๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ => Diyanet Duyurular => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 07 Mayıs 2015, 14:40:59



Konu Başlığı: Bulgaristan müftülerinden Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e ziyaret
Gönderen: Sefil üzerinde 07 Mayıs 2015, 14:40:59
Bulgaristan müftülerinden Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e ziyaret

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Bulgaristan Başmüftüsü Hacı Mustafa Aliş ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinde görev yapan 30 Müftü ile Başkanlığa gerçekleştirdiği ziyaretten dolayı Başmüftü Hacı Aliş’e teşekkür eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, kabulde yaptığı konuşmada Bulgaristan ile Türkiye’nin 4-5 asır birlikte barış içinde yaşadığını hatırlatarak, “Dost ve komşu Bulgaristan’ın Başmüftüsü Hacı Mustafa Aliş Beyefendiyi ve beraberindeki kıymetli heyeti Başkanlığımızda görmekten mutluluk duydum. Sizler burada misafir değil, ev sahibisiniz” dedi.

Bulgaristan’da görev yapan Müftü ve din görevlilerinin bölgede yaşayan Müslümanlar için güven kaynağı olduğunu belirten Başkan Görmez, “Sizler oradaki Müslüman kardeşlerimizin güven kaynağı oldunuz. Oradaki Müftü kardeşlerimizle birlikte Bulgaristan’da yaşayan hiçbir Müslüman kardeşimiz kendi kimliğinden, kendi değerlerinden asla uzaklaşmadan, içinde yaşadığı toplumla barış içinde yaşayarak ilelebet payidar olur inşallah” şeklinde konuştu.

Avrupa’da yayılan İslamofobia hastalığının Bulgaristan’a da bulaştığını kaydeden Başkan Görmez, şunları söyledi;

“Avrupa’da yayılan islamofobia hastalığını ancak İslam’ın hikmeti önleyebilir…”

Bulgaristan tarihte beş asır birlikte yaşadığımız bir ülke, bir coğrafyadır. Bizler asırlarca bu coğrafyada birlikte barış içerisinde yaşamışız. Belki zamanında yönetici olarak, çoğunluk olarak bulunmuşuz. Şimdi Müslümanlar orada azınlık olarak duruyorlarsa ki öyledir, o takdirde azınlığa karşı yönelen ırkçı, ötekileştirici ve ayrımcı bir takım anlayışların ortaya çıktığını üzülerek müşahede ediyoruz. Camilere saldırılar oluyor. Avrupa’daki islamofobia Bulgaristan’a da bulaşıyor. Bunu ancak İslam’ın hikmeti önleyebilir. Bir hazık, birer tabip gibi bunları tedavi etmeliyiz. Onları tedavi ederek bu hastalıklardan uzak tutarak barışın tesisi için elimizden geldiğince katkıda bulunmalıyız.

“Sofya Yüksek İslam Enstitüsünün Balkanların tamamına hitap eden bir merkez olması temennimdir…”

Sofya Yüksek İslam Enstitüsünün olması gereken yerde olmaması daima benim kalbimde bir ukdedir. Sofya’da yüksek İslam Enstitüsünün bütün üniversiteler tarafından kabul edilen, akredite edilen mekan olarak çok güzel bir yerde olması, Balkanlardaki diğer Müslümanların da eğitim ocağına dönüşmesi temennimdir. Çevre ülkelerden Türkçe konuşan kardeşlerimiz gelip bu İslam Enstitüsünde tahsil görebilmeliler. Şu sıra bütün İslam dünyasının alimleri sürgün hayatı yaşıyor, onların eğitimci yanından, hocalıklarından, güçlerinden istifade edebilmeliyiz. Dini eğitim konusunda ben şahsen elimden geleni yapmaya hazırım. Sofya İslam Enstitüsü Balkanların tamamına hitap eden, öğretim kadrosu, öğrencileri ve fiziki mekan ile çok iyi bir yerde olmalıdır.

“Bulgaristan’daki ibadete kapalı olan camilerin büyük kısmının açılmış olması yüreğimize su serpmiş ve atalarımıza karşı suçluluk halimizi üzerimizden almıştır…”

Şumnu’da, Mestanlı’da ve Rusçuk’taki İmam Hatip Liselerinin varlığını Bulgaristan’daki milletvarlığımız için çok önemsiyoruz. Fakat öğrenci sayısı bakımından hala zayıf duruyor. Bunun da projelendirilerek üzerinde durulması gerekiyor. Bulgaristan’daki ibadete kapalı olan camilerin büyük kısmının sizin zamanınızda açılmış olması yüreğimize su serpmiş ve atalarımıza karşı aynı zamanda suçluluk halimizi üzerimizden almıştır. Ancak hala açılacak camiler var. Bir mescit bile kapalı kalmamalı.

“Bulgaristan’da yaşayan Roman kardeşlerimiz ümmetin ümmi bırakılmış yetimleridir…”

Bulgaristan’da yaşayan Roman kardeşlerimiz var. Ben onlara ümmetin ümmi bırakılmış yetimleri gözüyle bakıyorum. Bizim her bir arkadaşımızın bu kardeşlerimize ulaşması, onların o Müslüman kimliğini inşa etmelerine yardımcı olmaları Allahın her birimize yüklediği bir vazifedir. Biliyorum onlarla gururla ‘Biz Müslümanız’ diyorlar. Ancak bilgiyle, hayata bakışlarına baktığımız zaman uzaklaştığını görüyoruz. Onların gururla ifade ettikleri o kimliklerini aynı zamanda doya doya yaşamaları için onlara yardımcı olmamız gerekiyor. Yine Bulgaristan’da Alevi Bektaşi topluluğu var. Bu kardeşlerimizi de ihmal etmemeliyiz. Onların da ehlibeyt yolunun yolcuları olduğunu ehlibeytin ve ehlisünnetin birbirinden ayrı şeyler olmadığını bildirmeliyiz.