๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Divanı Kebir => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 20 Ekim 2010, 11:11:03



Konu Başlığı: Senin canınla benim canım birdir
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 20 Ekim 2010, 11:11:03
981. Senin canın ile benim canım birdir;  bir tek can iki bedende gizlenmiştir!

Müfte'ilün, Miifte'ilün, Fa'ilat

(c. IV,2108 )

• Ben, bu evden hiç çıkmam; ben, bu evin içini kendime yurt edindim!

• Bu ev, yabancının değil, sevgilinin evidir! Burası, tam oturulacak, karar kılınacak bir yerdir; burası, iman evidir! Buradan dışarı çıkmak kafirliktir!

• Başımı, mest olduğum yere koyayım; kulağımı da, şu sesin geldiği tarafa tutayım: "Te-nen ten!"

• Burası, Leyla'nın evidir; ben de Mecnun'um! Benim canım buradadır! Yürü git; benim canımı alma!

• Bu eve kim girerse, onun, bu evde benim gibi kalması gerekir!

• Ey her kadının, her erkeğin yüzüne hasret çektiği, özlem duyduğu güzel! Aya benzeyen o güzel yüzünü örtü ile örtme, güzelliğini gizleme!

• Ey kapısı ızdırap çekenlere, belalarla imtihan olunanlara kıble halini alan aziz varlık! Açtığın bu rahmet kapısını kapama!

• Mum da sensin, güzel de sensin, şarap da sensin! Sen, hem Süheyl yıldızısın, hem de Yemen akiki!

• Bundan sonra geri kalan ömrüm boyu senden ayrılmayacağım! Ben, senin kulunum, kölenim; ben, seninim!..

• Sen gülsen, ben de senin dikeninim; yeşillikte dikensiz gül olmaz!

• Ben geceyim, sense aysın; ben, seninle aydınlanırım! Sen, gecenin canısın; geceyi unutma, onu gönlünden çıkarma!

• Senin canınla benim canım birdir; bir tek can, iki bedende gizlenmiştir!

• Senin canınla benim canım, bir tek güneş gibidir! Bu yüzdendir ki, binlerce topluluk, bütün dünya o güneşle aydınlanmaktadır!

 

982. Ey can Musası; sen, çoban olmuşsun! Sürüyü bırak, Tur Dağı'na çık!

Mef'ülü, Fa'liln, Mefülü, Fa'lün 

(c. IV,2095)
• Sevgilim; gönlünü bana ver de benimle birleştir! Eğer huzurunda baş eğmezsem, emirlerini dinlemezsem, o vakit benden şikayet et!

• Mecnun oldum, deli divane oldum; Allah aşkına, o güzel saçlarından bu deliye bir zincir yap!

• Kimsenin bilmediği yere gitme; yol şaşırtan gulyabani ile sakın yok düşme! Kervanla sefer et, toplumdan ayrılma!..

• Ey gönül çalgıcısı; o güzel nağmelerinle içimi doldur!

• Ey Zühre yıldızı, ey ay! Yüzünüzdeki parıltılarla, iki gözümü iki meşale haline getiriniz!

• Ey can Musası; sen, çoban olmuşsun! Sürüyü bırak, Tur Dağı'na çık!..

• Ayağından nalınlarını çıkar, Tuva Sahrası'na yalın ayak yürü!

• Sana dayanak, asa değil, Hakk'tır; asayı elinden at; ondan vazgeç!

• Heva ve heves Firavunu hayvan olunca, onun boynuna çıngırak tak!

 

983. Sevgili; senin güzel kokun bana ötelerden haberler getirmededir!

Mefulü, Fa'lün, Mefülü, Fa'lün 

(c. IV,2093)

• Benim bağım bahçem, meyvelerim, gül dallarım, nilüferlerim, bunların hepsi de, sevgilinin yüzünden tazeleşti!

• Kevserimden coşan ab-ı hayat, vefa deresinde akmaya başladı!

• Ey güzel yüzü benim gönlüm ve dinim olan sevgili; senin güzel kokun bana ötelerden haberler getirmede!..

• Benim ayna yapan ustam, beni, her an güzel yüzünün karşısında ayna haline getirmektedir!

• Kapısında toprak olduğum sevgili, benim gönlümün kapısını çalmada, vurmadadır!

• Ben şarap içmem ama, eğer sevgili benim kadehimi öperse, işte o zaman içerim!

• 0 benim dadımdır, o benim anamdır; vefa memesi süt vermez olur mu?

 

984. Gecenin karanlığı, benim karanlıklarımın ışığıdır!

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV,2112)

• Gecenin karanlığı, benim karanlıklarımın ışığıdır; ayın nuru, benim sevgili ile buluşmamın nurundandır!

• 0 kimya yüzünden, günahlarımla cinayetlerim, ibadet elçisi oldu!

• Gökler bile, benim manevî göklerimi seyretmek arzusuna kapıldı da, kararsız  bir  hale geldi!

• Ey benim burcumda güneş yüzlüm; ey can padişahı, ey şahları bile mat eden güzelim!


 

985. Aşk bahçıvanları, kendi gönüllerinden meyveler devşirirler!

Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilat 

(c. IV, 2103)
• Her ne kadar ağlayıp feryad etmede biraz kendini görmek varsa da,

• Bu hal, bana göre değildir! Çünkü ben, senin aşkınla ağlamayı, feryad etmeyi huy edinmişimdir!

• Cenab-ı Hakk'a ve O'nun zatının pak oluşuna yemin ederim ki, ben, kendini beğenmekten kurtulmuşum, arınmışım!

• Senin yüzünden başka tarafa bakan göz, baktığı zaman acaba kimi görür?

• Senden başka bir şey görmemek saadetine eren kişinin ölümden korkması ayıptır!

• Senin aşıkların, bütün ölümlere gülerler; bu hal, onlara mahsustur!

• Ağaçların dalları, yaprakları titrer dururlar ama, gövdeleri ve kökleri titreme korkusundan kurtulmuşlardır!

• Aşk bahçıvanları, kendi gönüllerinden meyveler devşirirler!

• Ey aşığın canı! Zahmetlere katlandığın, gamlar ve kederler içinde çırpındığın için, manevî zevkler, nevaleler devşir!

• Ey hoca! Sen, zahid olmaya, bu hususta bilgi edinmeye uğraş! Çünkü sen, aşkı, çalışıp çabalamayla elde edemezsin!

• Bundan önce, Tebrizli Şems, bunları söylemişti; ama işitecek kulak nerede?..

 

986. Bazan, gönlümde gizli bulunan sevgiliden bir ses gelmededir!

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV.2114)

• Gönlümden, canımdan bir ses geldi; bazan da bu ses, gönlümde gizli bulunan sevgiliden gelmededir!

• Benim gönlüm de, elim de ve Kenan Yusufum'un gam eli de yorgundur, bağlanmıştır!

• Elimi gösterdim de; "Söyle; bu kimin yarasıdır?" dedim. Dedi ki: "Bu yara, benim elimden ve benim aşk destanımdan açılmıştır!"

• Ona yaralı gönlümü gösterdim de; "Bak; nasıl kanlar içinde kalmıştır!" dedim! Gönül verdiğim sevgili, gönlümü kanlar içinde görünce bana acıyacağı yerde, gülmeye başladı!

• Sonra, yine gülerek bana; "Ey benim bayramımın kurbanı!" dedi. "Yürü git, bu haline şükret!"

• Ona; "Ben kimin kurbanıyım, kimin kurbanıyım?" dedim! Sevgili; "Benim kurbanımsın, benim kurbanımsın!" dedi!

• Sabah gülüp açılınca, gözlerimden yaşlar akmaya başladı! Padişah, benim ağlayan gözlerimi görünce; "Neden ağlıyorsun?" dedi. Ona dedim ki:

• "Sevgilinin şefkati yüzünden ab-ı hayat kaynağım coştu, suları akmaya başladı!

• Arştan ab-ı hayat akıyordu; iman ağacım, o su ile terütaze kaldı!

• Ben, bu suyun da, bu suyun sahibi emîrin de kuluyum, kölesiyim! Fakat, benim bu hayran kalmış gönlüm, benden daha fazla onun kulu, kölesi olmuş!"

 

987. Sayısız insan, aşk yüzünden canından olmuştur! Ama, ey gönül; sen, yine de kollarınla onun boynuna sarıl!

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün 

(c. IV,2074)


• Yapma, yapma! Suçsuz adam öldürmek, doğru bir şey değildir! Gitme gitme! Sen, bizim ışığımızsın, aydın gözümüzsün; biz, sensiz karanlıklarda kalırız, gözümüz görmez!

• Lütfedip şarap küpünün ağzını açtın da, başımız mahmurlaştı, mahmurluktan gebe kaldı!

• Mademki açtın, küpün ağzını kese gibi bağlama, örtme; pencere kapanınca, ev karanlık olur!

• Gamlara düşmüş, belalara uğramış adam, kaza ve kader oklarının hedefine benzer; onun, rıza şarabıyla mest olmaktan, kendinden geçmekten başka zırhı yoktur!

• Aşkın iki eli, zırh yapan Davud Peygamber'in ellerine benzer! Onun avucunda, demir bile olsa, mum gibi yumuşar!

• Aşka ait sözleri, yine aşktan dinlemek gerek! Çünkü aşk, aynaya benzer! Ayna, herşeyi olduğu gibi göstererek birçok gerçek sözler konuşur; hem de dilsizdir, susar durur!

• Gerçi halkın kanı aşkın boynundadır, sayısız insan onun yüzünden canından olmuştur ama, ey gönül, yine de sen, kollarınla aşkın boynuna sarıl!

• Çünkü aşk, kan bahası vermekten korkmaz! Aşkın, görünmez defineleri, hazineleri vardır! Bu yüzden, ölü bile dirilir ve kefenini yırtar, kurtulur!

• Uyku, seni kolları arasına aldı! Haydi, gayb alemine uç; seher vakti onun elinden yakan kurtulur! 0 zaman sen, seher vaktinde bulduğun eteğe yapış!

• Haydi uyu da, gazelin arta kalan kısmını yarın söyleyeyim! Zaten halk, gül bahçesine sabahleyin gider, sabahleyin gül devşirir!

 

988. Kendi içini günahlardan temizle de, gizli ay, perdelerden sıyrılsın, sana görünsün!

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün

(c. IV,2073)

 Ey gönül! Mideleri bozulmuş hastalara bal yedirme; kör kişilere de, göze ait sözler söyleme!

• 0, kuluna, boynundaki damardan daha yakındır! Fakat, Allah'tan uzak olanlara Allah da onlardan uzaktır! 18-  8 Kaf SOresi 50/16. ayete işaret var.

• Kendi içini günahlardan temizle de, gizli ay, perdelerden sıyrılsın, sana görünsün!

• Kendini de, bu dünyayı da kaybedersen, kendinden de, dünyadan da dışarı çıkarsan, Hakk yolunda tanınmışlardan olursun!

• Eğer sen, buluşma ayı isen, buluştuğuna dair bir nişan, bir belirti göster;   hurilerin kollarından, yasemin gibi bembeyaz göğüslerinden, güzel yüzlerinden bir şeyler anlat!

• Eğer sen, altın gibi madeninden ayrı düşmüş isen, nerede ayrılık yarası, ayrılık dağı, ayrılık damgası? Sevgiliden ayrılanların damgalı paraları, böylece donar kalır, kalplaşır!

• Mademki sende aşk yok, onun yerine kulluk etmeye bak! Allah, çalışanların ücretini muhakkak verir!

• Şunu iyi bil ki, "Allah aşkı", Süleyman(a.s.)'ın yüzüğü gibidir! Nerede Süleyman'ın geliri, nerede karıncanın kazancı!

• Düşünce elbiselerinden soyun, onları üstünden at! Çünkü güneş ve ay, çıplakları kucaklar!

 

989. Allah'ım! Putperest bile, taştan yonttuğu puta secde eder de, Sen'in lütfunla, ondan manevî zevk duyar!

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(c. IV, 2109)

 

• Ey mihnetlere düştükleri, belalara uğradıkları zamanlarda bütün insanların başvurdukları, sığındıkları aziz varlık! Ben de, her dertli insan gibi, yine kendimi sana verdim, senden yardım diliyorum!

• Sen, kıyısı olmayan bir sevgi denizisin; erkekle kadının birbirlerine karşı duydukları istek, senin sevgi denizinin sadece küçük bir damlasıdır!

• Arslanlar, o sevgi ile yavrularına süt verirler; padişah, gönlüne o denizden gelen bir acıma duygusu ile fakire; "Sen kimsin?" diye hatır sorar, yardım eder!

• Senin sevgin sebebiyle, ateş Hz. İbrahim'e dadılık eder, gömlek Yakup(a.s.)'ın gözünü açar!

• Senin sevgin yüzündendir ki, göz güneşten nur alır, yasemin yeryüzünden su içer!

• Hatta, seni inkar eden putperest bile, taştan yonttuğu puta secde eder de, senin lütfunla ondan manevî bir zevk duyar!

• Senin lütfunla, kahır bile insanlara dadılık eder! Ama, insan hile yoluna saparsa, dadı ona zehir verir!

• Bir küçük kör kurt olan ipek böceği de, senin sevginden ilham alarak insanlara giyecekler örer, kefenler biçer!

• Yeter, bundan fazla anlatma; sus! Sus da, can bülbülü dalın üstüne konsun, hutbe okusun!

 

990. Senin çok güzel olan gözlerin, feryadlarıma ve döktüğüm merhamet etmez mi?

Fa'lün, Fa'lün, Fa'lün, Fa'lün 

(c. IV, 2092)

• 0 dilber yanıma gelince, ölmüş gibi olan bedenim, baştan başa, tepeden tırnağa kadar dirildi!

• Ona dedim ki: "Ey benim kurnaz sevgilim, ey aşığı çıldırtan, perişan eden güzelim; sen, bu gece benim misafırimsin!"

• 0 benim paşam, o benim canım olan sevgili; "Hayır, olamaz!" dedi. "Çünkü, şehirde beni ilgilendiren önemli bir işim var; ben, oraya gideceğim!"

• Ona; "Allah aşkına!" dedim! "Bu gece bana gelmez de gidersen, şu bedenim cansız kalır, yaşamaz!

• Bir gece olsun, şu altın gibi sararmış yüzümün rengine acımaz mısın?

• Senin çok güzel olan gözlerin benim feryadlarıma ve döktüğüm gözyaşlarına merhamet etmez mi?

• Yüzünün gül bahçesi, kevser gibi hoş bir şekilde akan gözyaşı ırmağına hatıra olarak bir gül olsun atmaz mı?"

• Sevgili; "Ben ne yapabilirim?" dedi! "Kaza ve kader, herkesin kanını benim kadehime doldurdu!

• Hiçbir öd ağacı, benim aşk buhurdanımda yanmadıkça Allah'ın makbulü olmuyor, kokusu bile duyulmuyor!"

• Dedim ki: "Mademki cana kasdetmişsin, benim de kandan başka şarabım, mezem olamaz!

• Sen, selvi ağacısın, gül fidanısın; ben de senin gölgenim! Sen, benim haydarımsın; ben de senin şehidinim!

• Ben aşkım; senin kanını dökersem, mahşerde seni yine diriltirim!

• Aklını başına al da, benim penceremde çırpınma; kendine gel de, hançerimden kaçma!..

• Ölümden korkup yüzünü ekşitme de, kucağım, sana şükürler etsin!

• Ölüm, seni kökünden söküp çıkarınca, gül gibi gül de, seni benim şekerimle yoğursun!

• Aşıklar sürüsünün babası aşktır; benim bütün varlığım, ihtişamım da aşktan doğmuştur!"

• Bu sözleri söyledi ve seher rüzgarı gibi uçtu gitti; benim de, gözlerimden yaşlar boşandı!

• Ben, arkasından seslendim: "Efendim!" dedim! "Durmuyorsun, gidiyorsun! Ne olur, hiç olmazsa birdenbire gitme, yavaş git!..

• Ey benim canım, cihanım; böyle çabuk gitme! Ey benim yüzlerce kanatlım;  çabuk uçma, biraz daha yavaş uç!"

• 0, cevap verdi; dedi ki: "Hiç kimse benim çabuk gidişimi görmemiştir; benim en yavaş gidişim budur!

• Şu gökyüzü bile çalışsa çabalasa, peşimden koşsa, yine bana yetişemez!

• Sus!" dedi! "Şu felek kıratı bile benim karşımda topallaya topallaya yürüyebilir!

• Sus artık! Eğer susmazsan, benim bu ateşim dünya ormanına düşer, onu baştan başa yakar!"

• Geri kalanını yarına kadar söyleme! Söyleme de, gönül ağzımdan uçup gitsin!