> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar  (Okunma Sayısı 788 defa)
14 Ekim 2012, 17:30:05
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Ekim 2012, 17:30:05 »



Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kanal 7 ekranlarından canlı olarak yayınlanan İskele Sancak programına konuk oldu.

Programda Mehmet Acet, Mustafa Kartoğlu, Abdullah Bozkurt’un sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, islamofobi başta olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in açıklamalarında öne çıkan başlıklar şöyle:

“İnsanlık, küreselleşmeye uygun yeni bir dil geliştiremedi…”

Bugün insanlık yeni bir dünya ile karşı karşıya. Nedir bu yeni dünya? Bu dünya eski dünyaya oranla aradaki bütün sınırları ortadan kaldıran bir dünya. Eskiden herkes kendi havuzunda yaşıyordu. Aralarında duvarlar vardı. Duvarlardan küçük sızmalar olabiliyordu ama havuzlar bu küçük sızmaları çok rahatlıkla içine alabiliyordu. Ancak küreselleşme ile birlikte sınırlar tamamen kalktı ve bu havuzlar birbirine karışmaya başladı; bütün dinler birbirine komşu oldu; bütün kültürler iç içe geçti; uzaklar yakın oldu. Bu, bütün insanlık âlemi için gerçekten çok yeni bir durum. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki insanlık, bu yeni duruma uygun bir dil, bir kültür, bir düşünce henüz geliştiremedi.

“İslam, belli bir coğrafyanın, kültürün ve belli bir kavmin dini değildir…”

Peki dinler, insanlığın bu durumu aşmasına yardımcı olamaz mıydı? Aslında evrensel ilahi dinler, bu potansiyeli içlerinde barındırıyorlar. Özellikle son ve ekmel din olan İslâm, bütün bunların üstesinden gelebilecek bir güce, potansiyele sahip. Çünkü İslâm dini, belli bir coğrafyanın, belli bir kültürün ve belli bir kavmin dini değildir. Bizim Rabbimiz bütün âlemlerin Rabbi’dir. Peygamberimiz, bütün âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberdir. Böyle olduğu içindir ki İslâm dini, bütün bu farklı kültürleri ve farklı düşünceleri birlikte yaşatma gücüne sahiptir. Nitekim tarihte de dünyanın muhtelif yerlerinde medeniyetler kurarken bunun üstesinden geldi; farklı dinleri, farklı kültürleri bir ahlak ve hukuk çerçevesinde birlikte yaşatma gücüne hep sahip oldu. İslâm’ın kendisi bu güce sahip olmakla birlikte modern zamanlarda Müslümanlar bu durumun üstesinden gelemedi. Böyle olduğu içindir ki bir kaygı başladı. İslamofobiayı iki şekilde tercüme edebiliriz. Çok pesimist bir yaklaşımla bunu “İslâm korkusu ve korku” diye ya da “kaygı” olarak çevirebiliriz. Ben şahsen “kaygı” olarak çeviriyorum. Bu kaygı, üç aşama ile bir çerçeveye dönüşüyor. Önce bir kaygı oluşuyor. Bu kaygılar bir müddet sonra İslâm karşıtı politikalara daha sonra da bu politikaları besleyen imaj ve söylemlere dönüşüyor. Aslında kaygının çaresi, bilmektir, tanımaktır, tanışmaktır. Nitekim bu kaygı zaman zaman ihtidalara vesile olmaktadır. Bu kaygısını gidermek için okumalar yapan nice insanlar Müslüman olmaktadır. Ancak bu kaygıyı fark eden belli bazı siyasi akımlar da bunu İslâm karşıtlığı politikasına dönüştürmekte ve ardından bu kaygı ve politikaları meşrulaştırmak için bir imaj ve söylem mühendisliği yapmaktadır. İşte son dönemde ortaya çıkan film, bunun önemli bir göstergesidir.

“Almanya kilise temsilcileri, sünnet yasağı ve afiş kampanyasından utanç duyduklarını söylediler…”

Almanya’ya gitmeden önce üç olumlu, iki de olumsuz haber gündemdeydi. Olumlu haberlerle başlayacak olursak öncelikle Hamburg eyaletinde ilk defa içerisinde bütün Müslüman kuruluşların yer aldığı Müslüman dinî cemaatin, resmen kabul edilmesini saymalıyız. Bu, önemli bir gelişmedir. Bunu diğer eyaletlerin de örnek alması için bir çalışma yapılması gerekiyor. İkinci olumlu haber de Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde okullarda ilk defa İslâm din dersleri kabul edildi. Üçüncü olumlu haber ise Şansölye Merkel’in hem de bir Hıristiyan demokrat partili olarak kendi üyelerine hitaben yaptığı konuşmada ilk kez “İslâm, Almanya’nın bir parçasıdır” diye açıklama yapmış olmasıdır.

Bunlarla eşzamanlı olarak iki tane de olumsuzluk var. Bunun ilki, sünnet yasağı. Yani bu hakikaten konuşulması gereken enteresan bir örnektir. Ben gezim sırasında hem Protestan hem de Katolik kilisesi yetkilileri ile yaptığım görüşmelerde kendilerine doğrudan bu yasağı nasıl bulduklarını, nasıl yorumladıklarını sordum. Bütün yetkililere sorduğum soru bu idi. İkinci olumsuz durum da Avrupa’da İslâm’ın ve Müslümanların varlığının bir güvenlik konusu haline gelmiş olmasıydı. Ben bu geziyi bir güvenlik işbirliği çerçevesinde bir takım afişlerin hazırlanarak tebessüm eden genç Müslüman çehrelerin resimlerinin basılması suretiyle “Kayıp Aranıyor!” başlığı altında çok garip, rahatsız edici yöntemlerle afişlerin asıldığı bir dönemde gerçekleştirdim. Almanya’da çok güçlü iki kilise olan Katolik ve Protestan kilisesinin öncüleri ile bu konuları görüştüğümde her ikisi de adeta aynı cümlelerle her iki hadiseden de utanç duyduklarını bana çok açıkça ifade ettiler ve ben de bundan çok büyük bir mutluluk duydum.

“Siyaset, artık çok kültürlülüğü yönetemez oldu…”

Dünyada siyasetler, çok kültürlülüğü yönetememeye başladı. Bu sebeple ben dini kurumların, din adamlarının, din bilginlerinin, fikir ve düşünce insanlarının bu konuda daha aktif rol alması gerektiğini düşünüyorum. Bu ziyaretin amaçlarından birisi de buydu. Siyaset bu çok kültürlülüğü yönetemeyince bu tür garip tedbirlere başvurabiliyor ama din adamları bunu önlemede daha aktif rol almalıdır. Benim en büyük korkum çok kültürlülüğü yönetemeyen siyasetle din adamlarının ve dini kurumların fikri düzeyde birleşmeleridir. İşte bu, büyük bir cepheleşmeyi meydana getirir. Bu, aynı zamanda çok büyük sorunların da habercisi olur.

“Merkel’in açıklamaları sorununun çözümüne katkı sağlama arayışının sinyalidir…”

ABD’deki filme gösterilen tepkiler, o filmin Berlin’de bir grup tarafından gösterime konulmak istenmesi, sünnet yasağı, afiş krizi bütün bunlar birleştiği zaman ülke yöneticilerinin bu gidişatın yanlış olduğunu ve yanlış yerlere gideceğini, bunun ayrımcılık ve ırkçılık politikalarına ivme kazandıracağını gördüklerini ve bundan dolayı da yeni bir konsepte ihtiyaç duyduklarını, yeni bir çaba içerisinde olduklarını hissettim.  Belki Şansölye Merkel’in bu açıklaması da onun bir ürünüdür. Almanya’da bütün sivil toplum örgütleri ile görüşmelerim oldu. Onlarla yaptığım görüşmelerde bu çağrıya kulak vererek kendilerinin de bu toplumun bir parçası olma noktasında daha müspet, daha olumlu adımlar atmaları gerektiği mesajını verdim.

“Tepkilerin arka planında 200 yıllık yaralı bir bilinç var…”

Nefret içerikli yayınların tahlilini çok iyi yapmak gerekiyor. Bu yapılmazsa Müslümanların filme gösterdikleri tepkiyi tahlil etmek zor olur. Günümüzde mukaddesata hakaret ederek toplumları ve kültürleri aşağılamak, kültürel bir işkenceye dönüşmüş durumdadır. Cezalar, somut ve soyut cezalar olmak üzere ikiye ayrılır. Soyut cezalar ruha ıstırap veren ve kültürel işkenceye dönüşebilen cezalardır. Kültürleri ve farklı medeniyetleri mukayese ettiğimiz zaman İslâm’ın başka dinlerin mukaddesatına dil uzatarak kültürel işkence yapmayı yasakladığını görüyoruz. Hz. Peygamber (SAS) bunu yasaklamıştır. Ancak bugün kendini üstün gören bir kültür var. Yüzlerce yıllık sömürge dönemi ve ardından mukaddesata dil uzatarak kültürel işkence yapılıyor. Ben filmle ilgili şiddete yönelen tepkilere karşı çıktım.  Ancak bu tepkilerin arkasında 200 yıllık bir yaralı bilinç var. Sömürgeler, yeraltı kaynaklarının sömürülmesi, yıpranmalar, despot yönetimler var. Bunun üstüne bir de mukaddesata hakaret olunca insanlar feryat ediyor. İnsanlar, sadece bir film ya da karikatür için sokağa çıkmıyor.

“İslamofobi, bir endüstriye ve rant aracına dönüştürülmüştür…”

Müslümanların bu olaylara karşı gösterdikleri tepki aslında İslamofobiyi tetikliyor. Bu tepki biçiminden en çok kim yararlanıyor ve en çok kim zarar görüyor diye baktığımızda en çok, kışkırtanların yararlandığını ve en çok da İslâm’ın zarar gördüğünü görüyoruz. İslâm dünyasında ziyaretler ağı başlatarak, dinî kurumlarla görüşerek yüksek bir bilinç ve özgüven oluşturulursa tüm bunların birer kışkırtma olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Dünyayı iyi okumak lâzım. Antisemitizmin ortaya çıkışı ile İslamofobi’nin ortaya çıkışı mukayese edilmeli ve bu tür kışkırtmaların meşruiyet alanı daraltılmalıdır. Daha da önemlisi, Müslümanların bu tür olaylara karşı ortak bir bilinçle tepki vermesi sağlanmalıdır. Bu tepkinin İslami ahlak ve hukuk kuralları çerçevesinde ve anlamlı olması lazım. İslamofobi bugün bir endüstriye ve rant aracına dönüştürülmüştür. Onun için öncelikle, batıda oluşturulan kaygıları nefret suçlarına dönüştürmek için oluşan meşruiyet zeminini değiştirmek gerekiyor. İfade özgürlüğü ile nefret suçunu ayrıştırmak gerekiyor. Bunu batıya anlatmak zor ama bu, mutlaka yapılmalıdır.

“Alevilik konusunda daha yapıcı ve daha özenli bir dil kullanmalıyız…”

Başta Diyanet mensupları olmak üzere Türkiye’de yaşayan herkesin Alevilik konusunda daha yapıcı, daha onarıcı ve daha özenli bir dil kullanması gerekiyor. Ben şahsen Diyanet İşleri Başkanı olarak,  bir ilim talebesi, bu kültürü ve medeniyeti bilen bir insan olarak bu tartışmayı çok uygun bulmuyorum. Aleviliği İslâm’ın dışında farklı bir kimliğe ve dine dönüştürme çabalarının uluslararası bir mühendislik çalışması olduğunu düşünüyorum. Bugün Avrupa’da, Balkanlarda hazırlanan rapor ve bilgilere artık sahibiz. Onun için artık bu, bir iddia olmaktan çıkmıştır. Bunun yanında sadece İslâm’dan değil, Aleviliği Alevilikten koparma çabaları da var. Benim Almanya seyahatinde ziyaret ettiğim canlar bundan şikayetçi olduklarını söylediler. İslâm’ın içinde kendisine yol bulan bir yöntemin, İslâm’ın içinde olup olmadığını tartışmayı uygun bulmuyorum. Bizim ha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:28:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar rüya tabiri,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar mekke canlı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kabe canlı yayın, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar Üç boyutlu kuran oku Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar kuran ı kerim, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar peygamber kıssaları,Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalar ilitam ders soruları, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den önemli açıklamalarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes