> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar  (Okunma Sayısı 445 defa)
31 Aralık 2016, 18:12:24
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 31 Aralık 2016, 18:12:24 »



Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kanal 7’de canlı olarak yayınlanan İskele Sancak programına konuk oldu.
İslam dünyasının içinden geçtiği durum, Suriye’de ve Halep’te yaşanan insanlık trajedisi, terör, FETÖ, cemaatler ve tarikatlar gibi birçok konunun konuşulduğu programda Başkan Görmez, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Görmez’in Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunduğu İskele Sancak Programındaki konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
“2016 yılı, bütün insanlık açısından belki de tarihin en zor yıllarından birisi oldu…”
2016 yılı hem ülkemiz hem coğrafyamız hem de bütün insanlık açısından belki de tarihin en zor yıllarından birisi oldu. 2016 yılı şiddetin ve savaşın gölgesinin her tarafa düştüğü, merhametsizliğin kol gezdiği, kitlesel cinayetlerin işlendiği, masum çocukların, kadınların katledildiği bir yıl oldu. Dünyayı, kainatı bir bütün olarak ele aldığımızda her birimiz bundan sorumluyuz. Her bir insan dünyada işlenen bu kötülüklerden nasibini alıyor. Bu açıdan “Yüce Rabbimiz, biz insanlık ailesini affetsin” diye dua etmeliyiz. Bir daha böyle bir yıl bize yaşatmasın. Suç, zamanın değil. Bütün büyük günahları ve kötülükleri işleyen insanlarındır.
“Şehit ailelerine sadece taziye dileklerimizi iletmekle vazifelerimizi ifa etmiş olamayız…”
2016 yılı, ülke ve millet olarak pek çok şehit verdiğimiz bir yıl oldu. Hem 15 Temmuz öncesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, büyük kentlerimizde hunharca katledilen insanlar. Hem de 15 Temmuz'da 248 kardeşimiz milletin hukukunu korumak için canlarını tanklara siper ederek hayata veda etti. 15 Temmuz’dan sonra acılarımız bitmedi. Pek çok yerde masum insanlar katledildi. Yakın zamanda Kayseri'de, İstanbul'da patlamalar oldu. Fırat Kalkanı Harekâtında şehitlerimiz oldu. Bütün şehitlerimize engin rahmetler diliyorum. Gazilerimize şifa diliyorum. Şehit ailelerine sabır, metanet diliyorum. Şehit ailelerine sadece taziye dileklerimizi iletmek, sadece başsağlığı dilemek, sadece şehitlere rahmet göndermek ve gazilere şifa dilemekle vazifelerimizi ifa etmiş olamayız. Ben milletimizin her ferdine seslenmek isterim. Bu aileler, evlatlarını sadece kendileri için, sadece bu ülke için vermedi; hepimiz için verdi. Hepimiz onlara şükranız. Hepimiz onlara evlat olmalıyız. Biz, onların acısını unutturmak için seferber olmalıyız.
“İnsan olarak hepimiz bu kainat gemisinden sorumluyuz…”
2016 yılında nasıl bir dünya ve İslam dünyası tablosu vardı? Kur’an-ı Kerim'i dikkate alarak dünyaya baktığımız zaman, dünyayı ayırmak doğru değildir. Dünyayı batı-doğu, kuzey-güney diye ayırmak doğru değildir. Dünya bir bütündür. Allah, doğunun da batının da, kuzeyin de güneyin de rabbidir. Müminler, kötülük ve iyilik açısında dünyaya bir bütün ile bakmakla mükelleftir. Dünyanın en ücra köşesinde bir zulüm işlendiği zaman dünyanın en beri tarafındaki insan ondan haberdar olmak zorundadır. Onu önlemekle mükelleftir. Dünyayı birlikte paylaşıyoruz. Aynı toprağın çocuklarıyız. Aynı semanın altında yaşıyoruz. Aynı arzın üstünde yaşıyoruz, Hz. Adem ve Hz. Havva'nın çocuklarıyız. Hz. Ali'nin ifadesi ile; “Ya yaratılışta eş, ya da dinde kardeşiz.” Öyleyse önce İslam'a geçmeden, dinde kardeşliğe geçmeden önce insan olarak hepimiz bu kâinat gemisinden sorumluyuz. Yüce Rabbimiz bütün bu kâinatı, bütün insanlara birlikte imar etsinler diye yarattı.
“İslam dünyası 2016 yılında, “İslam'ın dünyası” olamadı…”
İslam dünyası 2016 yılında, “İslam'ın dünyası” olamadı. İslam'ın dünyası, selamın olduğu yerdir. Selamın olmadığı yer, İslam'ın dünyası olmaz. Emanın olmadığı yer, imanın diyarı olmaz. İman varsa eman vardır. Onun için bir yerin, bir coğrafyanın, bir dünyanın İslam dünyası olarak adlandırabilmek için sadece orada namaz kılanların, ezan okuyanların, Allah'a iman ettiğini söyleyenlerin varlığı yetmiyor. O Allah'a ibadet edenlerin, namaz kılanların, ezan okuyanların aynı zamanda İslam'ın adaletine ve merhametine egemen kılmaları gerekiyor. İslam'ın selamını, imanını, emanını gerçekleştirmeleri gerekiyor. Baktığınız zaman bütün başkentlerden ateşler yükselmeye devam etti. Nice ailelerin ocaklarına ateş düştü. Nice çocuklar yetim kaldı. Nice eşler eşsiz kaldı. Nice şehirler tarumar edildi. Medeniyetler yok edildi. Bu olumsuzluklarla geçen bir yıldı. Rabbim, insanlık ailesini işlemiş olduğu büyük günahlardan dolayı affetsin ve bir daha bize böyle bir merhametsizliğin kol gezdiği, savaşın ve şiddetin hepimizi esir aldığı yıllar, zamanlar yaşatmasın.
“Bu coğrafyada yaşayan her mümin, umudun bekçisidir…”
İnsanlığın, milletlerin, kültürlerin, medeniyetlerin, ümmetlerin zor zamanları vardır. Medeniyet ve İslam tarihimize baktığımız zaman, millet olarak kendi tarihimize baktığımız zaman hep zor zamanlarımız olmuştur. Bu yüzyılın başında bundan daha büyük zorluklar yaşadık. Orta Çağlarda Moğol İstilası ile Haçlı Seferlerinin birleştiği zamanlarda çok büyük zorluklar yaşadık. Ama bu geçirdiğimiz yıllar da büyük zorluklarla geçti. Bu coğrafyada yaşayan her mümin, umudun bekçisidir. Bütün bunları geride bırakarak, tarihten ibretler ve dersler alarak, daha güzel, barışın, merhametin, adaletin egemen olduğu bir 2017 yılını Cenab-ı Hak bizlere nasip etsin.
“Aziz milletimiz, Halep'te insanlığın ölmediğini, ölmeyeceğini ortaya koydu…”
“Halep’te İnsanlık Ölmesin” kampanyasını başlatırken tereddüt etmedik değil. Milletimiz, bir taraftan evlatlarının acısıyla yanıp tutuşuyor, bir taraftan dahili ve harici ihanetlerle mücadele ediyor. İçerden çıkan terör şebekelerinin ortaya çıkardığı yaraları sarmaya çalışıyor. Bütün bunlara rağmen bizim aziz milletimiz Halep'te insanlığın ölmediğini, ölmeyeceğini ortaya koydu. Az önce söylediğim karamsar tabloyu, iyimser tabloya dönüştüren en önemli konulardan bir tanesi, bütün bu ahval ve şerait içerisinde, eğer bu milletin her ferdinin bizim küçücük bir çağrımızda, “Halep'te insanlık ölmesin, yardım edin” dediğimizde herkes ayağa kalkıyor ve yardım ediyorsa, duyarlılık gösteriyorsa bu çok muhteşem bir şeydir. Allah, bu millete zeval vermesin. Sadece bir Cuma’da bu millet 63 milyon yardımda bulundu. Geçenlerde bir toplantıda, bir hanımefendi yanından geçerken elime küçük bir not iliştirdi. ‘Herhalde bir talep var’ dedim ben de aldım. Biraz sonra açtım. İçinden bir yüzük çıktı. Notu okumaya başladım ve gözlerim doldu. “Sayın Başkanım; 13 yıllık evliyim. 13 yıllık evliliğimizin bendeki emanet nişanesi olan yüzüğümüzü, yine tek umudu bizler olan Halep’in çocuklarına vermek istiyorum. Allah'a emanet olun.” Bunun gibi yüzlerce örnek var. Başkaları Halep’i tarumar ederken, Müslüman olduğunu söyleyen insanlar o muhteşem Halep’i, Hz. Zekeriya'nın Halep’ini, o sahabelerin kurduğu büyük, güzel şehri tarumar ederken, çocukları katlederken, bu milletin her ferdi yardım elini uzattı.
“Bugünkü terör, küresel kötülüğün ahlak ve hukuk tanımayan bir savaş yöntemidir…”
Bugünkü terör, küresel kötülüğün ahlak ve hukuk tanımayan bir savaş yöntemidir. Kimlikleri ortadan kaldırmak için yürütülen bir savaş yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Bugünkü terör, tarihten tevarüs eden mezhepçilik, ırkçılık, kabilecilik, kin ve öfke, nefret, düşmanlık gibi bütün hastalıkları ortaya çıkarıyor. Bugünkü terör, sadece bugüne yönelik değil. Bugünkü terör; bu coğrafyalarda, yüzyıl sonrasını yok eden, gelecek kuşakların dünyasını ipotek altına alan, aynı zamanda bizi olumsuz yönde etkileyecek fitne, fesat ve tefrika tohumları ekiyor.
“En büyük terör, terörünün kendisi değil, İslam ile özdeşleştirilmesidir…”
Dinle ilişkisini düşündüğümüzde, bu terörün en büyük mağduru dinin kendisidir. En büyük terör, terörün kendisi değil, İslam ile özdeşleştirilmesidir. Çünkü terörün en büyük mağduru, Allah'ın yeryüzüne son rahmet olarak gönderdiği İslam'ın kendisidir. Küresel kötülük, modern bir sömürge yöntemi olarak kullanıyor. Biz bu hadiseleri değerlendirirken sadece hariçte sebepler aramak doğru değil. Sadece dahile yıkmak da doğru değil. Bizden kaynaklanan sebeplerini de mutlaka ortadan kaldırmamız lazım.
“İntihar eylemlerine fetva verenler, İslam’a yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmaktadır…”
Ahlak ve hukuk tanımayan intihar eylemlerine istişhad adını vermeye kalkışmak, bunu fetva olarak vereni, o katillerden ve canilerden daha kötü bir konuma sokuyor. O suçu meşrulaştırdığı, cihat gibi muhteşem bir mefhumu yok ettiği için İslam’a en büyük kötülüğü yapıyor demektir. Bunun İslam ile İslam tarihi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bu cinnet hali, hayatın manasını kaybetmiş, yaratılışın gayesini kaybetmiş, Allah ile irtibatını koparmış, inancı yok olmuş hastalıklı Nihilist bir ideolojinin yapabileceği bir şeydir. Bunu hiç kimse tarihin sayfalarında, mezhep kitaplarının satır aralarında aramaya kalkışmasın. Böyle bir şey yoktur. Modern asrın cinnet halini, Nihilist ideolojinin, hayatın varoluş sebebini kaybetmiş, merhametsizliği bir ideoloji haline getirmiş bir zihin yapısını, dinle, İslam'la, İslam'ın tarihi ile ilişkilendirmek mümkün değildir.
“Halep’in katilleriyle Kerbela’nın katilleri arasında fark yoktur. Halep'in mazlumları ile Kerbela'nın mazlumları arasında fark olmaz…”
Bu coğrafyada verilen kirli savaşların sebebi mezhep çatışmaları değildir, mezhep çatışmaları sonuçtur. Bu, savaşların gölgesinde bilinçaltında yatan cehaletin, ilim ve hikmetin yok olmasıyla o cehaletin gölgesinde yetişen nesillerin bilinçaltlarında tevarüs eden hastalıkların nüksetmesinden ibarettir. Mezhep meselesi yok mu? Var. Nerede var? Eğer her türlü merhametini kaybetmiş bir cani,  Halep'te çocukları öldürürken Halep’i tarumar ederken, Kerbela’nın intikamını aldığını ifade ediyor, bunu da kaydedip dünyaya servis ediyorsa, bunu topyekûn bir mezhep savaşı olarak adlandıramazsınız. Aynı şekilde bir DEAŞ militanı da bir insanı katledi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
« Posted on: 29 Nisan 2024, 22:20:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar rüya tabiri,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar mekke canlı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kabe canlı yayın, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar Üç boyutlu kuran oku Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kuran ı kerim, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar peygamber kıssaları,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar ilitam ders soruları, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes