> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Seninleyken ve sensiz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Seninleyken ve sensiz  (Okunma Sayısı 1154 defa)
18 Ekim 2010, 22:44:00
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Ekim 2010, 22:44:00 »



1251. Seninle buluştuğum zaman, ayrılık ateşine yanarım. Senden ayrı düşünce de vefalı imişsin derim.

Fe'ilatü, Fa'ilatün, Fe'ilatü, Fa'ilatün

 (c. VI,2856)


• Ey güzel varlık! Bilmem ki nasıl söyleyeyim? Sen bizim canımızın nurusun. Sen kendi nurunu gösterince canın gücü kuvveti kalır mı?

• Ey benim canım sen öyle bir devlet kuşusun ki, senin gölgenin altında bütün kargalar devlet kuşu olurlar.

• Senin keremin dünyadaki bütün suçluların özürlerini diler. Her belaya emansın, her düğümü çözersin, her zor şeyin altından kalkarsın.

• Sen öyle değerli bir incisin ki, binlerce deniz sende yok olur. îlahî sıfatlarınla, üstün vasıflarınla sen pek büyük, uçsuz bucaksız, kıyısı olmayan bir denizsin.

• Seninle buluştuğum zaman sanki ayrılık ateşine düşmüşüm gibi yanarım da; "Sen ne vefasız dostsun!" diye inlerim, ağlarım. Senden ayrı düşünce de "Sen ne kadar vefalı sevgili imişsin!" diye feryad ederim .97

 97 Bu beyit Nesîmî merhumun;

"Hicr erişince canıma aynı visal içindeyim 

Senden ayrı düşünce, seninle buluşmuş gibi olurum."
görüşünü hatırlatmaktadır.

• 0 ay yüzlü sevgili ile buluşunca neler olur? Orasını Allah bilir! Çünkü sen ayrılık zamanında bana buluşma zevki vermedesin, cana canlar katmadasın.

• Gönül deli olmuşsa haklıdır. Çünkü onun aklını, sen aldın götürdün, yüzünü açıp gösterdiğin zaman da, yüzün ondan özür diler.

 

1252. Hak yolunun ihtiyarları elbette gençleşir.

Mef'ulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ülün 

(c. VI,2633)

• Evimde beni ziyarete gelen padişahtan kalmış bir iki şey, bir la'l yüzük, bir de hazine malı bir kemer buldum.

• Meğer dün gece ben uykuya daldığım sırada o gönül nurum, o can mahremim gelmiş.

• Padişahım dün gece evime gelince, o bildiğin mestane cilveleri ile evde bulunan yüzlerce kaseyi, yüzlerce testiyi kırmış, dökmüş.

• Bugün şu evin içini, bütün sevgilimin kokusu doldurmuş. 0 yüzden evin her köşesinde gizli bir güzellik var.

• Onun evde bıraktığı güzel kokunun tesiri ile bedenimdeki bütün kan hep şarap kesildi. Sanki tenimde bulunan her tüy geceleyin sevgilimin güzellik şarabını içmiş, sarhoş olmuş birer Hintlidir.

• Kulak ver de o sarhoş Hintlinin çeng gibi bükülmüş olan bedeninden gelen güzel sesli şarkıcıların seslerini duy, mestane naralarını işit!

• Şimdi mademki şarap da, ateş de, çadır da hazırdır; hak yolunun ihtiyarları elbette gençleşir.

 

1253. Bugün sen başka bir cansın.

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. VI, 2800)

• Gel canımın içine gir de, otur! Bugün sen bir başka cansın. Senin güzelliğine bu dünya bile şaşırmış kalmış da şaşkınlıktan ötürü dönüp duruyor. Kararsız olmuş. Çünkü sen bir başka cihansın.

