๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 30 Mart 2015, 14:39:18



Konu Başlığı: Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mersin’de, din görevlileriyle bir araya geldi
Gönderen: Sefil üzerinde 30 Mart 2015, 14:39:18
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mersin’de, din görevlileriyle bir araya geldi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Özgecan’ın ailesini ziyaret etmek için gittiği Mersin’de, bölgede görev yapan din görevlileriyle bir araya geldi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mersin’in dini ve manevi hayatına hizmet eden, ibadetlerine rehberlik yapan din gönüllüleriyle birlikte olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu dile getirdi.

Mersin’e gelişinin bu defa çok farklı bir sebebi olduğuna değinen Başkan Görmez, “Mersin'e gelişimizin bu defa çok farklı bir sebebi var. 37 gün önce Mersin'de bir eve ateş düştü. Ancak o ateş bütün yurdumuzu sardı. Hepimiz sarsıldık. Hepimiz yeniden insanlığın gidişatı üzerinde düşünmek zorunda hissettik kendimizi” dedi.

Son yıllarda insanlığın vicdanını kaybettiğini kaydeden Başkan Görmez, şöyle konuştu;

“Dünyada son yıllarda artık bütün hayatımızı kuşatacak şekilde insanlığın vicdanını nasıl kaybettiğini acı ile izliyoruz…”

Dünyada son yıllarda artık bütün hayatımızı kuşatacak şekilde insanlığın vicdanını nasıl kaybettiğini acı ile izliyoruz. Irak'ta son on yılda bir milyon insan hayatını kaybetti. Suriye'de 600 bin insan hayatını kaybetti, 6 milyon insan evsiz kaldı. Mısır'da, Lübnan'da, Yemen’de, Libya'da, İslam coğrafyasının tamamında kan akıyor, ateşler yükseliyor. Bütün bunlar hepimiz için çok büyük acılar ancak bu tikel hadise bizim hepimizin yeniden insanlığın gidişatı üzerinde düşünmek zorunda bıraktı. İnsanoğlu kendi mecrasından çıkıp vicdanını kaybedince ne kadar vahşi olabileceğini göstermesi açısından son derece önemliydi. Hepimiz bu hadise üzerine dikkat kesildik.

“Diyanet İşleri Başkanlığı bu milletin vicdanıdır…”

Diyanet İşleri teşkilatı bu milletin vicdanıdır. En küçük bir yerde, en ücra bir köşede herhangi bir kardeşimizin parmağına diken battığında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 120 bin personeli bu müessesede çalışan bütün hocalarımızın yüreklerine batmış gibi hissederler, etmek zorundadırlar. Çünkü bizim vazifelerimiz sıradan vazifeler değil, bizim vazifelerimiz peygamberlerimizin bize bıraktığı bir mirastır. Yeryüzünde en büyük makam mihraptır. Mihrapta görev yapan insanlar büyük bir mesuliyeti omuzlarına alıyor demektir.

“Dünyanın neresinde olursa olsun bir insana zulüm edildiği, haksızlık yapıldığı zaman her müminin bundan rahatsızlık duyması gerekir…”

Bizim sahip olduğumuz inanç değerlerimiz evrensel olduğu için, bizim sadece Türkiye'nin sınırları içinde değil, dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman kardeşimizin parmağına diken battığı zaman en büyük ıstırabı hissetmemiz gerekir. Resulü Ekrem ifade buyurduğu gibi, müminler bir ceset gibidir, bir organda sızı yara açıldığı zaman vücudun tamamı ondan etkilenir. Biz aslında insanlığı ikiye ayırırız. Ümmet-i davet ve ümmet-i icabet… Biz bütün insanların hilkatte eş kabul ederiz. Peygamber efendimizin Veda Hutbesi'ndeki ifadesi daima kulaklarımızda çınlar. ‘Hepiniz Adem'in çocuklarısınız Adem'de topraktandır’ Adem'in çocukları olarak dünyanın neresinde olursa olsun bir insana zulüm edildiği zaman işkence edildiği zaman haksızlık yapıldığı zaman her müminin bundan rahatsızlık duyması gerekir. Üzerine düşeni de yerine getirmek için büyük bir gayret içinde olması gerekir.

“Kötülüğü ortadan kaldırmak, yeryüzünde iyiliği ve hayrı egemen kılmak için çalışmalıyız…”

Üzülerek belirteyim ki, çok farklı bir dünyada yaşıyoruz. Zaman zaman bir araya gelip çok değerlendirmeler yapmamız gerekiyor. Dünyada olup bitenleri, yanlışları, kötülüğü ortadan kaldırmak, iyiliği egemen kılmak, yeryüzünde hayrı egemen kılmak için daha neler yapmamız gerekiyor? Bunların üzerinde çokça çalışmamız gerekiyor. Yaptığımız her iş her birimize büyük bir emanettir. Hele hele Diyanet İşlerinde üstlendiğimiz emanet çok daha farklıdır. Her idari görev ateşten gömlektir ama Diyanet görevi ateşten cübbedir. Gömlek vücudun yarısını yakar fakat cübbe vücudun tamamını yakar. Her birimiz bunu üzerinde düşünmek zorundayız. İmam sıradan bir kelime değildir. İmam bir devleti bir ülkeyi yöneten için de kullanılır ama mihraba geçen insan için de kullanılır. Her imamlık, müezzinlik üstlendiğimiz bütün görevler her biri büyük bir mesuliyettir. Zaman zaman bunu bir birimize hatırlatmamız lazım. Bizim görevimiz evrenseldir. Bütün yeryüzünü ve insanlığı düşünerek hizmet etmek zorundayız. Dünyadaki bütün kötülükleri düzeltmekle her mümin mükelleftir.

“Bugün eğer dünya vicdanını kaybetmişse, insanlık acılar içinde kıvranıyorsa İslam’ın o yüce değerlerini kaybettiğindendir…”

İslam dini bütün güzel ve iyi değerleri içine alan ve sapasağlam olan bir din. İbrahim’in dini olan, insanı insan yapan, bütün değerleri ayakta tutan bir din bu din. Bu din bütün insanlığın umududur. İnsanlığın başka bir umudu, başka bir adresi yok. İnsanlık bunu arıyor. Bu dine iman eden herkes bunu bilir. Bugün eğer dünya vicdanını kaybetmişse, insanlık acılar içinde kıvranıyorsa İslam’ın o yüce değerlerini kaybettiğindendir. Bugün İslam’a mensup olanlar fırkalara, gruplara ayrılıyor. İslam gibi bütün hepsini kuşatacak bir isim varken insanlar dünyanın muhtelif yerlerinde değişik fırkalara bölünüyor. Bölünmelere, fırkalara, gruplara asla müsaade etmemeliyiz. İslam’ı şahıslara indirgeyen anlayışlarla bu başarılamaz. Baki hakikatler fani şahsiyetler üzerine bina edilemez. Dünyadaki bütün gelişmeleri dikkate alarak hizmet etmeliyiz. Özgecan ismindeki kızımıza vahşi saldırı yapılıyorsa sadece Mersin'deki değil, Türkiye’nin her camisinde görev yapan imamlarımız kendi kızlarına yapılıyor gibi bu kötülüğü nasıl ortadan kaldırırım diye çalışmalıdır.