> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Rüyamda yokluğunu gördüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rüyamda yokluğunu gördüm  (Okunma Sayısı 3268 defa)
20 Ekim 2010, 11:48:50
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Ekim 2010, 11:48:50 »



900. Dün gece rüyamda yokluğu gördüm!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV,2015)

• Dün gece rüyamda, yokluğu gördüm. Onun güzelliğinden şaşırdım kaldım;  aklım başımdan gitti!

• Yokluğun güzelliğinden, kemalinden, olgunluğundan, lütfundan ötürü ta seher vaktine kadar kendime gelemedim!

• Yokluğun la'l madenine benzeyen renginden adeta ipekler, atlaslar giydim!

• Aşıkların heyheylerini çok duydum; "Afiyetler olsun, afiyetler olsun!" sesini çok işittim!

• Yokluktan sarhoş olmuş, kendilerinden geçmiş ve halka halinde oturmuş aşıklar gördüm! Derken, kulağıma bir yokluk halkasının takıldığını gördüm!

• Sonunda, yokluğun nurunda, bir takım acaip nakışlar, şekiller gördüm;   yokluğun yüzünde de, canlar canı parıldıyordu!

• Bu hali görünce çok duygulandım; canımdan yüzlerce coşkunluk coştu! Aşk denizi de dalgalanmaya, köpürmeye başladı!

• Göklerde, binlerce naralar duyuldu! Ben, böyle çavuşa kurban olayım!

901. Bir güzelin ayrılığından ötürü saçlarım ağardı, yüzüm buruştu!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV,1973)

• Güzellikte Çin güzellerini geride bırakan, onların güzelliklerini unutturan bir güzelin ayrılığından ötürü, saçlarım ağardı, yüzüm buruştu!

• Can, tatlı dilli sevgilinin sözlerini kıskandığı için kulağa; "Onun sözlerini pek işitme, az duy!" demededir! Gönül de, onun güzelliğini kıskanır da, göze;  "0 güzele sık sık bakma, onun yüzünü az gör!" demektedir!

• "Gamın ayağını bağlayayım!" diye zevk elini uzattım! Ey müslümanlar! Böylece, benim zevkim de gam rengine boyandı!

• "Belki beni kurtarır!" ümidi ile bir taşa el attım. Fakat, o da, denize düşmüş, şuna buna el atmada, önüne gelene sarılmada!..

• Bugün, gönlün kapısının önünden geçiyordum. Kapıdan içeri baktım ve onu çok perişan bir halde gördüm; yüzü sapsarı idi, elbisesi yırtılmıştı; sağını solunu bilemez bir hale gelmişti!

• Ona; "Nasılsın?" dedim. Hayhaylarla ağlamaya başladı. Dostundan ayrıldığından ötürü feryadlar ediyordu.

 

902. Ben susuyorum; benim sırlarımı sana uyanık gönlüm söylesin!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV,2014)

• Sevgilim sırrını bana söylemiyor; benim de dilim tutuluyor, ona bir şey söyleyemiyorum!

• Ondan özür diliyorum da, diyorum ki: "Ben susuyorum; sana sırlarımı, benim uyanık gönlüm söylesin!"

• Halbuki, bir başkası karşımıza çıkınca o, baştan başa dil oluyor; benim sırlarımı da, kendi sırlarını da söylüyor!

• Bu halde, benim vehimli gönlüm kötü bir zanna kapıldı, bir şüpheye düştü!

• 0, sırrımı ister söylesin, ister söylemesin; gerçek olan şu ki; ben, sevgilinin ayrılığına sabredemiyorum, dayanamıyorum!

 

903. Benim canım, senin canın; senin canın da benim canım!
 Bir bedende iki canı kim görmüştür?

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

c. IV, 2012)

• Ey benim gönlümün huzuru, rahatı; ey benim gönlümü kıran, perişan eden aziz varlık! Ey hiç bir suçum yokken kendini benden çeken sevgili!

• Sen gittin, benden uzaklaştın ama, gönlümden dışarı çıkamadın, gönlümden uzaklaşamadın! Çünkü sen, bir mum gibisin; gönlüm, canım da senin fenerin!..

• Benim canım, senin canın; senin canın da benim canım! Hiç kimse iki bedende bir can görmüş müdür?

• Seninle buluşmak, benim hayatımdır; senden ayrılmak da ölümümdür! Bu iki durumda beni, eşsiz bir hale getirdin!

• Ab-ı hayatı çok aradım, bulamadım! Sonunda, Hızır (a.s.) bana dedi ki:  "Onunla buluşmadıkça canlanamazsın! Bu sebeple, boş yere ab-ı hayatı arama!"

• Gam; senin gamına düşenin, senin gamınla gamlanarın yanına sokulamaz! Gizlice sokulursa, onun boynunu kesmek gerek!

• Hallac-ı Mansur hazretleri; "Ey yaşı küçük, bedeni körpe, taze güzel!" diye başlayan şiirini senin için söylemiş!

• Senin güzelliğin ile mest olanlara, gam yaklaşamaz! Düşünce ile gam, halkındır!

"Şeyh Galib; "Aşıkta keder neyler; gam, halk-ı cihanındır!" diye buyurmuştur."

• Kim nefsanî duygularına esir olmuş, tabiat kuyusunda kalmışsa, kurtulmak için ipe benzeyen pişmanlık düşüncesine sarılmaktan başka çaresi yoktur!

• Fakat, aşk kanadı ile uçabilirse, ip işe yaramaz! "Yakîn"e, tam inanca kavuşunca şüphe ve zandan tamamıyla kurtulur!

• Ey gönül; dilsizlerle dil birliği yap, onların dilleri ile dost ol da, dedikoduyu rehine ver, kurtul!

 

904. Etrafına halkın gözü ile bakma, kendi gönül gözün ile bak!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV, 1972)

• Ey aşık! îki gözünü aç da. cennete  akan şu dört ırmağı kendinde bul, kendinde gör: Su ırmağı, süt ırmağıı, bal ırmağı, şarap ırmağı!

• Ey aşık! Kendine bak da, insanların işine karışma; "Şu şunu söylüyor, bu bunu söylüyor!" deyip durma!

• "Filan bana diken diyor, filan yasemin diye çağırıyor!" düşüncesine kapılmayan, her söze, herkese aldırmayan gül gibi can gözü açık insanın, ben kulu kölesiyim!

• "Filan sana kafir diyor, bir başkası da sana din adamı diyor!.." Bunlardan vazgeç, gözünü aç da, bundan sonra etrafına halkın gözü  ile bakma!

• Allah, sana basiret gözü, gönül vermiş! Öyle bir göz vermiş ki, senin mahmur bakışlarına karşı Cebrail'in kanadı secdeye kapanır!

• Şekil ve suret aşıkları, "Bal bulurum!" ümidiyle ayran çanağına düşen sinek gibi şekle, surete, görünüşe kapılmışlardır!

• Ey Hakk aşığı; neşelen! Seni yükseklere uçuracak kanatların olduktan sonra balçıktan sana ne gam var?

• Ey rahmetten kovulmuş olan Şeytan insan, Cebrail'in bile sana kul, köle almasını istiyorsan, benliği bırak; git, Hz. Adem'e secde et de...

• Kanlar içen, bir çok yolcunun ölümüne sebep olan çölün sendeki kabeden haberi olsaydı, her taraftan ırmaklar akar, gül bahçeleri yetişirdi!

• Ey kendine bakmayıp kendi kusurlarını görmeyip de, başka insanların iyisine kötüsüne bakıp kalan zavallı! Allah, senin yardımcın olsun!..

 

905. Sen, ayağını nereye basarsan, orada laleler, menekşeler, yaseminler biter!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. IV, 2006)

• Ey benim canım! Sen, nereye ayağını basarsan, orada laleler, menekşeler,  yaseminler biter!

• Gül dalından bir gül koparsan da ona üfürsen, ya doğan olur, ya güvercin!

• Bir dağarcığın üstünde elini yıkasan, elinden dökülen sularla o dağarcık, altın bir put halini alır!

• Bir mezarın başında Fatiha okursan, o ölü uyanır, kefenini yırtıp kalkar!

• Eteğin bir dikene dolaşsa, diken, bir çeng haline girer de; "ten ten tene nen" diye nağmelere başlar!

• Ey Halil! Hangi putu kırdıysan, o put canlanır, akıllanır da bir insan olur!

• Gönül sahnesinden her an insanoğlu gibi biri doğup çıkar fakat, ortada ne erkek vardır, ne de kadın!

• Derken, onun yanından, arkasından adamcıklar dökülür ve yeryüzü onlarla dolar taşar!

• Bu şekilde, daha elli beyt söylemek isterdim ama, sen ağız açar konuşursun, diye ben, ağzımı kapadım!

 

906. îçine aşk ateşi düşen ağaç yanmaz!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat

(c.IV.2005)

• Neden yabancılar gibi öyle uzakta oturdun? Gel, aşk delilerinin arasına gir!

• Neden utanıyorsun? Hem aşık olmak, hem de utanmak bir arada olur mu? Can nedir? Hem aşk hevesi, aşk zevki, hem de can korkusunu kim bir arada görmüştür?

"Hz.Mevlana Dîvan-ı Kebîr'in  bir başka beytinde şöyle buyurur"

*0, bir can karşılığı bir öpücük veriyor; ne bedeva bir alış veriş! Git; can ver de bir öpücük satın al!

• Aşkı evler yıkan, harap eden sevgili kalktı da, komşuların evine geldi!

• Şu deniz, aşık olduğu için coşup köpürüyor; göklerde dolaşan ay bile, aşkın önünde başını eğer!

• Ey uykuları bağlayan, bırakmayan sevgili! Gel de, bu gece vuslatınla uykumuzu nişansız, izsiz bir hale sok!

• Her padişahın kulları onu korurlar, bekçilik yaparlar! Bizim padişahımız ise kullarını korur, onları gözetir; onlara gözcülük, bekçilik yapar!

• Bizim padişahımız, uykuyu da bilmez, uyanıklığı da! 0, bize çok yakındır;  o bizim canımızın, damarlarımızın içinde dolaşmaktadır!

• Bu gece bir güzel gördüm; elinde bir meşale vardı! Allah'ım; acaba o kimdir?

• Onun yüzünden uykum kaçtı; coşkunluksa arttıkça arttı! Hindistan'dan gelen fil, yine Hindistan'ı hatırladı!

• Allah aşkının ateşi, yüceldikçe yüceldi; Allah'ın kaza ve kader oku, yaydan fırladı!

• Gayb yeryüzüne ekilmiş t...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rüyamda yokluğunu gördüm
« Posted on: 18 Nisan 2024, 09:55:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rüyamda yokluğunu gördüm rüya tabiri,Rüyamda yokluğunu gördüm mekke canlı, Rüyamda yokluğunu gördüm kabe canlı yayın, Rüyamda yokluğunu gördüm Üç boyutlu kuran oku Rüyamda yokluğunu gördüm kuran ı kerim, Rüyamda yokluğunu gördüm peygamber kıssaları,Rüyamda yokluğunu gördüm ilitam ders soruları, Rüyamda yokluğunu gördümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes