> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı...
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı...  (Okunma Sayısı 497 defa)
28 Kasım 2016, 17:46:42
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 28 Kasım 2016, 17:46:42 »



33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geleneksel olarak düzenlenen ‘33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in katıldığı '33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı', Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileri ve 81 ilin müftülerinin katılımıyla toplandı.
Diyanet İşleri Başkanlığının hizmet politikası, hizmette kalitenin ve verimliliğin artırılması, ileriye dönük yapılması gerekenlerin ele alındığı istişare toplantılarında bu yıl, İslam dünyasında yaşananlar, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, 15 Temmuz darbe girişiminin dini ve toplumsal hasarı ve Diyanet teşkilatına düşen vazifeler de masaya yatırılacak.
Toplantının açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sözlerine 4 gün önce Adana’da gerçekleşen terör saldırısına değinerek, “4 gün önce Adana Valiliğimiz önünde gerçekleşen menfur saldırıda hayatını kaybeden her iki şehit kardeşimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Yaralı olan kardeşlerimizin en kısa zamanda sıhhat ve afiyete kavuşmalarını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum” dedi.
Toplantının dünyanın özellikle İslam coğrafyasının giderek karmaşık ve derin bir hal alan sorunlarla boğuştuğu bir dönemde son derece önem taşıdığını belirten Başkan Görmez, bugün İslam dünyasının üzerinde durması gereken en önemli konunun, din istismarı olduğunu da sözlerine ekledi.
Dünya gündeminde İslam dininin olumsuz olarak insanlığın önüne konulduğuna vurgu yapan Başkan Görmez, Türkiye’de ise FETÖ ve benzeri yapıların İslam dinine verdiği zararlara işaret etti.
Başkan Görmez’in açış konuşmasından bazı satırbaşları şöyle;
“İslam dini, insanlığın önüne olumsuz bir şekilde konulmaktadır…”
Son on yıllarda ülkemizde, coğrafyamızda ve bütün dünyamızda yaşadığımız siyasi, toplumsal travmalarda bir numaralı gündem ‘din’ konusudur. Ve en önemli gündem maddesinin İslam olduğunu görüyoruz. Üzülerek belirtmek isterim ki, bütün bu gündemlerde İslam dini olumsuz olarak insanlığın önüne konulmaktadır. Savaş, şiddet ve nefretten söz edilirken bir şekilde birileri konuyu İslam’la ilintilendirmeye çalışır. Kadına karşı şiddet, çocuk istismarı, kısıtlanan özgürlükler tartışılır, gündemde yine İslam vardır. İslamofobiya, İslam nefreti, İslam düşmanlığı konuşulur, ana gündem maddesi İslam’dır.  Mülteciler sorunu yine İslam’la ilintilendirilir. Muhacirler meselesi İslam’la ilişkili olarak tartışılır. Mezhep ihtilafı, mezhep tartışmaları yine İslam’la ilişkilendirilir. Bütün bunlar algılarımızı, tasavvurlarımızı rehin almaktadır. Bugünümüzü etkilediği gibi geleceğimizi, çocuklarımızı, genç kuşaklarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Tarihte önemli bir medeniyetin beşikliğini yapan bölgemiz, bugün tarihinde olmadığı kadar vahim bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Din adına her türlü sözün fütursuzca söylendiği, dinin ruhunun ve evrensel mesajlarının bir tarafa bırakarak lafızcı ve şekilci yorumların güç kazandığı, Allah adına ahkam kesenlerin birbirini tekfir ederek ilerlediği bir dönemi yaşamaktayız. Böyle bir ortamda İslam medeniyetinden, İslam’ın selam ve emanından bahsetmek bir hayal değildir. İslam’ın huzur ve barış mesajlarından bahsetmek bir ütopyanın peşinde sürüklenmek demek değildir. Yüce İslam dini sadece dünü inşa etmeye değil, bugüne de, geleceğimize de yön vermeye muktedir büyük bir dinamizme sahiptir.
“Bugün dünyanın egemenleri, vekalet savaşlarını İslam coğrafyasında İslam’ın kendi çocuklarının eliyle vermektedir…”
Bugün dünyanın egemenleri vekalet savaşlarını bu coğrafya üzerinde vermektedirler. Hem de kendi çocuklarıyla, kendi askerleriyle değil, bu medeniyetin çocuklarının eliyle sürdürmektedirler. Bölgemizde ve coğrafyamızda katledilen sadece masum insanlar değil, katledilen Bağdat’ın Şam’ın birlikte yaşama ruhu. Bu büyük coğrafyanın insanlığa miras bıraktığı büyük medeniyetin katledildiğine şahit oluyoruz. Arap’ıyla, Kürt’üyle, Türkmeni’yle, Şii’siyle, Sünni’siyle, yüzyıllardır aynı kaderi paylaşıp, aynı topraklarda nefes alan Müslümanların birbirini nefessiz bırakmasına şahit oluyoruz. İslam’ın evrensel, diriltici asli mesajından ve bu mesajın ilk taşıyıcılarının akıl ve hikmetle gergef gergef ördükleri bakış açısından giderek uzaklaştırıldığında din istismarının nedenli fecaat boyutlara ulaştığına şahit oluyoruz.
“Tabiatı tarumar eden, milyonlarca insanı aç, susuz yollara döküp perişan eden zalim ideolojilerle İslam savunulamaz...”
Dünün ilim şehri olan Bağdat’ta kütüphanelerin yerini cephanelikler almaktadır. Şam Halep’ten, Halep Musul’dan uzak diyarlar haline gelmeye başlamıştır. Avrupa’nın Müslüman yürekleri endişe ile çarpıyor. Orta Asya’nın iman toprağına ekilen tazecik filizler ihanet şebekeleri tarafında sinsice koparılıyor. Bu kaderle İslam’ın kaderi, İslam’ın gayesi elbette birleşemez. İslam’ın gayesi bütün yeryüzünde barışın, adaletin, insaniyetin tesis edilmesinden başka bir şey değildir. Bu yaşananlarla İslamiyet’in hakikati bir kefeye konamaz. İslam’ın hakikati tevhidin gücü ve vahdetin kuşatıcılığı altında hiç kimsenin ırkından, inancından, dininden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı ötekileştirilmesine izin vermez. Bencilliğin, kibrin, cehaletin kapanına kısılan vicdanlarla tevhit mücadelesi yürütülemez. Tabiatı tarumar eden, taş üstünde taş bırakmayan, milyonlarca insanı aç, susuz yollara döküp perişan eden zalim ideolojilerle İslam savunulamaz. Bu dinin sahibi Erhamürrâhimîndir. Bu dinin Peygamberi bütün alemlere rahmettir. Bunun içindir ki İslam beldeleri selam yurdudur. İslam herkesin dinini, canının, aklının, malının, mezhebinin ve ırzının dokunulmazlığını esas alır. Bunun içindir ki, İslam toplumları eman yurdudur. İslam toplumlarında herkes emniyet içindedir ve adalet mülkün temelidir.
“Bugün İslam coğrafyasında din güvenliğimiz tehdit altında…”
İslam’ın bütün temel kaynaklarına baktığımız zaman İslam’ın yeryüzünde gerçekleştirmeyi hedef aldığı beş büyük emniyetten söz edilir. Bunlar can emniyeti, din emniyeti, mal emniyeti, nesep nesil emniyeti ve akıl emniyeti. Özellikle bu beş güvenlikten hangisinin önemli olduğu İslam bilgileri tarafından tartışılmıştır. Elbette can her şeyden aziz olduğu için pek çok fakihimiz can güvenliğini bu sıralamada başa yerleştirir. Ancak bazı İslam bilgileri din güvenliği yok olduğu zaman, din emniyeti ortadan kalktığı zaman diğer bütün güvenliklerin olumsuz yönde etkileneceğini dikkate alarak hasseden din güvenliğinin İslam ümmeti için, İslam toplumları için en önemli güvenlik olduğunu ifade eder. Bugün coğrafyamızda sadece canımız, malımız, nesil ve akıl emniyetimiz tehdit altında değil, bugün aynı zamanda din güvenliğimiz tehdit altında.
“Küresel güçlerin bölgede başvuracağı son oyun, sonu gelmez mezhep savaşlarıdır…”
İslam ülkelerinin liderleri bütün önyargılarından uzak bir şekilde bu coğrafyada kan akmaması için her türlü işbirliğine açık olmalıdır, aksi takdirde bu topraklarda mezhebe ve etnik yapılara dayalı çatışmaların giderek yaygınlaşması ve kalıcı bir hal alması kaçınılmazdır. Mezhebe dayalı siyasetin geleceği yoktur, mezhepçiliğe dayalı siyaset sadece kan getirir, gözyaşı getirir. Az önce ifade ettiğim küresel güçlerin bölgede başvuracağı son oyun, sonu gelmez mezhep savaşlarıdır.
“Cihat adam öldürmek değil, İslam’ın yaşanması için insanları yaşatmanın ceht ve gayretidir…”
Kürsülerden müminler ancak kardeştir diye seslenen vaazlarımıza, idari erklerin sulh çabaları destek vermelidir. İslam coğrafyasının her köşesinde çınlayan ezanların salah ve felaha davetine İslam ülkelerinin liderleri icabet etmelidir. Siyasetteki her türlü işbirliğinin kitleleri birbirine nasıl yakınlaştıracağı ve çatışmaları nasıl kestiği görülecektir. Müslümanlar ve bilhassa Müslümanların idarecileri ilim, irfan, ahlak, hukuk ve adaletin bu topraklarda ikame olması için ceht ve gayret içinde olmalıdır; cihat budur. Cihat adam öldürmek değildir, cihat kan akıtmak değildir, cihat İslam’ın yaşanması için insanları yaşatmanın ceht ve gayretidir.
“Buradan bütün İslam dünyasına çağrıda bulunuyoruz, gelin İslam beldelerini yeniden selam yurdu yapalım…”
Buradan bütün İslam dünyasına bu çağrıyı yeniliyoruz ve diyoruz ki, geliniz çatışmalardan uzak, hakka ve adalete uygun bir işbirliğiyle İslam beldelerini yeniden İslam’ın selamın şehirleri yapalım. Bu şehirlerde insanlar canından, malından, ırzından emin yaşasınlar. Kimse Müslüman olduğu ya da İslam coğrafyasında yaşadığı için mağdur ve mazlum duruma düşmesin, yurdunu, yuvasını terk ederek başka diyarlara göçmek zorunda kalmasın, Aylan bebekler boğulmasın, Ümran çocuklar suskunluğa bürünmesin. Tevhidin buluşturduğu toplumlar olarak bu birlik ve beraberliğe ulaşma imkanına sahibiz. İç ve dış mihrakların her türlü hile ve desisesine rağmen biz bu kararı verebiliriz. Aksi takdirde bu ülkelerin istikrarını istemeyen her türlü güç kan akıtmaya, insan öğütmeye devam edecektir.
“Ülkemizde ve İslam dünyasında dini yapılanmalarda söz sahibi olan birçok şahsiyet ‘bunu ben demiyorum, bunu Allah diyor’ diyecek kadar ileri gidebiliyorlar…”
İslam’ın yaşanmış tarihsel mirasında tek tipçi bir anlayış yoktur. İkinci büyük sorumluluk şüphesiz alimlere, ilim adamlarına, din hizmetini vazife edinmiş insanlara düşmektedir. Farklı ekoller, farklı mezhepler, tasavvuf ve tarikatlar, farklı hayat biçimleri İslam coğrafyasının tamamında yüzyıllardır var olagelmişlerdir. Herkes hakikatin arayıcısı olmuş, kendisini hakikatin yerine koymaya çalışana itibar edilmemiştir. İslam alimlerinin geçmişte dikkat ettikleri bir edep kuralı, bir ilmi kural ile bugün ilim adamı kisvesi altında insanların çiğnediği bir ilke var. Geçmiş tarihimizde, medeniyetimizde İslam alimleri bir hakikate ulaşmak için büyük emek verirler, aylarca, yıllarca işin sancısını çekerek o hakikate ula...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı...
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:42:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... rüya tabiri,33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... mekke canlı, 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... kabe canlı yayın, 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... Üç boyutlu kuran oku 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... kuran ı kerim, 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... peygamber kıssaları,33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı... ilitam ders soruları, 33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Adana'da başladı...önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes