> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar  (Okunma Sayısı 436 defa)
04 Haziran 2016, 21:55:26
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 04 Haziran 2016, 21:55:26 »



Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ülke TV’ye konuk oldu.

Ülke TV ekranlarından canlı olarak yayınlanan ‘Aslında Ne Oldu’ programında Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yaklaşan ramazan ayı, geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığının ev sahipliğinde 50 ülkenin katılımıyla İstanbul’da gerçekleşen uluslar arası takvim birliği kongresi, Almanya Federal Parlamentosunda alınan Ermeni kararı, İslam dünyasında yaşanan gelişmeler ve gündeme ilişkin diğer konular hakkında açıklamalarda bulundu.

Ramazanın iklimine girildiği bugünlerde, tüm İslam aleminin ramazan ayını tebrik ederek söze başlayan Başkan Görmez’in konuşmasından öne çıkan bazı satır başları şöyle;

“Ramazan ayı her sene bize kendimizi hatırlatmak için gelir…”

Ramazan ayının hayırlar, bereketler getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Ramazan biz Müslümanlar için çok şey ifade ediyor. İnsanoğlu unutkan bir varlık. Her şeyi unutması bir tarafa gündelik hayatın akışı içerisinde kendisini unutuyor. Kalbini unutuyor. Rabbini unutuyor. Kardeşini unutuyor. İnsan olduğunu unutuyor. Ramazan, bir hatırlatmadır. Din, insana insan olduğunu hatırlatan bir mesajdır. İnsana kendisini unutmamasını bildiren bir mesajdır. Ramazan her yıl bize bizi yeniden hatırlatmaya geliyor. ‘Kendinize gelin. Nereye gidiyorsunuz? Senin bir Rabbin var. Sen çok kıymetli bir varlıksın. Sen yüce bir varlıksın. Senin bir kalbin var. Ona sahip çık. Senin annen baban var. Etrafında insanlar var. Bütün bunların farkında ol. Bütün bunların farkına vararak bir hayat yaşa. Nefsinize esir olmayın. Dünyaya teslim olmayın’ diyor. İşte ramazanın bize getirdiği en büyük nimet bize bizi hatırlatmaktır. Ramazan bize özgürlük getirir. Bütün bu mesajlarla geliyor ramazan.

“Oruç ibadetinin bize kazandırdığı en büyük hürriyet irade hürriyetidir…”

Ben ramazanı her yıl bütün müminleri içine alan bir mektebe benzetirim. Ramazan okulu. Muhteşem zengin bir programı var. İçinde imsak var, oruç var, iftar var, teravih var, Kadir Gecesi var, fıtır sadakası var. Sonu bayramla bitiyor. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azad.  Üç ayrı bölümden oluşuyor. Böyle muhteşem bir mekteptir. Bu mektebin gayesi bize özgürlük kazandırmaktır. Oruç ibadetinin bize kazandırdığı en büyük hürriyet irade hürriyetidir. Bütün ibadetlerin farziyeti bize irademizi özgür kılmayı öğretmektir.

“Ramazanın bir manası da, ‘Tozu toprağı alıp götüren yağmur’ demektir…”

Ramazan kelimesinin manası bile çok şey ifade ediyor. İki kökten gelir ramazan. ‘Ramad’ ve ‘ramda’. Ramad, ‘kavurucu ateş’ demektir. Bu manayı verdiğimiz zaman, ‘bizde var olan bütün kötülükleri yakıp kül eden bir ay’ manasına gelir. Ramda ise, ‘sonbahar yağmurları’ demektir.  Yazın ortaya çıkan bütün o tozu toprağı alıp götüren yağmurun adıdır. Bizim de yüreklerimiz tozlanıyor. Topraklanıyor. Kalplerimiz paslanıyor. Nasır tutuyor.  Duygularımız ile köreliyor. Hem bir kavurucu ateş gibi gelip bizdeki kötülükleri alıp götürüyor hem de yüreğimizin, kalbimizin, duygularımızın, ruhumuzun üzerindeki pası, kiri tertemiz yapan bir yağmur gibi geliyor. Gerçekten biz de hem ümmet olarak hem insanlık olarak o yağmura muhtaç çatlamış toprak gibi ona hasret kaldık. İyi ki ramazan var ve ramazan inşallah bu güzellikler ile gelir. Hem coğrafyamızda hem de bütün insanlığımızda yaşanan bütün bu acıları, bu kötülükleri beraberinde alır götürür.

“Ramazanın rahmet yağmuru, Suriye’de, Irak’ta, Arakan’da, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de Müslümanların üzerine yağacak inşallah…”

Bütün bu kötülüklere, acı ve ıstıraba rağmen ‘iyi ki ramazan var’ demeliyiz. Bütün o acıların içerisinde o zulümlerin içerisinde inleyen insanlara ya bir de o ramazan gelmese. Biliyoruz insanlık, Müslümanlar ramazana direniyor. Allah ramazana öyle güç vermiş ki o günden bugüne Müslümanları, insanları kuşatıp duruyor. Yeryüzü mabede dönüşüyor. Buna rağmen insanlar direniyor. Peygamberimiz, ‘herhangi bir toplumu ramazan gelir kuşatır, onlar da ramazana, arınmaya direnirlerse onlara yazıklar olsun’ der. Bütün acılara, ıstıraplara, kötülüklere rağmen ramazanın o yakıcı ateşi bütün bu kötülükleri azaltacaktır diye düşünüyorum. Ramazanın o ‘yağmur’ olarak adlandırdığımız rahmeti inşallah gelecek ve Suriye’de, Irak’ta, Arakan’da, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de Müslümanları kuşatan kötülükleri en azından azaltacak onlara Müslüman olduklarını hatırlatacak, onlara kardeş olduklarını hatırlatacak.

“Birlikte iftar yapan Müslümanlar daha sonra silahlarını omuzlarına alıp birbirlerini tekfir ederek katletmeleri ne büyük bir acıdır…”

Düşünebiliyor musunuz? Yan yana yaşayan Müslümanlar aynı orucu tutacak, sonra hep birlikte aynı iftarı yapacak, birlikte teravih kılacak. Sonra da silahlarını omuzlarına alıp birbirlerini tekfir edip katledecekler. Aman Allah'ım ne büyük bir acı bu. ‘Ya Rabbi bizi bu acıdan bir an önce kurtar’ diye dua edelim. Bu ramazanda bütün müminler duasını birbirine katarak, ramazanın mağfiret ikliminde coğrafyamıza yeniden selam getirmesini, barış getirmesini, eman getirmesini, güven getirmesini Allah’tan niyaz edelim.

Hicri Takvim Birliği…

 “Müslümanların neden bu halde olduğunun önemli göstergelerinden biri takvim farklılığıdır…”

Biz Müslümanlar neden bu halde olduğumuzun önemli göstergelerinden biri takvim farklılığımızdır. Maalesef öyle zamanlar oldu ki, aynı camide Müslümanlar iki defa bayram namazı kıldılar. Aynı şehirde mahalleler farklı bayramlar yaptı, ramazana farklı günlerde başladılar. Müslümanların azınlık olarak yaşadığı yerlerde daha büyük zorluklar yaşadı. 50 sene mücadele ettiler ‘bize bayramlarımızı tatil olarak verin’ diye. Bunu elde ettiler. O ülkeler sordular ’Bize tatil olarak istediğiniz günün takvimini verin’ diye. Mısırlı başka bir gün verdi. Suudlu başka bir gün verdi. Türk başka bir gün verdi ve hep birlikte mahcup oldular. Bu mahcubiyetten ümmeti kurtarmak için Diyanet İşleri Başkanlığı aslında kadim zamanlardan beri çalışır. 1979 yılında İstanbul'da ‘Ru’yet-i Hilal Konferansı’ düzenleyerek o zaman en azından birkaç yıl birlikteliği sağlayabilmiş ancak sürekliliği sağlayamamış. Biz 2013 yılında İstanbul'da tekrar bütün İslam bilginlerini, bütün İslam dünyasını bir araya getirdik. Bu konuyu yeniden nasıl ele alacağımızı konuştuk. Bir hazırlık toplantısı yapıldı. Bu toplantıdan sonra biz astronomi âlimlerinden ve fıkıh alimlerinden oluşan bir ilmi heyet kurduk. Bu ilmi heyet 3 sene çalıştı. 3 sene sonra bütün İslam dünyasıyla da görüşerek bütün farklı düşünceleri ikiye indirdi. Birisi, tekli takvim sistemi diğeri ikili takvim sistemi. İkili Takım sisteminin sebebi özellikle Amerika kıtası, aradaki büyük saat farkından dolayı bir yerde gündüz bir yerde gece olduğu için bu sebeple gündeme geldi. Ama astronomi alimleri ve İslam fıkıh alimleri aslında tekli takviminde mümkün olabileceğini söylediler. Biz bunu daha çok önemsedik.

“Takvim farklılığı tartışması Kur'an ayetlerinin lafızları üzerinde dururken kainat ayetlerini okuyamamaktan doğan bir tartışmadır…”

Takvim farklılığı tartışması Kur'an ayetlerinin lafızları üzerinde dururken kainat ayetlerini okuyamamaktan doğan bir tartışmadır. Allah buyuruyor ki; ’Ben Ay’a ve Güneş’e bir hesap koydum. Siz o hesabı tespit edin’ buyuruyor. Peygamberimiz buyuruyor ki ‘Ay ve Güneş Allah'ın iki ayetidir’ diyor. Biz Kuran'daki o ayeti okuyoruz ama kainatı ihmal ediyoruz, kainatı unutuyoruz. Zannediyoruz ki sadece Kur'an ayetlerden ibaret. Halbuki kainat ayetlerden ibaret. ‘Güneşin doğuşuna yakın kalkın namaz kılın’ diyor Allah. Biz kalkıp Güneş’in hareketlerini tespit edip namaza durmuyoruz. Saate bakıp namaza duruyoruz. O zamanın tekniklerine göre yere çubuğu dikersiniz gölgesi iki kat olduğunda ikindi namazını kılarsınız. Biz şimdi öyle yapmıyoruz saate bakıp ikindi namazını kılıyoruz. Saat nasıl keşfedildi? Rabbimizin kainata yerleştirdiği o ayetleri okuyarak oradan yaptığımız çıkarımlarla tespit edildi. Bunlar birbirine alternatif ayetler değil. Kuran'ın ayetleri kainat ayetlerinin tercümesidir. Biz onları okuyup onları ihmal ettiğimizden kaynaklanıyor. Bütün sebep buradan kaynaklanıyor. Sebep metodolojiktir. O kainat ayetlerini okumayıp, ‘Ben onu tanımıyorum, oradaki verileri ben bilgi olarak kabul etmiyorum. Ben gözüme inanıyorum. Ben sadece yüksek tepelere gider çıplak gözle görerek bu ibadeti yaparım. Tıpkı Peygamberimizin zamanında olduğu gibi’ demekten kaynaklanıyor. Halbuki oradan bugüne çok şey değişti. Bunu da biz değiştirdik. Yeryüzüne astronomi ilmini takdim eden Müslüman alimler oldu. Uluğ Bey rasathaneyi kaç asır önce kurdu. İstanbul’da bütün camilerin avlusunda bir muvakkithane olmuştur.

“Suriye’de ayetleri yanlış anlayarak, birbirlerini öldürmeye dair hükümler çıkarmak ne kadar metodolojik problemse takvim farklılığı da öyle metodolojik problemdir…”

Yanı başımızda Suriye’de Bedir, Uhud, Hendek savaşlarıyla ilgili ayetleri yanlış anlayarak, doğru okumayarak oradan birbirlerini öldürmeye dair hükümler çıkarmak ne kadar yanlışsa, ne kadar metodolojik problemse bu da öyle metodolojik problemdir. Bu düşünce yapısı aynı parametrelerden kaynaklanıyor. Aynı yanlış noktalardan kaynaklanıyor. Ru’yet’i sadece görmek olarak tanımlıyor oysaki Ru’yet doğru bilmek demektir. Mühim olan o doğru bilgi. Aya çıktığımız bir zaman diliminde, güneşin, ayın, yıldızların, gezegenlerin, dünyanın hareketlerinin saniye saniye tespit edildiği bir zaman diliminde ‘Yok ben bunları tanımıyorum’ dersen problem çıkar. Bu toplantıda ilk defa bütün alimler bunu tartışmadılar. Dediler ki, ‘Hepimiz artık biliyoruz ki, astronomi ilminin verileri İslam’a göre de yakini bilgi ifade...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
« Posted on: 23 Nisan 2024, 23:32:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar rüya tabiri,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar mekke canlı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kabe canlı yayın, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar Üç boyutlu kuran oku Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kuran ı kerim, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar peygamber kıssaları,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar ilitam ders soruları, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes