๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 02 Mart 2016, 10:07:34



Konu Başlığı: Görmez, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi
Gönderen: Sefil üzerinde 02 Mart 2016, 10:07:34
Başkan Görmez, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğrencilerine konferans verdi.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Konferans Salonunda öğrencilere hitaben konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Hayırlı bir buluşma gerçekleştirdiğimiz için Rabbime hamd ederim” diyerek sözlerine başladı.

Cumhuriyet tarihinde milletle tarih arasında, milletimizin kimliğini koruyarak bugün ile geleceği arasında köprü olarak yoğun çaba içinde olan müesseseler olduğunu ifade eden Başkan Görmez, ilim, hikmet için kurulmuş olan bütün müesseselerin önemine dikkat çekti. Diyanet İşleri Teşkilatı, İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerinin milletin tarihi, kültürel ve medeniyet değerleri için üç önemli kurum olduğunu anlattı. Bu müesseselerin milletin geleceği için hizmet etmeye devam edeceğini ifade etti.

Başkan Görmez’in İlahiyat Fakültesi öğrencilerine verdiği konferanstan öne çıkan başlıklar şöyle:

“İslam medeniyetini inşa eden ilimler bir tarafa bırakılırsa bilgi havuzu eksik kalır…”

1920’li yıllarda Darülfünun İlahiyat Fakültesi vardı. Bu fakültede çok kıymetli hocalar vardı. Fakat bir müddet sonra bu İlahiyat Fakültesi kapatıldı. Kapatılma gerekçesi olarak “Öğrenci bulamadığı için İlahiyat Fakültesi kapatılmıştır.” denildi. Öğrenci azlığı değil, öğrenci fazlalığı vardı. O dönemde tefsir, hadis, fıkıh, İslam Felsefesi gibi bilgilere ihtiyaç duymayacağımız ve daha farklı bir şekilde yolumuza devam edeceğimize dair bir anlayış öne çıktı. Bir akademisyen gurubu, Türkiye’de ve üniversitelerde bu anlayışın şekillenmesinde etkili oldu. İlahiyat Fakültesinin kapatılması kararı yanlıştı. Eğer bir üniversite kuruyorsanız, bu üniversiteyi farklı alanlarda bir bilgi havuzu olarak değerlendiriyorsanız, evrensel bir bilgi havuzundan oluşan bir müessesede her musluktan bir bilgi akmalı. Bu bilgi içerisinde İslam medeniyetini inşa eden ilimleri bir tarafa bırakırsanız o bilgi havuzu eksik olur.

“İlahiyatsız Felsefe, Sosyal Bilimler, Sosyoloji, Antropoloji olmaz…”

Tarih boyunca medeniyetleri dinler kurmuştur. Son asırlarda ideolojiler, dinlere alternatif olarak medeniyetler kurmak istediler. Medeniyet tarihi, dini dışarıda tutarak okutulamaz. İlahiyatsız felsefe olmaz. İlahiyatsız sosyal bilimler olmaz. İlahiyatsız sosyoloji ve antropoloji olmaz.

“İlimlerin tasnifi, İslam tarihinde en büyük kırılmalardan birisidir…”

1940’lı yıllara gelindiğinde İlahiyat Fakültelerinin kapatılması kararının ne kadar büyük bir hata olduğu anlaşıldı. 1949 yılında Ankara'da İlahiyat Fakültesi kurulması tartışmaları başladı.  Birinci tartışma, Ankara'da İlahiyat Fakültesi kurulmalı mıdır, kurulmamalı mıdır? İkinci tartışma ise bu fakülteler nasıl olmalıdır, hangi ilimler öğretilmelidir? Bu iki tartışma son derece önemlidir.  Bu tartışmalara rağmen Ankara'da İlahiyat Fakültesi kuruldu. İlimlerin tasnifi, İslam tarihinde en büyük kırılmalardan birisidir.

“Kainatın ayetleri ile kitabın ayetlerini birbirinden ayıramayız…”

Dini ilimler, dünyevi ilimler. Pozitif ilimler, negatif ilimler. İslami ilimler, İslami olmayan ilimler diyerek tasnif etmek İslamın bütün esaslarına aykırıdır. Biz, kainatın ayetleri ile kitabın ayetlerini birbirinden ayıramayız. Biz insanla kainatı, kainatla kitabı birbirinden ayıramayız. Onun için ilimler tasnifi, ilimler tarihi son derece önemlidir.

“Bütün ilimler birlikte hareket ederse üniversite, Uluslararası düzeye ulaşır…”

Üniversitelerde kimya, matematik, fizik, ilahiyat, felsefe bir arada olmalı. Bunlar birbirleriyle izole olmamalı. Bütün ilimler, birlikte meselelerini konuşabilmelidir. Birlikte hareket edebilmeliler. İşte o zaman üniversite, Uluslararası düzeyde olur. İlahiyat Fakültesi hocası aynı zamanda felsefe bölümünde, sosyal bilimlerde derse girmelidir. Sosyal bilimlerde hocalar İlahiyat Fakültesi'nde derse girmelidir. Birlikte toplantılar yapmalılar. Bu ilimler, birbirlerini beslerler, güçlendirirler ve yüceltirler. Bunlar, birbirlerine alternatif değildir. Biz, Allah'ın kitabını doğru anlamak için bütün bu ilimlerden nasipdar olmak zorundayız.

“En kötü cehalet, öğretilmiş cehalettir. Biz ilim, hikmet ve marifeti konuşmalıyız…”

Bizim medeniyet tarihimizde bilgiyi ifade eden üç kavram vardır. Bu kavramlar, ilim, hikmet ve marifettir. Bunları birbirinden ayırmamamız gerekir. İlim, bizi zenginleştirmesi gerekirken bazen fakirleştiriyor. En kötü cehalet eğitimle alınan cehalettir. En kötü cehalet, öğretilmiş cehalettir. Biz ilim, hikmet ve marifeti konuşmalıyız. Endülüs medeniyetini kuran muhteşem geleneğimizin yanısıra Farabi’yi, İbn-i Sina’yı, Fahreddin Razi’yi, Şah-ı Nakşibendi’yi ve İmam Serahsi’yi birlikte yetiştiren o geleneği ve onları bugüne nasıl taşıyabiliriz? Bunun üzerinde birlikte durmamız gerekiyor.

Başkan Görmez, öğrencilere  “Sadece Türkiye'nin değil, İslam aleminin size çok ihtiyacı var. Hedeflerinizi küçük tutmayın. Her biriniz alim ve alime olun” diyerek  şahıs merkezli anlayışlardan uzak olmaları, hakikati merkeze almaları konusunda nasihatte bulundu.

Başkan Görmez sözlerini “Her kim ilim için yola çıkarsa Allah da onun cennete gidecek yollarını kolaylaştırır. Melekler onlara kanatlarını gererler. Gökteki kuşlar, denizdeki balıklar onlara dua ederler.” hadisiyle tamamladı.