> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe  (Okunma Sayısı 564 defa)
09 Aralık 2016, 16:49:52
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 09 Aralık 2016, 16:49:52 »



Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun, Rahmân ve Rahîm olan Allah’a hamd olsun. Tüm insanları bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan, birbirlerini tanımaları için onları halklar ve kabileler haline getiren, aralarındaki üstünlüğü takva ve insanlar arasında güzel ahlaka bağlayan Allah’a hamd olsun.
Araplardan sâdık ve emin olan, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan, peygamber ve elçilerin sonuncusu, tüm insanlar arasında adalet ve eşitliğin bayraktarı olan, لا خير لعربي على أعجمي إلا بالتقوى “Arabın aceme takvadan başka üstünlüğü yoktur” ve كلكم لآدم وآدم من تراب “Hepiniz Adem’densiniz, Adem ise topraktandır” buyuran, böylelikle tüm insanlar arasında insani bir eşitlik tesis eden O’nun şerefli Rasulü’ne salâtu selâm olsun.
Allah, O’na tâbi olup kendisine yakınlaşan ehlinden, sahâbesinden ve Kıyâmet Günü’ne kadar onlara ihsan ile tâbi olanlardan razı olsun. رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالإِيمَانِ وَلا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلاً لِلَّذِينَ ءَامَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” [Haşr 10]
Ey mü’min kardeşler!
Ey Pakistanlı kardeşler!
Allah’ın hepimiz üzerindeki nimetlerinden biri de, bizleri İslam’a hidayet etmiş olması, hepimizi Muhammed b. Abdullah (salâtu selâmın en efdali ve en mükemmeli üzerine olsun) ümmetinden kılmış olması, bu ümmeti de iyiliği emreden, kötülükten sakındıran ve Allah’a iman eden en hayırlı ümmet kılmış olmasıdır. İslam ümmetinin ve Müslümanların bu hayır üzere oluşları, Allah’ın kadîm dinine sımsıkı sarılmaya devam ettikleri, iyiliği emrettikleri, kötülükten sakındırdıkları, hiçbir ortağı olmayan, bir ve tek olan, doğurmayan, doğrulmayan ve hiçbir eşi ve dengi olmayan Allah’a iman ettikleri sürece, Kıyâmet’e kadar baki kalacaktır. Allah Teâla şöyle buyurmuştur: كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَوْ ءَامَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” [Âl-i İmran 110]
Muhakkak ki Allah’ın dini iki kelime üzere kuruludur: Kelime-i Tevhid ve Tevhid-i Kelime. Yani Allah Teâla’nın birliği ve İslam Ümmeti’nin birliği. Rabbimiz şerefli vahyinde buna işaret etmiyor mu? إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ “Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise bana kulluk edin.” [Enbiya 92] Ancak maalesef bizler şu ayetin kapsamına giriyoruz: فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ “Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.” [Mu’minun 53] Ve şu ayetin: مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ “Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.” [Rûm 32]
Ey Mü’min kardeşler!
Sizlere bakarken kalbimi gıpta ve mutluluk duyguları dolduruyor. Bu mü’min yüzlere bakarken onur duyuyorum, Dillerimizin, renklerimizin, milliyetlerimizin ve ırklarımızın farklılığa rağmen bizi tek bir ümmet kılan, aynı kelime üzerinde birleştiren, iman ve salih amelde bütünleştiren Allah Subhânehu ve Teâla’nın yaratmadaki azametine olan iman ve yakînimiz artıyor. Sâdık iman, Allah Subhânehu ve Teâla’ya karşı sadakatli bir ilişki iken, salih amel Allah’ın kullarına karşı sadakatli bir ilişkidir. Allah’ın kulları arasında, bilhassa Müslümanlar ve müminler ile diğer milletler ve halklar arasında.
İstanbul’un kardeşi olan güzel başkent İslamabad’daki bu büyük camide hutbe vermekten, güzel kardeş Pakistan halkının alimleri ve kıymetli dostlarımızdan oluşan bu topluluk önünde konuşuyor olmaktan ötürü heybet ve izzet hissediyorum. Unutmamalıyız ki Pakistan’ın ruhu, Allah’ın ipine sarılmaktan doğmuştur. Bugün Pakistan’da cadde cadde, sokak sokak, ev ev, fert fert sorsak: “Pakistan’ın anlamı nedir ve neye işaret eder?” diye, güçlü ve gür bir sesle işiteceğimiz tek cevabı vardır: “Lâ ilâhe illallah”. Pakistan demek, “İslam” kelimesini, “Allah” kelimesini ve “Lâ ilâhe illallah” kelimesini gür bir sesle haykırmak demektir.
Muhakkak ki bu ülke, tâ başından İslam adına kurulmuş bir ülkedir, ne milliyetçilik, ne kabilecilik ne de ırkçılık üzerine değil.
Mü’min kardeşler!
Bu büyük camide İslam’ın tüm manaları mevcuttur. Tek bir mekan, bir ve tek olan Allah’a ibadet, peygamber ve elçilerin sonuncusu olan yegane Rasul’e ittiba ve tek kıbleye yöneliş… Bütün bunlar, ancak söz ve ümmet birliğini pekiştirmektedir. Allah Teâla, peygamberinin lisanından şöyle buyurmuştur: قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا وَلا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh’ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” [Kehf 110] Ve şöyle buyurmuştur: فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ “(Ey Muhammed!) İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin.” [Bakara 144] Keza bizlere teşride de birliği emrederek şöyle buyurmuştur: ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَى شَرِيعَةٍ مِنَ الأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ لا يَعْلَمُونَ “Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” [Câsiye 18] İçtihatlarımız ne kadar farklı olursa olsun, fikrî ve siyasî görüşlerimiz ne kadar çoğalırsa çoğalsın, işte bu şeriatta birlik söz ve ümmet birliğine neden olmuştur. Cemaat halinde namazlarımızı eda ederken, zengin yada fakir olsun, alim yada cahil olsun, yöneten yada yönetilen olsun, büyük yada küçük olsun, beyaz yada siyahi olsun, aynı imamın arkasında aynı saflar içinde kılıyoruz. Ne milliyetleri, ne fıkhî mezhepleri, ne de siyasi eğilimleri arasında asla bir fark oluyor. İşte bunlar, bizleri ibadette tevhid üzere, aynı kıble yönünde bir araya getiren Allah’ın evleridir. Acaba bundan birliktelik faktörlerimizi ve İslam ümmeti olarak vahdetimizin sebeplerini öğrenebilecek miyiz?
İşte bu vahdet bugün, mezhep çatışmaları, mezhep taassubu ve bazı Müslümanların kardeşlerinden ve bir arada oldukları devletlerinden ayrılmaya çağırdıkları ırkçılık ve milliyetçilik yüzünden, kimi zaman da dünyevi hırslar yada uluslararası ihanetler nedeniyle sarsılmıştır. Bunun için, siyasi bakış açıları ne kadar farklı olursa olsun, çabalarımızı tek bir çalışma yönünde birleştiren işte bu perspektiften ümmetimizin meselelerine bakmalıyız. Öncelikli olan, Müslüman halkların birtakım görüşleri birbirlerinden farklı olsa dahi, bizlerin, insanlar üzerinde şahit olma mesuliyetinin varisleri olan İslam ümmeti olduğumuzdur. Bugün bu haldeyken, kendi saflarımız arasında vahdeti tesis etmemişken, nasıl ve ne ile bizden başkalarına şahitlik edeceğiz?
Ey Mü’min kardeşler!
İslam ümmetinin evlatları arasında haksızlıkla akan kanın boyutlarını görüp işittiğimizde hayretler içerisinde kalıyoruz. Birbirleri nezdinde Müslümanların kanı nasıl bu kadar ucuz olur? Oysa Allah bizlere kardeşliği, ülfeti, barışı, sevgiyi ve Ulu’l-Emr olan âlimlere ve yöneticilere başvurarak aralarındaki ihtilafları ortadan kaldırmayı emretmiştir. Allah insanlar arasındaki anlaşmazlıkların adaletle ortadan kaldırılmasını emreder. Bir Müslümanın Müslüman bir kardeşini katletmesinin hiçbir gerekçesi yoktur. Ne ucuz dünyevi çıkarlar uğrunda, ne de yönetim ve iktidar koltukları için siyasi ihtiraslar uğrunda! Aralarındaki anlaşmazlıklar ne boyutta olursa olsun, bir Müslümanın başka bir Müslümana saldırması asla helal değildir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: المسلم أخو المسلم لا يظلمه ولا يخذله “Müslüman Müslümanın kadeşidir, ona zulmetmez, onu aşağılamaz.” Ve şöyle buyurmuştur: المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده، والمهاجر من هجر ما نهى الله عنه “Müslüman, Müslümanların dilinden ve elinden güvende olduğu kimsedir. Muhacir ise Allah yasakladıklarından hicret eden kimsedir.” Ve şöyle buyurmuştur: المؤمن من أمنه المؤمنون “Mü’min, Mü’minlerin kendisinden emin olduğu kimsedir.” Başka bir rivayette: من أمنه الناس “İnsanların emin olduğu kimsedir.”
Peygamber (s.a.v.) Müslüman toplumun güçlü olmasını teşvik ederek sahih bir hadiste şöyle buyurmuştur: مثل المؤمنين في توادهم وتراحمهم وتعاطفهم، مثل الجسد. إذا اشتكى منه عضو، تداعى له سائر الجسد بالسهر والحمى “Müminler, birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet etme ve birbirlerine şefkat gösterme konusunda bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı rahatsız olsa, diğer organlar uykusuzluk ve ateşte ona ortak olurlar.”
Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Allah’tan kendim ve sizler için mağfiret dilerim. Ne mutlu istiğfar edenlere, o halde siz de istiğfar edin.
Muhterem kardeşlerim ve mü’minler!
İslam ümmeti, ilim, irfan, iman ve hikmet ümmetidir. Allah T...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:12:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe rüya tabiri,Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe mekke canlı, Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe kabe canlı yayın, Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe Üç boyutlu kuran oku Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe kuran ı kerim, Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe peygamber kıssaları,Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbe ilitam ders soruları, Görmez’den İslamabad Faysal Camii’nde Hutbeönlisans arapça,
Logged
09 Aralık 2016, 17:55:39
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 09 Aralık 2016, 17:55:39 »

Esselamu aleykum.Gormezin yaptigi bu hutbenin tum dunyadaki musluman kardeşlerimiz icin ders olmasini nasip etsin Rabbim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes