๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 05 Mart 2017, 21:57:39



Konu Başlığı: Görmez’den, Şanlıurfa Halil’ür-Rahman Camii Cuma Hutbesi
Gönderen: Sefil üzerinde 05 Mart 2017, 21:57:39
Görmez’den, Şanlıurfa Halil’ür-Rahman Camii Cuma Hutbesi

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ﴿.﴾
وعن البراء بن عازب - رضي الله عنه - قال: قال النبي (ص)  أفشوا السلام تسلموا…
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Bizleri icabet saatinde, bir Cuma namazında, Peygamberlerin Atası Hz. İbrahim’in tevhit mücadelesini başlattığı bir mekânda buluşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Aziz Kardeşlerim!
İçinde yaşadığınız şehir sıradan bir belde, sıradan bir şehir değildir. Bu şehir, İslam medeniyetinin kalbidir. Bu şehir, Mekke’nin, Kudüs’ün kardeşidir. Bu şehir, Yüce Rabbimizin başlı başına bir ümmet olarak tavsif ettiği Hz. İbrahim’in tevhit mücadelesini başlattığı yerdir. Hz. İbrahim’in, Nemrut’ların ateşini söndürdüğü mekândayız. Hz. İbrahim’in ateşi selama dönüştürdüğü, ateşi barışa dönüştürdüğü bir mekândayız. Ve bu mekân, bu belde üç gün boyunca gönül coğrafyamızın âlimlerini, bilge şahsiyetlerini buluşturuyor. Âlimler, bilge şahsiyetler üç gün Hz. İbrahim’in şehrinde, Urfa’da İslam’ın evrensel mesajları olan barışı, adaleti ve özgürlüğü konuşacak. Ben de bugünkü hutbemde barış, adalet ve özgürlük hakkında birkaç cümleyi sizlerle paylaşacağım.
Aziz Kardeşlerim!
Barışın Yüce Kitap’taki adı “selam”dır. “Selam”, sadece zıttı savaş olan bir kavram değildir. Selam bir dünya görüşüdür, selam hayata bakıştır, selam İslam’ın en temel kavramıdır, selam İslam’ın kendisidir.  Selamın bir ahlakı vardır, barışın bir ahlakı vardır. Selamın bir hukuku vardır, selamın bir felsefesi vardır. Onun için Yüce Rabbimiz hutbemizin başında okuduğum ayeti kerimede iman edenlere hitaben şöyle buyurdu: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا “Ey iman edenler” “ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ  ” Hiç kimseyi dışarıda bırakmadan topluca silm’e, barışa girişiniz, barışı hayatınızda egemen kılınız, barıştan ayrılmayınız. وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ  “Şeytanın adımlarını takip etmeyiniz” اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ çünkü o apaçık size düşmandır.
Okuduğum hadisi şerifte de Yüce Peygamber şöyle buyurdu: أفشوا السلام تسلموا “Selamı yayınız ki selamette olasınız.” Yeryüzünde barışı yaymak istiyorsanız, selamı yayacaksınız. Selam, müminin şiarıdır, selam, Müslümanların en büyük sloganıdır. Onun için Müslümanlar birbirlerini gördüğü zaman, “es-selamu aleyküm”,  barış seninle olsun, esenlik seninle olsun, benden yana sadece sana barış var demektir. Barışı ilandır.
Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem, bir hadisi şerifinde; “  وتقرأ السلام على من عرفت ومن لم تعرف ” tanıdığınız ve tanımadığınız bütün insanlara bütün insanlara selam veriniz, selamı yayınız.
Aziz Kardeşlerim!
Birbirimize selam vermemiz sadece rutin bir cümleden, bir ifadeden ibaret değildir. Birbirimize selam vermekle emrolunmamız, aynı zamanda yeryüzünde barışı egemen kılmakla emrolunmaktır. Birbirimize selam verip, kalben öfke içerisinde buğz içinde olmamız kabul edilebilir bir şey değildir. Selam aynı zamanda Allah’ın adıdır, “es-selam”, Esmaül Hüsna’dan birisidir, Rabbimiz aynı zamanda “es-Selâm”dır. Bizler namazlarımızı bitirdiğimiz zaman, sağımıza-solumuza selam veririz. İbadeti bitirdiğimizde Allah’a adeta şu sözü veriyoruz: “Allah’ım, namaz kılan bir mümin olarak yeryüzünde barışı egemen kılacağım, “es-selamü aleyküm ve rahmetullah.” Sağımıza-solumuza, bulunan-bulunmayan bütün kardeşlerimize selam veririz, namazın içinde tahiyyatımızda “esselamü aleyna ve ala ibadillahi’s sâlihin”, selam bize olsun, selam Allah’ın bütün salih kulları üzerine olsun deriz.
Namaz bitince sadece selam vermekle kalmayız. Allah’a yalvararak şöyle deriz: “Allahümme ente's selâm” Allah’ım sen selamsın, “ve minke's selâm” selam sendendir Allah’ım, barış sendendir Allah’ım.
Selam, müminin virdizebânıdır, müminin zikridir. Rabbimiz istiyor ki, selamı, barışı yeryüzünde egemen kılalım.
Aziz Kardeşlerim!
Bizler sadece birbirimize selam vermekle iktifa etmeyiz, bir mezarlığın yanından geçerken ölülere de selam veririz “Ey müminler diyarı, size de selam olsun, ben de bir gün sizin aranıza katılacağım” diyerek hem kendi kendimize nasihatte bulunur hem de yeryüzünde selamın egemen olması için ölülere dahi selam vermenin şuurunda oluruz.
Kardeşlerim!
Barış ve selam önce insanın kalbinde başlar. Kendisiyle barışık olan başkasıyla da barışık olur. Selamın peşinde koşan mümin önce kendisiyle barışık olacak, sonra ötekiyle, ırkı, rengi, coğrafyası ne olursa olsun zalim olmayan herkese. “فَلَا عُدْوَانَ اِلَّا عَلَى الظَّالِم۪ينَ” zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. Hangi inançtan olursa olsun, hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun biz ötekine barışla bakarız. Sadece zulme razı olmayız, zalime boğun eğmeyiz. “فَلَا عُدْوَانَ اِلَّا عَلَى الظَّالِم۪ينَ” zulme rıza olmaz. Zalim olmayan her insana biz selamımızı ifade ederiz. Önce kendimizle barışık olacağız, sonra başkasıyla, ötekiyle ve sonra tabiatla, kâinatla barışık olacağız. Kendisiyle barışık olan özgür bir mümin olur. Başkasıyla, ötekiyle barışık olan adil olur. Rabbiyle barışık olan, bütün kâinatla barışık olan mümin, ayeti kerimede ifade edilen silm’e girmiştir, barışa girmiştir, Allah’ın emrini harfiyen yerine getirmiştir.
Aziz Kardeşlerim!
Yeryüzünde barışın egemen olması için adalet gerekiyor, adalet mülkün temelidir. Adalet devletlerin imanıdır, adalet barışın teminatıdır. Her mümin aynı zamanda adil olmak zorunda, kendisine karşı adil olacak, ötekine karşı adil olacak, düşmana karşı dahi adil olacak. Zira zalimi yargılamayı bilmeyen, zalime karşı adil olmayan mazlumun da hakkını savunamaz. Adil, zalime dahi adil olacak, ifrata ve tefrite kaçmak yok, aşırılığa kaçmak yok, işkence yok. Onun için Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem, bütün savaşlarda ashabına emretmiştir, sakın kadınlara dokunmayacaksınız, çocuklara dokunmayacaksınız, ibadete çekilmiş din adamlarına dokunmayacaksınız, yeşil ağaçlara, ekinlere zarar vermeyeceksiniz. Mümin savaşta da en zor zamanında da adil olmakla mükelleftir. İslam’ın adaleti, merhamet yüklüdür, İslam’ın adaleti merhametli bir adalettir. İslam’ın adaletini merhametten, merhametini adaletten ayıramazsınız.
Aziz Kardeşlerim!
Barışın egemen olması için yeryüzünde hâkim olması gereken bir değer de özgürlüktür. Mümin özgür olacak, özgürlük olmadan iman olmaz, özgürlük olmadan sorumluluk olmaz. Hz. İbrahim’in bu topraklarda başlattığı tevhit mücadelesi; kulun kula kul olamayacağı, kulun özgür olacağı mücadeledir. Özgürlükte yürekte başlar, özgürlükte kalpte başlar, özgürlükte akılda başlar. Yüce Rabbimiz “اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُۜ ” Hevasını, arzusunu ilah edineni gördün mü? En büyük esaret insanın kin ve öfkeye, nefrete esir olması. En büyük esaret, insanın kendi hevasına ve arzularına esir olmasıdır. En büyük özürlük, insanın hevasına esir olmaktan kurtulmasıdır. En büyük özgürlük insanın Rabbine kul olmasıdır. Zira Rabbine kul olamayan kula kul olmaya mecbur olur.
Aziz Kardeşlerim!
Üç çeşit özgürlük vardır birincisi cismani ve bedeni hürriyet. İkincisi, siyasi ve medeni hürriyet. Üçüncüsü, ahlaki ve vicdani hürriyet. Tarih bize gösteriyor ki, ahlaki ve vicdani hürriyetini kaybedenler, kendi hevasına ve arzusuna esir olanlar aynı zamanda siyasi ve medeni hürriyetlerini, cismani ve bedeni hürriyetlerini de kaybetmişlerdir. İnsanın kendi hevasına, kendi arzularına esir olmaktan kurtulduğu zaman hürriyet başlar, özgürlük başlar.
Cenabı Hakk, Alem-i İslam’ı ve bütün gönül coğrafyamızda barışı egemen kılmayı nasip eylesin. Kendi aramızda, kendi kalbimizde, kendi beldelerimizde adaleti, mahza adaleti ayakta tutmayı bizlere nasip eylesin. Allah’ın özgür, hür iradeleri kulları olarak beldelerimizi, İslam beldelerini barış beldelerine, iman beldelerini eman beldelerine dönüştürmeyi Yüce Rabbimiz bizlere nasip ve müyesser eylesin.