> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama  (Okunma Sayısı 541 defa)
22 Nisan 2017, 16:44:59
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 22 Nisan 2017, 16:44:59 »



Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama…

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, TRT Haber canlı yayınında Kutlu Doğum Haftasının bu yılki teması olan ‘Hz. Peygamber ve Güven Toplumu’, Kutlu Doğum Haftasına yönelik eleştiriler, Avrupa’da yükselen İslam karşıtlığı, camilere yönelik saldırılar, 15 Temmuz darbe girişiminin İslam’a verdiği zarar ve gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç’un sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Hz. Peygamberin mevlidinin, Hicri 3. asırdan beri Müslümanların büyük bir coşkuyla kutlamaya başladığı güzel bir gelenek olduğunu, bunun bir ibadet değil ama güzel bir çığır olduğunu kaydetti.
Kutlu Doğum Haftasının Hz. Peygamberin örnek hayatının genç nesillere ve toplumun her kesimine anlatılması ve anmaktan anlamaya yönelik ilmi bir hafta olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, “Kutlu Doğum Haftası bir ibadet değil, bu bir ilmi faaliyet, toplumu bilgilendirmeye, aydınlatmaya yönelik, sevgili Peygamberimizin bu çağın idrakine hitabını, rahmet mesajını anlatmaya yönelik bir haftadır” dedi.
Hz. Peygamberin mevlidinin kutlanmasının tarihsel sürecini ve 1989’dan beri kutlanan Kutlu Doğum Haftasının ortaya çıkma nedenlerini anlattığı programda, son dönemde Kutlu Doğum haftasıyla ilgili çıkan tartışmaların yersiz olduğuna dikkat çeken Başkan Görmez, yüz binlerce gencin bu haftada siyer okuduğunu, toplumun her kesiminde bir farkındalık oluşturduğunu bu haftanın bid’at olduğuna yönelik yaklaşımların da doğru olmadığını söyledi;
“Sevgili Peygamberimizin dünyaya gelişi sadece biz Müslümanlar için değil, bütün insanlık için çok büyük bir hadisedir…”
Sevgili Peygamberimizin dünyaya gelişi sadece biz Müslümanlar için değil, bütün insanlık için çok büyük bir hadisedir. Bunu geçiştirmek mümkün değil. Sevgili Peygamberimizin mevlidini kutlama geleneği, ilk üç asırda başlamamıştı. Bizatihi kendi döneminde, sonraki sahabe döneminde, tabiin döneminde, tebeu't-tâbiin döneminde böyle bir gelenek oluşmamıştı. Fakat Müslümanlar, hicri üçüncü asırdan sonra önce Fatımiler döneminde, sonra Eyyubiler döneminde, Müslümanların farklı dünyalarla karşı karşıya kaldıktan sonra da Resulü Ekrem’in doğumunu büyük bir coşkuyla kutlamaya başladılar Mevlidi Nebiyi. Müslümanlar o günden itibaren bunu güzel bir gelenek olarak başlattılar. Emredilen bir ibadet değil, ama güzel bir sünnet olarak, güzel bir çığır olarak başladılar ve tarihimiz boyunca da bu kutlandı. Osmanlı döneminde çok büyük coşkularla, bizatihi Sultanın katılımıyla çok büyük törenler düzenlendi. İttihat Terakki döneminde dahi milli bayram olarak, bir tatil günü olarak ilan edildi. Cumhuriyetin kuruluşunda da Hakimiyet-i Milliye Resulü Ekrem’in doğumuna denk getirilerek yine üç yıl boyunca bir bayram olarak kutlandı. Daha sonra 40’lı, 50’li yıllardan sonra Resulü Ekrem’e olan sevgimiz, aşkımız tazelenerek devam etti. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu geleneği 1989 yılına kadar sürdürdü.
“Kutlu Doğum Haftası, Diyanet ve İlahiyat Fakültesi hocalarının istişareleriyle, Hz. Peygamberin örnek yaşantısını genç kuşaklara aktarmanın bir yolu olarak ortaya çıkmıştır…”
Kutlu Doğum Haftası, 1989 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakültesi hocaları birlikte büyük bir istişare yaparak, toplantılar düzenleyerek, Mustafa Sait Yazıcıoğlu Hocamızın Diyanet İşleri Başkanı olduğu dönemde, Resulü Ekrem’in insanlık için bu kadar önemli olan doğumunu sadece mevlidi şerif okuyarak bir geceyle geçiştirmenin bize yakışmadığını, anmaktan anlamaya nasıl geçileceğini, onun sünnetini, siretini, hayatını, örnek yaşantısını genç kuşaklara, çocuklarımıza, nesillerimize aktarmanın bir yolunu nasıl bulabiliriz? diye üzerinde uzun tartışmalar yapılmış, konuşulmuş bir haftadır. Daha sonra Sevgili Peygamberimiz, bütün yönleriyle toplumun bütün kesimlerine, sadece camide cemaate değil, gençlere, çocuklarımıza, okullarımızda öğrencilerimize; üniversitelerimizle, yurt dışındaki millet varlığımızla, gönül coğrafyamızdaki bütün kardeşlerimizle ve çok boyutlu olarak anlatılmaya başlanmıştır.
“1989’dan bu yana Kutlu Doğum Haftalarında gerçekleştirilen ilmi toplantılardan, İslam dünyasına ve bütün insanlığa takdim edebileceğimiz büyük bir külliyat oluştu…”
1989’dan bu yana Kutlu Doğum Haftalarında gerçekleştirilen akademik toplantılardan büyük bir külliyat oluştu. İslam dünyasına ve bütün insanlığa takdim edebileceğimiz 30 ciltlik bir eser ortaya çıktı. Her sene yapılan akademik toplantılar ile büyük bir külliyet oluştu aynı zamanda.
“Kutlu Doğum Haftaları, toplumun her kesimi tarafından benimsenen, Resulü Ekrem’i merkeze alan bir bilgi şölenine dönüştü…”
Toplumun her kesimi tarafından bu kadar benimsenen, bu kadar tutulan, bu kadar ilgi gösterilen bir hafta yok. Diyanet’in halka buluştuğu, ilahiyat fakültelerindeki bütün akademisyenlerin, bütün hocalarımızın vatandaşlarımızla buluştuğu, Resulü Ekrem’i merkeze alarak bir bilgi şölenine dönüştüğü ne şahit olduk.
“Milletimizdeki Resulü Ekrem sevgisinin bir bilgiye dönüştüğü, anmanın anlamaya dönüştüğü Kutlu Doğum Haftası, bazı eleştirilere de maruz kaldı…”
Kutlu Doğum Haftasının kutlanışı her tarafta devam ederken bazı eleştirilere de maruz kaldı. İlk eleştiriler daha çok 28 Şubat sürecinde bu haftanın milli bayramımız olan 23 Nisan’ı gölgede bırakmak için ihdas edildiğine dair bir tartışmaydı. Bu haftayla ilgili yapılan pek çok etkinlikler takibe uğradı, ‘irtica’ olarak adlandırıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı bunun böyle olmadığını herkese çok açık bir şekilde izah etmekle birlikte, bu eleştiriyi üzerinden atamadı. Onun için daha önce miladi olarak 20 Nisan’da başlayan hafta, bu sefer 20 Nisan’la bitecek şekilde kutlanmaya başlandı. 28 Şubat sürecinde ciddi itirazlarla karşılaştı bu hafta. Köylere kadar inen, yurt dışındaki millet varlığımızın asimile olmasını önleyen, kimliklerinin pekiştirilmesine yardımcı olan, gönül coğrafyamızda kutlanmaya başlayan, milletimizde var olan Resulü Ekrem aşkının, sevgisinin bir bilgiye dönüştüğü, anmanın anlamaya dönüştüğü Kutlu Doğum Haftası böyle bir itirazla karşılaştı. 27 Nisan bildirisinin ana konusu Kutlu Doğum Haftası oldu. Hatta parti kapatma davasında da delil olarak gösterildi. Bizatihi 27 Nisan bildirisi gecesi o zaman hükümet cenahından Bakanlarımız bizzat Diyanet’i arayarak bu haftanın ne zaman başladığını, her sene hangi devlet ricalinin katıldığını sordular. Geriye baktığımızda merhum Başbakanımız Necmettin Erbakan Hocamızdan, Tansu Çiller’e kadar, Mesut Yılmaz’dan Bülent Ecevit’e kadar bütün Başbakanların açılışına bizzat katıldıkları, 28 Şubat sürecine kadar da bütün illerde ve ilçelerde bizatihi askeri garnizon komutanlarının da valilerle, belediye başkanlarıyla birlikte katıldıkları, hazır bulundukları bir hafta idi. Ama 28 Şubat sürecinden sonra bilhassa o ithamlar bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Ama 27 Nisan bildirisinin de en önemli baş konusu yine bu konuydu. Buna da o zaman Diyanet İşleri Başkanlığı olarak cevap verdik ve bu haftanın bu şekilde devam etmesinin, kanunların Diyanet İşleri Başkanlığına verdiği toplumun tüm kesimlerine yönelik yaygın din eğitimi açısından çok önemli ve hayati olduğu kanaati bizde pekişti. Bizler de konularını daha da zenginleştirerek, 2004’lü yıllardan itibaren daha da geliştirerek, son yıllarda dünyanın her tarafına yayarak işlemeye devam ettik.
“Kutlu Doğum Haftası, toplumu bilgilendirmeye, aydınlatmaya, Peygamberimizin bu çağın idrakine rahmet mesajını anlatmaya yönelik ilmi bir haftadır…”
Bu haftaya iki eleştiri daha geldi. Birincisi, bugün ortaya çıkan bir eleştiri, diğeri ise Diyaneten bir eleştiridir. Dini eleştirileri iyi niyetle karşılıyorum. Hicri takvime göre Mevlit Kandilinin de idrak edildiği bir haftada bu haftanın idrak edilmesine yönelik eleştiriler de oldu. Ancak bu bir ibadet değil, bu hafta bir ilmi çalışma, toplumu bilgilendirmeye, aydınlatmaya yönelik, sevgili Peygamberimizin bu çağın idrakine hitabını, mesajını, rahmet mesajını anlatmaya yönelik bir hafta. Dolayısıyla eğer siz bu haftayı çocuklarımıza, gençlerimize, ailelerimize, köyde, kasabada her yere ulaştıracaksanız, o takdirde bunun değişken bir tarih içerisinde deveran etmesi bu hedefe hizmet etmez denildi. Okulların, üniversitelerin kapalı olduğu zamanlarda biz gençlerimiz arasında, çocuklarımız arasında yapacağımız etkinlikleri yapamayacağız. Hedefimiz sadece cami cemaatine Mevlit Kandilinde mevlit okuyup orayı terk ettiğimiz gibi değil, gerçekten bizzat ayaklarına giderek, hareket halinde, herkesle buluşarak bu haftayı idrak etmek istediğimiz için de miladi takvime göre Resulü Ekrem’in doğumunu dikkate alarak Nisan ayında yapılması kararlaştırıldı. Bu hafta ibadet değil, icat edilmiş, ihdas edilmiş bir ibadet değil, tıpkı Mevlit Kandili gibi. Mevlit Kandili de Resulü Ekrem’in bizzat emrettiği, Kuran’ın ayetlerinde yer verdiği yahut hadislerle teşvik edilen bir ibadet değil, Müslümanların başlattığı bir gelenek, ama güzel bir sünnet, güzel bir çığırdır.
“Yüz binlerce gencimizin siyer okumasına Peygamberimizin bir hafta boyunca dünyanın her tarafında ‘Emin’ vasfının anlatılmasına hangi akla hizmet ederek ‘bid’at’ denir…”
Burada ben şunu da hassaten istirham ediyorum. Her kardeşimiz kendi işini yapmalı. Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığımız var. Diyanet İşleri Başkanlığında Din İşleri Yüksek Kurulu var. Din İşleri Yüksek Kurulumuz Türkiye’nin en yüksek istişare organıdır. Bu haftanın bu şekilde idrak edilmesinde Din İşleri Yüksek Kurulumuzun da mütalaası dikkate alınmıştır.  Bu asla Mevlit Kandiline alternatif bir kandil değil, Mevlit Kandiline alternatif bir gece veya bir hafta değildir. Bid’at tartışmalarına gelince,  yüz binlerce gencimizin siyer okumasına nasıl bid’at dersiniz? Sevgili Peygamberimi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:40:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama rüya tabiri,Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama mekke canlı, Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama kabe canlı yayın, Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama Üç boyutlu kuran oku Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama kuran ı kerim, Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama peygamber kıssaları,Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklama ilitam ders soruları, Görmez’den Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına ilişkin açıklamaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes