki ay sonra Bakanlar Kurulu kararıyla ilk defa görevine son verilen bir başkan olacaktır İbrahim Bedrettin Elmalı. Dolayısıyla bizim Başkanlık olarak yurt dışı gerçekliğiyle buluşmamız bu sebeple çok geç olacaktır."

İslam mühendislikleri…

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Avrupa’da verilen din hizmetlerinin 11 Eylül'ün ardından başlayan İslamofobi dalgası ile karşı karşıya kaldığını kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “İslam mühendisliği” kavramına vurgu yaparak şöyle konuştu:

"İslam’ın ve Müslümanların varlığının Avrupa'da sadece bir güvenlik ve entegrasyon konusu haline getirilmiş olması, Batı dünyasının göçmenlerin entegrasyonundan İslam’ın entegrasyonuna doğru yanlış bir adım atmaya başlamaları, başka bir tabirle yeni İslam mühendisliklerinin başlamış olması, Batı dünyasındaki idarecilerin 'çok kültürlülük iflas etti' açıklamaları, bizim ne denli yeni bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyan önemli gelişmelerdir"

Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışı hizmetlerine çok geç başlamasına rağmen asimilasyonu önlemede çok önemli bir işlev gördüğünü dile getiren Başkan Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:

"Soğuk savaş sonrası dünya, gönül coğrafyamıza ilişkin sorumluluklarımızı behemehal artırmıştır. Gerek Kafkasya'da, gerek Balkanlarda yaşanan gelişmeler, oldukça yoğun bir ilgiyle bu coğrafyadaki kardeşlerimize kol kanat germemizi zorunlu kılmaktadır. Uzunca bir süre İslam ve imandan uzak tutulmuş, kültürel ve entelektüel tahribata maruz kalmış bir coğrafyada Başkanlığımızın üstlendiği roller küçümsenemez. Bir hatırlama, yenileme, bir ihya ve toparlanma vesilesi olarak bu coğrafyadaki varlığımız, kimlik erozyonuna uğramış kardeşlerimize kendi asli kimliklerine rücu etmelerinde bir destek çabasıdır"

“Kafkasya ve Balkanların din özgürlüğü sorunu ihmal edilmemeli…”

Balkanlar ve Kafkasya’da yaşayan halkların din özgürlüğü konusunda ihmal edilmemesi gerektiğini dile getiren Başkan Görmez, bölgede ciddi ve can yakıcı sorunların sürdüğünü belirtti. Bu coğrafyalarda güvenlik sorunlarının da devam ettiğini ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, son 6-8 ay içinde Kafkasya'da 60'ı aşkın din adamının faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini dile getirdi.

Rusya'da değişen politikaların, anında bütün Türk Cumhuriyetlerine yansıdığını ifade eden Başkan Görmez şöyle konuştu:

"Nitekim geçtiğimiz aylar içinde Tacikistan'da 18 yaşın altındaki çocukların camiye girişini yasaklayan bir kanunun çıkması, Kazakistan'da din özgürlüklerini, din eğitimini ve dini hayatı zorlaştıran 19 maddelik bir yasanın meclisten çıkmış olması, Özbekistan'ın bu konularda tamamen içine kapanması, Türkmenistan'ın hakeza içe kapanması, Azerbaycan ve Kafkasya'da yaşanan sorunlar, aslında burada da hala alınması gereken büyük mesafeler olduğunu göstermektedir"

Din eğitimi tartışmaları

Konuşmasında son günlerde sıkça gündeme gelen din eğitimi tartışmalarına da değinen Başkan Görmez, bu tartışmalar yapılırken sadece Türkiye değil, bütün dünyadaki ihtiyacın da göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları kaydetti:

"Türkiye'de din eğitimini tartışmak, Rusya'nın içindeki 20 milyon insanın din eğitimini de tartışmak demektir. Türkiye'de din eğitimini tartışmak, bütün Türk Cumhuriyetlerindeki kimlik sorunlarını da tartışmaya açmak demektir. Türkiye'de Diyanet’in varlığını veya yokluğunu tartışmak, Balkanlardaki bütün kimlik sorunlarını, dünyadaki bütün Müslüman azınlıkları, aynı zamanda ihtiyaçlarını göz ardı ederek tartışmaya açmak demektir"

Yurtdışında kalıcı kadroların bulunması önemli…

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da konferansta yaptığı konuşmada, yurt dışında “kalıcı” kadroların bulunmasının önemine işaret etti. Bozdağ, şöyle konuştu:

“Yurt dışındaki kadrolarımızı kalıcı hale getiren bir adımı atabilir miyiz? Böyle bir atılım yapılırsa ne olur? Onun da etrafını cami, ağyarını mani değerlendirilmesi lazım. Yani bir din hizmetleri ataşesi, bir din hizmetleri müşaviri veya bir din koordinatörü veya görevlileri, Anadolu’dan başarılı olmuş insanları oraya götürdüğümüzde, onu tekrar buraya döndürmek mi daha iyidir, yoksa yurt dışı teşkilatını kendi içerisinde kalıcı kadrolara dönüştürmek mi daha iyidir, daha verimlidir? Yani Almancayı bilmeyen bir din adamının Almanya’da olmaması, Fransızca bilmeyenin Fransa’da olmaması. Çünkü bu, hem oraya ulaşmak, hem de o işi daha doğru temsil etmek adına fevkalade önemli. Bunun için de yurt dışı hizmetleriyle alakalı kadroların oluşturulmasıyla ilgili olarak, bunların devamlı olması hususunda müzakere edilmesinde ve bu konuda yol haritası oluşturulmasında da büyük, çok büyük faydaların olduğunu düşünüyorum”

“Diyanet İşleri Başkanlığı, birlik ve beraberliğimiz için çok önemli”…

Türkiye’nin birlik ve beraberliğini sağlama açısından, İslam dininin doğru anlatılması, öğretilmesi ve yaşatılması açısından Diyanet İşleri Başkanlığının son derece önemli kurumlardan biri olduğunu dile getiren Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu kurumun yaşaması ve gelecekte daha iyi hale gelebilmesi için bu tartışmaları yapmamız lazım. Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığını ortadan kaldıracak anlayışlar çerçevesinde tartışma yaparsak, hatanın en büyüğünü yapmış oluruz. Çünkü bu ülkenin “çimento” kuruluşlarının en önde gelenlerinden bir tanesi, Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Tabi yeni anayasa çalışmaları sırasında herkes görüşlerini söyleyecek mutlaka. Ama Diyanet İşleri Başkanlığının görevini daha da iyi yapabilmesi, daha da etkin olabilmesi ve daha iyi bir noktaya gelebilmesi için ortaya konacak görüşlerin, çok çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum”

“Laiklik din ve vicdan özgürlüğünün ana sigortasıdır”...

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, laikliğin, din ve vicdan özgürlüğünün ana sigortası olduğunu da söyledi.  Bozdağ, şöyle konuştu:

“Laiklik,  devletin dine, dinin devlete karışmaması; yasalar yapılırken dini kaynakların referans alınmaması, ama öte yandan da bütün inanç ve düşüncelerin devletin teminatında olmasıdır. Esasında laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün ana sigortasıdır. Bu sigortayı, doğru kullanmak lazım.

Dini yaşamak isteyenin de sigortası laikliktir. Dini kanaatlerini ifade etmek isteyenlerin de sigortasıdır. Ancak maalesef Türkiye’de ve başka ülkelerde laikliği yanlış yorumlayan anlayışlar, laikliği, sanki dinin üzerinde baskıcı bir anlayış olarak algılamış ve zaman zaman bu şekilde uygulamışlardır. Biliyoruz ki din ve vicdan özgürlüğü, dini gerçek anlamda yaşamanın sigortasıdır, teminatıdır. O nedenle anayasa çalışmaları yapılırken bu sigortayı, bu teminatı güçlendirecek tartışmaların yapılmasında çok büyük bir fayda var”