๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 17 Mart 2017, 22:18:42



Konu Başlığı: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Cuma Hutbesi…
Gönderen: Sefil üzerinde 17 Mart 2017, 22:18:42
Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Cuma Hutbesi…

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
 
تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Aziz kardeşlerim;
Kalplerinde imanla icabet saatinde camiyi dolduran mümin ve mümine kardeşlerim; Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Açılışını yaptığımız Kabetullah’ın şubesi olan bu güzel mabedin kıyamet saatine kadar müminlere, müminlerin birlikte Rahman’a secde ettiği bir mekân olarak daim olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Aziz kardeşlerim;
Camiler ve mescitler İslam medeniyetinin kalbidir. İslam medeniyetinde hiçbir şehir, hiçbir İslam şehri camisiz ve mabetsiz olarak düşünülemez. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vessellem Medine’ye hicret yolunda Kuba’ya uğradığında ilk yaptığı şey, Kur’an’ın ifadesiyle temelleri takva üzerine kurulmuş bir mescidin inşası olmuştur. Medine’ye hicret ettiği gün ilk planladığı büyük proje, Medine’nin kalbine Mescidi Nebevi’yi inşa etmek oldu. Ve o mescit yapılırken Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vessellem kendisi bizzat bir işçi, bir amele olarak çalıştı. Kendisine bu ağır kerpiçleri, taşları taşımaması gerektiğini ifade edenlere; “Benim bu omuzlarım iyi kerpiç taşır, ben de Allah’a şükreden bir kul olmak isterim” buyurmuştu.
Aziz kardeşlerim;
O günden bugüne bütün İslam beldeleri camiler ve mescitlerle doldu taştı. Ancak bugünkü hutbemizde camilerin var oluş sebebi üzerinde durmak istiyorum. Niçin camileri inşa ediyoruz, niçin mescitler var, niçin ülkemizde 85 bini aşkın mabet, cami, mescit var?
Hutbemin başında okuduğum hadisi şerifte Allah Resulü şöyle buyurmuştu: ‘Yeryüzü bana mescit kılındı.’ Buna göre biz temiz olan bütün mekânlarda namazlarımızı eda edebiliriz. Yeryüzü müminler için mescittir, her yerde namaz kılabiliriz. Öyleyse niçin camileri inşa ediyoruz, niçin bu kadar büyük mabetler inşa edildi tarih boyunca. Çünkü camilerin gayesi sadece namaz kılmak için değildir. Camiler sadece namaz kılma mekânları değildir. Camiler namazla birlikte Raman’ın huzurunda kalpleri birleştiren yerlerdir. Camiler vahdet mekânlarıdır. Camiler ve mescitler Allah’ın huzurunda birlikte kıyam edelim, birlikte rükûa varalım, birlikte secdeye varalım diye yapılmıştır. O birlik ruhunu sokaklara taşıyabilelim diye camiler inşa edilmiştir.
Aziz kardeşlerim,
Camileri sadece bedenleri biraraya getiren, ama ruhların birbirinden habersiz olduğu mekânlar olarak sadece bir namaz kılma ve ibadet mekânı olarak devam ederse, asıl gayesine uygun olarak imar etmiş olamayız.
Aziz kardeşlerim,
İmamın içinde namaz kıldığı mekânın adı mihraptır. Mihrap harp kökünden gelir, ama bu harp bütün ülkeleri ve beldeleri kasıp kavuran savaş değildir. Bu harp nefisle mücadeledir. Bu harp, şeytanla savaştır. Bu harp, kalbimizi işgal eden şirkle, günahla, küfürle mücadeledir. Bu harp, kalbimizi işgal eden kinle, öfkeyle, nefretle mücadeledir. Bu harp, kalplerimize Allah’ın sevgisiyle birlikte bütün kâinatın ve bütün mümin kardeşlerimizin sevgisini, muhabbetini yerleştirme mücadelesidir. Benim üzerinde hutbe irat ettiğim mekânın adı minberdir. Minber, bilginin, ilmin nura dönüşerek insanları aydınlattığı yer demektir. Camiler aynı zamanda bilgi mekânımız, ilim mekânımız, Rabbimizi öğrendiğimiz yer, Muhammed Mustafa’yı ve bütün peygamberlerin hayatını tahsil ettiğimiz yer, Kitabı Kerimi öğrendiğimiz yer. Sevgili Peygamberimizin hayatını ve de hayatı öğrendiğimiz, ilmimizi artırdığımız mekân demektir.
Aziz kardeşlerim;
Camilerimiz, mabetlerimiz, mescitlerimiz aynı zamanda bizim özgürlük mekânlarımızdır. Biz orada özgürlüğü öğreniriz. Çünkü İslam’ın en temel esası kula kul olmayı terk edenler Allah’a kul olurlar. Allah’a kul olmak, özgürlüğün en önemli noktasıdır. Allah’a kulluğu öğrenenler özgürlüğü de öğrenirler. Camiler İslam beldelerinin aynı zamanda özgürlüğünü, bağımsızlığını, istiklalinin simgesidirler. Onun için biz millet olarak camiyi, mabedi, ezanı İstiklal Marşımıza yerleştirmişiz: “Değmesin mabedim göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” derken İstiklal Şairimiz mabedi, camiyi, ezanı istiklalimizin, bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün simgesi olduğunu ilan ediyor.
Aziz kardeşlerim;
Bugün aynı zamanda Çanakkale Zaferinin 102. yılını idrak ediyoruz. Özgürlük ve bağımsızlığımızın tescillendiği en büyük muharebenin, en büyük zaferin yıldönümünü yaşıyoruz. Hutbemin başında okuduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu: “Sizden önceki atalarınız, ecdadınız, sizden önceki kavimlerin yaptıkları iyilikler onlaradır. Onların yaptıkları kötülükler de onlaradır. Ve siz onların yaptıklarından sorumlu olmayacaksınız.” Bu ayet bize tarihi nasıl doğru okumamız gerektiğini ifade ediyor. Zira tarih sadece zaferlerle anılmak için var değildir, tarih ibret almak için vardır. Hep birlikte Çanakkale’den alacağımız millet olarak ve insanlık olarak Çanakkale’den alacağımız çok önemli dersler vardır. Çanakkale büyük bir zaferdir. Çanakkale aynı zamanda bir vahdet ve birlik mektebidir. Orada şehit olanlar hiçbir zaman unutulmamalıdır. Çanakkale aynı zamanda bir ahlak mektebidir. Çanakkale, savaş ahlakını ve savaş hukukunu dünyaya öğreten bir okul, bir mekteptir. Yaralı düşman askerini sırtına alıp tedaviye götüren askerleri insanlık tarihi Çanakkale Savaşında gördü, şahit oldu.
Cenab-ı Hak, Çanakkale’de hayatlarını bu topraklar için bizi millet kılan yüce değerler için veren 250 bin şehidin o aziz hatıralarına sahip çıkmayı millet olarak bize nasip etsin. Onların, uğruna canlarını verdiği yüce değerlerden bizleri asla kıyamet zamanına kadar mahrum kılmasın.


Konu Başlığı: Ynt: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Cuma Hutbesi…
Gönderen: Ruhane üzerinde 18 Mart 2017, 14:15:20
Selamun aleykum Mevlam paylasim ivin razi olsun