> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Yeni bir yıl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yeni bir yıl  (Okunma Sayısı 1551 defa)
31 Aralık 2009, 18:32:39
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 31 Aralık 2009, 18:32:39 »



Yeni bir yıl

Tarih: 31.12.2009

 


Bilindiği gibi insan hayatı açısından zaman kavramının önemli bir yeri vardır.

Çünkü  geçmişin  kimliğini,  bugün  ile yarının plân ve programını ancak zaman dilimleriyle  ifade  etmek  mümkündür.  Bu  nedenle insanın ömrünü kareler içine alan yıl, ay, hafta, gün, gece, saat ve dakikalar farklı bir değer ve hüküm taşımaktadır.  İşte geçmişten geleceğe uzayıp devam eden bu zaman zincirinin bir halkasını teşkil eden bir yılı da geride bırakarak, bizim için şimdilik yeni bir dönem ifade eden yeni bir yıla girmiş bulunuyoruz.

Zaman   sözlük   olarak,  "uzun veya  kısa olan  vakit''  demektir.  İçinde  bulunulan  an, bir  iş  için  ayrılmış  süre,  gün,  ay,  yıl  ve  asır (çağ)   gibi   kelimelerle   ifade edilmektedir.  Kur'an ve hadis metinlerinde ise zaman yerine "dehr'' kelimesi kullanılmıştır. Buna göre dehr; uzun zaman, süre ve müddet anlamına gelmekte olup, kâinatın yaratıldığı andan itibaren yok olacağı ana kadar devam eden demektir. (İsmail Hakkı Bursavi, Ruhu'l-Beyan Tefsiri, c. 8, s. 46; Damla Yayınevi, İstanbul 1995) Araplar cahiliye çağında "dehr''e, diriltme, yaşatma ve öldürme gibi aşırı bir anlam ve güç yüklemek suretiyle Allah'a eş ve ortak koşmuşlardır.  Benzer  bir düşünce  tarzı  İslâm'dan sonra da; "âlemin ezeli olduğu, insanın hayat  ve ölümünün  'dehr'in  kontrolünde  bulunduğu'' iddia edilerek, materyalist bir felsefe  akımı şeklinde  devam  etmiştir.  Kelâm bilim dalında söz konusu akımın mensupları;  "Dehriyyun'' olarak  anılmakta  olup,  ileri sürdükleri  düşünce  ve  iddialar  çürütülmüştür. (İslâm Ansiklopedisi,   Türkiye   Diyanet   Vakfı,   c.   9, s.106,  İstanbul  1994)  Kur'an,  onların  bu  yanılgı  ve bilgisizliklerini şöyle açıklamıştır:

“Dediler ki: 'Dünya   hayatımızdan   başka   hayat   yoktur. Ölürüz   ve   yaşarız.   Bizi   ancak   zaman   yok eder.'  Bu  hususta onların  bir  bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.'' (Casiye, 24)

Böylece onlar başlarına gelen belâ ve kötülükleri zamana mal ederek: "Ah  şu dehrin, yani feleğin elinden ne yapacağız?'' demek suretiyle  "zamana''  dil  uzatırlardı  (söverlerdi). Oysaki gerçekte dehr, Allah'ın yarattığı ilâhî bir kanundur. Kâinatı yoktan var eden, yöneten  ve  işlerini  düzenleyen  sadece  Allah'tır. Hz. Muhammed (s.a.s) ise, onları bu aşırı  tutumlarından  dolayı şöyle  uyarmıştır:

''Yüce  Allah  buyurdu  ki:  Âdem  oğlu  dehre sövmekle beni incitir, dehr  benim, işler benim  elimdedir.  Geceyi  gündüze  çeviren benim.” (Buhari, Tefsir, Sure: 45, Müslim, Elfaz, 2-3)

Biz  bu  özet  açıklamadan  sonra  sözü tekrar zamanın insan hayatıyla olan ilişkisine getirelim.  Batılı  düşünür  Sophokles, "zaman, şifa veren bir ilâçtır'' demektedir. Gerçekten ondan yararlanmasını bilenler, yaşantılarını daha sağlıklı ve verimli bir konuma getirmesini başarmışlardır. Fakat bu bilgi ve kültür düzeyine ulaşamayan nice insanlar da, zamanın nasıl öldürüleceğini ya da nerede geçirilip tüketileceğinin    hesabını yapmaktadır.   

Oysaki zamanı iyi bilmek, iyi kullanmak ve iyi değerlendirmek  başlı başına bir disiplindir.   Örneğin   sabahleyin   tedbirsizlikten   kaynaklanan   bir   gecikme  bütün  günü; planlı   geçirilmeyen   bir   gün   ise haftanın, hatta ayın ve yılın çalışma takvimini  etkileyebilir.

Kaynaklarımız ve değerlerimiz   zamanın  en  ince detayını bile dikkate aldığı halde, bizim toplum olarak bundan ders ve ibret aldığımızı söylemek mümkün değildir. Bakınız  İslâm  bilginleri  geçmiş  ve geleceğin önemine dikkat çekmekle beraber, asıl içinde bulunduğumuz "an''ın değerlendirilmesine   şöyle  vurgu  yapmışlardır:   

''Geçmiş  elden  çıkmıştır.  Gelecek  ise henüz gelmemiştir. Öyle ise ömrünü içinde bulunduğun   ''an''   bil.”  (İbrahim   Canan, "Vakti En iyi Değerlendirme Esasları, s, 20'', Cihan Yayınları, İstanbul 1994)

Aslında  yüce  dinimiz   öncelikle   insan hayatını; çocukluk, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık ve düşkünlük gibi çeşitli zaman safhalarıyla belirlemiştir. Yine onun görev ve sorumluluk alanının dinî boyutunu gösteren namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi  ibadetler de  çeşitli  zaman  dilimleriyle kayıtlı kılınmıştır. Diğer yandan Yüce Allah gece, sabah ve asır (çağ) gibi önemli "vakit''lere yemin ederek, dikkatimizi o anlara çekmiştir. Buna göre Kur'an’da isim olarak  geçen  gün  475,  gündüz  106,  gece 117,  saat  48,  ay  21,  yıl  30, ebed  117, dehr (asır veya çağ ) 3 yerde ayrı ayrı   zikredilmektedir. (İbrahim Canan,    a.g.e.,    s. 7) Ayrıca Kur'an’da  zamanın  hesaplanması  ve  ölçülmesi bağlamında bir  yılda  on  iki  ay olduğu   açıklanarak iş, çalışma ve ibadetle ilgili takvimin  de  buna   göre   düzenlenmesi gerektiği bildirilmiştir. (Tevbe,  36;  Bakara, 189) Böylece Kur'an;  "vakit''le  ilgili  içerdiği hükümler sayesinde,   hem   onun nasıl   kullanılması   gerektiğini  hem  de  onun  ne  kadar önemli olduğunu hatırlatmıştır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de zamanın insan için çok kıymetli bir nimet ve fırsat olduğunu hatırlatarak şöyle buyurmuşlardır:

"İki şey vardır; insanların çoğu onların değerini bilmezler: sıhhat ve boş vakit'' (Buhari, Rikak,1; Tirmizi, Zühd, 1)   

"İnsan, hayatının her anından,  kazandığından,   harcadığından, gençliğini  nasıl  tükettiğinden,  bildiği  ile amel  edip  etmediğinden hesaba  çekilecektir.'' (Tirmizi, Kıyamet,1)

“Ölümden önce hayatın, hastalığından önce sağlığın, meşguliyetinden önce boş vaktin, ihtiyarlığından önce gençliğin, fakirliğinden   önce   zenginliğin   kıymetini   bir ganimet  olarak  biliniz.'' (Feyzu'l-Kadir, Şerhu'l-Camiu's-Sağir, c.2, s.16)

Yeni  bir  yılın  ilk  günlerini  yaşıyoruz.  Bu anlamda zaman bir olaylar ırmağıdır. Dolayısıyla  bu  yılın  da  gün  ve  geceleri  miadını doldurunca,   geçmişteki   zaman havuzuna akıp  gidecektir.  Tıpkı  bir şelaleden  aşağıya akan  su  gibi.  O  halde  elimizdeki en  büyük imkân ve fırsat içinde yaşadığımız ''ân''ı değerlendirmektir.  Özellikle  gençlere hatırlatmak istiyorum. Hayatı sevmek ve onu daha anlamlı  hale  getirmek  için;  zamanınızı boş geçirmeyiniz. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir. Ne var ki bugün insanımız birbiriyle konuşurken bir işi zamanında veya beklenen kalitede yerine getirememişse, vaktin yetersizliğini  bir  mazeret  ve  zırh  olarak  göstermektedir. Ancak vakti ne kadar israf ettiğini ya da bilimsel olarak değerlendiremediğine ilişkin eksikliklerinden hiç söz etmez. Oysaki hiçbir   mazeret,   başarının   yerini   tutmaz. Merhum  Elmalılı  Hamdi  Yazır,  ilim  elde etmenin  temel  prensibi  olarak  vaktin  iyi  değerlendirilmesine bağlı olduğunu belirterek, "Eğer  ilim  ve  iş  önümüzde    ve  gelecekte olursa  bu  rehber,  vaiz  ve  teşvik  edici  olur. Ancak zaman itibariyle geride kalmışsa, o da hasret  ve  pişmanlığın  artması  demektir.'' (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, c.9, s. 6057, Eser Yayınevi, İstanbul)   

Şair Asmai de zamanın değiştiğini ve bozulduğunu ileri sürerek kendini haklı göstermek isteyenlere şöyle cevap vermiştir:

"Uzayıp kısalsa da zaman bozulmaz asla, bozulan insan zamanı kötüleriz oysa ayıp bizde zamana bak, onda ayıp yok, ayıp bizde'', (İsmail Hakkı Bursavi, c., 7, s, 446)

Görülüyor ki; hangi meslek olursa olsun hayatta   başarılı   olmanın   temelinde,   ''zaman'' anlayışının ve değerlendirmesinin büyük rolü vardır. Bu nedenle gençliğe zamanı iyi değerlendirme alışkanlığı ve bilinci verilmelidir. Çünkü o, ferdin başarısında birinci derecede   rol oynamaktadır.  Bu   anlamda araştırma  yapan  sosyologlar,  ileri  ülkelerle geri kalmış  ülkeler  arasında  var  olan  en önemli farklardan birisinin "zaman anlayışı'' olduğu ortaya çıkmıştır. Onlara göre ileri ülkelerde işlerin önceden zamana göre düzenlenmesi ve her işin, kendisine ayrılan zaman dilimi içinde görülmesi esas alınmıştır. Geri kalmış ülkelerde ise; iş ve başarı gelişmelere ve tesadüflere bırakılmıştır. Bu husus sadece doğu ile batı arasında bir fark değil, bütün ileri memleketler arasında rastlanan ortak bir özelliktir. (İbrahim Canan, s.15-16)

Oysaki Kur'an insanların hangisinin daha iyi iş ve başarı sağladığını tespit etmek için ölüm   ve   hayatın   yaratıldığını   bildirmiştir. (Mülk, 12)  Bu yönüyle hayat; bir hayırlı faaliyetler alanı ve süreci; ölüm ise çalışmalarımızın karşılığını bulacağımız ebedi varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktasıdır. O halde bu yepyeni yılda günlük, haftalık ve aylık olarak yapabileceklerimiz konusunda daha duyarlı olalım. Tarih, vatan ve millet önündeki sorumluluğumuzu bir kez daha gözden geçirelim.  Özellikle  başarı  ve  hedefe  ulaşmak için önümüzdeki seçenek ve fırsatları çok iyi değerlendirelim.   

Artık günlük  mesai  ve  çalışma  saatlerini  engelleyen   eğlencelerde   bulunmak, kahvelerde oturup  oyun  oynamak,  dedikodu  yapmak, ilgi  ve  görev  alanına  girmeyen konularda tartışmak, ihtiyaç fazlası ziyaretlerde bulunmak, tembellik ve uykuya prim vermek gibi davranışlarımızı  gözden  geçirerek  disipline edelim.  Buna  karşılık  çok  çalışmak, hizmet üretmek, kendimize, ailemize, çevremize ve ülkemize daha yararlı olmak için birbirimizle yarışalım. Bugünümüzün dünden, yarınımızın da bugünden daha iyi olması için, şimdiden  gerekli  önlemleri  almamız  gerektiğini unutmayalım.

Not: Bu yazı, Diyanet  Aylık Dergi Şubat 2004 sayısında yayınlanmıştır.

 
Doç. Dr. Fikret Karaman
Diyanet İşleri Başkan Yardımcıs

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yeni bir yıl
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:12:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yeni bir yıl rüya tabiri,Yeni bir yıl mekke canlı, Yeni bir yıl kabe canlı yayın, Yeni bir yıl Üç boyutlu kuran oku Yeni bir yıl kuran ı kerim, Yeni bir yıl peygamber kıssaları,Yeni bir yıl ilitam ders soruları, Yeni bir yıl önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes