> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı  (Okunma Sayısı 508 defa)
11 Nisan 2015, 08:45:50
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 11 Nisan 2015, 08:45:50 »



Kutlu Doğum Haftası Teması ‘Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2015 yılı Kutlu Doğum Haftası teması ve etkinliklerin ayrıntılarını İstanbul’da basın mensupları ile paylaştı.

İstanbul’da Yıldız Korusu’nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının çeyrek asır önce “Hz. Peygamber’i Anmaktan-Anlamaya” şiarıyla başlattığı Kutlu Doğum Haftası geleneğinin, kalplerde var olan peygamber sevgisini harekete geçirdiğini ve bu geleneğin sadece ülkemiz sınırları içinde değil, dünyanın çeşitli yerlerinde, millet varlığımızın bulunduğu her ülkede bir bilgi ve irfan ziyafetine, bir kardeşlik şölenine, bir manevî yenilenme haftasına dönüştüğünü kaydetti.

Her yıl Kutlu Doğum Haftasında bir tema belirleyerek o konuyu kamuoyunun gündemine taşıdıklarını hatırlatan Başkan Görmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, öteden beri Kutlu Doğum Haftalarında bireysel ve sosyal hayatımız açısından önem arz eden temaları kamuoyunun gündemine taşımaya, özelde toplumumuzu, genelde ise tüm insanlığı Hz. Peygamberin çağlar üstü rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturmaya gayret gösteriyoruz” dedi.

Bu yılın temasını belirlerken, insanlığı topyekûn barışa davet eden bir dinin mensupları ve cihanşümul bir rahmetin temsilcisi olan Hz. Peygamberin ümmetinin bugün ortaya koyduğu davranışlar ve sergilediği tavırların çoğu zaman Kur’an ve Sünnet’in rahmet yüklü mesajlarının çok uzağına düşmesinin etkili olduğunu belirten Başkan Görmez, küresel ölçekte bu temayı belirlemelerinin bir sebebinin de Batı dünyasının İslamofobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşması, Batı’da yaşayan millet varlığının ve Müslüman kimliğinin karşı karşıya kaldığı ciddi sorunlar olduğuna değindi.

Başkan Görmez’in 25 maddelik birlikte yaşamanın temel ilkelerini de açıkladığı basın toplantısından öne çıkan satır başları şöyle;

“İnsanlığı barışa davet eden bir dinin mensuplarının bugün ortaya koyduğu davranışlar Kur’an ve Sünnet’in rahmet yüklü mesajlarının çok uzağına düşmektedir…”

İnsanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyamız ne yazık ki uzun zamandır büyük bir darboğazdan, sığ görüşlülüğün girdabından ve ahlaki bir kriz döneminden geçmektedir. Öyle ki; yaşlı gezegenimiz artık kötülükleri, yanlışlıkları ve hataları taşıyamaz hale gelmiştir. Ülkemiz, bölgemiz, gönül coğrafyamız ve dünya genelinde büyük sıkıntılar, derin acılar ve yürek yakan hadiseler insanlığımızı ve Müslümanlığımızı yeniden sorgulamamızı gerekli kılacak boyutlara ulaşmıştır. Tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslam coğrafyası, bugün, artık savaş, şiddet ve vahşetle anılmaktadır. Bağdat’tan, Şam’a, Kahire’den Yemen’e nice İslam diyarı kan ve gözyaşına bulanmıştır. Mezhepçilik, meşrepçilik, hizipçilik, ırkçılık, ideolojik ayrımcılığın zifiri karanlığında iç çatışmalar yaşanmakta, masum canlar katledilmekte, şehirlerin tarihî ve kültürel dokusu yok edilmektedir. Ekonomik kaynakların paylaşımındaki dengesizlikten, siyasi temsildeki mağduriyetlerden, haksızlığa uğramaktan ve emniyetsizlik halinden neşet eden gerilimler aslında bir mezhep savaşı gibi aksetmekte, zalimane tavırların ve cahilane tepkilerin faturası ise maalesef din-i mübin-i İslam’a kesilmektedir. İnsanlığı topyekûn barışa davet eden bir dinin mensupları ve cihanşümul bir rahmetin temsilcisi olan Hz. Peygamberin (sas) müntesiplerinin bugün ortaya koyduğu davranışlar ve sergilediği tavırlar çoğu zaman Kur’an ve Sünnet’in rahmet yüklü mesajlarının çok uzağına düşmektedir.

“İslamofobia ancak yüksek bir bilgi, kültür, hikmet ve marifetle; derin bir şefkat ve merhametle ortadan kaldırılabilir…”

Bu konuyu küresel ölçekte ele almak isteyişimizin önemli bir sebebi de Batı dünyasının İslamofobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşması, Batı’da yaşayan millet varlığımızın ve Müslüman kimliğinin karşı karşıya kaldığı ciddi sorunlardır. Biz öteden beri İslamofobyanın ancak yüksek bir bilgi, kültür, hikmet ve marifetle; derin bir şefkat ve merhametle ortadan kaldırılabileceğine inandık.

“Kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti, düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği, zedelenen insan onurunu yüceltmek için daha çok çaba göstermeye ihtiyacımız var…”

Tüm bu olumsuzluklar içerisinde her şeye rağmen ülkemiz bir umut adası olmaya devam etmektedir. Hepimizin bildiği gibi Anadolu’muzun güzel insanları, uzun asırlar boyunca başka inanç ve kültürden insanlarla huzur ve güven içinde bir arada yaşamanın en anlamlı örneklerini vermiştir. Ancak bütün bunlarla birlikte bugün ülkemizde de insanlar, birlikte yaşama ahlakını ortaya koymada zaman zaman ciddi zaaflar gösterebiliyor. Etnik, ideolojik, mezhebi ve meşrebi farklılıklar, bazen çatışma nedeni olarak görülebiliyor. Farklı görüşlere tahammül ve anlayış göstermek ne yazık ki, kimi zaman zayıflayabiliyor. Her geçen gün insanların birbirlerini daha az anladığını hatta anlayamaz hale geldiğini üzülerek müşahede ediyoruz.  Kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti; düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği; riyakârlık ve gösteriş kültürü yerine içtenlik ve samimiyeti ikame etmek; zedelenen insan haysiyet ve onurunu yüceltmek için daha çok çaba göstermeye ihtiyacımız var.

“İslâm şehirleri, yüzyıllar boyunca güvenin, adaletin, hoşgörünün, sevginin ve saygının hüküm sürdüğü huzur ve barış merkezleri olmuşlardır…”

Resul-i Ekrem Efendimiz, bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. O Rahmet Elçisi ki Medine’ye hicretle önce Ensar ve Muhacir arasında benzeri görülmemiş bir kardeşlik bağı tesis etmiş, ardından yeryüzünün ilk toplumsal sözleşmesi olarak nitelendirilmeyi hak eden “Medine Vesikası”nı düzenlemiştir. Bu sözleşme ile farklı din ve kültüre mensup insanların aynı toplum yapısında huzur ve güven içinde bir arada yaşamalarını temin edecek hukuki zemini oluşturmuş ve bunun mümkün olabileceğini bütün dünyaya göstermiştir. Asr-ı Saadetten tevarüs ettikleri bu bakış açısını ve evrensel mesajı Endülüs’ten, Maveraunnehir’e Afrika’dan Asya’ya gittikleri tüm coğrafyalara taşıyan Müslümanlar rahmet medeniyetleri inşa etmişlerdir. Farklı millet, kültür ve dinlerin kavşak noktaları olarak nitelendirebileceğimiz Kudüs, Şam, Bağdat, Kahire, Kurtuba, Üsküp, Saraybosna, Buhara, Semerkant, Antakya, Edirne, Konya, Bursa, Diyarbakır, Mardin ve İstanbul gibi İslâm şehirleri, yüzyıllar boyunca güvenin, adaletin, hoşgörünün, sevginin ve saygının hüküm sürdüğü huzur ve barış merkezleri olmuşlardır. Osmanlı Devleti de, millet sistemiyle farklılıklarla birlikte yaşamayı bir hukuka kavuşturmuş ve bir ahlaka dönüştürmüştür. Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’u fethinden sonra yayınladığı, farklı inanç ve kültür mensuplarının bir arada güven içerisinde yaşamasını temin eden ahidnamesi, ilhamını Medine Sözleşmesinden, Kudüs fatihleri Hz. Ömer ve ardından Selahaddin Eyyübi’nin emannamelerinden almıştır.

“Son iki asırda Müslümanlar, tarihte insanlığa eşsiz örneklerini sergiledikleri birlikte yaşama ahlakını ve hukukunu güncelleyerek hayata aktarmada oldukça zorlandılar…”

Üzülerek belirtmek gerekir ki özellikle son iki asırda Müslümanlar, tarihte insanlığa eşsiz örneklerini sergiledikleri birlikte yaşama ahlakını ve hukukunu güncelleyerek hayata aktarmada oldukça zorlandılar. Ne yazık ki aynı inancın mensupları arasında bile şiddet, çatışma ve savaş baş gösterdi. İslam coğrafyası bu krizlerle sarsılırken dünya da küreselleşme gerçeğiyle karşı karşıya geldi. Bütün inançlar, ideolojiler ve düşünceler birbirleriyle iç içe geçti. Modern dünya, tarihî tecrübeleri fazla dikkate almadan kendi değerler dünyasını inşa etti. Bu değerler dünyası içinde kendi hayat tarzını, kurumlarını, insan ilişkilerini ve dilini üretti. Geçmişe dair ne varsa, bugüne dair ne elde ettiyse hepsini bu yeni zihniyete dâhil etti. Ancak hayata bakışı hikmet ve merhamet değil, güç ve menfaat eksenliydi. Bu yüzden pozitivizm ve hümanizmin görece dünyası içinde sürekli bir çatışma kültürü meydana geldi. Geride bıraktığımız yüzyılda yaşanan Birinci ve İkinci Dünya savaşları, soğuk savaş dönemleri, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya’da yaşanan trajediler, yüreklerde derin yaralar açtı. Bütün bu savaş, çatışma, işgal ve soykırımlar aynı zamanda zorunlu yer değiştirmelere ve göçlere sebep oldu ve halen de olmaya devam etmektedir. Ne yazık ki insanlık, ortak yurdumuz olan dünyayı barış içinde imar ederek birlikte yaşama ahlak ve hukukunu yeryüzünde egemen kılamadı.

“Birleşmiş Milletler bile hiçbir zaman iyilik ve adalette birleşemedi…”

Her ne kadar insanlık birlikte yaşama konusunda ciddi bir birikime sahip olsa da, sürekli demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, çoğulculuktan ve çok kültürlülükten söz edilse de, dünyamızda medeniyetler, dinler ve kültürler arasında çatışma senaryoları, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık, ötekileştirme, asimilasyon ve izolasyon politikaları bir türlü sona erdirilemedi. Savaşlar, işgaller, şiddet ve terör eylemleri, çatışmalar, istibdatlar, soykırımlar, sömürgecilik ve zulüm durmaksızın devam etti. Her ne kadar farklılıklardan kaynaklanması muhtemel çatışmaların önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler imzalanmış, bu amaçlar doğrultusunda uluslararası kurum ve kuruluşlar ihdas edilmişse de bütün bu girişimler, dünyamızdaki farklılıkların tamamını kuşatmadığı ve dinî, ahlâki ve kültürel alt yapı ile desteklenmediği için barış, huzur ve kardeşlik yolunda istenen neticeler bir türlü alınamadı. Bütün bu amaçlar için kurulan Birleşmiş Milletler bile hiçbir zaman iyilik ve adalette birleşemedi.

“Bugün birlikte yaşama konusunda İslâm’ın bakış açısının bir kez daha yeniden ortaya konmasına ihtiyaç vardır…”

Üzülerek ifade edelim ki modern zamanlarda insanlık, dinler ve Peygambe...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı
« Posted on: 18 Nisan 2024, 13:23:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı rüya tabiri,Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı mekke canlı, Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı kabe canlı yayın, Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Üç boyutlu kuran oku Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı kuran ı kerim, Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı peygamber kıssaları,Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı ilitam ders soruları, Kutlu Doğum Haftası Teması Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes