๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 02 Eylül 2015, 21:53:53



Konu Başlığı: Görmez, Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği’ni kabul etti
Gönderen: Sefil üzerinde 02 Eylül 2015, 21:53:53
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği’ni kabul etti

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği (EHLADER) Başkanı Hasan Kanaatlı ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, camiler ve mescitlerin müminlerin farklılıklarını ortadan kaldıran mekanlar olduğunu kaydederek, "Bizim camilerimiz, mescitlerimiz müminlerin bütün farklılıklarını ortadan kaldıran dili, rengi, ırkı, coğrafyası ne olursa olsun bizi aynı secdede, rükûda, kıyamda buluşturan aynı duada, Fatiha’da Allah'a kulluk yapmamızı sağlayan mukaddes mekanlardır" dedi.

"Camilerimiz arasında ayrım yapmamız söz konusu değil…"

Camiler ve mescitler arasında herhangi bir ayrım yapmalarının söz konusu olmadığını dile getiren Başkan Görmez, "Bu topraklardaki bütün mescitler, camiler bütün müminleri kucaklayan birlik mekanlarımızdır" diye konuştu. 

Müslümanlar arasında bir mezhep ihtilafı bir mezhepçilik fitnesi ortaya çıkarma çabaları konusunda dikkatli olmak gerektiği uyarısında bulunan Başkan Görmez şunları söyledi;

“Yeryüzündeki bütün mazlumların hukukuna sahip çıkmak her müminin görevidir…”

Sizin, Ehlibeyt Alimleri Derneği olarak bu konudaki yüksek dikkatinizden dolayı en kalbi teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Benim her zaman söylediğim bir husus vardır, Beyt’te Peygamberimizindir, Sünnet’te Peygamberimizindir. Ehl-i Beyt de Ehl-i Beyti Resul’dür, Ehl-i Sünnet de Ehl-i Sünnet-i Resuldür. Farklı görüşler anlayışlar olabilir. Ancak özde, tevhidde yüce rabbimize karşı olan imanda, ahirete ve peygamberimize karşı olan imanda ittifak etmiş müminler topluluğu olarak bizim daima adaleti ve merhameti elden bırakmadan birbirimizin hukukuna sahip çıkmamız gerekir.  Mümin daima kendi kardeşinin hukukuna sahip çıkacak. Hatta sadece mümin, kardeşinin değil yeryüzündeki bütün mazlumların hukukuna sahip çıkmak her müminin görevidir.

“Bütün mescitler Allah'ındır. Camilerin Şiisi, Sünnisi, Caferisi olmaz…”

Bütün camiler, mescitler aslında bize de ait değildir. Bütün mescitler Allah'ındır. Camilerin Şiisi, Sünnisi, Caferisi olmaz. Biz müminlere düşen de o mescitleri imar etmek, kalplerimizi oralarda birleştirmek. Kendisini ehl-i sünnet mektebine ait kabul eden herhangi bir kardeşimiz gönül rahatlığıyla, kendisini ehl-i beyt mektebine yahut İmam Cafer-i Sadık mezhebine mensup iddia eden bir kardeşimizin arkasında rahatlıkla namazını eda edebilir. Rahatlıkla bu kardeşlerimizle birlikte aynı mescitte camide namazını eda edebilir. Aynı şekilde ehl-i beyt mektebine mensup olduğunu söyleyen herhangi bir kardeşimiz de ehl-i sünnet olarak bilinen herhangi bir kardeşinin arkasında namazını eda edebilir. Beraber ibadetlerini yapabilirler. Bunun tartışma konusu yapılması bile İslam’ın kabul etmediği bir şeydir.

EHLADER Başkanı Kanaatlı ise Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği olarak kendilerini kabul ettiği için Başkan Görmez'e teşekkür etti.  Bu hadiseden önce de birkaç kez ehlibeyt mektebine mensup olan Müslümanların camileriyle ilgili bir takım sorunların baş gösterdiğini belirten Kanaatlı, "Zatı alinize bunları intikal ettirdik ve kısa bir zaman içerisinde çözüm getirdiniz. Bundan dolayı da çok çok teşekkürlerimi arz ediyorum" dedi.

Bu meselenin Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in katkılarıyla halledileceğine ve çözümsüz kalmayacağına inandığını kaydeden Kanaatlı şöyle konuştu;

“Türkiye Caferileri olarak Diyanet İşleri Başkanlığı gibi önemli bir kuruma bakışımız gayet müspettir…”

Türkiye Caferileri olarak bizim devletimize, ülkemize, toplumsal birlik ve beraberliğe bakışımız, devletimizin kurum ve kuruluşlarına özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı gibi önemli bir kuruma bakışımız gayet müspettir. Halk olarak ulema olarak her zaman devletimizle, ülkemizle, milletimizle iç içe olmayı birlik beraberlik içerisinde hareket etmeyi kendimize prensip edinmişiz. Özellikle böyle bir hassas dönemde Orta Doğuda, İnsanlığın özellikle İslam’ın bu kadar ayaklar altına düşmesinde katkısı olan o insanlara karşı vermiş olduğunuz mücadele gerçekten takdire şayan bir mücadeledir. Ülke olarak etrafımızı ateş sarmıştır. Adeta ateş çemberi içinde yer almaktayız. Fakat şuna da inanıyoruz ki, adaletli bir siyasetle ve sizin gibi dirayetli sorumlularla, yöneticilerle bu meselelerde halledilecektir. Tekrar size teşekkürlerimiz arz ediyorum.