• Ey can selvisi, hoşça salın! Çünkü sen bugün bir başka cansın. Ey gül bahçesi! Neşeli neşeli bir hoşça gül! Çünkü sen bir başka gül bahçesisin. Bütün dünya bahçelerindeki güllerin ömürleri kısadır. Çabucak solar giderler. Halbuki senin bahçendeki güller solmak bilmezler, sonsuza kadar ter ü taze kalırlar.

• Bütün insanlar bu dünyada ekmek ve su derdi ile didinip durdular, kendilerini harcadılar. Ey zamanın Yusufu, sen ise şu dünya kıtlığında bir başka ekmeksin, bir başka susun.

• Sen hayatsın, yaşayış alemisin. Halbuki bu dünya kulluk, kölelik dünyası. Allah'a yemin ederim ki, sen o eşi benzeri olmayan padişahlar padişahının bir başka eserisin. Senin benzerin olamaz. Sen bir harikasın.

 

1254. Aşıklar ızdırap potasında eriyerek, halis olanları meydana çıkar.

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. VI, 2801)

• Aşıkları yakıp yandıracak gizli bir ateş gerek. Yalnız aşıklara mahsus olan bu ateş onları kederlerle, belalarla imtihan eder. Onları ızdırap potasında eritir, Hangilerinin halis, hangilerinin kalp olduklarını meydana çıkarır.

• Aslında aşıkların gönüllerini ezelde padişah dağlamıştır. Padişahın tahtı ortadadır. Fakat herkes oraya yaklaşamasın diye padişahın dört yanı ateşle çevrilmiştir.98

 98 Büyük Hakk aşığı Galib Dede hazretleri bir beyitlerinde şöyle buyurmuştur:

    "Ne zaman ki bezm-i canda buluşuldu kale-i kam 

Bize hisse-i muhabbet dil-i pare pare düştü."

(Ezelde can meclisinde herkese nasibi dağıtılır gibi bize muhabbet hissesi olarak parça parça olmuş bir gönül düştü.)

• Aşk güneşi, göz kamaştıracak bir halde doğmuş, parlamış, her aşığın gönül penceresinden içeri girmiş, gönlü aydınlatmıştır. Bizler, zerreler halinde aşk güneşinin ateşi içinde oynayıp duruyoruz.

• Haydi aşıklar, buyurun! Aşk ateş yiyenlere bir sofra hazırladı. Sofranın ortasında çok harlı bir ateş var.

• Bu ateşin alevi, gök aynasına vurdu da, şu dönen kainatın her tarafına yıldızlardan ateş yağdırdı.

 

1255. Ey çalgıcı; sen de sevgilimizin hikayesini söylemiyorsun.

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat

(c. VI,2802)

• En son şunu söyleyeyim ki: Ey dilber! Sen bizi azıcık bir zaman için olsun aramıyorsun. Ey sakî! Senden de şikayetçiyim. Birazcık olsun, bizim içimizi yıkayarak bizi gamdan, kederden kurtarmıyorsun.

• Ey çalgıcı! Sen de sevgilimizin hikayesini söylemiyorsun. Çok çok söylemek şöyle dursun, azıcık bile olsun söylemiyorsun.

• Benim sana kötü sözler söylediğimden bahsettilerse inanma; ben senin hakkında kötü bir söz söylemedim. Kötü bir şey demedim. Ancak şu kadar dedim ki: "Sevgili azıcık da olsa çabuk darılıyor, bana kızıyor."

• Güzellikte, edada, kibarlıkta, sana benzer bir dost, sana eş bir sevgili yok. Şekerler yapılıp satılan bir diyardansın ama, birazcık suratın asık, birazcık suratın sirke satıyor.

• Şu gazele bak! Baştanbaşa gönül kanına bulanmış, birazcık koklasan, onda gönül kanının kokusunu duyarsın.

 

1256. Alet olmadan bu eserleri kim yaratabilir?

Mefulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ulün 

(c. VI,2626)

• Ey gönül! İnsanların birbirleri ile didikleştikleri bu dünyada, şu yağmada, şu talanda ne gördün ki varını, yoğunu, dükkanını bırakıp ötelere gittin?

• Hırs örümceği gibi şu yıkık evde, tükürükle ördüğün ağda sinekleri avlamaya çalışıyorsun.

• Dünya nimetlerinin zevkinden, lezzetinden, verdiği sarhoşluktan ötürü hakîkati göremiyorsun da, gönlünün dünya tuzağından kurtulduğunu sanıyorsun.

• Sellerin kopup geldiği şu alçak yerde, sel uğrağında kim balçıktan ev yapar? Sen tuzakta yem yiyerek karnını doyuranı hiç duydun mu?

• Ey gönül! Zamanı gelmişken şu dünya tuzağından sıçra, kurtul! Ezelde canlar bahçesinde uçup gördüğün yerlere git!

• Ey tavus kuşuna benzeyen ruh! Akıl kanadını aç, yüksel! Arşta uçtuğun yerler aklına gelmiyor mu?

• Ötelerde, arş üstünde pek mutlu olduğun yerlerde iken kaza ve kader îcabı uçtun, şu kirli yeryüzüne düştün. 0 güzelim kanatlarını verdin de iki üç tane yem satın aldın.

• Kıtlıktan çıkmış, çok acıkmış bir kişi gibi bu lokmaya öyle bir saldırdın ki, bazen dudağını ısırmada, bazen elini dişlemedesin.

• Nerede o padişahca himmet? Şehzadeye içirilen saadet sütü ne oldu?

• 0 sütle damarlarına karışan padişahca huy, kamil insan huyu ne oldu? Allah'a yemin ederim ki, o içtiğin ilk süt kana, pisliğe karışmaz.

• 0 padişahlar padişahı bizim çamurumuzu eliyle yoğurdu da; o himmeti, o ululuğu, o yüceliği sen onun elinden tattın.

• Allah'a yemin ederim ki, elest sesinin duyulduğu o dergahta padişah sana şeyhliği de, müritliği de öğretti.

• Gönülle sevgilinin bir olduğunu, ayrı olmadıklarını; bazen kilit olduğunu, bazen anahtar kesildiğini o sana haber verdi.

• 0 bazen öğüttür, bazen kayıttır, bağdır. Bazen zehirdir, bazen şekerdir; bazen tazeleşir, boy atar, bazen eskir, köhneleşir kurur gider.

• Ey sel bu yolda bazen yukarılardan aşağı doğru koşarsın, aktığın yerlerin rengine boyanırsın! Fakat denize kavuşunca artık renklerin kalmaz.

• Ey yeryüzü! Seni çok hırpaladılar. Durmadan seninle uğraştılar, seni kazıp durdular. Param parça ettiler. Fakat bütün bu işkencelere rağmen yaralanmadın, şikayet etmedin. Ey gökyüzü! Senin de bu ağır yük altında belin bükülmedi mi?

• Ey hakîkatler denizi! Yeryüzü, varlıklar senin dalgan ve köpüklerdir. Hem gizlisin, hem meydandasın. Her işte ve güçtesin, her an sayısız varlığı öldürürsün.

• Ey ışıklar saçan güneş! Sen de o denizden coştun, karanlıklar perdesini ışıklarla yırttın, ortaya çıktın, ondan aldığın göz kamaştırıcı ışıkları, nurları saçıyorsun.

• Ey azîz varlık! Eline aldığın her toprak altın kesildi. Hangi taşı seçtiysen la'l oldu, zümrüd oldu.

• Nice acılar, nice ekşiler senin yüzünden helva o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Seninleyken ve sensiz
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:40:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Seninleyken ve sensiz rüya tabiri,Seninleyken ve sensiz mekke canlı, Seninleyken ve sensiz kabe canlı yayın, Seninleyken ve sensiz Üç boyutlu kuran oku Seninleyken ve sensiz kuran ı kerim, Seninleyken ve sensiz peygamber kıssaları,Seninleyken ve sensiz ilitam ders soruları, Seninleyken ve sensizönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes